Güncel
Sultan Abdülhamid I. Dünya Savaşı'nın Çıkacağını Biliyor muydu?
Follow @dusuncemektebi2
Sultana sunulan raporda; ''bu (19.) asrın şu son çeyreğinde meydana gelen muharebelerden dolayı sadece eski Avrupa’nın haritası değişmekle kalmamış, milletlerarası büyük bir güvensizlik de ortaya çıkmıştır. Bunun neticesi olarak er ya da geç şüphesiz yeni bir buhranın çıkması ve savaşın yaşanması kaçınılmazdır.'' denilmesi dikkate değer bir husustur.
14 Temmuz 1893’te Sultan II. Abdülhamid’e isimsiz olarak ve muhtemelen Sultan’ın yakın çevresinden bir uzman tarafından sunulan bir raporda, hem daha sonra yaÅŸanan dünya savaÅŸları, hem de günümüz açısından bir devletin kendisini müdafaa ve dünya sahnesinde var olma kavgasında barış zamanlarında yapacağı teknolojik hazırlık ve birikimlerin ne derece önemli olduÄŸu ortaya konulmaktadır. Raporda dünya savaşının çıkmasının muhtemel ve kesin olduÄŸu tesbiti yapıldıktan sonra milletlerarası böyle bir mücadelede Osmanlı’nın ayakta kalabilmesi için gerekli askerî ve teknik hazırlıklara iÅŸaret edilmiÅŸ, özellikle tersane ve fabrikalar üzerinde durulmuÅŸtu.Mânâ bütünlüÄŸünü bozmadan sadeleÅŸtirdiÄŸimiz bu ilginç raporda ÅŸöyle deniliyordu:
“Bu (19.) asrın ÅŸu son çeyreÄŸinde meydana gelen muharebelerden dolayı sadece eski Avrupa’nın haritası deÄŸiÅŸmekle kalmamış, milletlerarası büyük bir güvensizlik de ortaya çıkmıştır. Bunun neticesi olarak er ya da geç ÅŸüphesiz yeni bir buhranın çıkması ve savaşın yaÅŸanması kaçınılmazdır. Bu takdirde ülkelerini tam mânâsıyla müdafaa etme yanında bu savaÅŸ sırasında gerek devletlerin tertip ve tasnifinde bir tarafta (blokta) yer alma konusunda, gerekse devletin muhafazası için elzem görülerek alınacak tarafsızlık kararı sonrasında güçlü bir savunma aleti bulabilmek için diÄŸer birçok devlet sulh zamanının müsait vakitlerinden istifade etmektedirler.
Devlet-i Aliyye-i Osmaniye gibi iktidar ve kuvvete mâlik bir devlet ileride meydana gelecek olan bir savaÅŸta gerek insanî duyguları ile sulh teklifinde bulunmak, gerekse zafer kazanmış olan devletlerin diÄŸer orduları yok ederek ilerlemesini ve Avrupa haritasını tamamen deÄŸiÅŸtirmesini önleme (bu konuda devreye girme) durumu ile karşı karşıya kalabilir. Ayrıca bundan farklı bir konumda muzaffer bir güç olarak Avrupa devletlerinin taksimat yapacakları masada yer alarak, yıllar önce herkes tarafından takdir edilen bir kahramanlık ve cesaret göstermesine raÄŸmen yine de maÄŸlup olduÄŸu için kaybettiÄŸi toprakları tekrar ele geçirmek ve ülke sınırlarına katmak için uygun bir zamanda hâkimane tarzda müdahale ve serbestçe hareket etmek için güç ve nüfuzunu kullanabilir.
Eski yıllarda askerlerin silah olarak süngülü eski tüfekler ile bir de aÄŸzından dolar eski top kullanması, bunun yanında sıradan bir kumandanın dikkati ve askerlerin ÅŸecaati o ordunun galip gelmesi konusunda kâfi ve yeterli idi. Ancak günümüzde askerlik sanatı,geometrik hesaplarla yapılan bir ilim haline gelmiÅŸtir. Artık askerlik deyince, insanlığın tamamen yok olmasına mahsus birtakım mükemmel alet ve edevatın öÄŸretilmesi ve kullanılması ile baÅŸka yerlere nakledilmesi mümkün olan çok hareketli güç ve ateÅŸli silahların kullanılması anlaşılmaktadır.
Bu sebepledir ki her ülkenin uzun mesafeli tüfeklere sahip, eksikleri giderilmiÅŸ çok sayıda farklı ordusu vardır. Yer altında mahfuz ve zuhur edecek silahlı ve zararlı düÅŸmanın hakkından gelmeÄŸe her dem hazır ve âmâde birtakım demir kalelerle güçlendirilmiÅŸ bir çeÅŸit tabya ile siperlenmiÅŸ bir ordugâh oluÅŸturuyorlar. Ayrıca her memleket dışarıdan gelebilecek saldırılara karşı korku ve dehÅŸet hissi veren birtakım büyük ve geniÅŸ çelik ve demirden kalelerle yani kendisine mahsus donanmalarla denizlerde dolaÅŸarak kendi liman ve sahillerini muhafaza ediyor.
