Taha Akyol: Hocam Ali Fuat BaÅŸgil
Follow @dusuncemektebi2
Merhum Hocam Ord. Prof. Dr. Ali Fuat Başgil’in vefatının 52. yılı. Hukuk ve demokrasi tarihimizin büyük isimlerinden Prof. Başgil’i rahmetle anıyorum.
Merhum Ali Fuat BaÅŸgil elli iki yıl önce, 17 Nisan 1967 gününde vefat etmiÅŸti. Ä°stanbul Hukuk Fakültesi’nde öÄŸrenciydim. BaÅŸgil bütün Türkiye’de milliyetçi-muhafazakar camianın en saygın isimlerinden biri, biz genç hukukçuların da idolüydü.
Tabii hemen Kadıköy OsmanaÄŸa Camii’ndeki cenaze namazına koÅŸmuÅŸ, tabutunu omuzlarımız üzerinde tekbirler getirerek ve gözyaÅŸlarımızla taşımıştık.
Ben Ä°stanbul Hukuk Fakültesi’ne baÅŸladığımda Ali Fuat Hoca çoktan emekliye ayılmıştı, onun fiilen öÄŸrencisi olamadım. Ama idolüm olduÄŸu için, onun “Esas TeÅŸkilat Hukuku”1 adlı kitabını ve sonraki bütün kitaplarını sınava hazırlanan öÄŸrencisi gibi okudum.
Başgil hukuk ve demokrasi konularında hala benim hocamdır.
Milliyetçi Muhafazakar BaÅŸgil
Muhafazakarlar BaÅŸgil’i daha ziyade onu “Din ve Laiklik”2 kitabı üzerinden tanıdılar. Ä°lk baskısı 1954’te yapılan bu kitapta Kemalizmin otoriter radikal laiklik anlayışına yönelttiÄŸi eleÅŸtiriler Türkiye’de demokrasi düÅŸüncesinin geliÅŸmesinde son derece önemlidir. Kitap, din ve vicdan hürriyetini savunduÄŸu gibi dinin saygın bir deÄŸer olarak görülmesini ama devlete karışmamasını savunur.
Milliyetçiler BaÅŸgil’e büyük saygı göstermekle beraber bir Erol Güngör’ü okudukları kadar okumadılar.
Öbür ‘mahalle’ ise BaÅŸgil’e negatif baktı. Hatta Metin Toker, BaÅŸgil’in öldüÄŸü yıl yayınlanan kitabında, “Ä°stanbul Üniversitesi bir Ali Fuat BaÅŸgil’i bünyesinden söküp atamamıştı” diye yazabilmiÅŸ, üniversitede kıyım yapılmasını ilericilik adına savunabilmiÅŸti.3
Bu tablo aslında siyasi kültürümüzde hukukun pek de önemsenmediÄŸinin resmidir.
Neticede, Ali Fuat BaÅŸgil’in hukuk, kuvvetler ayrılığı, fikir ve ifade hürriyeti, çifte meclis, anayasa mahkemesi ve Demokrat Parti iktidarının hataları gibi konulardaki görüÅŸleri yaygın olarak bilinmeden kitap ve gazete sayfalarında kaldı.
Hürriyetçi demokrat BaÅŸgil
BaÅŸgil, 27 Mayıs’ın ‘devrimci’ fırtınalar estirdiÄŸi bir dönemde kendisini “ben milliyetçi, maneviyatçı, hürriyetçi, terakkici muhafazakarım”4 diyerek tanımladı.
Hürriyetçi BaÅŸgil, daima otoriter akımlara karşı oldu. Fransız Ä°htilali’nden gelen ‘Milli irade’ kavramının otoriter bir nitelik taşıyabileceÄŸine ilk dikkat çeken hukukçulardan biridir. 1949’da ÅŸöyle yazıyordu:
Demokrasilerin tehlikesi buradadır; yani iktidar ve salahiyetin ekseriyet (çoÄŸunluk) adı taşıyan ve masallardaki bin bir baÅŸlı devleri andıran taçsız bir hükümdarın elinde toparlanmasıdır.
