Sosyal Medya

Günümüz velileri ve Aksaray'daki otizmli çocuk vakası

Aksaray’daki bu hadise bir kez daha velilerin bilinçlendirilmesinin ve eğitilmesinin ne denli önemli olduğunu ortaya koymuştur. Ne yazık ki birçok veli okul, eğitim, müfredat vb. gibi konulardaki yönetmelik ve mevzuatı hâlâ kendi zamanlarındaki gibi zannetmekte, bu konudaki eksikliğini de kabule yanaşmamaktadır.



Aksaray’da bir okulda otizmli çocukların kendi çocukları ile aynı okulda okumasına itiraz eden veliler tarafından yuhalanması herkesi üzdü.
 
Bu haberin yalan olmasını çok istedim, lakin okul müdürünün görevden alınmasına dek süren geliÅŸmeler ne yazık ki böyle esef verici bir olayın vuku bulduÄŸunu doÄŸruluyor.
 
Bir de bu olayın Ä°stanbul’un Aksaray’ında deÄŸil, iç Anadolu bölgesinin Aksaray’ında meydana geliyor oluÅŸu var ki bu da çok düÅŸündürücü.
 
Gerçi Ä°stanbul Aksaray semtinde de olsa vakanın vahametini deÄŸiÅŸtirmez.
 
Yine de Anadolu irfanı diye bir beklentimizin olması Aksaray gibi bir geleneksel ÅŸehirde böylesi yakışıksız bir olayın meydana gelmesini daha bir ÅŸaşırtıcı kılıyor.
 
Olay münferittir deyip geçebilirsiniz, ama böyle bir duruma seyirci kalınması, diÄŸer velilerin en azından bunu engelleyici tarzda bir giriÅŸimlerinin olmaması da bir kenara yazılmalı deÄŸil midir?
 
Peki, Anadolu ÅŸehirlerine kadar insanımızın bu denli tahammülsüz hale gelmesinin altında yatan ÅŸey nedir?
 
ÖÄŸrenciler eÄŸitilirken veliler tersine bir eÄŸitimsizlik mi yaşıyor?
 
Çok ÅŸey söylenebilir belki, ama bence en temel sebeplerden biri daha ilkokuldan itibaren velileri yakalayıp bırakmayan ihtiras derecesinde baÅŸarı tutkusunun bunda rolü çok fazla.
 
Bazı veliler çocuklarının eÄŸitsel durumlarını hiç dikkate almadan sadece daha iyi bir üst okula geçiÅŸ yapabilecek öÄŸretim seviyesine odaklanmış durumdalar.
 
Kendilerinin ulaÅŸamadıkları mesleki ideale çocuklarını ite kaka sürüklemek istiyorlar.
 
Bu uÄŸurda her ÅŸey mubah nerdeyse.
 
BaÅŸarı için herkes birbirini ezebilir, vaktini esirgeyebilir; arkadaÅŸlık, paylaşım ve baÅŸkasının iyiliÄŸini isteme gibi güzel deÄŸerlerin üzerinden hoplayıp zıplanabilir.
 
Velilerin kendi keyfi isteklerini okul idaresine dayatmaya kalkmaları hangi cesaretin bir ürünüdür acaba?
 
EÄŸitim öÄŸretim üzerindeki veli baskısı pedagojik hiçbir anlam ifade etmediÄŸi halde ciddiye alınabiliyorsa bu tür vicdanı yaralayan tepkilere de hazırlıklı olmak lazım.
 
Veli sadece kendi çocuÄŸuna odaklanan kiÅŸi deÄŸil bütün çocukları kendi çocukları gibi görüp sadece kendi çocuÄŸunun kanuni sorumluluÄŸunu taşıyan kiÅŸidir.
 
Aksaray’daki bu hadise bir kez daha velilerin bilinçlendirilmesinin ve eÄŸitilmesinin ne denli önemli olduÄŸunu ortaya koymuÅŸtur.
 
Ne yazık ki birçok veli okul, eÄŸitim, müfredat vb. gibi konulardaki yönetmelik ve mevzuatı hâlâ kendi zamanlarındaki gibi zannetmekte, bu konudaki eksikliÄŸini de kabule yanaÅŸmamaktadır. 
 
Bu anlamda, “Veli akademileri” daha fonksiyonel hale getirilmeli; öÄŸretmene, okula ve eÄŸitime saygı önce veliden baÅŸlamalı sonra öÄŸrencilerin bu konuda duyarlılıkları geliÅŸtirilmelidir.
 
Velinin temelini attığı binayı öÄŸretmen inÅŸa eder; öÄŸretmenin inÅŸa ettiÄŸi kolonlara veli zarar verdiÄŸinde bu zarar müÅŸterek zarar-ziyan hanesine dâhil olur.
 
ÇARESÄ°ZLÄ°ÄžE DÖNÜÅžMEDEN YALNIZLIKLA ARKADAÅž OLMAK
 
Ä°ki toplu intihar vakası geçen haftanın hepimizi üzen bir baÅŸka olayı idi.
 
Biri Ä°stanbul Fatih’te diÄŸeri Antalya’da meydana gelen siyanürlü toplu intiharlar bizim toplumsal direncimizle baÄŸdaÅŸmayan elim olaylardandı.
 
Biz toplum olarak ekonomik, sosyal çok büyük badirelere insani mukavemet ve muavenet ile karşı koymasını bilen bir milletiz.
 
Söz konusu iki vaka da toplumsal duyarsızlıktan öte bireysel yalnızlık ve asosyallik özellikleri taşıyor. Bütün aile fertlerinin ortak bir anlaÅŸma ile canlarına son vermeleri öyle kolay konsensüs saÄŸlanacak bir ÅŸey deÄŸil.
 
Hele Antalya’daki vaka hiç deÄŸil.
 
Çünkü borcundan bunalıma giren babanın dışında kimsenin böyle bir ölüm hazırlığından haberi yok. Ä°ki vaka da trajik olduÄŸu kadar intihar eden kiÅŸinin peÅŸinden aile fertlerini de sürüklemesi noktasında incelenmeye deÄŸer.
 
Hayata taşımaya muktedir olamadığı ailesini ölüme taşımayı düÅŸünüp aklına koyduÄŸunu gerçekleÅŸtiren bir babanın sesini keÅŸke en yakınındakiler duyabilseydi.
 
Hiçbir ÅŸeyden habersiz çocuklarını ve eÅŸini bu anafordan kurtarmak mümkün olabilirdi.
 
DüÅŸündürücü olan asıl nokta ÅŸu: Ekonomik sebepler nasıl oluyor da bir çare unsuru olarak kiÅŸinin kendisine ve en yakınına doÄŸrultulan bir silaha dönüÅŸebiliyor?
 
Ä°ntiharı çok derinlerde bir fay tabakasının hareketlenmesi olarak bilirdik oysa.
 
Birbirimizin yalnızlığına, çaresizliÄŸine ve buhranlarına daha yakın durmamız gerekiyor.
 
Ah komÅŸuluk, neredeysen bir an önce geri gel!
 
 
 
Hüseyin Akın / Milli Gazete

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.