Sosyal Medya

Tahakküm kurma arzusunun kötülüğü

Tahakküm kurma arzusu başlı başına kötülüktür. Kimi insanlar kendilerini yönlendiren haz doğrultusunda sahip olduğu, olmadığı, olabileceği her şey üstüne tahakküm kurmak ister.



Menkul yahut gayrı menkul bir deÄŸer, mal, can, varlık bir yana, insanlarla münasebeti düzenleyen iletiÅŸim vasıtasıyla bile tahakküm kurmak arzusu baskındır. Bu tür insanlarda çoÄŸunlukla bir anlatıyı, sunumu, konuÅŸmayı dinlemek bile genel olarak öÄŸrenmek, bilgi edinmek yahut malumat sahibi olmak için gerçekleÅŸmez. Ya destek vererek haklılık vurgusunda bulunmak yahut da karşı çıkmak ve kendi görüÅŸünü ileri sürmek amacı taşır.
 
Günümüzde doÄŸruluk, dürüstlük, haklılık bir takım dilsel yöntemlerle manipüle edilebilir hale getirilmiÅŸtir ve birey, yüzyılın rahatsızlıklarından sayılması gereken existansiyalist saplantılarla kendini gerçekleÅŸtirmek, kendi varlığını kanıtlamak adına salt kendi doÄŸrusunu dayatan; doÄŸrusuyla baÄŸdaÅŸmayan herhangi bir fikre, eyleme, oluÅŸuma mesnetsizce karşı çıkışı vazife sayan, baÄŸdaşım kurabildiÄŸi takdirde muhatabı üstüne tahakküm kurmaya soyunan hâsılı tüm anlamlarıyla megaloman kisvesini karşılayan ve hatta kendisi hakkında böyle bir saptamayı, teÅŸhisi de üstlenmeyen tanımsız bir varlık görüntüsü arz eder. Ve üstelik bu minvalde bir kötülük, içsel tepkiye hiçbir surette meydan vermeyecek hızda tereddütsüz, kesintisiz, direk olarak bir baÅŸkasına izafe edilir.
 
DoÄŸrudan kötülük eylemlerinde egemen olma, tahakküm kurma arzusu gayet belirginken dolaylı, görünen -yahut görünmeyen fakat daha elim ve belki bir nevi yok ediÅŸ olarak nitelenebilecek- kötülüklerde eylemin olumsuz tarafı ancak çıkarsanabilerek, tahmin yürütülerek, varsayıma dayanarak fark edilebilir. Mülkiyet tutkusu, toprağın veya menkul -gayrı menkul variyetlerin gaspı, cana kıyma ve benzeri eylemler doÄŸrudan kötülüÄŸe örnek oluÅŸtururken; hak gaspı, genel- geçer hukuka riayetsizlik, tahakküm kurma, insan tekinin yüceltilmesi ve benzeri kötülükler varsayımlara, bir takım bulgulara, belirgin delillere dayanarak belli farkındalığının neticesi itibariyle tanımlanabilir. Muhtemelen bu tür kötülükler soyut bir zeminde teÅŸekkül ettiÄŸinden deÄŸil de soyut bir algıya hitap ettiÄŸinden ispata muhtaç görünür. Muktedir olanın haksızlığı, ezilenin, zulme uÄŸrayanın, güçsüz düÅŸürülenin marifetiyle nasıl ispatlanabilsindir ki? Nihayet eylem ve söyleme hizmet edebilecek bütün aygıtlar güçlünün elinde, gücün emrindedir.
 
Bir haksızlığa karşı çıkışta, olumsuzu dile getiriÅŸte, isyanda yahut hak iddia ediÅŸte dahi kendini sivriltme arzusuyla yanıp tutuÅŸan birey, bir yandan dilsel olarak her görüÅŸe saygı duyduÄŸunu ve saygı duyulması gerektiÄŸini ifade ederken, diÄŸer yandan sadece yandaÅŸlarınca deÄŸil tüm farklı görüÅŸ beyan edenlerce de takdir görme, kim ne ifade ederse etsin, hangi düÅŸüncede olursa olsun herkese sevimli gösterdiÄŸi yüzüyle kendi doÄŸrusunu dayatma, tahakküm kurma peÅŸindedir.
 
Kitleleri ardına takma derdindeki her bireyde tam da bunu gözlemlemek mümkündür. Halbuki her düÅŸünceye saygı baÄŸlamında diÄŸer olan da dahil elde ettiÄŸi verilerin tamamını kullanabilmesi, dile getirebilmesi ve ortak bir ses senkrizasyonu oluÅŸturabilmesi mümkün deÄŸildir. (Mümkün olan ancak asgari ücret tespit komisyonunda görev alan sendika temsilcisi haline gelmektir. Ki asgari ücret tespit komisyonunda yer alan hiç kimse asgari ücrete çalışmıyordur.) Söz konusu ses senkrizasyonuna iÅŸçi, memur sendikaları örnek verilebilir: Emekçilerin sesi olma iddiasıyla varlığını sürdüren sendika, genel merkezinin önüne yüzlerce lüks aracı asker gibi dizer; ancak düÅŸük ücretlendirmeden ÅŸikâyet eden emekçinin derdini sadece dinler. Evet, Lenin’in bir filmin açılış sekansında belirttiÄŸi gibi, “Çalışan sınıfın gücü organizasyondur. Organizasyonsuz kitlelerde proletarya hiçbir ÅŸeydir. Organize olmak her ÅŸeydir. Organize olmaktan kasıt, tek bir harekettir” (Grev (1925), Sergei Eisenstein) ama bir organizasyona tabi kitlelerde en büyük kâr payı organizatörün olsa gerektir. Elbette asıl gücü elinde bulunduran otorite de bundan karlı çıkar. Özellikle terörize edilmiÅŸ kitleler otorite tarafından tahakküm altına alınıp teker teker (ya da tomar tomar) toplanabilir. Bunun için olumlu-olumsuz herhangi bir eylemde bulunmaları da gerekmez. Bir organizasyon dâhilinde insanlara terör yaftası vurup haklarından gelmek otorite için iÅŸten bile deÄŸildir. Nihayet organize bir iyiliÄŸe göre organize bir kötülük, iÅŸleyen açısından çok daha kolay ve yaygındır.
 
 
 
 
Ä°shak Koç / Milli Gazete

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.