Haçlılar Kudüs’te: Bir Papazın Gözünden Birinci Haçlı Seferi
Follow @dusuncemektebi2
Bu içeriğimizde, Raimundus’un, Süleyman Genç tarafından yayına hazırlanan ve Yeditepe Yayınevi tarafından “Haçlılar Kudüs’te: Bir Papazın Gözünden İlk Haçlı Seferi” başlığıyla yayımlanan eserinden 10 iyi alıntılardan bir derleme okuyucumuza sunuyoruz.
Raimundus Aguilers, Birinci Haçlı Seferi‘ne Toulouse Kontu Raymond’un ordusunda ordu papazı olarak katılmıştır. Sefer esnasında ana Haçlı ordusunun yaşadığı tüm olayların şahididir. Seferden sonra kendisinin ve Haçlı ordusunun başından geçenleri anlatmak istemiş ve Historia Francorum Qui Ceperunt Iherusalem (Kudüs’ü Ele Geçiren Frankların Tarihi) isimli bir eser hazırlayarak bu isteğini gerçekleştirmiştir.
Bu içeriğimizde, Raimundus’un, Süleyman Genç tarafından yayına hazırlanan ve Yeditepe Yayınevi tarafından “Haçlılar Kudüs’te: Bir Papazın Gözünden İlk Haçlı Seferi” başlığıyla yayımlanan eserinden 10 iyi alıntılardan bir derleme okuyucumuza sunuyoruz.
Draç’a varıp ordugâh kurduğumuzda kendi topraklarımıza ulaştığımıza emindik, zira Alexios ve destekçilerinin Hristiyan kardeşlerimiz ve müttefiklerimiz olduklarına inanıyorduk. Ancak işin gerçeği onlar aslanların vahşiliğiyle, kendilerini korumaları gerektiğinden tamamen habersiz barışçıl adamlarımızın üstüne çullandılar. Geceleyin işe koyulan bu haydutlar, adamlarımızı ordugâhımızdan uzakta, ağaçlıkların arasında katledip alabilecekleri her şeyi gasp ettiler.
2 – İznik Kuşatması’nda Selçukluların Saldırısı
Toulouse Kontu orada ordugâhını kurmayı istediği sırada Türkler iki kol halinde dağlardan akın ettiler. Şüphe yok ki planlarını bir kol doğuda ordugâh kuran Godfrey ve Almanlarla savaşırken diğer kolun kolayca güney kapısından şehre girip diğer kapıdan çıkacağı ve bizim her şeyden habersiz kuvvetlerimizi kolaylıkla bozguna uğratacakları ümidiyle yapmışlardı. (…) İlk çatışmada Raymond, Türkleri bozguna uğratıp çoğunu öldürdü, akabinde yakındaki dağa doğru kaçanların peşine düştü; tam bu esnada Almanlara saldırmayı planlayan Türkler de benzer şekilde parçalanıp kaçmaya başladı.
3 – Dorylaion Savaşı
Bohemund’un şaşırtma ilerleyişinin üçüncü gününde kamp kurmayı düşündüğü sırada askerleri, savaş formasyonuyla yaklaşmakta olan yüz elli bin adam gördüler. Bohemund şartlar mucibince savaş saflarını oluşturup çarpışmaya hazırlanırken geride kalan adamlarının çoğunu kaybetti; bu yüzden çatışma şiddetlenince yalnızca iki mil uzakta olan Dük ve Kont’tan yardım talep etti. Yardım çabucak yetişti. Haçlılar, Bohemund’un ulağının haberi getirmesinin hemen ardından zırhlarını giyinip atlarına bindiler ve dörtnala düşmanla çarpışmaya gittiler. Taarruz edenlerin lideri Kılıçarslan’ın ümitleri, koşturarak hücum eden şövalyeleri gördüğü anda buz kesti ve Kılıçarslan apar topar kaçtı.
4 – Antakya Kuşatmasında Haçlı Ordusunda Kıtlık
Açlık, fiyatları öyle bir fırlattı ki iki solidi, bir adam bir günlük iaşesine denk ekmeği satın almaya ancak yetiyordu; diğer fiyatlar da aynı biçimde fahişti. Fakirlerin yanı sıra mallarını korumak isteyen zenginler de muhasarayı terk ettiler ve manevi kuvvetten ötürü kalanlar, gözlerinin önünde atlarının açlıktan telef olmasına katlandılar.
