Sosyal Medya

Ali Ekrem Bolayır: Bütün atimi ağlatacak bir mazi

“Şaziye Berin’e Mektuplarıyla Ali Ekrem Bolayır” kitabı bir döneme mührünü vurmuş pek çok olayın da gizli tanığıdır. Ali Ekrem Bolayır’ın dertli hayatı muhakkak ki yazılarına, eserlerine ve tabii ki mektuplarına da yansımış.



Ali Ekrem Bolayır vatan şairi olarak tanıdığımız Namık Kemal’in oğludur. “Şaziye Berin’e Mektuplarıyla Ali Ekrem Bolayır” kitabı bir döneme mührünü vurmuş pek çok olayın da gizli tanığıdır. Ali Ekrem Bolayır’ın dertli hayatı muhakkak ki yazılarına, eserlerine ve tabii ki mektuplarına da yansımıştır. Bu kitapta yüz otuz beş adet mektup yer almaktadır. Mektupların tamamı Şaziye Berin’e yazılmıştır ve mektuplar kronolojik bir sıra takip etmektedir.   
 
İletişimin kısıtlı olduğu, insanların birbirlerinden haftalar ve hatta aylar sonra haber alabildikleri bir dönem bizim için ne kadar uzak. Bu tarihten o tarihlere baktığımızda gördüğümüz temel şey, sabır ve sükûnettir. Herhalde eski zaman insanları daha bir sabırlı, daha bir sakindiler. Günümüz dünyası daha hızlı dönüyor galiba. Ali Ekrem Bolayır, Şaziye Berin’e yirmi seneye yayılan mektuplar yazmış. 1917 yılında başlayan mektup serüveni, 1937 yılında Ali Ekrem’in vefatına kadar sürüyor. Bolayır, son ana kadar mektup yazmaya devam etmiş ve hiç vazgeçmemiş. Ali Ekrem’in tüm kişiliğini, hayallerini ve özelliklerini mektupları vasıtasıyla öğreniyoruz. Olaylara bakışı, kişilinden sunduğu kesitler ve beklentileri hep bu mektuplarda saklı. Ancak aynı bilgileri Şaziye Berin’den alamıyoruz, çünkü onun verdiği cevapları içeren mektuplar ortada yok. Bu durumda Şaziye Berin’in ilk mektuplarda kendisine ilgisini belli eden hitaplarına, duygu dolu ve aşk manasına gelebilecek sözlere verdiği yahut vermediği karşılığı göremiyoruz.
 
Mektup yazımındaki hassasiyeti
 
Ali Ekrem Bolayır mektup üslubunu babası Namık Kemal’den almıştır. Mektup yazmaya son derece hassasiyet gösteren Ali Ekrem, karşı taraftan da aynı hassasiyeti bekler. O, mektubun bütün şekil ve şartlarına uymayı vazife edinmiş bir sanatçıdır aynı zamanda. O kadar ki onun için alelade kaleme alınmış ve sorulara tam manasıyla cevap verilmemiş mektuplar, mektup hüviyetinde değildir. Bu konuda Şaziye Berin’e uyarılarda da bulunmuştur. Her daim özenle kaleme aldığı mektuplarında sadece mücadele ettiği kanser hastalığının ağrılı ve sancılı dönemlerinde bir değişiklik söz konusu olmuştur. Buradan Bolayır’ın çok önemsediği mektupları yatarak kaleme almak durumunda olduğu anlaşılmaktadır. Yazar, yüz otuz dördüncü mektupta hastalığının seyrini belirtmektedir. Hastalığı ilk olarak 12 Haziran 1937’de bir gazetede haber veriliyor ve Ali Ekrem aynı gün yazdığı mektupta bunu belirtiyor. Son yazdığı mektup ise 17 Ağustos 1937 tarihine aittir. Ali Ekrem Bolayır, yazdığı son mektuptan on gün sonra vefat etmiştir.
 
Peki, Şaziye Berin kimdir? Ali Ekrem kiminle mektuplaşmıştır? Şaziye Berin, 1897 doğumludur ve Ali Ekrem’le arasında 20 yaş fark vardır. İnas Darülfünunu Edebiyat Şubesi’nden Ali Ekrem Bolayır’ın öğrencisidir. İki sene sonra oradan kaydını sildirip tıp tahsili için Almanya’ya gider. Ali Ekrem ile Berin arasındaki mektuplaşmalar, 1923 yılına kadar sürer. Yirminci mektupta artık “Sevgilim” ifadesini kullanan Ali Ekrem ile Şaziye Berin arasındaki mektuplaşmalara dört sene ara verilir. Dört yıl aradan sonra 1927 yılında yazılan yirmi birinci mektupta hitap yeniden “Kızım”a döner. Bu sırada Berin İstanbul’a dönmüştür ve mektuplaşmalar bir süre İstanbul içinde devam eder. Bolayır, Şaziye Berin’in evlenmesinden de pek memnun olmamıştır ve bundan sonraki mektuplarında hitaplarına karı kocaya atfen “Evlatlarım” ifadesini de yerleştirir.
 
Acılara teselli olacak mektuplaşmalar
 
Ali Ekrem babasına hayrandır. Zaten pek çok özelliğini de ondan almıştır. Dili, üslubu ve dünya siyasetine bakışı babası gibidir. Onda babasından kalma bir Osmanlıcılık da vardır. Babası vefat ettikten sonra Abdülhak Hamit tarafından himaye edilir. Bu toprakların yetiştirdiği en büyük sanatçılardan olan Abdülhak Hamit, onun edebi dünyasına babası gibi tesir eden bir başka isimdir. Bilhassa dil konusunda onu referans almıştır. Daha ağdalı ve gösterişli bir dil kullanma arzusu Hamit’ten Ali Ekrem’e geçmiştir. Mektuplarında da onu birkaç defa anmıştır. Ali Ekrem Bolayır sadece mektup değil monografi, hikâye, şiir, tiyatro ve akademik eserlere de imza atmıştır.
 
Ali Ekrem Bolayır 1917’de oğlu Cezmi’yi kaybeder. Cezmi ismi, babasının aynı isimli eserinden mirastır. Cezmi 17 yaşındayken intihar etmiştir. Ümitsiz bir aşkın peşinde acılar çeken çocuk, tüm ümitlerini dünyada bırakarak ebedi âleme göç etmiştir. Ali Ekrem’in bir diğer evladı da 1928 yılında bu kez hastalık nedeniyle vefat etmiştir. Vefat eden kızının adı, Ayşe Masume’dir. Baba yüreğine düşen bu iki evlat acısının tesellisini biraz da mektuplarda bulmuştur. Şaziye Berin’le bu kadar uzun süre mektuplaşmasının bir sebebi de budur.
 
“Ben bu dünyada iki sima ile yaşıyorum: Cezmi, sen. Cezmi bütün âtimi ağlatacak bir mazi; sen bütün mazimi yaşatacak bir âti. Oğlumun hicrân-ı müebbedinden ancak senin muhabbetinle müteselli oluyorum Berin.”
 
İdris Kartal, “Bütün mazimi yaşatacak bir âti”, Kitabın Ortası dergisi, Ekim 2019.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.