Sosyal Medya

14. Yüzyılda Avrupa'da Büyük Veba Salgını

Memlükler dönemi tarihçisi İbn Tağrîberdî’nin (ö. 1470) en-Nücûmü’z-zâhire ve İtalyan yazar ve şair Giovanni Boccaccio’nun Decameron adlı eserlerinden, 14. yüzyılda Avrupa’da büyük yıkıma yol açan Büyük Veba Salgını hakkında yazdıklarını aktardık. İyi okumalar.



1410 senesinde Yusuf adıyla Kahire’de doÄŸan Ä°bn TaÄŸrîberdî’nin babası, Memlük Devleti’nde önemli görevlerde bulunmuÅŸ aslen Anadolulu bir emirdir
 
Ä°lk eÄŸitimini devrin kadılarından alan Ä°bn TaÄŸrîberdî, sonrasında hadis, fıkıh, tarih, edebiyat, müzik, nahiv de dahil olmak üzere zamanının önemli ilimlerinde tahsil görmüÅŸtür. Hocaları arasında Markîzî, Aynî ve Ä°bn Hacer gibi Memlük tarihçileri vardır. Arapça ve Türkçe’nin yanı sıra Farsça’yı da öÄŸrenen Ä°bn TaÄŸrîberdî, tarih, edebiyat ve müzik alanında eserler yazmıştır. 3 Haziran 1470 günü Kahire’de ölmüÅŸtür.
 
Ä°bn TaÄŸrîberdî’nin en-Nücûmü’z-zâhire adlı eseri, Mısır’ın Müslümanlar tarafından fethinden (641) baÅŸlayarak 1468 yılına kadar gelen bir Mısır tarihidir. Eser, kronolojik bir sıra takip etse de saltanat devirlerine göre bölümlere ayrılmıştır. Her bölümün sonuna bir vefayat kısmı eklenerek o devirde vefat etmiÅŸ önemli kiÅŸilerin biyografileri (tercüme-i hal) eklenmiÅŸtir. Bunun yanında yine mevzubahis olan hükümdarın devrinde gerçekleÅŸmiÅŸ doÄŸal afetler, yangınlar, fiyat artışları, salgın hastalıkların ve Mısır’daki yapıların yanı sıra yer yer çevre ülkelerdeki hadiseler hakkında da bilgiler verilmiÅŸtir. Kendi devrinden önceki olayları daha evvel yazılmış tarih eserlerinden ve ÅŸahit olan kiÅŸilerden dinleyerek yazmıştır. Bu eserden alıntıladığımız kısım ise 1340’larda Asya, Avrupa ve Afrika’da yıkıcı etkiler bırakan Büyük Veba Salgını hakkındaki anlatısından bir bölümdür:
 
“Bu yılki veba geçmiÅŸ yıllardaki veba salgınına hiç benzemiyordu
 
Kahire ve Mısır’da her gün 10-15 bin kiÅŸi vebadan ölüyordu. Ä°nsanlar ölülerin yıkanması ve kefenlenmesi için hiçbir ücret talep etmeden ellerinden geleni yapıyorlardı. Öyle ki artık ölüler tahtalar, merdivenler ve kapılarla taşınıyor; açılan çukurlara toplu halde gömülüyordu. Her çukura yaklaşık otuz kırk kiÅŸi, bazen daha fazla insan defnediliyordu. Vebadan ölenler önce kan tükürüyor, sonra bağırarak ölüyordu. Pahalılık ise dünyanın her yerinde yayılmıştı. Zilkade ayı girdiÄŸinde Kahire bomboÅŸ ve periÅŸan bir haldeydi. Sokaklarda bir Allah’ın kuluna rastlamak mümkün deÄŸildi. Ä°nsanların kimisi mezar içini sıvıyor, bir kısmı cenaze yıkıyor, bir kısmı ceset taşıyordu. Hatta bu sayede birçok para kazanmışlardı. Kâriler, kiÅŸi başına on dirhem alıyorlardı. Ä°nsanlar musallaya birini getirince onu bırakıp bir baÅŸkasını getirmek için geri dönüyorlardı. Bir cenazenin taşıma ücreti altı dirheme çıkmıştı. Mezar kazıcılar mezar başına elli dirhem alıyorlardı, ama çoÄŸu bu parayı harcamaya fırsat bulmadan ölüyordu.”
 
