Sosyal Medya

Sultan'ın türbedarının dilinden: Fatih'in Türbesi

Fatih Sultan Mehmed Han'ın türbedarı Doğan Pur, İstanbul'u anlatmaya vazife yaptığı yerden devam ediyor. Sizleri de yazısına ve dolayısıyla tarihin içine davet ederek....



Fatih Sultan Mehmed Han’ın vefâtı
 
Elli üç gün süren uzun ve zorlu bir kuÅŸatmanın ardından nihayet 29 Mayıs 1453 tarihinde, Peygamber Efendimiz Hazret-i Muhammed Mustafâ’nın (s.a.v.) Hadis-i Åžeriflerindeki müjdeye mazhar olan Sultan II.Mehmed Han ve ordusu, Konstantiniyye ÅŸehrini fethederek mutlu sona ulaÅŸtılar. Konstantiniyye’nin fethinden sonra kendisine “Ebû’l-Feth” yani “Fethin Babası” ünvânı verilen Sultan Mehmed Han 27 Nisan 1481 Cuma günü 300 bin kiÅŸilik ordusu ile Ä°stanbul’dan Üsküdar’a geçmiÅŸ ve burada hastalanıp birkaç gün kaldıktan sonra hareket etmiÅŸtir. Üsküdar ile Gebze arasında “Tekfur Çayırı” ve “Sultan Çayırı” isimleri ile de anılan Hünkâr Çayırı mevkiinde tekrar rahatsızlanmıştır. Burada tedavi altına alınan padiÅŸaha verilen ilaçlar fayda etmemiÅŸtir. Ä°laçlar verildikçe ciÄŸerlerinin doÄŸrandığını hissettiÄŸini bizzat kendisi söylemiÅŸtir. Büyük hükümdar 3 Mayıs 1481 tarihinde vefat etmiÅŸtir. Büyük cihangîrin vefat haberi Osmanlı ülkesini ve Ä°slâm âlemini büyük üzüntü içinde bıraktı. PadiÅŸahın ölümü bir süre halktan ve askerden gizlendi. Büyük oÄŸlu Åžehzâde Bâyezid’in tahta çıkışına kadar bekletilen naaşı Zeyniyye tarîkatı meÅŸâyıhından “Ebû’l-Vefâ” lakabı ile tanınan Konyalı Åžeyh Mustafa Musluhiddin Efendi’nin (vefât:1491) kıldırdığı cenâze namazı ile Fatih Camii’nin kıble duvarı önünde uzanan hazire alanındaki türbeye defnedildi. Büyük Hükümdârın vefâtını öÄŸrenen Avrupa devletleri “Büyük Kartal Öldü” (La Grande Aquille e Morta) diyerek günlerce ÅŸenlik yaptılar. 
 
Fatih Türbesi’nin yeniden inÅŸası
 
Sultan III.Mustafa Han depremde yıkılan türbenin yerine yenisini yaptırmış ve ÅŸu tarih düÅŸürülmüÅŸtür: Yaptı bu âli makâmı Seyda târihtir/ Feth-i bâb oldu müeyyed Fâtihe ihdâ için/1180 (M.1766/67)
 
22 Mayıs 1766’da meydana gelen büyük depremde eski türbe yıkılır, bunun üzerine hükümdarın fermanı ile Ä°brahim Sârim Efendi nezaretinde, bir teknik heyet yapıyı inceleyerek keÅŸifte bulunmuÅŸ ve 87 kese ve 59 kuruÅŸa mâl olacağını hesab etmiÅŸtir. Binanın inÅŸası, sedefli parmaklıklar, sarık, kapıya asılan perdeler, avize ve hasır için toplam 28 kese ve 95 kuruÅŸ harcanmış ve yapı keÅŸfedilen daha önceki miktardan çok daha az bir masrafla tamamlanıp tefriÅŸ edilmiÅŸtir. Hâfız Hüseyin Ayvansarâyî’nin bildirdiÄŸine göre, türbenin bu ikinci inÅŸasına Hicrî 1180 Receb’inin 4. günü (6 Aralık 1766) baÅŸlanmış ve aynı yılın Zilkade ayının 28. PerÅŸembe günü (27 Nisan 1767) türbenin inÅŸası tamamlanmıştır. Buna göre inÅŸaatın 4 ay 22 günde tamamlandığı anlaşılmaktadır. 1766 senesindeki depremde civarındaki yapılarla birlikte harab olan türbe kısa zamanda onarılmıştır. Bu büyük onarım sırasında türbenin ilk yerine göre daha ileriye alındığı hususunda iddialar vardır. Buna göre Fatih Türbesi daha ileri bir noktaya yeni baÅŸtan inÅŸa edildiÄŸinden Fatih Sultan Mehmed’in kabri de ÅŸimdiki caminin mihrabı altında kalmıştır. Hâlbuki bazı yeni araÅŸtırmalara dayanan bir iddiaya göre Fatih Camii’nin kıble duvarı ileri alınmamış, türbe de eski yerinde ve ilk binanın temelleri üzerine kurulmuÅŸtur. Yaygın bir söylentiye göre Fatih Sultan Mehmed’in naaşı, türbeden caminin mihrabı altına kadar uzanan bir dehlizin sonundaki bir mezar odasında bulunmaktadır. Bir rivayete göre Sultan II. Abdülhamid Han zamanında padiÅŸahın emri ile bir ekip mezara girerek cesedin altındaki tabutluk tabanını deÄŸiÅŸtirmiÅŸtir.
 
