Güncel
Ev Hanımlarının altın günleri de artık AVM'lerde yapılmaya başlandı
Follow @dusuncemektebi2
Evlerdeki rahatlığın ve terapi etkisinin yanından bile geçmeyecek olan bu yeni AVM'lerde toplanma modelinde, sırası gelen teyzeler, enerjisini artık yeni açılmış olan prestijli bir cafe bulmaya harcıyorlar ve ayazda kalmamak için günler öncesinden kuaför randevularını netleştiriyorlar.
Bir zamanlar para arzının “altın”a endekslenmesine sebep bir event çeÅŸidi olarak altın günlerinin çıkış noktasını ve tarihsel sürecini tam kestiremiyoruz, ancak girizgâh olarak bir tanım yapmak gerekirse altın günü; ev hanımlarının, piyasayı canlandırmak için kendilerince yaptıkları hamur iÅŸi katkılı bir faaliyettir, diyebiliriz.
Ä°lkokuldan eve dönüÅŸlerde karşılaÅŸtığımız, on beÅŸ çeÅŸit parfümün birbirine girdiÄŸi, en az iki tane çaydanlığın aynı anda kaynadığı, bin bir çeÅŸit leziz tatlı, börek ve salata çeÅŸitlerinin yuvarlak masada arz-ı endam ettiÄŸi bu büyük buluÅŸma günlerinin kutsal tarafı su götürmez. Menünün zenginliÄŸi sınırları zorlayacak boyuttadır; sosyete mantısı, mercimek köftesi ve pandispanya hamur kekinin altlık teÅŸkil ettiÄŸi yaÅŸ pasta demirbaÅŸ hükmündedir. Bunun yanı sıra börekler, poÄŸaçalar, zeytinyaÄŸlılar, dolmalar, tatlı ve tuzlu çeÅŸitleriyle annelerimizin “show must go on!” mottosu alıp başını giderken evlerinde bu ÅŸanslı günü ihya edecek olan çocuklar ve eÅŸler bayram edecektir.
Günümüzün baÅŸ döndürücü hızıyla zehirlenmeden ve popcorn kültürüyle temaÅŸa etmeden evvel, her ay iple çekilen bu gün için biriken umutlar ve heveslerle ayrı bir yatırım fonu oluÅŸturulabilirdi. Hülya AvÅŸar’ın kalın kaÅŸlı gençlik filmleri ekranlarda boy gösterirken, orta yaÅŸlı anneler yüksek vatkalı, volanlı, parlak bluzlarıyla çocuklarının gözünde devleÅŸirken, oyun havaları karışık doldurma kasetlerle yüksek dozda eÄŸlence vaad eder; bigudili saç modelleri havada uçuÅŸurdu. Ä°ki gün öncesinden dip köÅŸe temizlik yapılır, perdeler, salon ve mutfak takımları yıkanır, ütülenir; dantel yatak örtüsü bugüne mahsus çıkarılır, hiç kimsenin girip de bakmayacağı çocuk odaları bile neredeyse yeniden dekore edilirdi. O dönemde mantar misali türeyen küçük ev aletleri pazarlamacıları mahallede pusuya yatar, günün en heyecanlı yerinde alacaklı gibi kapılara dayanırdı. YaÅŸları 0- 12 yaÅŸ arasında deÄŸiÅŸen çocuklar ise öÄŸlenci deÄŸillerse annelerinin elinden tutarak bu aktivitede bulunmak zorunda kalır, bazıları da gidiÅŸatın çılgınlığını erken fark ederek daha üçüncü sınıftayken etüd olur, dersane olur, bilimum ders aktivitesi icat ederek geleceÄŸe yatırım yapmaya karar verir ve kariyerinin parlaklığı içi hayat boyu yine altın günlerine borçlu kalırdı.
