Rusya'nın Perspektifinden “Türkiye’ye S-400 İhracı”
Follow @dusuncemektebi2
“Türkiye’nin bu tür silahlara sahip olması, Yunanistan ve Avrupa Birliği’nin protestolarına rağmen, Kıbrıs’ın karasularında keşfe devam etme isteklerini destekleyen ciddi bir avantaj olacaktır.”
12 Temmuz 2019 tarihinde S-400 Triumf uçaksavar füze sistemlerinin Türkiye’ye sevkiyatının başlaması, hem bölgesel hem küresel düzeyde önemli sonuçlar doğurabilecek bir gelişmedir. Daha önce Belarus ve Çin’e konuşlandırılan ve ayrıca Hindistan’a teslim edilmesi planlanan S-400 sistemlerinin Türkiye’ye sevkiyatı, bir NATO üyesine gerçekleşmesi sebebiyle özel bir nitelik taşımaktadır. Diğer bir ifadeyle, Türkiye bu sistemleri alan ilk ve tek NATO ülkesidir. Türkiye’deki uzmanlar, söz konusu meseleyi Ankara’nın Washington ile Moskova arasında denge oluşturabilmesi bakımından “tarihi bir dönüm noktası” olarak değerlendirmektedir. Buna karşılık meselenin özellikle Rusya açısından nasıl algılandığına bakmamızda yarar vardır.
S-400 sisteminin ilk parti ekipmanlarının Türkiye’ye sevkiyatı, Rus kamuoyunda geniş yankı bulmuştur. Rusya Savunma Bakanlığı’nın sevkiyatla ilgili görüntüleri paylaşması, Moskova’nın bu konunun tüm dünyada ses getirmesini ve ABD karşısında büyük bir zafer olarak algılanmasını istediğini göstermektedir. Gerçekten de ABD’nin Türkiye’ye uyguladığı baskıları dikkat aldığımızda, S-400 sevkiyatının başlamasının büyük bir başarı olduğu söylenebilir. Konuyla ilgili Rusya Devlet Başkanı’nın Basın Sözcüsü Dmitri Peskov gazetecilere verdiği demeçte, “Her şey yapılan anlaşmalar ve imzalanan sözleşmelere göre gerçekleşmektedir. Tarafların tüm yükümlülükleri yerine getirilmektedir.” açıklamasında bulunmuştur. Üst düzey Rus yetkilinin bu açıklamasını “ABD’nin baskıları işe yaramamıştır.” şeklinde de okuyabiliriz.
Rus parlamentosunun üst kanadı Federasyon Konseyi’nde Dış İlişkiler Komitesi Başkan Yardımcısı Senatör Vladimir Cabarov’un açıklaması, Rusya’nın bu süreci Türk dış politikasının büyük bir başarısı olarak gördüğünü ortaya koymaktadır:
“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Batılı politikacılara, ABD’nin baskısına başarıyla karşı koyulabileceğini gösterdi. Rus hava savunma sistemini aldığı için her düzeyde ona nasıl baskı yapıldığını çok iyi biliyoruz. Erdoğan, hakkını savundu ve bunu tamamen pragmatik gerekçelerle yaptı.”
Aynı şekilde Rusya Federasyon Konseyi’nin Savunma Komitesi üyelerinden Senatör Frants Klintseviç, “Türkler, kendi egemenliklerine sahip çıktı.” yorumunu yapmıştır. Türkiye’nin tamamen bağımsız, egemen ve kimsenin korkutamayacağı güçlü bir ülke olduğunu belirten Rusya Savunma Bakanlığı Halk Konseyi Üyesi ve “Natsionalnaya Oborona (Ulusal Savunma)” Dergisi Genel Yayın Yönetmeni İgor Korotçenko, Türkiye’nin S-400’lerle birlikte kendi hava-uzay sahasının güvenliğini sağlama konusunda mutlak egemenliğe sahip olduğunu vurgulamaktadır.
İlk sevkiyatın başlamasının Ankara ve Moskova arasında karşılıklı çıkarlara dayanan bir anlaşmanın hayata geçirilmesi anlamına geldiğini belirten Rus parlamentosunun alt kanadı Duma’nın Savunma Komitesi Başkan Yardımcısı Yuriy Şvıtkin, “Bu, Türkiye’nin ABD’nin gözüne nasıl girebileceğini değil, ulusal güvenliğini düşündüğünün bir göstergesidir” demiştir.
Görüldüğü gibi Rus yetkililer ve uzmanlar S-400’lerin Türkiye’nin bağımsızlığına ve egemenliğine katkıda bulunduğuna dikkat çekmektedir. Özellikle, Türkiye’nin bir NATO üyesi olmasına rağmen bu sistemleri alması, Ankara’nın Washington ile Moskova arasında denge kurma çabası olarak yorumlanmaktadır. Rus uzmanlar arasında S-400’lerin Türkiye’de konuşlandırılmasının nasıl bir sonuç doğuracağı da tartışılmaktadır. Burada iki husus üzerinde durulmaktadır. Birincisi, bu sistemlerin nereye yerleştirileceği ve ikincisi de kime karşı kullanılacağıdır.