1782 yılındaki Cibâli yangınında halkın kurtardığı eÅŸyalarını Fatih Camii avlusuna yığması sonucu buraya sıçrayan ateÅŸ türbeyi de sarmış, böylece türbenin içi sanduka dâhil olmak üzere diÄŸer bütün eÅŸyalar ile yanmıştır. Daha sonra türbenin, Sultan I. Abdülhamid Han zamanında onarılıp elden geçirildiÄŸini 1784-1785 tarihli kitabeden anlaşılmaktadır. Türbe ongen planlı, kubbeli bir yapı olup cepheleri mermer kaplıdır.
 
Türbedeki kitabeler
 
Kapının üstündeki mermer taca ta’lîk hat ile Hüve’l-Hallâku’l-Bâkî (Bâkî olan her ÅŸeyin yaratıcısı Allah’tır) ve altına Ankebût sûresinin 57. âyet-i kerimesi Küllü nefsin zaikatü’l-mevt (Her canlı ölümü tadacaktır) hakkolunmuÅŸtur. Alta ise yine ta’lîkle ancak daha küçük harflerle PadiÅŸah Sultan I.Abdülhamid Han tarafından ÅŸunlar yazdırılmıştır:
 
Cenâb-ı Hazret-i Abdülhamîd Hân kıldırub tahrîr/ Bu pür nûr merkâde bu âyeti vaz’ itdi ibretgir (Abdülhamid Han Hazretleri, bu âyeti ibret olsun diye yazdırarak bu nurlu merkade koydurdu.)
 
Türbenin giriÅŸ kapısı üstündeki kitabede Celî-Sülüs hat ile kabartmalı Bismillâhirrahmânirrahîm (Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla) yazısı vardır.
 
 
Fatih Sultan Mehmed Han’ın sandukası
 
GümüÅŸ Åžebeke:
 
1865-1866’da Sultan Abdülaziz Han türbeyi tamir ettirmiÅŸ ve sedefli parmaklık yerine gümüÅŸ ÅŸebeke koydurmuÅŸtur.
 
Kâ’be-i Muâzzama’nın KuÅŸak Yazısı:
 
Sandukanın (puÅŸidenin) üzerinde 16.yüzyıla ait olduÄŸu tahmin edilen Kâ’be-i Muâzzama’nın kuÅŸak yazısından bir parça bulunmaktadır. Kalın siyah liflerle örülmüÅŸ olan kumaşın üzerinde simlerle ÅŸunlar yazılıdır: “Yâ Allah, Bismillâhirrahmânirrahîm, Kul hüvellâhu ahad” Devamında Bakara Sûresinin 125. âyet-i kerimesi yazılıdır.
 
 
Sanduka puÅŸidesi (Örtü):
 
PuÅŸide kahverengi kadifeden olup yazıları mukavva ile oyularak gümüÅŸ ipliklerle iÅŸlenmiÅŸtir. Üzerinde çeÅŸitli çiçek ve yaprak motifleri yer almaktadır. PuÅŸidenin üzerindeki yazılar Hattat Abdülfettâh Efendi’ye aittir. Örtünün üstünde Hattat Abdülfettâh Efendi’nin “Ketebe Abdülfettâh” yazılı imzası bulunmaktadır. Son yıllardaki restorasyonda puÅŸidenin tozdan korunması amacıyla üzerine koruyucu tül koyulmuÅŸtur.
 
PuÅŸidesinin baÅŸ kısmında ÅŸu yazı vardır: Hüve’l-Hallâku’l-Bâkî/ Cennet-mekân Firdevs-âÅŸiyân Ebû’l-Feth ve’l meÄŸâzî es-Sultân Muhammed Hân/ bin Sultân Gâzî Murâd Hân-ı Sânî, alâ rûhihimâ mâ tûtlâ es-Seb’al-mesânî Hazretleri/ Târih-i velâdetleri: 8 Receb sene 833; Cülûs-i hümâyûnları: 6 Muharrem sene 855/ Müddet-i saltanâtları: 31 sene 2 ay; Ä°rtihâlleri: 4 Rebîülevvel sene 886
 
Sandukanın sağ (kuzey) tarafındaki yazılar:
 
Sanduka üstünde: Vesîleti Emîrike’r-Rasûl/ Habîbüke’l-Mükerrimü’l-Celîl/ Ve âlihi ve ashâbihi li-nebîyyi’l/ Sallû aleyhi Rabbünâ’l-Celîl (Önderim senin emîrin, kerem sahibi ve güzel sevgilin Resûlün, O’nun âli ve seçkin ashâbına, Ey Celil olan Rabbimiz O’na salât eyle!)
 