Katılımcılarının oldukça deÄŸiÅŸkenlik gösterdiÄŸi altın günlerinin de elbette kendi içinde bir sosyokültürel hiyerarÅŸisi vardı; içlerinde ev hanımlarının yanı sıra lise öÄŸretmenleri, güzellik uzmanları ve hatta bankada çalışıp da yatırım aracı olarak altın gününü tercih eden bankacılara rastlanırdı. Ä°nsanlara, alternatif yatırım araçlarını öneren; onları, paralarını nasıl verimli kullanacağı konusunda yönlendiren bankacı hanımların, bir araya gelerek gün düzenlemeleri de apayrı bir tartışma konusudur, elbette. Ancak baÅŸ aktörler; her durumda kadınlardır. Kadınlar. ÇocuÄŸu diÄŸerlerinden daha zeki olan kadınlar. DiÄŸerlerinden daha çok pasta börek tarifi bilen ve uygulayabilen kadınlar. Kızı kendisine daha çok yardım eden kadınlar. Kocası evine daha çok baÄŸlı olan kadınlar. Kayınvalidesi daha ceberut olan kadınlar. Daha temiz, daha becerikli, daha titiz, daha güzel kadınlar… Ve çocuklar. Ah canlarım, bu sosyal deneye defaatle maruz kalmış, küçük yaÅŸta ruh saÄŸlığı bozulan çocuklar.
Gündem maddeleri, katılımcıların dünya görüÅŸlerine ve çapına göre ÅŸekillenirken her altın günü için dedikodunun ve mahremiyet sınırlarının yiÄŸidin harman olduÄŸu Anadolu gibi mozaik bir yapıya sahip olduÄŸunu söyleyebiliriz. Ä°lla ki her genç kızın baÅŸka bir yeÄŸene yakıştırıldığı muhabbetler dönmese de teyzelerin gözünden farklı yaÅŸ gruplarına mensup çocuklar asla kaçmaz ve ilerde deÄŸerlendirilmek üzere doÄŸal seçilim ile kategorize edilir. Bu günün haftalar öncesinden iple çekildiÄŸi düÅŸünülürse konuların ne kadar birikmiÅŸ olduÄŸunu ve kimsenin aslında karşısındakini dinlemek için bir araya gelmediÄŸini tahmin edersiniz. 10-15 kadının aynı anda konuÅŸtuÄŸu, çocuk zırıltıları, kahkahalar ve çatal/bıçak sesleriyle “yurttan sesler korosu”na dönüÅŸmüÅŸ bu ortamda aslında kadınlar birbirlerini anlamadıkları için mutlu olurlar. Yani örneÄŸin araya biri girip normal ses tonuyla küfür etse ve sonrasında gülümsese kimsenin tepki vermeyeceÄŸi içten yanmalı, biyokimyasal bir reaksiyon gerçekleÅŸiyordur. Ama elbette günün asıl kahramanı; ara ara yüksek volümde kahkaha atan o teyzemizdir. O teyzemiz var ya; o, baÅŸ tacımızdır.
Bugüne gelecek olursak bariz deÄŸiÅŸikliklerin olduÄŸunu söyleyebiliriz. Bir kere vatkalar küçüldü, dantel yatak örtüleri kaldırıldı, pazarlamacılar çekildi, yemek çeÅŸitleri azaldı, çocuklar kreÅŸlere paslandı, hoÅŸbeÅŸ saatleri kısaldı; iÅŸin garibi artık altın günleri evlerde yapılmamaya baÅŸladı. Göbek atma seanslarını bıçak gibi kesen bu deÄŸiÅŸiklikle altın günleri yerini, herkesin hesabını kendisinin ödediÄŸi, yeni açılan mekânların keÅŸfine dayanan bir organizasyon kafasına bıraktı. Evlerdeki rahatlığın ve terapi etkisinin yanından bile geçmeyecek olan bu modelde sırası gelen teyzeler, enerjisini artık yeni açılmış olan prestijli bir cafe bulmaya harcıyorlar ve ayazda kalmamak için günler öncesinden kuaför randevularını netleÅŸtiriyorlar. Bu arada herhalde bir yerlerde altın günü out, tl günü de in olmuÅŸ, mübarek olsun.
Müellif: Hacer YeÄŸin / Makas Dergisi, Ekim-Kasım, 10. Sayı
Henüz yorum yapılmamış.