Mehmet Şeker'in kaleminden: Sarı kafalı yamyamlara hatırlatalım
Follow @dusuncemektebi2
Trump, DEAŞ’ın öldürdüğü birkaç kişinin ismini zikretti. Bağdadi’yi ortadan kaldırmakla, onların intikamını almış oluyorlar hesaba göre. Batı basını da DEAŞ’ın saldırılarını sayarken, bize yapılan saldırılardan ve kayıplarımızdan hiç bahsetmiyor. Görmezden geliyorlar.
YokmuÅŸ gibi davranıyor, Türkiye’de hiç saldırı olmamış gibi yazıp çiziyorlar.
Ä°nsanlıktan nasibini almamış ikiyüzlü batının, ikiyüzlü basını.
Biz terör kaynaklı kayıplarımızın isimlerini sayacak olsak, sabahtan akÅŸama kadar bitiremeyiz.
PKK, DEAÅž ve FETÖ saldırılarında kaybettiklerimiz o kadar çok.
BaÅŸka bir ülke, bu boyutta saldırıya dayanamaz.
Bizdeki kadar sığınmacıya da hiçbirinin tahammül edemeyeceÄŸi ortada.
Onda biri bile onların dengesini bozmaya, huzurunu kaçırmaya yeter.
Ağızları açık seyretmeleri o yüzden.
Biz yıllardır ekmeÄŸimizi bölüÅŸüyoruz, onlarsa yüzyıllardan bu yana fakirlerin elinde ne varsa kapma derdinde.
Fakirler aç kalabilir, susuz kalabilir onlara göre.
Ölseler de fark etmez.
Yeter ki sarı kafalıların rahatı kaçmasın, konforu bozulmasın.
Bir tarihte Fransa’nın eski sömürgelerinden birinde hastane açılışına katılmıştık.
Türklerin yaptığı hastaneye orada bulunan Fransız çift hayret etmiÅŸti.
Ardından su kuyusu açılışı vardı.
Çıplak ayaklı çocuklar sevinçten zıplayıp dururken, sivri burunlu sarışın kadınla adam hayretten donakalmıştı.
Nasıl yani, bütün bunlar hiçbir karşılık beklemeden mi yapılıyor?
Vıy mösyö. Zerre kadar menfaat beklemiyoruz.
Dünyanın bütün yeraltı yerüstü varlığı kendilerinin olsa, karşılıksız yardımda bulunmayacakları kesin olan Batılıların bunu anlaması beklenemez.
Türk askerleri güvenli bölge içinde Suriyeli insanların yaralarını sarmaya çalışırken de Batılılar hayretle takip ediyorlar.
Askerlerimiz fırın kurup ekmek pişiriyor, halka dağıtıyorlar.
Yakılıp yıkılan hastaneleri elden geçiriyor, onarıyor, saÄŸlık personeli, ilaç ve cihazlar gönderiyor.
Teröristler kaçarken, hastane dâhil ne varsa yaktılar.
Bombalı tuzaklar kurdular.
Tencereye, telefona, kapıya, pencereye, kazdıkları tünellere, Kur’ân-ı Kerim’lere bile patlayıcı yerleÅŸtirdiler.
Yıllardır verdikleri zarar yetmezmiÅŸ gibi, kaçıp giderken bile geride bombalar bıraktılar.
Bizim askerlerimiz onları temizlemekle kalmadı, evlerine dönen insanların her türlü ihtiyacını da temin etme gayreti içine girdi.
Seyyar hastane, fırın en başta gelenler.
Neredeyse bebeklerin altını da değiştirecekler.
O yüzden halk Türk askerini coÅŸkuyla karşılıyor, o yüzden ellerinde ay yıldızlı bayrakları sallıyorlar.
Her birinin dilinde dua var, gözlerinde sevgi ve minnet.
Dünyanın neresinde böyle sahneler görüldü?
Hiçbir yerinde, hiçbir zaman görülmedi.
Bir Amerikan askerlerinin girdiği şehirlere kasabalara bakıyorlar, bir de bizimkilerin girdiği yerlere.
Türk askerleri yalnızca Suriye’de deÄŸil, her yerde sevgiyle karşılanıyor.
Irak’ta, Afganistan’da, Kosova’da, Bosna’da hep aynı…
Bu farkın sırrı nedir diye merak eden uzun bacaklı, sarı kafalı yamyamlara tek kelimeyle hatırlatalım: İnsanlık.
CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan’ın her fırsatta söylediÄŸi bir söz var:
“Türkiye’nin hiçbir ülkenin toprağında gözü yoktur.”
Çok doÄŸru. Bir ekleme yapabiliriz.
Hiçbir ülkenin toprağında gözümüz yok ancak bütün ülkelerin topraklarına, insanlarına sözümüz var.
Barış, adalet, kardeÅŸlik sözü. Ä°nsanca yaÅŸayabilmeleri için her türlü imkânın saÄŸlanması sözü.
Mehmet Åžeker / YeniÅŸafak
Henüz yorum yapılmamış.