Vaktiyle nakliyat iÅŸinde sürat ve kolaylık mevcut olmadığından savaÅŸların senelerce devam etmesinden istifade eden devletler bir aksaklık olduÄŸunda hemen o beldeyi müdafaa etmek üzere icap eden tedbirleri almaya muvaffak olabilirlerdi. Åžimdi savaÅŸlar hesap ilmi üzere yapıldığından mesela Fransa ile Almanya devletlerinin birbirlerine karşı beÅŸ milyon kiÅŸilik silahlı bir gücü hazır etmeleri için onlara 15 günlük bir süre yetebilir. Rusya Devleti hakkında ne deniyorsa densin, Rusya iki ay içinde çok geniÅŸ olan Rus ülkesinin Avrupa sınırlarından birine üç milyon asker sevk edebilir, bunun yanında Karadeniz ve Baltık Denizi’nde kırkar gemiden oluÅŸan güçlü iki ayrı donanma bulundurabilir.
Ä°leride olabilecek savaÅŸların haiz olacağı ehemmiyeti ve bunların olaÄŸanüstü bir sürat ile icra olunacağını nazar-ı itibara alarak; her millet birtakım büyük ordularla donanmaları her daim seferber halinde tutmak, dahası bu ordu ve donamalar için gerekli malzemeleri hazır etmek üzere her zaman birtakım büyük fabrikalar ve tersaneler kurmak mecburiyetindedir. Bu fabrika ve tersaneler için de bir devlet her zaman külliyetli bir masraf ve büyük bir bütçeye ihtiyaç duyacaktır. Bu sebeple bazı Avrupa devletleri savaÅŸ sırasında çok büyük
faydaları görülen bu gibi fabrika ve tersanelerin özel ÅŸirketlerce yapılmasını devletin menfaatine çok daha uygun görmüÅŸler ve bunu teÅŸvik etmiÅŸlerdir.
Hatta bütün devletler bu fabrika ve tersanelerin sürekli olarak çalışmasının kesinlikle ÅŸart olduÄŸuna o derece kanaat getirmiÅŸlerdir ki bugün küçük ya da büyük her ne ehemmiyete sahip olursa olsun her limanda birer tersane kurulup,bu tersaneye mensup olduÄŸu devletten tahsisat verilmekte, ordular ve bilhassa savaÅŸ gemileri gerekli tamiratlarını orada yaptırabilmekte ve eksikliklerini orada tamamlayabilmektedirler. Mesela yakınımızda bulunan Rusya Devleti çok geniÅŸ ve büyük bir deniz olmamasına raÄŸmen- Karadeniz’de istikbâli gözeterek bu küçük denizde üç büyük ve birçok küçük tersaneler tesis etmiÅŸtir.
Bunlar gayet mükemmel olduÄŸundan Rusya’nın Karadeniz’de savaÅŸ alanına göndereceÄŸi büyük donanmaya da çok büyük yardımları olabilir.Günbegün büyümekte ve donanmasını daima ikmale çalışmakta olan küçük Yunan Devleti bile bir tersane kurmanın kendisine ne derece büyük bir faydası ve yardımı olacağını anlayarak Pire’de çok mühim bir tersane kurmuÅŸ ve bunun neticesi olarak Ä°stanbul’a gelmekte olan gemiler tamirat yaptırmak ve eksikliklerini tamamlamak için Ä°stanbul Tersanesi’nde nöbet bekleyecekleri yerde Pire Tersanesi’ne gitmeyi tercih etmektedirler.
Niçin sadece cihan sultanının ve Memalik-i Osmaniye’nin en büyük beldesi olan ve istikbalde Anadolu ve Avrupa arasındaki ticaretin umumi ambarı olacak olan Ä°stanbul ÅŸehri gemilerin ve donanmaların tamiratına elzem bütün vasıtalardan mahrum kalıyor?
Åžüphesiz burada çok mühim bir tersane varsa da Osmanlı ülkesinde bir tanecik olduÄŸundan devletin ihtiyacına bile kâfi gelmemektedir.
Vaktiyle Donanma-yı Hümâyûn dünyanın en birinci donanmalarından biri ve hatta Ä°ngiltere gibi deniz kuvvetleri çok güçlü devletlerin korku ve endiÅŸesine sebep olacak güçteydi. Bunun sebebi o yıllarda gemilerin ahÅŸaptan yapılması,Devlet-i Aliyye’nin de bunlara mahsus bütün malzemeleri kendi memleketinden tedarik etmesi ve bu konuda dilediÄŸi ÅŸekilde imal ve hareket edebilmesidir.Karadeniz ve Marmara Denizi’nde Sinop, Ä°zmit ve diÄŸer limanlarda o zaman mevcûd bulunmuÅŸ olan çok büyük imalathane ve tersaneler buna delildir.
