Sosyal Medya

Güncel

Brexit'e Türkçe Bakmak

Her iki taraf da (AB ve Birleişk Krallık) zarar göreceği için, en iyisi anlaşmazlıkların kısa zamanda bir şekilde çözüme kavuşturulması, Brexit sürecinde arzulanan bir şeyBK ana kıtadan, AB ye “pamuk ipliği ile bağlı” gözükse bile, AB nin olaya “inceldiği yerden kopsun” gözü ile baktığını sanmıyorum. Çünkü ardından yeni kaya kopuşları değil, tehlikeli bir heyelan gelebilir.



Türkçe atasözü ve deyimler ile Brexit sürecini betimlemek kulağıma pek hoş geliyor. Bakalım yeri geldikçe kullandığımda ne düşünürsünüz!
 
Bilindiği gibi Brexit’e giden yol bir anlaşmazlıkla başladı. Birleşik Krallık(BK) halkı ve siyasetçileri, ülkelerinin 1973 yılından beri devam eden AB üyeliği ile ilgili olarak şiddetli bir görüş ayrılığı içine düştüler. Ama iş o hale geldi ki, BK ın AB den çıkması, sadece kendisine değil, AB ye de zarar verecek. O halde bir anlaşma sağlanmalı. Yani öncelikle süreç ertelenmeli veya durdurulmalı. Ama hiç değilse anlaşmasız ayrılmanın(No Deal Brexit) önüne geçilmeli.
 
Uzatma mı? İkinci Referandum mu?
 
Brexit, bir denizden bir denize uzanan ve sonra da ana karaya ulaşan uzun bir yol, bir bulvar gibi. Önce yemyeşil tepeler ve ağaçların arasından ilerliyor. Sonra ise keskin kayalıkların denizcilere tuzak kurduğu dalgalı bir boğaza veya kanala ulaşıyor. Yeşil tepeler ve ağaçlar arasında başlayan sorunlar, hala devam ediyor. Brexit Bulvar’ında  10 Nisan yani AB zirvesinin yapılacağı tarih öncesinde durum yine hiç iç açıcı değil.  Ama şimdi bir hafta öncesine göre bir iki fark var: Önce aylardır, süreci tamamlayarak, önceden verilen tarihleri tutturmak için aylardır oturum üzerine oturum yapan BK Avam Kamarası, her ne kadar her alternatifi reddetmiş olsa bile, gelinen noktada hiç olmazsa zevahiri kurtarmak ve farklı bir durum olduğu izlenimi vermek için, bir adım attı. May ve İşçi Partisi lideri Corbyn müzareke masasında bir kaç kez buluştu. Bir sonuç alamadılar tabii.Yine de May, Brexit Bulvar’ındaki yürüyüşünü sürdürmekte. Yani havlu atmadı. Açıkçası  BK siyaseti, “köprüyü geçmeye hazırlanırken atı değiştirmedi”. Şimdi May, önce Merkel, sonra Macron’u,  yeni bir uzatma için ikna etme turlarına başlayacak. Uzatma 30 Hazirana kadar mı olur? İstenecek süre görünürde bu. Ama eğer BK 22-24 Mayıs tarihleri arasında yapılacak AB seçimlerine 12 Nisan’da aday bildirirse, 3 yıl kadar daha AB de kalır. Tabii bu süre içinde, hala “temcid pilavı”nı sofraya koyup kaldırırlar, Brexit öyle mi olsun, yoksa böyle mi? diye tartışmaya devam edebilirler. O kendilerinin bileceği iş. Tabii artık yeni bir seçim dönemine girer ve bu defa yeni bir sürücü Brexit Bulvarında ilerler. O aşamada, “at binenin kılıç kuşananın” olacaktır. Tabii 3 yıl sonra AB ne olur? O da ayrı bir konu.
 
Demir Tavında Dövülüyor mu?                        
 