Bu hal yalnız mutlakıyetlere ve totaliter diktatörlüklere mahsustur zannetmeyelim. Rakipsiz bir kuvvet merkezi haline gelince demokrasilerdeki ekseriyet de böyle bir gidiÅŸ alabilir. Temsil ettiÄŸine inandığı milli iradenin kudsiyetine dayanarak en zalim diktatörlere bile rahmet okutacak ÅŸekilde hareket edebilir. Bir hükümdar veya diktatörden gelen istibdat ile, demokratik de olsa, bir ekseriyetten gelen istibdat arasında ise asla bir mahiyet farkı yoktur... 5
Prof. BaÅŸgil, hak ve hürriyetlerimizin devlet tarafından lütfedilmediÄŸini, insan olarak bunlara sahip olduÄŸumuzu, devletin görevinin de hak ve hürriyetleri korumak olduÄŸunu belirtir:
Devlet hakkın yapıcısı ve yaratıcısı deÄŸildir, onun bekçisidir. Hak bizatihi insan ferdinin sübjektif varlığında ve insani benliÄŸinde mevcut bir salahiyettir... 6
BaÅŸgil’e göre hak ve hürriyetler bahsinde tek sorun, devlet baskısı deÄŸildir, toplumun tavrı da ağır bir sorun haline gelebilir. BaÅŸgil’in Türk toplumuna eleÅŸtirileri de vardır. “Halkın sesi, Hakkın sesi” vecizesini eleÅŸtirir. BaÅŸgil’e göre Türk toplumu mutaassıp ve hoÅŸgörüsüzdür, “hürriyet terbiyesi“ eksiktir. Muasır medeniyete ulaÅŸabilmek için zorunlu olan “tenkit ruhu” zayıftır...
Burada merhum Hocam Ali Fuat BaÅŸgil’in ÅŸu ıstıraplı cümlesini nakletmekle yetiniyorum:
“Fikirlerden korkmayınız. Emin olun ki yeryüzünde zararlı tek fikir tenkit (eleÅŸtiri) süzgecinden geçmeyendir.”7
Demokrat Parti ve BaÅŸgil
BaÅŸgil Hoca kuvvetler birliÄŸinin istibdat, “kuvvetler ayrılığına dayanan muvazene” (denge) sisteminin ise demokrasi getireceÄŸi ÅŸeklindeki temel düÅŸüncesini Demokrat Pati döneminde de devam ettirdi, hatta daha da geliÅŸtirdi. 1956 yılında verdiÄŸi üniversite konferansında, o zaman bulunmayan anayasa mahkemesini ve çifte meclis usulünü savunarak ÅŸöyle konuÅŸmuÅŸtu:
Tarih ve mukayeseli hukuk gösteriyor ki, tahakküm ve esaret rejimi daima iktidar ve salahiyetin mahdut bir kaç elde veya bir baÅŸta toplanmasından doÄŸmuÅŸtur... Demokrasilerdeki çoÄŸunluk da rakipsiz ve kontrolsüz bir kuvvet merkezi haline gelince aynı neticeyi verebilir, yani o da tahakküm yoluna sapabilir... ÇoÄŸunluk tatbik ettiÄŸi tahakkümü meÅŸrulaÅŸtırmak için, milli iradeye dayandığını, binaenaleyh zulmünde haklı olduÄŸuna inanır...8
27 Mayıs darbesinden önce yayınlanan Esas TeÅŸkilat Hukuku adlı ders kitabında, Rousseau’nun kuvvetler birliÄŸine dayalı milli irade (genel irade) kavramını eleÅŸtirdi, Locke ve Montesquieu’nün kuvvetler ayrığı fikirlerini savundu:
Ä°stibdat yani hak ve hürriyet düÅŸmanlığı yalnız kraldan, diktatörden gelmez, kalabalık bir heyetten, bir meclisten de gelebilir. Hem meclisten gelen istibdat çok kere daha ağır olur... Hususiyle bu kararlar ‘millet adına’ diye ekseriyetle alınacağına göre, ekseriyetin ekalliyeti (azınlığı) tahakküm yoluyla susturması mümkündür. Nitekim tecrübeler gösteriyor ki fiiliyatta susturuyor ve hükümdar yerine bir ekseriyet (çoÄŸunluk) diktatörlüÄŸü kaim oluyor. 9
Prof. BaÅŸgil ders kitabındaki bu satırların devamında Montesquieu’nün bu gerçeÄŸi gördüÄŸünü, kuvvetler ayrılığı fikrini geliÅŸtirdiÄŸi anlatır.
Millet Partisi ve BaÅŸgil
Merhum BaÅŸgil, Millet Partisi’nin ve Milliyetçiler DerneÄŸinin DP iktidarınca kapatılmasını açıkça eleÅŸtirdi. Ali Fuat BaÅŸgil’in 13 Temmuz 1953 günü basına yaptığı açıklamadaki eleÅŸtirileri özetle ÅŸöyledir:
Millet Partisi’nin kapatılmasını, demokrasi yolunda geliÅŸmemiz için müthiÅŸ bir darbe telakki ederim...
Demokrat Parti’den kurulduÄŸu andan itibaren çok ÅŸeyler bekledik. Ve Türkiye’de demokrasinin kökleÅŸmesini temine hizmet edecek bir teÅŸkilat telakki ettik... Halbuki Demokrat Parti iktidarı bunun tamamıyla aksini yapmış ve iş başına geldiÄŸi günden itibaren 1954 seçimlerinin akıbetini düÅŸünmüÅŸ, yani sandalyesine dört elle sarılmıştır. Bunda da memleket ve tarih nazarında müthiÅŸ bir hataya düÅŸmüÅŸtür. Milliyetçiler DerneÄŸi’nden sonra bugün de Millet Partisi hakkında bu iktidarın reva gördüÄŸü antidemokratik muamele ve hareketler, bu hatanın bir devamı ve neticeleridir.