5 – Fatımî Elçilerinin Haçlılarla Dostluk Girişimi
Raimundus Antakya Kuşatması sırasında Haçlı kampına gelen elçiler hakkında da bilgi veriyor:
Babil Kralı’nın elçileri de oradaydı. (…) Dostane ve lütufkâr bir muamele sözü verip krallarının Mısır Hristiyanlarına ve hacılarımıza karşı hamiyetperver eylemlerini aktardılar. Nihayetinde dostane bir anlaşma yapma görevi verilen elçilerimiz onlarla birlikte kamptan ayrıldılar.
6 – Haçlıların Antakya’yı Ele Geçirişleri
Haçlılar, Kont Bohemund’un, surlardaki muhafızlardan birisi olan Feyruz ile anlaşması sonucunda yaklaşık 8 aydır kuşattıkları Antakya’yı nihayet ele geçirme fırsatı bulmuşlardı. Raimundus, o anı böyle anlatıyor:
Işıklar geçip gidince adamlarımız surların gölgesinde bir merdiven dayayıp tırmanmaya başladılar. Fulger adında ve Budellus of Chartres’ın kardeşi olduğu muhakkak bir Frenk korkusuzca sura tırmandı; onun hemen arkasından giden Flander Kontu, Bohemund’a ve Dük’e kendilerini takip etmeleri talimatını verdi. Mamafih merdiven apar topar çıkış esnasında kırıldı, ancak surlara çıkmayı başaranlar diğer taraftan inip şehre girdiler ve kapıları kırarak açtılar. Bu şekilde içeri giren Haçlılar karşılarına çıkan herkesi öldürdüler; şafak sökerken öylesine korkunç çığlıklar atıyorlardı ki şehrin tamamı şaşakalmıştı, kadınlar ve çocuklar ağlayıp sızlıyorlardı.
7 – Kutsal Mızrak’ın Bulunması
O gün Peter Barthelemous ve on iki adam gereken aletleri toparlatıp Kutlu Petrus kilisesini kazmaya başladılar; akabinde diğer tüm Hristiyanları kovdular. (…) Peter Barthelemous işçilerin yorgunluktan tükendiğini görünce üstündeki kıyafeti çıkarıp attı ve sade gömleğiyle yalın ayakla çukura atladı. Sonrasında bizden, Tanrı’nın halkına kuvvet ve zafer getirmesi için mızrağını Haçlılara döndürmesi için Tanrı’ya dua etmemizi rica etti. Nihayet lütufkâr şefkati sayesinde Efendimiz, Mızrağını bize gösterdi ve bu kitabın yazarı, ben, Raimundus, Mızrağın, toprakta birazcık ucu görünmüşken onu öptüm.
8 – Antakya Önlerinde Selçuklu Ordusunun Mağlup Edilmesi
Antakya dışındaki tüm askerlerimizle, daha önce de belirttiğimiz gibi prenslerimiz sekiz saf oluşturmuştu; lakin saflarımız içinden ayrıca beş tane daha ortaya çıktı; böylelikle on üç saf olduk. (…) İlerleyişimizi tamamlayıp savaş düzeni almamız üzerine düşman, savaşmamıza fırsat bırakmadan kaçtı, askerlerimiz güneş batana dek onları kovaladı.
9 – Haçlıların Açlıktan Ceset Yemeleri
[Ma’arratünnumân’da] yiyecek eksikliği artık öyle şiddetli bir hâl almıştı ki Hristiyanlar, iki-üç hafta önce bataklığa attıkları çürümüş pek çok Sarazen cesedini afiyetle yediler. Bu manzara yabancıları olduğu kadar çok sayıda Haçlıyı da tiksindirmişti.
10 – Haçlıların Kudüs’ü Ele Geçirilişleri
Kısa sürede büyüyen alevler müdafileri savunma duvarlarından geri püskürttü. Godfrey derhal ahşap kuleyi koruyan asma köprüyü indirtti. Köprü, kulenin ortasına kadar inmişken, korkusuz, yılmaz Haçlılar surlara atlayıp sefil şehre akın ettiler. Öncü birliklerdeki Tancred ve Godfrey tahayyül edilemeyecek miktarda kan döktüler, şimdi de hemen artlarından gelen yoldaşları Sarazenlere kahır çektiriyorlardı. (…) [Süleyman Mabedi’nde] vuku bulanları size anlatsak mı? Anlatsak da inanmazsınız. Bu yüzden Haçlıların, Süleyman Mabedi’nde ve revaklarda atlarının diz kapaklarına ve yularlarına kadar ulaşan kan içinde at sürdüğünü nakletmek yeterli olacaktır.
Müellif: A. Onur Çalışır / Kaynak: Tarih-i Kadim
Henüz yorum yapılmamış.