Sosyal Medya

Gökhan Özcan'ın kaleminden: İyilik rahmettendir

İnsan için ve hayat için bir iyilik yap da içine at. İçin de bir deniz, ‘sahilsiz bir umman’ değil midir? İyilik yapıp denize atmayı alışkanlık edinenler, o deniz gibi enginleştiler.



Hâlık’ın verdiÄŸi bereketle iyiliklerinin kırıntıları balıkları doyurdu. Balıklar ya bildiler ya bilemediler ya gördüler ya göremediler, ne gam! Ä°yilikleri yaratan, nasibini iyilikte arayan kulunu, kullarını bildi. Onların gönüllerini, iyiliÄŸin berrak suyundan birer ‘sahilsiz umman’a çevirdi. Her ÅŸeyi bereketlendiren aslında iyilik ve güzelliktir. Ä°yiliÄŸin küçüÄŸü büyüÄŸü olmaz. Ä°yiliÄŸin her zerresi ummanın içinde bir damladır. Her damla da ummandandır. Yani bilesin ki, damla ummandır. O sebeple ki iyiliÄŸi denize atmakla içine atmak aynı ÅŸeydir. KiÅŸinin iyiliÄŸi içinden geçirmesi de öyledir. Ki, iyilik iyi insanın içinden geçer. Ä°yilikte gözü olmayana pek yolu düÅŸmez. Ä°yi ol ki, iyilikle dol!
 
Sen ki bir kır çiçeÄŸi gibi ol, aç renk renk yapraklarını da gökyüzünden dökülen rahmetin damlalarını bekle. Başı yerde dolaşıp gökyüzüne bigâne kalma. Ä°yilik rahmettendir. Ummanı biriktiren bereket gökyüzünden yaÄŸar. Bırak seni de ıslatsın, arıtsın, tazelik katsın yapraklarına, güzelleÅŸtirsin seni.
 
MutluluÄŸu her zaman kendin için isteme, bazen bir baÅŸkasının mutluluÄŸuna da vesile ol ki, onun mutluluÄŸu aslında en az onun kadar senin de mutluluÄŸundur.
 
“Bir toplum, yaÅŸlı adamların gölgesinde asla oturamayacaklarını bildikleri aÄŸaçları dikmeye baÅŸladıklarında geliÅŸir” diye bir Yunan atasözü var. ‘After Life’ dizisinde mezarlıkta sohbet eden iki kiÅŸiden biri, “hayatın ne kadar ÅŸahane” olduÄŸundan bahisle söylüyordu. “Kıyamet kopacağını bilseniz elinizdeki fidanı dikin” diye bir hadis-i ÅŸerifimiz var bizim de. Yunan atasözünün filozofik açılımları, bizim irfani geleneÄŸimizin hayata bakışına ne kadar benziyor deÄŸil mi? Bizim hayata bakışımıza da benziyor mu peki?
 
Kendime üzüldüÄŸüm gibi bazen insanlar için de üzülüyorum” dedi ayakta duran. “Demek güzelliÄŸin oradan!” dedi oturan.
 
Keder, hüzün, yeis, hepsi insan için... Ama her günü, her anı kahırla yaÅŸamak, yaÅŸamak deÄŸil... Aç kalbini, güzelliÄŸin membaı orada, al avuç avuç sür yüzüne, dağıt güzelliÄŸi her zerrene, güzelleÅŸ ki güzellik bir car daha kazansın! Åžu yeryüzünde bir dava varsa, o da güzelliÄŸi çirkinlik karşısında galip getirme davasıdır. Güzel olmadan güzelliÄŸin tarafında saf tutulmaz. Ä°ÅŸin aslı esası o ki, güzellik bulunmadan ÅŸu yeryüzünde hiçbir harp kazanılmış olmaz.
 
“Hayat o kadar güzeldi ki... Hakikaten bu sabah saatinde yaÅŸamak güzel ÅŸeydi. Her ÅŸey güzeldi, taze ve âhenkliydi… Ä°ÅŸte cami avlusunda ilk huzme bir kadın gibi soyunmuÅŸ oynuyordu. Bu taze simit kokusu, yürüyen adamların acelesi, bu düÅŸünceli yüzler hepsi güzeldi… Bu güzellik duygusu ve içinde ona bir orkestra gibi refakat eden sevinç alelâde bir duygu deÄŸildi” diye sürüyor güzelliÄŸin izini ‘Huzur’da, rahmetli Ahmet Hamdi Tanpınar.
 
“Bir yıldızda bulunan bir çiçeÄŸi seversen, gece gökyüzüne bakmak daha güzeldir” diyor ÅŸaheseri ‘Küçük Prens’te, Antoine de Saint Exupery.
 
Bir de ÅŸunu düÅŸünün; kullanılmadığı için sahibi tarafından geçici heveslere kiraya verilen bir kalp ne hisseder?
 
“Bir tek hakiki iyilik bir insanın kabını doldurmaya yeter” dedi meczup, “dolmasa taÅŸar mıydı?”
 
 
 
Gökhan Özcan /YeniÅŸafak
 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.