Muvaffakiyetleri uÄŸrunda çalıştığım, hatta bir çok maddî ve mesleki menfaatlerimi feragatle feda ettiÄŸim Demokrat iktidarın cesaret bulup bunu yapmasından cidden eza duydum.10
BaÅŸgil, 1950’de iktidara gelen Demokrat Partinin, eski Tek Parti tarafından açılmış otoriter yolda yürüdüÄŸünü üzüntüyle belirtir. 11 Muhalefetteyken “demokratik anayasa” sözü veren Demokrat Parti iktidarda bunu unutmuÅŸ, 1924 Anayasasının 2. Maddesindeki 6 Ok’u da aynen devam ettirmiÅŸtir.
Partiler tarihimizde ilk defa
Millet Partisi kapatıldıktan sonra, Osman Bölükbaşı’nın ricasını üzerine Prof. BaÅŸgil, yeni kurulacak Cumhuriyetçi Millet Partisi’nin (CMP) programın yazılmasını kabul etti. Parti kurucularından Enis Akaygen, Ahmet Tahtakılıç ve Fuat Arna Ä°stanbul’da BaÅŸgil’in evinde yeni partinin tüzük ve programını birlikte yazdılar. Bütün tarihimizde Meclis’te temsil edilen partiler arasında ilk defa CMP’nin programında kuvvetler ayrılığı, kanunların anayasaya uygunluÄŸunu denetleyecek yargı organı (anayasa mahkemesi), çifte Meclis (senato), hakim teminatı (yargı bağımsızlığı) ilkelerinin güçlendirilmesi bu partinin programında yer aldı. 12 Mimarının Prof. BaÅŸgil olduÄŸu açıktır.
Ali Fuat BaÅŸgil Nisan 1956’da Son Posta gazetesinde bir dizi makale yayınladı. Bunlardan “Ä°ktidar Karşısında Hak ve Hürriyetlerimiz” baÅŸlıklı makalesi ÅŸöyle baÅŸlıyordu:
Uzun seneler anayasamız üzerinde düÅŸünen, konuÅŸan ve yazan bir kimse sıfatıyla söylüyorum ki, bu kanun (1924 anayasası) vatandaÅŸ hak ve hürriyetleri bakımından teminatsızdır. Anayasanın sisteminde iktidara gelen ekseriyet partisini ihtirası yolunda durduracak bir firen ve bir hukuki müessese mevcut deÄŸildir.
Hak ve hürriyetlerin Batı demokrasilerinde anayasal kurumların teminatında olduÄŸunu anlatan BaÅŸgil yazısına ÅŸöyle devam ediyordu:
Bizde ise hak ve hürriyetin ne bir koruyucu an’anesi ve devlet teamülü vardır ne de bir kontrol teÅŸkilatı. Anayasamız sanki vatandaşı unutmuÅŸ ve yalnız devleti ihtiyacını göz önünde tutmuÅŸtur...13
BaÅŸgil, izleyen makalelerinde “bu rejimin demagojiye saplanıp çürümememesini istiyorsak” kuvvetler ayrılığı, hakim teminatı ve denetimi, anayasa mahkemesi kurulması gibi anayasada esaslı deÄŸiÅŸiklik yapılmasını savunuyordu.14
Menderes’e tavsiyeleri
Merhum Ali Fuat BaÅŸgil’in 27 Mayıs’ın haksızlıklarına karşı çıktığı bilinmektedir. 27 Mayıs cuntasının ilk icraatından biri Prof. BaÅŸgil’i tutuklayıp Balmumcu cezaevine koymasıdır.
27 Mayıs darbesine giden süreçte en önemli olaylardan biri, iktidarla muhalefet arasındaki sert kutuplaÅŸma tırmanırken BaÅŸgil’in DP’ye yumuÅŸama tavsiye etmesidir. Türkiye hızla darbeye sürüklenirken Prof. BaÅŸgil’in Reisicumhur Celal Bayar’ı ve BaÅŸvekil Adnan Menderes’e gidiÅŸatın endiÅŸe verici olduÄŸunu anlatarak uyarmış olmasıdır.
