İbrahim Tenekeci'nin kaleminden: Dostluk üzerine
Follow @dusuncemektebi2
Ömer Nasuhi Bilmen''in Büyük İslam İlmihali''ni okurken, şu hadis-i şerifle karşılaştım: "Eski dostluğu devam ettirmek, imandandır."
''Dostlukta kıdem esastır'' nasihati gereÄŸince, hemen üç kadim dostumu aradım ve Peygamber Efendimiz''in bu mübarek sözünü onlarla paylaÅŸtım: Ahmet Murat, Ä°brahim PaÅŸalı ve Tarık Tufan.
Ä°nancıma göre, dostluk, bir nasip meselesidir ve insanın dışında geliÅŸir. Åžununla dost olayım deyip olamazsınız. Dostluk, Lütfi Bergen''in o güzel ifadesiyle söylersek, yürürken belirginleÅŸen bir ÅŸeydir. Bir de hatırlatma: "Katlandığımız deÄŸil, razı olduÄŸumuz insanlar dostlarımızdır."
"Önce refik, sonra tarik" denilerek, yola çıkacağımız insanları dikkatli ve rikkatli seçmemiz tembihlenir. Ä°lk olarak ÅŸunu söyleyelim: ''Ä°nsanı, yol deÄŸil, yol arkadaÅŸları yorar.'' Yola çıkacağımız insanları yüzde yüz isabetle seçme ÅŸansımız ise maalesef yoktur. Çünkü bu seçimi veya elemeyi, esas itibariyle yapacak olan bizler deÄŸilizdir; yoldur, yolculuktur. Yanımızdakinin dostumuz olup olmadığı, yolculuk esnasında ortaya çıkar. Özellikle siyasette ve ticarette, hatta edebiyatta, bu yürüyüÅŸlerin büyük bir kısmı hüsranla sonuçlanır. Tanıdığımızı sandığımız insanları tanıyamamış olmanın üzüntüsü ve ÅŸaÅŸkınlığı, bizi, yolculuktan daha fazla yorar. Tam da burada, Mustafa Kutlu''nun ÅŸu sorusu önemlidir: "Kırk yıl birlikte olmuÅŸ olsak bile, bir insanı ne kadar tanıyabiliriz?" (Ezel Erverdi Kitabı, Sayfa 99)
Hep söylüyoruz, yine söyleyelim: Rakamlar maddiyatı, harfler ise maneviyatı temsil eder. Dolayısıyla, rakamlar (ve hesaplar) üzerinden sahici bir dostluk oluÅŸmaz, sadece ortaklık kurulur.
Taraflar, ancak bir harfin (anlamın) ucundan tutarlarsa, dost olabilir veya kalabilirler. Rakam ile harfi toplamaya kalkışırsanız eÄŸer, bu iÅŸlem, sizi Nurettin Topçu''nun ÅŸu sözüne götürür: "Menfaat yaÅŸamak, ahlak ise yaÅŸatmak ister. Bir arada barınamazlar."
Madem sahici dostluklar harfler ve anlamlar vasıtasıyla kuruluyor, o halde, edebiyatçılar arasındaki bu çekiÅŸme de nedir? Böyle sorabilirsiniz.
Ne kadar ulvi amaçlarla yazarsak yazalım, sonunda, iÅŸ gelip benlik meselesine dayanıyor. Edebiyat dünyasında beÅŸ-altı senelik birlikteliklerin bile uzun sayılması, bundandır.
Peki, birçok insanın ''hesap uzmanı''na yahut ''madde bağımlısı''na dönüÅŸtüÄŸü bir devirde, çevremizdeki insanların dost olup olmadığını nereden anlayacağız?
Galiba, serinlik veriyor mu, vermiyor mu, ona bakmak gerekiyor. Said Yavuz''un da dediÄŸi gibi: Yüzler vardır, ruhun susamasını dindirir.
Yıllar önce, ''dost, her zaman taze olandır'' diye yazmıştım. Bu tazeliÄŸi, ancak ÅŸöyle izah edebiliriz: "Eski, hiç eskimeyendir."
Kadim bir dostluÄŸun oluÅŸabilmesi için zorluklara, yokluklara ve imtihanlara ihtiyaç vardır. Bütün bunlardan alnının akıyla çıkan münasebete ise ''sınanmış dostluk'' diyoruz. Åžöyle anlatalım: Asıl marifet, bahar aylarında veya yaz mevsiminde deÄŸil, kışın açabilmektir. Yani iyi gün dostu olmak kolaydır, en mühimi, kötü gün dostu olabilmektir.
Toparlayalım: Siyasi ikbal ve buna benzer dünyevi ÅŸeyler için ''kırk yıllık dostların'' birbirini yok saydığı günlerden geçiyoruz. Hesap yapmaktan iÅŸ yapmaya veya dostluk kurmaya vakit bulamayanların sayısı da her geçen gün artıyor. Bazı dost bildiklerimiz ise kırıcı, kıyıcı ve ifÅŸa edici. Oysa dostluk, açmayı deÄŸil, kapatmayı gerektirir. Sözgelimi dostunun sırrını herkesten saklamak, ayıplarını örtmek, sözüne müdahale etmemek, iyiliÄŸini istemek, onun hüznüyle mahzun olmak; bütün bunlar, ''dostluÄŸun adapları'' arasındadır. (Marifetname''den)
Çünkü dostluk ve kardeÅŸlik, öldükten sonra da devam eden kıymetlerimizden biridir. "Ahiret kardeÅŸliÄŸi" diye boÅŸuna denilmiyor.
Henüz yorum yapılmamış.