Rasim Özdenören: Türkiye'nin küresel siyasetteki yeri
Follow @dusuncemektebi2
ABD’nin Türkiye’nin tezlerini birinci ağızdan dinleme ihtiyacını hissetmesi ve bunu dünya kamuoyunda paylaşması ülkemizin diplomasi başarısı kabul edilmelidir. Sorunların bir oturumda çözülmesi zaten beklenmiyordu. Masaya yatırılması ve tarafların yumuşama havasına girmesi bile Türkiye’nin diplomasisi açısından kazanç hanesine kaydedilmelidir.
Küresel siyasanın manzarasını ÅŸöyle özetleyebiliriz: Dünya kamuoyu uluslararası sermayenin gündemde tuttuÄŸu sorunlar çerçevesinin içini doldurma çabasıyla vakit geçiriyor.
SSCB hükümranlığındaki Komünist blok dağılmadan önce dünya kamuoyu “soÄŸuk savaÅŸ” korkutmacası ile oyalanıyordu. Onun dağılmasından sonra (1989) yeryüzü barış ve sükûn içinde yeni bir dünya düzeni kuracak ve bu düzen ebediyete kadar devam edecekti. Liberal kapitalist düzen ile tarihin sonu gelecekti: yani bu düzen bir daha deÄŸiÅŸmeden devam edecekti. Ä°ktisat, siyaset, ticaret, diplomatik iliÅŸkiler düzelecek ve üst kalite aÅŸamada var olacaktı…
Ne ki ummadık daÄŸlara kar yaÄŸmaya devam etti. Uluslararası çekiÅŸmeler, uzlaÅŸmazlıklar sona ermedi. Daha soÄŸuk savaÅŸ döneminde tahmin edilen bazı beklentiler gerçekleÅŸmeye baÅŸladı. Çin’in dünya ticaretinde ve sınaisinde beklenen ağırlığı tüm gücüyle kendini dayatıyor. Hindistan yeni bir ağırlık noktası oluÅŸturmada dev adımlarla ve hızla ilerlemesini sürdürüyor. Sovyetler BirliÄŸinin dağılmasından sonra Rusya çökmedi. Bilakis teknoloji alanındaki birikimini zenginleÅŸtirerek sürdürüyor.
Türkiye 2002’den bu yana dünyanın deÄŸiÅŸen koÅŸullarıyla bir yandan boÄŸuÅŸmaya uÄŸraşırken, bir yandan da kendi iç düzenlemesinde ihtiyaç duyulan siyasal ve hukuki reformları hızla gerçekleÅŸtirme sürecine girdi.
ABD, Rusya ve Çin arasındaki rekabet ve çekiÅŸmeler diplomasi alanında yeni ağırlık noktaları oluÅŸturdu. ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşı devam ediyor. OrtadoÄŸu adı geçen güçlerin çıkar çatışmasında odak olmayı sürdürüyor.
ABD, OrtadoÄŸu’da 1920’li yıllarda buralardan uzak kaldığı için katılamadığı çıkar paylaşımındaki noksanını telafi için yıllardır çaba gösteriyor. Türkiye marifetiyle Lozan’ı bertaraf etmeye çabalıyor. Ancak bu çabanın adı konulmadığı için Ak Parti hükümetlerine gelinceye kadar bu durumun farkına varılmadı. Turgut Özal durumun farkındaydı, ona da fırsat verilmedi.
Ortak Pazar, Avrupa BirliÄŸi’ne dönüÅŸtü. Ayak sürüyerek BirliÄŸe giren Britanya, ÅŸimdi Birlikten çıkma çabasında… Bütün Avrupa’da ırkçılık ve yabancı düÅŸmanlığı hortladı. Ä°slam düÅŸmanlığı cami kundaklamasından baÅŸörtüsü husumetine kadar uzatıldı.
Türkiye, iktisadi kalkınma alanına sarf edeceÄŸi zenginliÄŸinin önemli bir bölümünü savunma sanayiine ve terörle mücadeleye ayırmak zorunda kaldı. Recep Tayyip ErdoÄŸan’ın ÅŸahsında Türkiye düÅŸmanlığı, onların içi uzantılarıyla birlikte el ele yürütülüyor.
Türkiye savunması için müthiÅŸ bir denge politikasını, neredeyse bir cambaz teli üzerinde hassasiyetle yürütmeye çalışıyor.
Böyle bir hengâmede CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan ile ABD BaÅŸkanı Trump arasında, onun davetiyle Beyaz Saray’da bir görüÅŸme gerçekleÅŸtirildi (13 Kasım).
BaÅŸkan ErdoÄŸan’ın bu davete lütfen icabet etmesi bile Türk diplomasisi açısından olumlu bir geliÅŸme sayılmalıdır. Türkiye’nin terörle mücadelede, Suriye meselesinde ve dünya siyasasında ABD’den beklentilerinin neler olduÄŸunun ABD kamuoyu marifetiyle dünyaya duyurulması bile bir başına bir baÅŸarı sayılmalıdır. S-400’lerin, F-35’lerin masaya yatırılması ve tarafların karşılıklı beklentilerinin konuÅŸulması; YPG ve FETÖ konusunun bir daha masaya taşınması ve bu konuların en azından Türkiye aÄŸzından dünya kamuoyu ile paylaşılması, Türkiye açısından olumlu geliÅŸmeler olmuÅŸtur.
Oraya kavga etmeye, hatta mesele çözmeye gidilmedi. Türkiye’nin tezlerinin dünya kamuoyuna duyurulması açısından saÄŸladığı fayda bile bir başına zikre deÄŸer.
Kaldı ki, Trump’ın ABD iç siyaseti açısından yaÅŸadığı nazik pozisyon itibariyle BaÅŸkan ErdoÄŸan karşısında takındığı utangaç tutum, Tayyip ErdoÄŸan’ın masadaki avantajı ne denli ustalıkla götürdüÄŸünün delili olmalı… Kongre’nin olumsuz tutumuna raÄŸmen dünya kamuoyuna televizyonlarda ErdoÄŸan’dan ve Türkiye’den sitayiÅŸle bahsetmesi, artı, Ermeni tasarısının bloke edilmesi Türkiye’nin mülahazat hanesine kaydedilecek baÅŸarılar cümlesindendir.
ABD’nin Türkiye’nin tezlerini birinci ağızdan dinleme ihtiyacını hissetmesi ve bunu dünya kamuoyunda paylaÅŸması ülkemizin diplomasi baÅŸarısı kabul edilmelidir. Sorunların bir oturumda çözülmesi zaten beklenmiyordu. Masaya yatırılması ve tarafların yumuÅŸama havasına girmesi bile Türkiye’nin diplomasisi açısından kazanç hanesine kaydedilmelidir.
Ülkemiz hâlihazır durumda kurulmakta olan yeni küresel dengede belirleyici bir aktör olarak devrede yerini almış bulunmaktadır.
Henüz yorum yapılmamış.