Sosyal Medya

Yusuf Kaplan: Aşırı politikleşmenin toplumu sürüklediği çıkmaz

Aşırı politikleşme, yapay kamplar ve kutuplar icat eder; toplumu, toplumda önceden varolan fay hatları üzerinden böler. Sonuç, sosyal depremdir.



SOSYAL DEPREM
 
Sosyal deprem, bir toplumun başına gelebilecek, tamiri, geri dönüÅŸü en zor “çıkmaz sokak”lardan biridir.
 
Bir toplum, sosyal bir deprem yaÅŸadığı zaman, deyim yerindeyse, düÅŸen bir uçağın başına gelenleri yaÅŸar:
 
DüÅŸen uçak, ortadan ikiye yarılır. Bütün uzuvları parçalanır, kanatları kırılır, kaçınılmaz olarak.
 
Aşırı politikleÅŸmenin bir toplumu içine sürüklediÄŸi sosyal deprem de toplumu tam ortadan ikiye yarar; toplumun yaÅŸamasını, kesimler arasında yolculuk yapmasını, ülkenin her alanda kanatlanmasına yol açacak köklü beslenmeleri, alış-veriÅŸleri hızlandırmasını mümkün kılan kanatlarını kırar, nefes alıp vermesini zorlaÅŸtırır.
 
Fikirler konuÅŸmaz böylesi bir toplumda; öfke, nefret ve kontrolden çıkan duygular konuÅŸur.Akıl durur, vicdan sırra kadem basar, yok olur.
 
Ruhsuzluk, ÅŸiddete dayalı söylem ve eylem biçimleri kral olur; toplumu, birbirine düÅŸen bütün toplum kesimlerini esir alır.
 
Aşırı-politikleÅŸme sadece kutuplaÅŸmaya, dolayısıyla nefret ve öfkenin kontrolden çıkmasına yol açmakla kalmaz. Bütün farklı sosyal kutupların hepsinin de zihnini felce uÄŸratır; gerçekleri bulanıklaÅŸtırır; pireyi deve yaptırır; olayları, gerilimlere yol açan hâdiseleri kontrolden çıkarır.
 
KÄ°MLÄ°K KRÄ°ZÄ° VE AÅžIRI-POLÄ°TÄ°KLEÅžME BÄ°ÇÄ°MLERÄ°
 
Peki, bir toplum, neden aşırı-politikleşme yaşar?
 
Bunun bir kaç sebebinden sözedilebilir:
 
Her ÅŸeyden önce, toplumu ayakta tutan ruh, bu ruhu diri tutan, yaÅŸatan ruh kökleri canlı olan bir toplumda, kimlik sorunları, dolayısıyla iktidar kavgası yaÅŸanmaz.
 
Türkiye’de yaÅŸanan aşırı-politikleÅŸmenin en temel sebebi, Türkiye’nin bir medeniyet buhranı yaşıyor olması, bu medeniyet buhranının hayatın her alanının tahrip olmasına yol açmasıdır.
 
Toplumun, yönünü, yörüngesini ve ruhunu yitirmesi, kendi yaÅŸadığı büyük ve köklü sorunlara bile baÅŸkalarının bakış açılarıyla bakması, dolayısıyla kendine özgü özgün bakış açılarından yoksun olması, her alanda kimlik krizlerinin patlak vermesine yol açar. Kimlik krizleri, farklı kesimler arasında ülkenin kaderinin belirlenmesi sürecinde verilen iktidar savaÅŸlarının yegâne sebebidir.
 
Araçlar, özellikle de güç üreten araçlar bütün kesimlerce kutsanır ve ele geçirilmeye çalışılır.
 
Politika, ekonomi, kültür, sanat ve medya, iktidar savaÅŸlarının en belirgin ÅŸekilde verildiÄŸi araçların başında gelir.
 
Ä°ktidar savaÅŸları, bir toplumun enerjisini tüketir, gerçek sorunları karmaşıklaÅŸtırır ve sorunların gerçek boyutlarını görebilmesini zorlaÅŸtırır.
 
Tam burada sorun köklü ve içinden çıkılması zor bir felsefî niteliÄŸe bürünür: Araçlarla amaçlar kolaylıkla ve de hızla yer deÄŸiÅŸtirir; hatta zamanla araçlar, amaçların önüne geçer. Ä°ÅŸte bu andan itibaren sosyal depremlerin eli kulağında demektir...
 
Toplum, toplumun bütün kesimleri, zihnî felçleÅŸme yaÅŸar. Pattadanak patlak veren yapay sorunları, gerçek mi, yapay mi olduÄŸuna bakmaksızın harıl harıl tartışmaya baÅŸlar...
 
Toplum, yaÅŸanan sorunların yapay olduÄŸunu hisseder, bilir ama artık ok yaydan çıkar ve toplum ürpertici bir akıl tutulması yaÅŸamaktan kurtulamaz!
 
ÅžARLATANLAR VE ÇAPSIZLAR DEĞİL BÄ°LGE ADAMLAR GEREK BÄ°ZE
 
Ä°ÅŸte tam böylesi zamanlarda, televizyonların, sosyal medyanın söylemsel ve eylemsel ÅŸiddet ortamına dönüÅŸmesi önlenemez.
 
Zihnî felçleÅŸme yaÅŸayan, akıl tutulmasının eÅŸiÄŸine yuvarlanan bir toplumda, en olmaması gereken ÅŸeyler olur: KonuÅŸmaması gereken insanlar daha fazla, daha yüksek sesle konuÅŸur ve sosyal deprem o toplumun acıklı kaderi olur!
 
Oysa böyle zamanlarda, toplumun fay hatlarının sosyal depremlere dönüÅŸmesini önleyecek, sorunlara sığ, günübirlik, gelip-geçici perspektiflerle yaklaÅŸan; gerilimi, kamplaÅŸmaları tırmandıran, gerilimden, kaostan beslenen ÅŸarlatan gazetecilere ve politikacılara ekranların “kapatılması”, bu kiÅŸilerin sosyal medyadan uzak durmaları, toplumun rahat nefes alabilmesinin birincil ÅŸartıdır.
 
Ä°kinci ÅŸart ise, kendinden emin, sükûnetini koruyabilecek, ülkenin sorunlarını derin nefes alarak anlamlandırabilecek ve aÅŸma teklifleri sunabilecek, özeleÅŸtiri yapmaktan çekinmeyecek, bütün meselelere uzun soluklu perspektiflerle bakabilecek bilge kiÅŸilerin konuÅŸmaları, bu kiÅŸilerin sözlerine, söylediklerine kulak kabartılmasıdır.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.