Menderes’in “istiÅŸare” ihtiyacı duyması üzerine Ankara’ya gelen Prof. BaÅŸgil, Çankaya KöÅŸkünde Celal Bayar, Adnan Menderes, Fatin RüÅŸtü Zorlu ve Atıf BenderlioÄŸlu ile görüÅŸtü. NümayiÅŸçi öÄŸrencilerle onları dağıtsın diye gönderilen subaÅŸların kucaklaÅŸmasının çok önemli bir iÅŸaret olduÄŸunu söyledi. Adnan Menderes’e istifa emesini, siyasi tansiyonun düÅŸürülmesini, hatta CHP ile diyalog kurarak hemen bir seçim hükümeti kurulmasını tavsiye etti. Menderes, çözüm olacaksa bunu kabul edeceÄŸini söyledi... Fakat Bayar sertlik yanlısıdır, buna karşı çıktı, uzlaÅŸmanın zaaf olacağı söyleyerek “tenkil, tenkil” (olayları bastırma) politikasında ısrar etti.
Merhum Menderes maalesef Bayar’ın etkisinden çıkamayacaktı...
Darbenin en etkili gerekçelerinden biri, DP’nin Meclis’te kurduÄŸu “Tahkikat Komisyonu”ydu. CHP’nin “yıkıcı faaliyetleri”ni araÅŸtıracaktı. Bu giriÅŸim CHP’nin kapatılması, ana muhalefetin yok edilmesi endiÅŸesi doÄŸurduÄŸu gibi anayasa ve meÅŸruiyet tartışmasına da yol açarak darbeye gerekçe hazırlamıştı.
Prof. BaÅŸgil’in Bayar ve Menderes’e söylediklerinin özeti ÅŸudur: Tahkikat komisyonu anayasaya göre kurulabilir fakat siyaseten yanlıştır, derhal son verildiÄŸini açıklamalısınız. Bunan yanında, Tahkikat Komisyonu’na sorgu hakimi yetkisi ve yayın yasağı koyma yetkisi verilmiÅŸ olması kesinlikle anayasaya aykırıdır.15
BaÅŸgil’in tavsiyeleri DP üzerinde maalesef etkili olmadı...
Prof. BaÅŸgil sempati duyduÄŸu bir iktidara bu uyarıları yapacak kadar objektif ve dürüsttü. Güç karşısında eÄŸilmemekle mükemmel bir ‘hukuk ahlakı’ örneÄŸi de vermiÅŸ oldu.
Büyük fikir ve hukuk adamı merhum ve maÄŸfur Ali Fuat BaÅŸgil, Karacaahmet mezarlığında, merhum Nurettin Topçu’nun yazdığı ÅŸu kitabenin altında yatıyor:
“Kırk yıl Türk milletine ilim ve irfan aşılayan, ilmi âsârından, ÅŸahsı ilminden, kalbi âlemden büyük Anadolu’nun asil evlâdı Ali Fuad BaÅŸgil burada Rabbinin eÅŸiÄŸine ulaÅŸtı. Ruhu için Fatiha istiyor.”
Taha Akyol / Karar
_____________________________________________________________________________________________________________
Dipnotlar:
1- Ali Fuat BaÅŸgil, Esas TeÅŸkilat Hukuku, Çeltüt Matbaası, Ä°stanbul 1960.
2- Ali Fuat Başgil, Din ve Laiklik, 2. Baskı, İstanbul 1961.
3- Metin Toker, İsmet Paşayla On Yıl, 1960-1961, Akis Yayınları, Ankara 1967, s. 143
4- Ali Fuat BaÅŸgil, Ä°lmin Işığında Günün Meseleleri, YaÄŸmur Yayınevi, Ä°stanbul 1960. (22 AÄŸustos 1960 günlü Yeni Sabah’tan.)
5- Ali Fuat BaÅŸgil, Demokrasi Yolunda, YaÄŸmur Yayınları, Ä°stanbul 1961, s. 121-122. (Hür Fikirler Mecmuası, Ocak 1949’dan)
6- Ali Fuat BaÅŸgil, “Devlet Nizamı ve Hukuk”, Ä°.Ü. Hukuk Fakültesi Mecmuası, 1954, cilt 19, sayı 3-4, s. 581.
7- Başgil, İlmin Işığında, s. 178.
8- Başgil, İlmin Işığında, s. 84-58,
9- BaÅŸgil, Esas TeÅŸkilat Hukuku, s. 282.
10- Deniz Bölükbaşı, Türk Siyasetinde Anadolu Fırtınası Osman Bölükbaşı, DoÄŸan Kitap, Ä°stanbul 2005, s. 172-173.
11- Ali Fuat Başgil, Yakın Maziden Hatıra Kırıntıları, Yağmur Yayınları, İstanbul 2017, s. 31.
12- Ali Fuat Başgil, Yakın Maziden, s. 140.
13- Son Posta, 22 Nisan 1956.
14- Bkz. Son Posta, 23-27 Nisan 1956.
15- Ali Fuat Başgil, 27 Mayıs İhtilali ve Sebepleri, Yağmur Yayınevi, İstanbul 1964.
Henüz yorum yapılmamış.