Güncel
Kırk Haramilere Bedel Dört Mülteci...
Follow @dusuncemektebi2
Bastığı yeri titreten yaman adamlarım var benim. Zımba gibi gençlerden oluşuyor grubum. Ben onları seviyorum onlar beni. Dörtyüz hanelik site içinde binalarımız farklı olsa da komşuluk ve dostluğumuz birinci derecedendir bizim. Boşuna telaşlanmasın hafiye teşkilatı, gizlimiz saklımız yok, her akşam Bilal-i Habeşi camisindeyiz.
Muaz Filistinli. Adem ve Temim kardeÅŸlerle Kenan Suriyeli. Gruba seyrek katılan diÄŸer gençlerin isimlerini hatırlamıyorum. Olmazsa olmazımız ve tercümanımız Adem. Bakmayın siz ÅŸimdi onların ilkokul çağında olduklarına, on seneye kalmaz hepsinin bıyıkları terler bunların.
Çocukları gönüllemek için bizim zamanımızın ihtiyarları ÅŸeker taşırlardı ceplerinde, biz bozuk para taşıyoruz. Belki buna ihtiyaçları yok ama biz kendi mantığımızı kullanıp avuçlarına sıkıştırdığımız birer ikiÅŸer lirayla çocukların ileride anlatacakları güzel hatıraları olsun istiyoruz. Ezan okunduÄŸunda namaz, cami gördüklerinde iyi adamlar gelsin akıllarına. Veresiyeleri geçtik, ÅŸu an karşılıklı kalplerimizde oluÅŸan muhabbet bile bizim için paha biçilmez deÄŸerde.
Ä°tiÅŸip kakışmaları daha ayakkabılıkların önünde baÅŸlar, seslerinden anlaşılır camiye geldikleri. Göz göze geldiÄŸimizde ancak teskin olur yürekleri. Aynı safta yan yana durduÄŸumuzda, keyfe gelip zevkle kılarlar namazlarını. Rükûya eÄŸildiÄŸimizde ulaşırız hazzın doruÄŸuna. Dizlerini tuttukları minik elleriyle çıplak ayaklarını gördüÄŸümde yaÄŸları erir yüreÄŸimin. Öpüp başıma koymak isterim o minik ayakları.
Kurban Bayramı’ndan onbeÅŸ gün sonrasıydı. AkÅŸam eve geldiÄŸimde yabancı uyruklu bir çocuÄŸun bize hurma getirdiÄŸini söylediler. Hacdan yeni dönen Türkistanlı Abdullah göndermiÅŸtir diye düÅŸündüm. Ertesi akÅŸam Abdullah’a sorduÄŸumda ‘Yok, ben göndermedim’ dedi. Hukukum olan yabancı uyruklu diÄŸer tanıdıklara sordum, kimsenin böyle bir hediyeden haberi yok.
Sonraki günlerde aynı çocuk elinde tabakla gün aşırı bizim evin kapısını aşındırmaya devam ediyor fakat kimliÄŸi muamma. Sevimli afacan Türkçe bilmiyor numarasına yatıp profesyonelce gizliyor ismini bizimkilerden.
Neler getirmiyor ki çocuk... Pasta börek kurabiye... Ivır zıvır evde ne bulursa kaptığı gibi soluÄŸu bizim kapıda alıyor.
Ä°slam coÄŸrafyasının kültürleri farklı olsa da geleneklerimiz birdir bizim. Dolu gelen tabak boÅŸ inmiyor merdivenlerden; Allah ne verdiyse her seferinde bizimkiler de bir ÅŸeyler koyup öyle gönderiyorlar çocuÄŸu. Fakat bu çocuk kim?..
Üç ay süren merakın ardından nihayet dananın kuyruÄŸu kopuyor. Cumartesi günü çekirgenin son sıçrayışına ÅŸahit oluyor bütün aile.
O gün öÄŸle üzeri kapıyı ben açtım. Grubumuzun en aktif üyesi sekiz yaşındaki Suriyeli Adem’di karşımda duran. Beni görünce aceleyle elindeki poÅŸeti kapının eÅŸiÄŸine bırakıp pırt diye asansöre daldı. Ardından ne kadar bağırdıysam da nafile. Çiçek desenleriyle süslü beyaz pijamalı minik yavru çoktan sırra kadem basmıştı bile.
Açıp baktık... Bu sefer getirdiÄŸi poÅŸetin içinde yarım kavanoz bal vardı. Kavanozu yarım görünce afallıyoruz. Yoksa bu çocuk hediyeleri ailesinden habersiz mi getiriyordu bize? Dolapta diÅŸe dokunur bulduklarını çaktırmadan aşırıp karınca gibi bize mi taşıyor?.. Merakın birinden kurtulmadan ikincisi dikiliyor karşımıza.
Aynı akÅŸam yatsı namazı dönüÅŸü yolda Filistinli Muaz’ın babasına açtım konuyu. Sanki olaydan haberi varmış gibi güldü ‘Meraklanacak bir ÅŸey yok Abi, bize de getiriyorlar’ dedi. ‘O çocukların babası lokantada çalışıyor. AkÅŸam tezgahta kalan mamüllerle haftasonu açık büfe kahvaltıdan artanları getirip konu komÅŸuya dağıtıyorlar. Size getirdikleri de onlardandır.’ Filistinli komÅŸuma 'Ä°yi geceler' dileyip sükuta geçiyorum.
Çocuk kalbi... Saf, berrak ve duru... SevdiÄŸi lokmaları paylaÅŸmış bizimle, akÅŸamdan kalan misafir artıklarıyla perçinlemiÅŸ gönüllerimizi.
Kırk haramilere bedel yaman adamlarım var benim... Biz Adem, Muaz, Kenan ve Temim... Mülteciyiz... Takılıp bir kuÅŸ kanadına, alemleri dolaşır yüreÄŸimiz...
Müellif: Mehmet AktaÅŸ
Henüz yorum yapılmamış.