Sosyal Medya

Rasim Özdenören: Fare stratejisi

Deliklerinden çıkmaya cesaret edemezler... Etrafı koklayıp kolaçan ederler. Ancak ortalığı emin gördükleri takdirde yuvalarından başlarını uzatırlar... Risk üstlenmediklerinden ve inisiyatif kullanmadıklarından bulundukları her makama tepeden inme gelirler. Ama o makamlara ve mevkilere kendi yetenekleriyle ve becerileriyle geldiklerini düşünürler.



Fare ürkek bir hayvan...
 
Karanlıkta yaşamayı sevdiğinden deliğinden kolay kolay dışarıya çıkmaz.
 
Eğer gündüz aydınlığında dışarıya çıkıyorsa bu onun aç kaldığına delalet eder. Kemirgen olduğu için darda kaldığında taş parçası dâhil kemirmediği hiçbir nesne yoktur. Lağımda da yaşayabilir tarlada da...
 
Ürkek olduğu için kulakları insanın işitmeyeceği frekansları bile işitebilecek özelliktedir. Koku alma duyusu da keskindir. Kilometrelerce uzaktaki mamasının kokusu alır ve ona yönelebilir. Tırnakları uzun ve sivri olduğundan olağanüstü bir tırmanma yeteneği vardır. Düz duvara bile tırmanabildiği söylenir.
 
Aydınlıkta deliğinden dışarıya çıkmadığını söylemiştim.
 
Ancak mecbur kalırsa aydınlıkta da deliğinden dışarıya çıkabilir.
 
Ancak onun dışarıya çıkması gene de uzun incelemelerden sonradır.
 
Keskin gözleriyle ve olağanüstü duyarlı koklama yetisi ile deliğinden çıkmadan önce koklayarak ve gözleyerek etrafı kolaçan eder.
 
En ufak bir tıkırtıda aniden ortadan kaybolur. Dahası çoğu zaman insan kulağının işitmediği sesleri işittiğinden niçin ürktüğü anlaşılmadan deliğine kaçıp kaybolur.
 
Kedi için nefis bir avdır. Ancak onun deliğine geri dönme başarısına kedi bile mani olamaz. Ki kedinin ne denli çevik ve hızlı bir hayvan olduğu malumdur... Kedi, deliğine kaçan fareyi uzun süre sabırla bekler. Her ikisi de birbirinin kokusunu iyi bildiğinden kedi beklemekten usanmaz, fare de kedi ortalıktan çekilmeden deliğinden çıkmaz.
 
Fare, deliğinden çıkmaya karar vermeden önce defalarca kısa mesafelerde çıkıp çıkıp deliğine geri döner.
 
Deliğinden birdenbire fazla uzaklaşmaz... Adım adım, etap etap...
 
İnsanın sezemeyeceği tehlikelere karşı inanılmaz bir duyarlık gösterdiği için deliğinden çıkıp daha uzun mesafelere teenni ile yol alır.
 
Deliğine dönmesi gerektiğinde, ne kadar uzakta olursa olsun yuvasına birkaç sıçrayışta ulaşır. Kedinin onu yakalaması şansına bağlı...
 
Kedi fareye ulaştığında da kımıldamadan bekler. Ölü taklidi yapar... Kedi patileriyle dokundukça kaçmayı denemez. Bilakis, kedinin ufak pati vuruşlarına göre cansızmış gibi, boş torba gibi sağa sola devrilir. Ama kolay kolay kaçmaya teşebbüs etmez. Çünkü bu pozisyonda inisiyatif kedinin eline geçmiştir. Kaçıp kurtulması çok zordur. Ama gene de fırsatını hissettiği anda can havliyle kaçıp kurtulmayı denemekten kaçınmaz.
 
Bazı insanlar da fare stratejisi uygular...
 
Deliklerinden çıkmaya cesaret edemezler... Etrafı koklayıp kolaçan ederler. Ancak ortalığı emin gördükleri takdirde yuvalarından başlarını uzatırlar...
 
Risk almayı sevmezler... Bilakis riskli ortamlardan kaçarlar. Her ne zaman en ufak bir risk sezinleseler yuvalarına kaçmakta beis görmezler...
 
Risk üstlenmediklerinden ve inisiyatif kullanmadıklarından bulundukları her makama tepeden inme gelirler.
 
Ama o makamlara ve mevkilere kendi yetenekleriyle ve becerileriyle geldiklerini düşünürler.
 
Öyle düşündükleri için de nankördürler...
 
Nankör oldukları için de dostlarına sırt çevirmekte beis görmezler...
 
Fare stratejisi böyledir. Dobra karakterin tenezzül etmeye yanaşmayacağı bu tavır onun doğal halidir...
 
 
 
Rasim Özdenören / Yenişafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.