Amerika ve emperyalizmin ahlak sorunu
Follow @dusuncemektebi2
Mesele sadece kaynakların paylaşılması veya yetersizliği, ya da kimi siyasi çıkar gruplarının öne çıkma gayreti değildir. Mesele tamamen ahlakidir ve ABD bundan yoksundur.
Dünya Bankası’nın verilerine göre Irak’ta 40 milyonluk ülkenin yüzde altmışı günlük 6 (yazıyla altı) doların altında bir gelirle yaÅŸamaya mahkûmdur. Yine baÅŸka verilere göre Irak, dünya petrol rezervinin yüzde 11-12’sine sahiptir. Yaman bir çeliÅŸki deÄŸil mi? DiÄŸer taraftan, savaÅŸlara, iÅŸgallere, iç karışıklık ve hatta DAEÅž’in petrol bölgesi olan Musul’u ele geçirdiÄŸinde bile durmayan ama içeride hiç kimseye yansımayan petrol üretimi bir baÅŸka çeliÅŸki deÄŸil mi?
Ekim başından beri Irak sokakları kaynıyor. Son yıllarda alıştırılan Irak haberlerinin dışında, etnik, mezhebi veya bölgecilik söylemini terk etmiÅŸ Irak halkı iÅŸ ve aÅŸ istiyor. Yönetimin Åžii bir baÅŸbakanda olmasına raÄŸmen sokakları dolduran halkın büyük çoÄŸunluÄŸunun da Åžii olması bir ÅŸeyler ifade etmiyor mu?
“Hadiselerin arkasında ABD mi Ä°ran mı var?” sorusunun ne önemi var. 25 milyona yakın insan S.O.S veriyor. Nefes alabilmek, hayatlarını sürdürebilmek için sokakları aşındırıyor, canhıraÅŸ bir ÅŸekilde sesini yükseltiyor, yaralanıyor, hatta ölüyor.
Osmanlı’nın Mezopotamya’daki topraklarını iÅŸgal eden Ä°ngilizler’in yapay bir ÅŸekilde oluÅŸturdukları Irak’ın -manda dönemi dahil- tarihinde bu kadar kötü bir dönem yaÅŸanmamıştır. Krallık dönemindeki bölgesel çekiÅŸmeler, cumhuriyete geçiÅŸin sancıları, Baas’ın baskıları, Ä°ran-Irak Savaşı ve Saddam’ın despotik çaÄŸlarında bile Irak halkı bu kadar ihmal edilmemiÅŸ, çaresiz bırakılmamıştı. Zira söz konusu devirlerde Irak bu derece büyük paylaşım kavgasının sahası deÄŸildi. Ä°ngilizlerin oluÅŸturduÄŸu yapı ile 1925’ten sonra bölgenin petrol imtiyazları 75 yıllığına Batılı iÅŸletmecilere verilmiÅŸ, petrol kuyularından gelen kira bedellerine razı olunmuÅŸtu. O küçük miktar ülkeyi zengin etmese bile kısmen halkına onurlu bir hayat sunmuÅŸtu. 2003 öncesinde BaÄŸdat, Basra, Musul veya Irak’ın herhangi bir kentine gitseydiniz, insanların umutla yaÅŸadıkları ve dünyaya eklemlenmek için uÄŸraÅŸtıklarını görürdünüz. Ancak demokrasi getirme iddiasıyla ABD iÅŸgalinin gerçekleÅŸtiÄŸi 2003’ten sonra Irak toplumu, büyük bir kaosa sürüklendi. Her biri bir sığınma adası olarak, kabile, aÅŸiret, bölge, mezhep veya alt kimliklerine sarılıp hayatta kalma mücadelesi vermeye baÅŸladı. BaÅŸka bir deyiÅŸle medeniyetler beÅŸiÄŸi Mezopotamya halkları en ilkel yapılarına dönmek zorunda bırakıldı.
Bu nasıl mı oldu?
Batı ve ABD tarafından Ä°ran’a karşı desteklenerek yüceltilen Saddam, FrankeÅŸtayn’a dönüÅŸtü. Ardından ondan kurtulmak için bugünlerde de sıkça dillendirilen çeÅŸitli yalanlar üretilip Irak iÅŸgal edildi. Zaten yapay bir yapı olan Irak’ta, 1922’den beri kurulmaya çalışılan devletin içi boÅŸaltıldı. Ülkenin kaynakları Batı’ya akmaya devam ederken masum halk, yeni Irak oluÅŸturma adına, -geçmiÅŸte olsa bile bu derece çatışmalara konu olmayan- etnik ve mezhebi meseleler ile meÅŸgul edildi. Nitekim 2005 Anayasası da bu garabete mahkûm edildi.
ABD, Sovyetler’in çöküÅŸe geçiÅŸinden itibaren kendini SoÄŸuk SavaÅŸ’ın galibi ilan etti. Dünyanın tek başına patronluÄŸuna soyundu. Adeta bir psikotarih atak geçirerek ABD’nin ilk kuruluÅŸ yıllarındaki ayarlarına döndü. GittiÄŸi, ayak bastığı yerlerde var olan deÄŸerleri ve insanı yok saydı. Mutlak itaat için insanlık onurunu ortadan kaldırdı. Nitekim ABD 2003’te, Irak’a geldiÄŸinden beri bölge halkının sahip olduÄŸu hiçbir ÅŸeyi ellerinde bırakmadı.
Mesele sadece kaynakların paylaşılması veya yetersizliÄŸi, ya da kimi siyasi çıkar gruplarının öne çıkma gayreti deÄŸildir. Mesele tamamen ahlakidir ve ABD bundan yoksundur. Nitekim bugün Suriye’de oynadığı oyun da jeopolitik önemin doÄŸurduÄŸu bir jeostratejinin ötesinde, bu ahlaki zaafın sonucudur.
Carter döneminde baÅŸkan yardımcılığı yapmış olan ve 1990’lı yıllarda yazdığı eserlerinde isabetli tahminlerde bulunan Zbigniev Brzesinski, Kontrol’den Çıkmış Dünya kitabında, gelecekte, -yani bugün- ABD’nin dünya yönetiÅŸimindeki rolünün ne olacağını tartışmıştır.
Türkçe’ye de çevrilen kitaptaki (Kontrolden Çıkmış Dünya, Çev: Haluk MenemencioÄŸlu, Ä°stanbul 1996) görüÅŸleriyle bu yazıyı sonlandıralım:
Ona göre ABD, “ne küresel bir polis gücü, ne küresel bir banker, ne de küresel bir ahlak gücü olabilir”. Brzesinski çokça tartışılan ABD’nin süper güç olma iddiasının altının boÅŸ olduÄŸunu açıkça söylüyordu. Bu tahmini de tuttu. Nitekim Trump yönetimindeki ABD, dünyada tek patron olamayacağını anladığından elindeki bütün kirli kartları açmaya baÅŸladı. Vekalet savaÅŸları devlet dışı örgütler ile sahada varlık gösterme, terörist grupları kullanma gibi normali temsil etmeyen her ÅŸeye baÅŸvurdu. Bunun en son örneÄŸini de Suriye sahasında gösterdi. Kısaca ABD’nin büyük bir ahlaki sorunu vardır ve bu sorun ayak bastığı her yerde kendini göstermektedir. Irak’ta yaÅŸananlar da bundan ibarettir.
Zekeriya KurÅŸun / YeniÅŸafak
Henüz yorum yapılmamış.