Sanduka yan tarafında: Lâ Ä°lâhe Ä°llallâhü el-Melikü’l-Hakkü’l-mübîn (Allah’tan baÅŸka ilâh yoktur. Hakiki ve zâhir mülk sâhibi o’dur.)
 
Sandukanın sol (güney) tarafındaki yazılar:
 
Sanduka üstünde: Gufrâneke Allahümme nercu kullena/ Fî külli hâlin mevtina ve hayâtina/ Ä°lâhî suâdeke ‘alel melîk/ Bi Fevzi hasenî ve ziyâdatik (Hayatımızda ve ölümümüzde her durumda hepimizin senden istediÄŸi bağış ve affını diliyorum, Allahım! En büyük lütfun, güzelliÄŸimin arttırılması ve daha fazlasına nâil olmayı ümid ediyorum.)
 
Sanduka yan tarafında: Muhammedü’r-Rasûlullâhi Sâdikul’l-vâ’di’l-emîn (Muhammed, Allah’ın resûlü, sâdık ve emniyetli bir peygamberdir.)
 
Türbedeki hat levhalar
 
Fetih Sûresi’nin beÅŸ âyeti:
 
Alt pencerelerin üstündeki dikdörtgen çerçevelere Celî-Sülüs hat ile Hattat Abdülfettâh Efendi tarafından “Fetih Sûresi”nin ilk beÅŸ âyeti yazılmıştır.
 
Fetih Hadis-i Åžerif’i ve diÄŸer hat levhalar:
 
Fatih Sultan Mehmed Han’ın sandukasının baÅŸ tarafındaki pencerenin üzerinde Hattat Abdülfettah Efendi’nin siyah kâğıt üzerine Celî-Sülüs hat ile (zerendûd tekniÄŸi) yazdığı “Konstantıniyye’nin Fethi” ile ilgili Hadis-i Åžerif “Letüftehannel Konstantiniyyetü ve’l-nî’me’l emîrü emîrühâ ve’l-nî’me’l ceyÅŸü zâlike’l ceyÅŸü (Konstantiniyye elbet feth olunacaktır. Onu fethedecek emîr ne güzel emîrdir ve o ordu ne güzel ordudur)” levhası bulunmaktadır. Çerçevenin üst tarafında Besmele-i Åžerif yazısı bulunmaktadır. Levhanın sol alt tarafında Hadis-i Åžerif’in Câmi-us SaÄŸîr adlı eserden nakledildiÄŸi ve H.1282 (M.1865) senesi ile Hattat Abdülfettâh Efendi’nin isminin yer aldığı ketebesi yazılıdır. Yine Hattat Abdülfettâh Efendi’nin hattı ile siyah zemin üzerine altın varak ile Ä°sm-i Celâl, Ä°sm-i Nebi, Çihâr Yâr-ı Güzin, Sa’d (r.a.), Sa’id (r.a.), Hasan (r.a.) ve Hüseyin (r.a.) isimlerinin yazıldığı dairevî madalyonlar konulmuÅŸtur.
 
“Merkâd-i Fâtih’i Ziyâret” ÅŸiiri levhâsı:
 
Türbede, Abdülhak Hâmid Tarhan’ın Merkâd-ı Fâtih’i Ziyâret adlı ÅŸiiri büyük boy (2.75 m. x 1.23 m.) levha halinde asılı bulunmaktadır. Åžiir Abdülhak Hâmid Bey tarafından 1877 yılında kaleme alınmıştır. Daha sonra zamanın Evkaf Nâzırı Hayri Bey tarafından Reisü’l-Hattatin (Hattatların Reisi) Hacı Ahmed Kâmil (Akdik) Efendi’ye sülüs hat ile yazdırılmış ve devrin meÅŸhur tezhibçisi Bahaüddin Bey’e tezhîbi yaptırılmıştır. Levha 1915 yılında Birinci Dünya Savaşı’nda törenle türbeye konmuÅŸtur. Åžiir “Ä°lhâm-ı Vatan” ve “Sultan Cem” adlı kitaplarda da yayımlanmıştır.
 
Türbedeki diÄŸer eÅŸyalar
 
Sandukanın baÅŸ ve ayakucunda yer alan gümüÅŸ ÅŸamdanlar ve kristâl avize PadiÅŸah Sultan Abdülaziz Han tarafından hediye edilmiÅŸtir. Türbede ayrıca biri ahÅŸap (Malkwick Markham Gout London marka Ä°ngiliz imâlatı) diÄŸeri bronz (dört arslan pençeli, sehpa üzerine oturtulmuÅŸ, Arap rakamlı) olmak üzere iki adet saat bulunmaktadır.
 
 
 
Müellif: DoÄŸan Pur / Kaynak: Dünya Bizim Web Sitesi

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.