1313’te doÄŸan Giovanni Boccaccio’nun doÄŸum yerinin Certaldo ya da Floransa olduÄŸu düÅŸünülmektedir.
 
 
Floransa’da, memleketinde özel dersler alan Boccaccio, 1325 yılında tüccar olan babasıyla beraber Napoli’ye gitmiÅŸ, burada hukuk eÄŸitimine baÅŸlamış ancak ÅŸiire merak salmıştır. Devrin soylu yaÅŸantısına firen Boccaccio, bu çevreden tanıştığı kiÅŸilerden astronomi, hukuk, edebiyat bilgilerini edinmiÅŸ ve Grekçe öÄŸrenmiÅŸtir. Ä°lk eserleri denemelerden ve ÅŸiirlerden oluÅŸmaktadır. 1340 yılı civarında Floransa’ya dönse de geçim sıkıntısı onu devlet iÅŸlerinde görev almaya itmiÅŸtir. Elçi olarak Avignon’a ve Roma’ya gitmiÅŸ, daha iyi bir iÅŸ için ise iki kez Napoli’ye gitse de aradığını bulamamıştır. 1350’de Petrarca ile tanışmış ve aralarındaki dostluk Petrarca’nın 1374’teki ölümüne dek sürmüÅŸtür. Hayatının son yıllarında Latin klasiklerine ve filoloji çalışmalarına yönelmiÅŸ ve 21 Aralık 1375’te Certaldo’daki evinde ölmüÅŸtür.
 
Boccaccio, en bilinen ve en baÅŸarılı kabul edilen eseri Decameron’u 1348 ile 1351 yılları arasında yazmıştır. Kitap 10 gün boyunca anlatılan 100 öyküden oluÅŸur. Her gün bir kral ya da kraliçenin yönetiminde 7’si kadın 3’ü erkek 10 kiÅŸi öykü anlatır. Bu öykülerin anlatıldığı zaman, Büyük Veba Salgını’nın Floransa’yı vurduÄŸu zamandır. Boccaccio da kitabının ön sözünde bu salgını uzun uzadıya anlatır. Alıntıladığımız kısım eserin o bölümündendir.
 
“Daha önce saÄŸlıklı olanların çoÄŸu hastalığa yakalanıyor, yazgısıyla baÅŸbaÅŸa kalarak eriyip gidiyordu
 
Salgın, erkeklerin, kadınların yüreklerine öyle bir korku salmıştı ki, erkek kardeÅŸ erkek kardeÅŸten, amca yeÄŸenden, kız kardeÅŸ erkek kardeÅŸten, dahası koca karısından kaçar olmuÅŸtu. En önemlisi, belki inanmayacaksınız, analar babalar, çocukları sanki kendilerinin deÄŸilmiÅŸ gibi davranıyor, onları görmeye gitmiyor, yardım ellerini uzatmıyorlardı. Cenazeyi taşıyanlar; kendilerine cenazeci adını yakıştıran, parayla tutulmuÅŸ, toplumun en alt kesiminden, ne idiÄŸi belirsiz mezar kazıcılarıydı. KokuÅŸan bedenlerin iÄŸrenç kokusu, önce komÅŸulara ulaÅŸtırıyordu ölüm haberini. Ölenlerin cesetleri taşıyordu her yandan. Ölene besledikleri sevgiden çok, cesetlerin kokmasının açtığı büyük tehlikeyi önlemek için, komÅŸular hemen harekete geçiyorlardı. Bulabilirlerse taşıyıcıların da yardımıyla, ölüyü evden çıkartıp kapının önüne koyuyorlardı. Özellikle sabahları sokaÄŸa çıkanlar, bir yığın ölüyle karşılaşıyorlardı. Daha sonra tabut getiriliyordu. Tabut bulunamayacak olursa, ceset bir tahtanın üzerine yerleÅŸtiriliyordu.”
 
 
 
 
Müellif: A. Onur Çalışır & Tarih-i Kadim
 
___________________________________________________________________________________________
Alıntıların Derlendiği Kaynaklar:
 
Ä°bni Tagrıberdi, En-Nücûmu’z-Zâhire (Parlayan Yıldızlar), çev. D. Ahsen Batur, Selenge Yayınları, Ä°stanbul, 2013.
 
Giovanni Boccaccio, Decameron, I. Cilt, çev. Rekin Tekson, OÄŸlak Yayıncılık, Ä°stanbul, 2018.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.