Sosyal Medya

Kağıttan flütü dahi olmayanlar

Ahmet Altan’ın kaleme aldığı kağıttan flüt çalan genç adam, şayet suçsuzluğunu ispat ederse, dışarı çıkacak... Ama Yasin bir daha geri gelmeyecek.



‘Kağıttan Flüt’ baÅŸlığında etkileyici bir yazı kaleme almış Ahmet Altan. Eskiden beri okuyucusuyumdur, iyi edebiyatçıdır ama iyi gazetecilik yapamadı. Bunun bir örneÄŸini de hapishaneden çıkar çıkmaz yazdığı köÅŸe yazısında sergiledi. Yattığı koÄŸuÅŸta oÄŸluyla akran bir Selman yatarmış. SuçsuzmuÅŸ, masummuÅŸ, kimsesizmiÅŸ, görüÅŸe gelen bir kiÅŸisi bile yokmuÅŸ dünyada. Sonra kağıtları birbirine sararak bir flüt yapmış ve o çaldığında bütün koÄŸuÅŸlar onu alkışlarmış... (Åžayet masumsa, dilerim ki bir an evvel serbest kalır. Ama melodramlar eÅŸliÄŸinde darbe yargılamasının itibarını zedelemek hiç doÄŸru deÄŸil) 
 
Yasin Naci AÄŸaroÄŸlu da benim oÄŸlumla akrandı. Türkiye derecesiyle girdiÄŸi Ankara Hukuk Fakültesi’nde not yükseltmek için gireceÄŸi son sınavı için gelmiÅŸti Antalya’dan. Yazdı, hava sıcaktı, yurdun pencerelerini açmışlardı. Ama birden silah sesleri, bombardımanlar baÅŸlayınca neye uÄŸradıklarını ÅŸaşırmıştı gençler. 15 Temmuz 2016 akÅŸamı, darbeci helikopterlerden açılan kurÅŸun yaÄŸmuruna tutulanlar arasında Yasin de vardı. Yurdun bahçesindeydi alnından vurulduÄŸunda. Az evvel ablasıyla mesajlaÅŸmışlardı. Dua et demiÅŸti ablasına. Ortalık kan gölüydü. Yasin vurulmuÅŸtu. Bütün sevdiÄŸi kitaplar da onunla birlikte vurulmuÅŸtu. Devletler Hukuku, Ceza Usul, Medeni Hukuk, Kamu Yönetimi, yani hayatının son kitapları, yani hepsi son masasında, yani tam ortadan açılmış halde öylece kala kaldılar. Åžimdi o kan gölünde hepsi de kağıttan birer kayıktı... 
 
Åžehadetinden bir müddet sonra, Yasin’in annesini aramıştım. Hem de bitimsiz “Allahım ne olur aÄŸlamamayım” dualarıyla. Evladı ölmüÅŸ, öldürülmüÅŸ, ÅŸehit edilmiÅŸ bir anneyle konuÅŸmak, demirden bir gülleyi omuzlamaya benziyordu. Oysa telefonda konuÅŸtuÄŸum annesi Zehra Hanım, “Yasin bütün derslerinden pekiyi ile geçti, hep akademisyen olmak istiyordu, ÅŸimdi ÅŸehitler sınıfına aldı Allah Teala onu” demiÅŸti. Sabır, teselli, teslimiyet, direnç ve ÅŸuur madeniydi adeta annesi de babası da...    
 
15 Temmuz’un akabinde, yazar arkadaÅŸlarımızla ne yapabilirizi konuÅŸmuÅŸtuk. Kalemimizden baÅŸka bir ÅŸeyimiz yoktu. Her yazar bir ÅŸehidi alıp yazdı. OÄŸlumla akrandı Yasin ve meslektaşımdı. Ben onu seçmiÅŸtim, Yasin’i ben yazayım demiÅŸtim. 
 
Ahmet Altan’ın kaleme aldığı kağıttan flüt çalan genç adam, ÅŸayet suçsuzluÄŸunu ispat ederse, dışarı çıkacak... Ama Yasin bir daha geri gelmeyecek.  
 
Ne garip; çocuklar, çiçeklerden daha hızlı büyüyor. Zaman su gibi akıyor, yeryüzündeki tüm boÅŸluklar yavaÅŸ yavaÅŸ kapanıyor. Yasin’in akranları avukat oldu. Kimisinin sözü kesildi, kimisi niÅŸanlı. Bir tek ÅŸehitler yaÅŸlanmıyor. Yasin hep 22. 
 
 
Muhakemesi süren kiÅŸilerin hakkında henüz kesinleÅŸmiÅŸ bir hüküm yoksa, suçları sabit deÄŸildir. Biliyorum. Ahmet Altan beyin yazdığı yazı Observer’da yayınlanmış. Hapiste kağıttan flüt çalan adamı, tüm Observer okuyucuları artık tanıyor, hatta muhtemelen acıyor, seviyor, üzülüyor. Ama Yasin Naci AÄŸaroÄŸlu’nun hüzünlü hikayesini ne Ahmet bey, ne de Observer okuyucuları biliyor. 
 
Ä°sterdim ki maharetli edebiyatçılarımız, köÅŸe yazarlarımız, darbe muhakemesi henüz tamamlanmamış veya darbecilikten hüküm giymiÅŸ insanlara sempati duydukları kadar olmasa bile, darbeciler tarafından hunharca öldürülmüÅŸ masum insanlarımızın da sesini iÅŸitebilsinler. 
 
 
 
Sibel Eraslan / Star

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.