Bir diğer fark da şu: BK halkı belki şimdi Brexit için daha farklı düşünüyor olabilir. Çünkü “eteklerdeki taşlar döküldü”ve dökülmeye devam ediyor. AB den ayrılınırsa, kimin kalacağını-kimin gideceğini, kimin kime ne ödeyeceğini halk iyice öğrendi. Yani “takke düşmeden kel göründü”. Bu işten BK ın daha zarar göreceği iyice ortaya çıktı. Halk belki İskoçya’nın hemen “palıyı pırtıyı toplayıp” başka eve taşınacağını,  Kuzey İrlanda’da, Good Friday anlaşması bozulursa, yine din –mezhep savaşlarının başlayacağını, Kuzey İrlanda ve İrlanda sınırının kapanıp, sınır-gümrük denetimlerinin başlayacağını iyiden iyiye anladı. Bu endişelerle BK halkı “demir tavında dövülür”cesine bakıyor artık Brexit bulvarına. Bu ikinci bir referanduma güvenle girirlmesini sağlar mı? Onu ben pek bilip tahmin edemem.
 
AB Süre Uzatmayı Kabul Eder mi?
 
İşte bu defa bir Fransız deyimine başvurmam gerekiyor: Perfide Albion: Bu bilindiği gibi kıta Avrupa’sının 13. yüzyıldan bu yana benimsediği bir deyim. Genellikle İngiliz’lerin, diplomasideki iki yüzlülüğünü, uluslararası ilişkilerde benimsedikleri elçabukluğunu, “nalıncı keseri gibi nasıl her işi, her menfaati kendileri için yonttuğunu”, hilelerini ve tabiri caizse insanı sırttan bıçakladıklarını  ifade etmek için kullanılıyor. Kendini deniz ile kıtadan ayrılmış olarak hissetmenin cesareti ile, ihtiyaç duyduğunda canı istediği kadar Avrupa’ya yaklaşan BK, genellikle siyasi ve ekonomik olarak kendi çıkarlarına aykırı gördüğü her durumda, kıtadan uzaklaşmayı, başka başka limanlara yelken açmayı bir açık gözlük kabul etmiş. Tabii sinirleri törpülemiş, kılıçların kınından çıkarılmasına da neden olmuş. Aynı zamanda deyim,  tarih boyunca BK hanedanlarının ve  İngiliz hükumetlerinin, nasıl kendi menfaatlerini kollamak için ittifaklara veya müttefiklerine ihanet ettiklerini hatırlatmakta ve onlarla yapılacak anlaşmalar konusunda, iyi niyetle yola çıkan ülkeleri uyarma amacı taşımakta. Açıkçası AB hala bu uyarı ile, BK ya ve bu hafta bir kez daha kapılarına bir kez daha gelecek olan May’e “ahde vefa”sı olmayan bir millet” in temsilcisi diye bakacak olursa, May’in işi zor. Ama bu Brexit işi “iki ucu keskin bir bıçak” olduğu için, bence 30 Haziran, hatta, BK AB seçimlerine aday gösterirse daha da uzun süre vereceklerini sanıyorum. Bırakacaklar “Perfide Albion”u, bu defa 13. yüzyıldaki, köhnemiş köşesinde.
 
Ya “Dananın Kuyruğu”na  Ne Olacak?
 
Her iki taraf da zarar göreceği için, en iyisi anlaşmazlıkların kısa zamanda  bir şekilde çözüme kavuşturulması, Brexit sürecinde  arzulanan bir şey. BK  ana kıtadan,  AB ye “pamuk ipliği ile bağlı” gözükse bile, AB nin olaya “inceldiği yerden kopsun” gözü ile baktığını sanmıyorum. Çünkü ardından yeni kaya kopuşları değil, tehlikeli  bir heyelan gelebilir. Bu süreçte şimdi mantık  “zararın neresinden dönülse kardır”ise, “dananın kuyruğunun da bu hafta kopması” söz konusu olmayacaktır. Yine de 12 Nisan’da, her iki tarafın danaların kuyruklarını birbirine bağlayıp, hayvanları aksi yönlere çekip çekmemesine dikkat etmeliyiz. Ben May’in, önce Merkel ve Macron, sonra Barnier, Tusk ve Juncker ile ortak bir zemin yaratacağını düşünüyorum.
 
 
 
Prof. Dr. Sema KALAYCIOĞLU  / Türk-Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.