Sosyal Medya

Mehmet Şeker'in kaleminden: Batılı teröristleri ülkelerine nasıl gönderelim?

ABD’nin, terör örgütüne silah ve cephane dolu otuz bin tır göndermekteki maksadı, güya DEAŞ’ı yok etmek içindi.



Bir terör örgütüyle mücadele etmek için bir başka terör örgütünü desteklemek, katı gübreyi sıvı gübreyle temizlemeye çalışmaktan farksız.
 
Bunu ahırdaki inekler ve öküzler her gün dener ama bir türlü başarılı olamazlar.
 
İlk cümledeki en önemli kelimenin ‘güya’ olduğunu görmek gerekir.
 
Bir sürü ülke bir araya geldi, DEAŞ’a karşı “çatapat yapmaya” başladılar ama elde ettikleri sonuca bakınca görüldü ki karşılıklı rol yapılmaktaymış.
 
Hiçbiri Türkiye kadar ciddiyetle yaklaşmıyor.
 
Sadece Fırat Kalkanı harekâtında 3 bin 600 DEAŞ’lı terörist ortadan kaldırıldı.
 
Batı ülkeleri, kendi vatandaşlarına sahip çıkmakta ağırdan alırken, beceriksiz davranırken, umursamazlık içindeyken, Türkiye son derece titizlik göstermektedir.
 
Turist kisvesiyle ülkesinden ayrılıp Türkiye’ye gelen, buradan Suriye’ye geçerek DEAŞ’a katılmak isteyen teröristler engelleniyor. Bu kapsamda 26 bin 500 yolcuyu kontrol edilmiş, 17 bin 900 kişi sorgulanmış. Bunların arasından 8 bin 300’den fazlasının girişi engellenmiştir.
 
Turist görünümlü teröristlerin ayıklanması neticesi, 70 bin 480 kişi için ülkemize giriş yasağı getirilmiş bulunuyor.
 
Biz terör örgütlerinin hepsini aynı görüyor, aralarında ayrım yapmıyoruz. İçlerinden bazılarını destekleyip, bazılarını engelleme gayretinde değiliz.
 
DEAŞ ile PKK arasında fark yok. Terörist teröristtir.
 
Dağdaki ovadaki, pasaklısı temiz giyimlisi, sakallısı matruşu diye ayrım söz konusu değil. Hem sınır içinde, hem de sınır dışındaki güvenli bölge içinde tutumumuz aynı.
 
Hangi terör örgütü olursa olsun, temizlenmesi gerekiyor.
 
Ancak AB ve ABD için böyle değil. Vaktiyle terörist kabul ettikleri halde desteklemeye devam ediyorlar.
 
Terör örgütleri de birbiriyle dayanışma içinde.
 
PKK’nın Suriye’de hapisteki tuttukları DEAŞ’lı teröristleri salıvermeleri en bariz örnek.
 
*
 
Suriye’de ele geçirilen DEAŞ’lıların durumu Avrupa ülkelerini paniğe sevk etti.
 
Yerinde yargılansın, orada ceza verilsin istiyorlar.
 
Gerekiyorsa hepsi idam edilsin ama hiç biri ülkesine geri dönmesin diye ellerinden geleni yapıyorlar.
 
Son numara, onları vatandaşlıktan çıkarma kararı.
 
Ancak Türkiye kararlı. Vatandaşlıktan çıkarmakla kurtulamayacaklarını görecekler.
 
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, ne yaparsanız yapın, bunları ülkelerine göndereceğiz deyince tutuştular.
 
*
 
Burada hassas bir nokta var.
 
Kimleri vatandaşlıktan çıkaracaklarını bilmeleri...
 
Eğer turist kılığıyla ülkelerinden ayrılanlar arasında hangilerinin terörist olduğunu biliyorlarsa, niye baştan engellemediler? İstihbarat diye bir şeyden haberleri yok mu?
 
Çatışma bölgesi nasılsa bizden çok uzak. Gitsinler kurtulalım diye mi düşündüler?
 
Sadece bir umursamazlık mı söz konusu, yoksa destek verip yönlendirmek, teşvik etmek de var mı işin içinde?
 
*
 
Biz ele geçen teröristlerin hepsini ülkesine göndereceğiz ama onlar almak istemeyecekler. Kabul etmemek için kırk dereden su getirmeye çalışacaklar.
 
O yüzden bazı taktikler uygulamak gerekebilir.
 
Ne tür yöntemlerle gönderebiliriz diye düşünelim.
 
İşte alternatif gönderme şekilleri:
 
1. Uçaklara dolduralım. Ülkelerine ulaşılınca, havaalanına yaklaşıldığı sırada, paraşütle aşağı sallayalım. Hızlı inmesi için, iki kişiye bir paraşüt yeter. Hem daha ekonomik olur.
 
2. Bir başka yöntem, tünel kazmak. Malûm, bunlar da PKK’lılar gibi tünel kazmakta pek becerikli. Ellerine kazma kürek verelim… Edirne’den kazmaya başlasınlar, kendi ülkelerinden çıksınlar.
 
3. Büyük mancınıklar yapalım, her birini kendi ülkesine fırlatalım.
 
4. Turnalara tutunarak gitsinler.
 
5. Ya da hiçbirine gerek yok; tarifeli uçaklarla ülkelerine dönsünler. İndikleri zaman ne yaparlarsa yapsınlar.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.