Sosyal Medya

Akif Emre'nin Arşivinden: Ertelenmiş sorunun cevabı yoktur

Özellikle İslami hassasiyeti ile siyasetin pratik açmazları arasında sıkışan, çelişkiler duyan, bir yanda çelişkileri aşmaya çalışırken diğer tarafta çelişkileri meşrulaştırıcı gerekçeler arayanlar için uyarıdır bu sorular.



Hayat akıp giderken yaÅŸadıklarımızın anlamı üzerine fazla düÅŸünme imkanımız olmaz genelde. DüÅŸündüklerimiz, deÄŸerlendirmelerimiz de daha çok hayatın ritminin arasında sıkışmış deÄŸerlendirmeler olmaya mahkûmdur. YaÅŸanmakta olanın etkisi, sonuçları üzerinde saÄŸlıklı düÅŸünmemizi engeller; deÄŸerlendirmeleri erteleriz genelde. Hele görece göz kamaÅŸtırıcı baÅŸarılardan söz ediliyorsa ölçüye vurmak zorlaşır. Ä°nsanlar baÅŸarılı olandan yanadırlar. Bu yüzden de taraflarını zaten seçmiÅŸlerdir. Geriye ise bu tecrübenin meÅŸrulaÅŸtırılması, haklılaÅŸtırılması, tarihin zorunlu bir sonucu gibi gösterilmesi kalıyor. Büyük ekseriyetin desteÄŸini ve de memnuniyetini kazanmış bir süreç ya da baÅŸarılmış olana uygun deÄŸer hükümleri üretmekte gecikmez insan. Veyahut deÄŸer hükümlerini baÅŸarıya göre yorumlamak için ya ödünç deÄŸerler almakta ya da zafer ve hakikat, baÅŸarı ve ilkelilik formülünü üretmekte gecikmezler.

Her toplumsal, siyasal süreç doÄŸası gereÄŸi tartılmaya açıktır ve kesinlikler içermesi zordur. Neyi öncelediÄŸiniz, neyi kıstas aldığınıza göre haklılık payını artırır yahut ne büyük ilkesizliklere, haksızlıklara mal olduÄŸu yönünde yorumlayabilirsiniz. DeÄŸerlendirmenin ortada kalmadığı, sonuçları bakımından büyük çoÄŸunluÄŸun hem fikir olmuÅŸ gibi göründüÄŸü süreçler, dönüÅŸümler vardır. YaÅŸarken, olayın ve zamanın içindeyken bunları kestirmek zordur. Bazen çok iyi niyetle ve doÄŸru baÅŸlamış bir projenin tarihte ne tür sonuçlara yol açacağını kestirmek zor. Tarihsel süreçlerde geriye dönüp deÄŸer hükmünü verdiÄŸimiz çok büyük altüst oluÅŸlar, savaÅŸlar, devrimler de söz konusu. Bu durumda insanların sonuçlarına bakarak tarihin hükmünü verdiÄŸi durumlar ortaya çıkar. Kanla yapılmış büyük devrimlerin insanlık tarihinde yol açıcı geliÅŸmeler olarak anılması, bugünden geriye dönerek yapılmış bir deÄŸerlendirmedir ve tamamen sonuç odaklıdır. Fransız Devrimi acımasızca kelleleri keserken içinde yaÅŸayanlar bunun adaleti, kardeÅŸliÄŸi getireceÄŸini iddia edemezlerdi. Ama bugün bunca cinayeti haklılaÅŸtıran ya da görmezden gelmeye yatkın tarih okumamız, devrimin sonuçlarından dolayıdır. Ne yazık ki, insanlar tarihin nasıl gerçekleÅŸtiÄŸinden çok neleri gerçekleÅŸtirdiÄŸine odaklanmaya daha yatkındır ve tarih de genelde “bu ne?” sorusuna cevap vermek üzere kurgulanır.
 
Tarihsel örnekler, muhayyel bir toplumsal dönüÅŸüm üzerine genellemeler yerine daha güncel olana, içinden geçtiÄŸimiz sürece yahut büyük kitleler nezdinde baÅŸarı öyküsüne odaklanmanın, acıtıcı da olsa sorgulamanın, hatırlatmanın zamanı.
 
DönüÅŸümün aktörleri ya da tanıkları olarak bizim de sormak durumunda olduÄŸumuz basit bir iki soru olmalı. Herkesin adalet, ideal, ilkeler ve yüce deÄŸerler adına sonuçlar çıkarttığı, bazı sorgulamaları ertelediÄŸi bir dönemde sorulması gereken sorular...
 
Aslında olanca kaotikliÄŸine, tartışmalı boyutuna raÄŸmen bazen sorulması gereken bir soru pek çok ÅŸeyi açıklamaya yeterli olabilir.
 
Sürekli zihnimizin, vicdanımızın bir köÅŸesinde diri tutmamız gereken soru ÅŸu olabilir: Tüm bunlar olup bittikten sonra elde ne kalmış olacak?
 
Bu yakıcı sorunun baÅŸka ifadesi, tüm bu elde ettiklerimiz, feda ettiklerimize, vazgeçtiklerimize deÄŸer mi?
 
Politik spekülasyonlardan, toplumsal hareketlenmelerden, tek tek üstümüzde hissettiÄŸimiz olumlu olumsuz etkilerden sıyrılıp deÄŸiÅŸimin muhatabı ya da öznesi olarak hem tarih karşısında hem de savunduÄŸumuz deÄŸerler karşısında her an bir nefis muhasebesi anlamında diri tutulması gereken bir sorgulama.
Bu soruyla yüzleÅŸme cesareti gösterenler, süreç ne olursa olsun, iÅŸlerinde, fikirlerinde hep hakikat ibresini gözetmeye devam ederler.
 
Her ÅŸeyi olumsuzlayan, müzmin ÅŸikayetçi tavırdan çok, tez ve söz sahibi olma iddiasını sürdürme cesareti de bu sorunun iÅŸaret ettiÄŸi zeminden beslenir.
Nefret ve sevgi, taraftarlık ve düÅŸmanlık, sadakat ve ihanet ikileminde adeta ortadan bölünmüÅŸ görüntüsü veren memlekette herkesin aidiyet duyduÄŸu kampa, partiye, siyasete dair yaÅŸadığı körleÅŸmeyi sorgulaması gerekiyor.
 
Özellikle Ä°slami hassasiyeti ile siyasetin pratik açmazları arasında sıkışan, çeliÅŸkiler duyan, bir yanda çeliÅŸkileri aÅŸmaya çalışırken diÄŸer tarafta çeliÅŸkileri meÅŸrulaÅŸtırıcı gerekçeler arayanlar için uyarıdır bu sorular.
 
YüzleÅŸmekten kaçarak ertelediÄŸimiz her sorunun cevabından da mahrum oluyoruz demektir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.