Sosyal Medya

İshak Koç: Irk, Asalet ve Kötülük

Bir ırkın atı diğer ırklar üstüne kötülük düşünür mü bilinmez ama genel olarak atların ulusal ve ırksal güvenlikleri için, oluşturulmuş ya da dikte edilmiş yaşam alanlarının sınırlarını korumak amacıyla askeri harekât başlatıp binlerce atı öldürdüğü, sindirdiği, yokluğa yoksulluğa mahkûm edip süründürdüğü, sömürdüğü de vaki değildir. İnsan, kendi üstüne tahakküm kuranları görmeksizin kendisinden güçsüz olduğunu düşündüğü her şeye karşı üstünlüğünü vurgulamak lüzumu hisseder.



Atların asil olduÄŸuna dair söylem meÅŸhurdur. Asalet, soyluluk olarak bilinir ve atlar soyluluk açısından topluluklarının en üst katmanına mensup olmaktan daha çok neslin korunması cihetinden sahip oldukları kan bağına müstenit asil sayılır. Masumiyet karinesi dahi asaletten bir cüz iken at milleti hem masumiyet hem de anne-babadan intikal eden verasetle asil bilinirler. 
 
Esasen ırk kelimesi zoolojiye ait bir terimdir. Her hayvan çeÅŸidi dış görünüÅŸleri, özellikleri bakımından birtakım tiplere ayrılır. Bu farklı tiplerin her birine ırk adı verilir. Atlarda Arap, Ä°ngiliz, Macar, Türk (Ahalteke) vd. ırkı gibi adlar alan deÄŸiÅŸik tipte ve özellikte türler vardır. Bu farklı ırklar ve özellikler esasen insanın at milletine izafe ettiÄŸi anlamlardır. Ä°ngiliz atı olarak anne-babasından dünyaya gelmiÅŸ bir at, Arap anne-babadan dünyaya gelmiÅŸ bir ata karşı üstün olduÄŸuna, ayrı ve ayrıcalıklı olduÄŸuna inanmadığı gibi fiziksel ve ırksal özellikleri dolayısıyla kendi ırkının güçlü, üstün, becerikli, donanımlı olduÄŸu sanrısına da kapılmaz. Bir yandan insan eliyle atların asil kan baÄŸlamında ırkı korunur; aşımları farklı bir ırka mensup atla deÄŸil aynı ırktan olan atlarla yapılır, ancak at milletinin bu konuda bir isteÄŸi, iradesi, iddiası bulunmaz. Pekâlâ, serbest bırakılsa bir Arap atı bir Ä°ngiliz atıyla çiftleÅŸip melez bir tay dünyaya getirebilir.
 
Irksal saplantıyı din, dil ve kültür baÄŸlamına indirgeyen milliyetçi anlayış, muhtemelen ırkına özgü kan bağını muhafaza eden atların hangi dili konuÅŸtuÄŸunu, hangi dine mensup bulunduÄŸunu, hangi kültüre uygun yaÅŸadığını vs. sorgulamamıştır. AraÅŸtırıldığında tüm farklı ırk özelliklerine sahip atların aslında aynı dili konuÅŸtuÄŸu (sadece at dilinde anlaÅŸabildiÄŸi), aynı dine mensup olduÄŸu ve kadim at kültürüyle, at içgüdüsüyle hareket ettiÄŸi gözlemlenir. Hiçbir at bir diÄŸer ırkın atını ırksal özellikleri dolayısıyla dışlamaz, hor ve hakir görmez, aÅŸağılamaz, tahakküm altına almaya kalkmaz. Denebilir ki atlarda tüm anlamlarıyla ırk vardır, ancak asla ırkçılık yoktur. Farklı ırklardan atların pekâlâ aynı ahırda huzur, barış ve esenlik içinde yaÅŸayabildikleri görülebilir.
 
Irksal özellikleri kanıksanmış at hayvanının, dünyanın doÄŸu tarafından batı tarafına göçmek zorunda kalmış; yurdundan kovulmuÅŸ, dışlanmış, kaçmış, getirilmiÅŸ at fertlerini kendi aralarında barındırmadığı yahut ucuz iÅŸgücü olarak kullandığı, sömürmeye kalktığı; doÄŸudan batıya, güneyden kuzeye doÄŸru geçiÅŸ esnasında bir plastik botla deniz aÅŸmaya zorlayıp ölüme mahkûm ettiÄŸi, aç bıraktığı, hor ve hakir gözle baktığı görülmemiÅŸtir. Birlikte yaÅŸama ahlakı adına aralarında statü farkının oluÅŸtuÄŸu, birinin daha az, diÄŸerinin daha çok arpa yiyebilme hakkına sahip olduÄŸu ve bunun taraflarca doÄŸal hak olarak algılandığı da görülmemiÅŸtir.
 
Bir ırkın atı diÄŸer ırklar üstüne kötülük düÅŸünür mü bilinmez ama genel olarak atların ulusal ve ırksal güvenlikleri için, oluÅŸturulmuÅŸ ya da dikte edilmiÅŸ yaÅŸam alanlarının sınırlarını korumak amacıyla askeri harekât baÅŸlatıp binlerce atı öldürdüÄŸü, sindirdiÄŸi, yokluÄŸa yoksulluÄŸa mahkûm edip süründürdüÄŸü, sömürdüÄŸü de vaki deÄŸildir. YaÅŸamak için kendi aralarında seçim yapıp üstlerinde hüküm sahibi olacak, tahakküm kuracak birine ihtiyaç hissetmeyen atlar, insan tarafından seçilebilirler. Seçilen at baÅŸka bir seçilen atı sırf o tercih edildi diye sudan mazeretlerle görevinden uzaklaÅŸtırıp ahıra hapsetmeye kalkmaz.
 
Tüm ırksal ve iÅŸlevsel farklılıklarına raÄŸmen yekunen insanın hizmetini gören at milleti, -yılkı durumu hariç tutulursa- dünyaya egemen olduÄŸunu ve dünya üstünde her türden tasarruf hakkına sahip bulunduÄŸunu düÅŸünen insanın esiri olduÄŸunu, yaÅŸamın ve özgürlüÄŸün insan tasarrufuyla mümkün kılındığını bilir. Bu durumun mahlûkat arasında yalnızca insan farkına varmaz. Ä°nsan, kendi üstüne tahakküm kuranları görmeksizin kendisinden güçsüz olduÄŸunu düÅŸündüÄŸü her ÅŸeye karşı üstünlüÄŸünü vurgulamak lüzumu hisseder. Atın aksine insan asil bir ırka sahip deÄŸilken fena halde ırkçılık dürtüsüne sahiptir. Asaleti her anlamda yaÅŸamlarının temeline koyan atlar karşısında insan, adaleti mülkün temeline koyar. Heyhat, kendisine ne mülk, ne tahakküm, ne de hiç sahip olamadığı asalet kalır. Nihayet hayat, lüzumsuz saplantılarla insanın kendi kendini ve gücü yettiÄŸi hallerde cümle yaratılmışları hırpalamasından ibarettir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.