Günümüzde askerî açıdan bahriye ilmi tamamen deÄŸiÅŸmiÅŸ ve baÅŸka bir hal almış olduÄŸundan bir gemi inÅŸası konusu geniÅŸ bir ilim dalı ve çok önemli bir iÅŸ olup,denizlerde yüzerken âmirinin sedasını iÅŸitince itaat eden çocuklar gibi olan; fakat kendisine taarruz eden düÅŸmanları karşısında deniz üzerinde korkutucu ve yok edici güce sahip ve deniz kıyısındaki beldelerin güvenliÄŸi için demirden bir gemi yapmak ÅŸarttır. Bu konuda baÅŸarılı olmak için maden iÅŸletmeler, demir, çelik ve bakır iÅŸlemek, onları dökmek ve eritmek için dökümhane, fabrika, fırınlar ve makine yapımına yönelik fabrika, imalathane ve saire tesisler lâzımdır.
CoÄŸrafi, askeri ve ticari konumu sebebiyle yakın çevresinin hasedine hedef olmakta olan Ä°stanbul ÅŸehrinin dünyanın bir nokta-i yektası olduÄŸu ÅŸüphesizdir. Ä°stanbul, Åžark ülkeleri ile garp beldelerini birbirinden ayıran kapının anahtarı olduÄŸu gibi burada tabiatın ÅŸiddetli tesirinden muhafazalı, Çanakkale ve BoÄŸaziçi gibi feth ve zaptı muhal iki boÄŸazı ile müdafaa olunan ve bu sebeple düÅŸmanın her türlü saldırısından salim bir limana sahiptir. Bu liman çok büyük gemilerin rıhtımsız olarak hemen karaya yanaÅŸabilmelerine müsait ve hülâsa dünyanın en geniÅŸ ve en güzel limanıdır. Ve bu liman yıllık altı binden fazla vapur ve bunun dört misli miktarı yelkenli geminin uÄŸradığı bir yerdir.
EÄŸer bu gemiler çok uzun müddet burada kalsalar ve gerekli tamiratı bu limanda yaptırma fırsatı elde etseler bırakacakları meblaÄŸ milyon liralara baliÄŸ olacaktır. Bu da Osmanlı’nın baÅŸkentinin ticaretini çok fazla ve böylece Memâlik-i Osmaniye’de bulunan çok çalışkan iÅŸçi sınıfının refaha ermesine ave hâlini ıslaha sebep olacaktır.
Tersane-i Âmire’de sadece üç küçük havuz bulunduÄŸu için sadece Devlet-i Osmaniye gemilerinin tamirine kifâyet etmektedir. Tersane-i Âmire Nâzırı Devletlü PaÅŸa hazretlerinin sahip olduÄŸu büyük dirayet, gösterdiÄŸi iyi niyet ve gayrete raÄŸmen ticari gemilerin onda dokuzdan fazlası söz konusu Tersanenin havuzlarında yer bulamadıkları ve yahut aylarca kendi nöbetlerini bekleyecekleri cihetiyle gerekli tamiratı yaptırmak üzere Sivastopol,Nikolayef, Odesa ve Pire, hatta Malta, Napoli, Triyeste ve Marsilya tersanelerine gitmek mecburiyetinde bulunmaktadırlar.
Ä°stanbul’da ikmâl edilecek bir noksan vardır. Umum ahalinin ÅŸu andaki refah ve saadeti hakkında bu âna deÄŸin ortaya konan bunca güzel ve faydalı eserler gibi ticaret ve sanayi konusunda da bu asırdaki benzer geliÅŸmeler gibi geliÅŸme-ler kaydetmek, Memâlik-i Muazzama-i
Osmaniye’nin ÅŸu ana kadar Hz. PadiÅŸah’ın inayet ve gayreti ile baÅŸarılanların geniÅŸlemesine vesile olacaktır.”
Raporun son bölümünde, rapor sahibi bir yıl önce Nafia Nezareti’ne bu konuda yaptığı bir baÅŸvurudan söz ederek, Ä°stanbul civarında çelik, demir ve bakır iÅŸlemek, dökmek ve eritmek üzere kurmak istediÄŸi fabrika, dökümhane ve fırınlar ile içerisinde makine imalatına mahsus imalathaneler yanında tamirat ve inÅŸaat icrasına mahsus mahaller bulunan bir büyük fabrika için Nafia Nezareti’nin 20 milyon Frank ayırdığını, bu fabrikada yeni tersane yapımı için gerekli malzemelerin üretileceÄŸini, böylece devletin yurt dışından fahiÅŸ fiyatla malzeme satın alınmaktan kurtulmuÅŸ olunacağını vurgulamakta idi. (BOA. Y. PRK. AZJ. 26/93).
Müellif: Dr.Ahmet Uçar / Tarihçi Yazar / (Derin Tarih Dergisi,Haziran 2019 sayısı,syf.18,21)
Henüz yorum yapılmamış.