Sosyal Medya

İshak Koç'un kaleminden: Sıradanlığın Kötülüğü

Kolay anlaşılabilir şekilde söylendiğinde kötülük; görüldüğü, duyulduğu, bilindiği durumda müdahale etmek, engel olmak suretiyle giderilmeyip kayıtsız kalmak sonucu sıradanlaşır. Güç yetirmek sıralamasıyla el, dil ve kalp kullanılmadan sadece seyirci vazifesi görmek, kötülüğün önce kanıksanmasına, sonra yaygınlık kazanmasına, ardından da kötülük olarak kabul görmekten çıkmasına yol açar.



Muhtemelen Hannah Arendt, bir Nazi subayı olan Adolf Eichmann’ın Kudüs’te görülen davasına giderken tahayyülünde büyüttüÄŸü korkunç canavarla karşılaÅŸmayı ummuÅŸtur. Ki nihayetinde sıradan, tekdüze, normal hatta sığ biriyle karşılaşıp kötülük olgusunu da onun üzerinden deÄŸerlendirerek KötülüÄŸün Sıradanlığı argümanını geliÅŸtirmiÅŸtir. Onca kötülüÄŸü iÅŸleyen Eichmann nihayetinde bir emir kuludur ve vahÅŸet olarak kabul edilen eylemlerinde iradesini kullanmamış bir memur görüntüsü arz eder. Yahut da iradesini, aldığı emirler doÄŸrultusunda kullanan, kötülük adına eylemlerini bile isteye gerçekleÅŸtiren biridir.
 
Her kötülüÄŸün müstakil, kendine has evreni olduÄŸu düÅŸünüldüÄŸünde Yahudi Soykırımı gibi bir eylemin yine kötülük baÄŸlamında nasıl sıradanlığa döküldüÄŸü pek de açık deÄŸildir. Tüm argüman göz önünde bulundurulduÄŸunda olsa olsa kötünün kiÅŸisel anlamda ve tek başına sıradanlığından söz edilebilir ki buna neredeyse her ‘kötü’ karşı çıkacaktır. Zira kötülük iÅŸleyen, kendine özel bir yer, bir nevi statü, farklı bir anlam biçmiÅŸtir. Kendi dünyasında onu insanlardan ve insanlıktan ayıran bir takım özellikler olsa gerektir. Ä°nandığı özelliklerin bir rötuÅŸa, düzeltmeye falan ihtiyacı yoktur. Mükemmeldir. Kötü, eylemiyle yahut eylemleriyle kendi ekseni etrafında dönebilmektedir.
 
Basit, bayağı, adi ve benzeri nitelemeleri kabul etse de sıradanlık onun kâbusudur. Eylemler üstüne bina ettiÄŸi ayrıcalıklı yer, muhtemelen kötü diye nitelenen o ana gayedir. Yani bir nevi kötülük onun kendini ifade etme ÅŸeklidir. Hem de kendini tüm diÄŸer olanlardan ayırmış, arındırmış ÅŸekilde bir özerkliÄŸi, kendi içinde bir baÅŸkasının güç yetiremeyeceÄŸi kadar baÅŸarıyı haizdir. Åžöyle ki; katliam yapabilmek, haksız ve hukuksuzca yahut uyduruk sebeplerle insanları hapse tıkabilmek, iÅŸinden emeÄŸinden edebilmek yahut bir insan evladına iÅŸkence yapabilmek gibi eylemler için çok ciddi bir müktesebat gereklidir. Bu cinsten kötülükler öyle kolayca ve doÄŸal biçimde iÅŸlenemez. Bir kiÅŸisel rahatsızlığın neticesi olabildiÄŸi gibi herhangi bir davranışta da görülebileceÄŸi ÅŸekilde toplumsal belirlenimlerden bağımsız deÄŸildir. Özenle ifade edilmelidir ki salt kötü yahut iyi olarak tanımlanabilenler deÄŸil; hiçbir kiÅŸisel davranış toplumsal belirlemelerden bağımsızlık anlamında özgür olamaz. Toplumsal belirlemeler sadece insanların seçimleriyle de gerçekleÅŸmez. O belirlemeler güya ihtiyaca binaen özümsenmiÅŸin, içselleÅŸtirilmiÅŸin, kanıksanmışın vücut bulmuÅŸ halidir.
 
Kolay anlaşılabilir ÅŸekilde söylendiÄŸinde kötülük; görüldüÄŸü, duyulduÄŸu, bilindiÄŸi durumda müdahale etmek, engel olmak suretiyle giderilmeyip kayıtsız kalmak sonucu sıradanlaşır. Güç yetirmek sıralamasıyla el, dil ve kalp kullanılmadan sadece seyirci vazifesi görmek, kötülüÄŸün önce kanıksanmasına, sonra yaygınlık kazanmasına, ardından da kötülük olarak kabul görmekten çıkmasına yol açar. Bir insanın diÄŸer bir insana ezası, zulmü, canına kast etmesi sıradan, seyirlik bir malzeme deÄŸildir. Filmsel algının ötesinde güya sadece haber vermek baÄŸlamıyla bunun insanlara açıktan ve doÄŸrudan sunumu öldürme, zulüm, eziyet gibi eylemlerin sıradanlığını getirir. Bu elbette çabucak geliÅŸecek türden bir kanıksama da deÄŸildir. ÖldürüÅŸteki basitliÄŸi seyrede seyrede ve yine müdahil olabilmenin, engel olmanın imkânsızlığıyla kayıtsızlaÅŸan insan, günlük hayatta gözünün önünde cereyan eden bir cinayete karşı da kayıtsız kalmayı baÅŸaracaktır. Ne yapılabilir ki? Tıpkı izlediÄŸi vahÅŸi hayvan belgesellerinde olduÄŸu gibi insanlar birbirlerini öldürebiliyorlardır. Hatta bu hayatın doÄŸal kanunudur! Mukadderattır mesela! Güçlü olanın güçsüz olanı hakladığı bir hayat nizamıdır! Öyle olmasa iyi ile kötü arasındaki fark belirginleÅŸmezdir vs…
 
Ä°yilik ÅŸayet kötü kadar sıradanlaÅŸabilseydi kötülük denen ÅŸeyin esamesi okunmazdı. Tanımını bile iyiliÄŸin karşısında olmaktan alabilen, ancak iyi karşısında konum edinebilen kötülüÄŸün bu denli sıradanlaÅŸması, iyinin ve iyiliÄŸin istismarının, anlamsal olarak iÄŸdiÅŸ edilmesinin yahut sadece söylemde kalmasının neticesi olsa gerektir. Ne olduÄŸu, iradi olarak nasıl gerçekleÅŸtiÄŸi, anlaşılması ve uygulanması basbayağı unutulmuÅŸtur iyiliÄŸin… Ä°lahi bir emrin yerine getirilmesi, karşılık umarak bir iÅŸte çalışmak, ücret mukabili bir ÅŸey vermek vs. iyilikten zannedilir olmuÅŸtur. O zan artmış artmış; kötü iÅŸleyen sisteme, insanlara zararı dokunan uygulamalara, velhasıl etliye sütlüye karışmamak haline dönüÅŸmüÅŸtür.
 
Ya iyi kaim olup kötülük zeval bulacak ya da bu dünyada aÄŸrımayan başımız, hesap gününde migrene tutulacaktır.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.