Leonid Nersisyan’ın analizine göre, S-400 hava savunma sisteminin Türkiye’nin hangi bölgelerinde yerleştirileceği sorusu henüz netlik kazanmış değildir. Bu sistemler, bütün ülkeyi kapsayacak bir menzile sahip değildir. Bu nedenle bir veya iki öncelikli alanın seçilmesi gerekmektedir. Önceliklerden biri başkent Ankara olabilir. Ayrıca S-400’ün NATO üssü olan İncirlik’in yakınlarına konuşlandırılmayacağından da kesin olarak emin olabiliriz. Sistemin Türkiye-Suriye sınırına yerleştirilmesi de mümkündür. Ancak burada Suriye’deki NATO uçaklarının çalışmasıyla ilgili belirli bir çatışma durumu ortaya çıkabilir.[9] Buna ek olarak sistemlerin Şanlıurfa, Hatay veya Mersin’e kurulabileceği öngören Rus uzmanlar, hangi noktada olursa olsun S-400’lerin Kıbrıs’ı menzili içerisine alacağını belirtmektedirler.
Rus haber sitesi Vzglyad’da yayınlanan “S-400, Kıbrıs’la ilgili ihtilafta Türkiye’nin Avrupa Birliği karşısındaki temel avantajıdır” başlıklı makalede Askeri Uzman Konstantin Sivkov şu tespiti yapmaktadır:
“Türkiye’nin bu tür silahlara sahip olması, Yunanistan ve Avrupa Birliği’nin protestolarına rağmen, Kıbrıs’ın karasularında keşfe devam etme isteklerini destekleyen ciddi bir avantaj olacaktır.”
“S-400, Türkiye’nin Akdeniz’de doğalgaz üretmesine yardımcı olacak” başlıklı makalede ise Stratejik İletişim Merkezi Başkanı Dmitry Abzalov, Türk lideri Erdoğan’ın ileride Avrupa Birliği’ne “S-400’leri Kıbrıs’a yerleştirme” tehdidinde bulunarak şantaj yapabileceğini iddia etmektedir. Abzalov’a göre Türkiye, bu planından vazgeçmenin karşılığında Doğu Akdeniz’deki jeolojik keşiflere Avrupa’nın göz yummasını isteyecek ve gelecekte Kıbrıs karasularında doğalgaz üretimini meşrulaştırmaya çalışacaktır.
Bu çerçeveden bakıldığında S-400’lerin hedefi sadece Ortadoğu değil, aynı zamanda Avrupa’dır. Ortadoğu Uzmanı Tarasov’un tespitiyle ifade edecek olursak:
“Genel olarak, S-400 hava savunma sistemlerinin alınması, Türkiye’nin zayıf olan ve modern silahların yetersizliğiyle öne çıkan hava savunma yeteneklerini ciddi bir şekilde artıracaktır. Bir başka ilginç gerçek ise, bu yeteneklerin artırılmasının Rus Hava Kuvvetlerine karşı değil, NATO ülkeleri ve Ortadoğu monarşilerine karşı olmasıdır.”
Sonuç olarak Rus uzmanları, S-400 hava savunma sisteminin Türkiye’ye sevkiyatının başlamasını büyük bir başarı olarak değerlendirmektedir. Rusya, bu konunun Türkiye’nin Batı’yla olan ilişkilerini daha da gerginleştireceğini öngörmektedir. Nihayetinde, Türkiye-Batı ilişkilerinin gerilmesi, Rusya’nın çıkarınadır. Bundan dolayı S-400’lerin Akdeniz’de kullanılması durumu, Rusya’nın dolaylı olarak Doğu Akdeniz’deki rekabette Türkiye’nin yanında yer alacağı mesajını içermektedir. Zira geçtiğimiz günlerde Rusya’nın Türkiye’nin sondaj faaliyetlerinden duyduğu endişeyi dile getirmesi, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni (GKRY) ABD’ye kaptırmama hedefinden kaynaklanmaktadır. Nitekim Rusya’nın Doğu Akdeniz’de ABD’yi dengelemesi için Türkiye’ye ihtiyacı vardır. Bu şekilde bakıldığında Rusya, Türkiye’yle Suriye’de devam eden işbirliğini Akdeniz’de de devam ettirmeyi arzulamakta ve bu sayede Türkiye’nin Batı’dan uzaklaşarak kendisiyle daha fazla yakınlaşmasını istemektedir. Bu çerçevede S-400’ler, hem Türkiye hem Rusya’nın kendi ulusal çıkarları doğrultusunda kullanabileceği önemli bir enstrümanı ifade etmektedir.
Müellif: Dr. Dinmuhammed AMETBEK / ANKASAM Avrasya Masası Başkanı
Henüz yorum yapılmamış.