Sosyal Medya

Akıllı telefonlara hapsedilen hayatlar

Teknoloji sesimizi çaldı ilk evvel. Konuşamaz olduk yanı başımızdakilerle. Belki aynı mecliste oturduk ama dönmedi dilimiz, iki kelam etmedik.



Teknoloji çağının kalbimizi tepetaklak ettiÄŸi demlerdeyiz ne yazık ki.
 
Herkesin elinde, cebinde son model telefonlar; masasında muazzam nitelikte bilgisayarlar... Fakat ÅŸöyle bir bakınca bir o kadar birbirinden kopuk insan iliÅŸkileri, iç kanırtan toplum zedelenmeleri, hafıza kirlilikleri... Nedir bu bize altın tasta sunulan, bizi bu denli cezbeden, fikrimizi kuÅŸatan “akıllılık” meziyetini insandan (ç)alan teknolojinin bizde uyandırdığı bu merak? Elimizin altındakinin bir üst modeli çıkınca hemen zimmetimize geçirme ÅŸevki nereden geliyor? Pekâlâ teknolojinin bize kattığı, hayatımızı kolaylaÅŸtırdığı, insan aklının mucizevi iÅŸleyiÅŸinin bir kanıtı olduÄŸu fevkalade  bir gerçek. Öte yandan, bizden çoÄŸu ÅŸeyi de alıp gitti, alıp gitmekte.
 
Sesimizi çaldı ilk evvel. KonuÅŸamaz olduk yanı başımızdakilerle. Belki aynı mecliste oturduk ama dönmedi dilimiz, iki kelam etmedik. Aramadı gözlerimiz birbirini. Bundan mütevellit aynası deÄŸiliz artık birbirimizin. Elimize, parmağımıza yüklendik hep o koca ekranlarda, tık tık uÄŸraşıp durduk. Sahi öyle ya, artık dokunmatikler çağı, tık bile yok. Belli belirsiz hareketleri var sadece parmağımızın. Ama gam deÄŸil; öyle uzmanlaÅŸtık ki, ekrana bakmadan dahi yapabiliyoruz iÅŸlerimizi. Zaten onca vakti feda edip onu yapamamak da ayrı bir meziyet olurdu(!)
 
Birbirimize güvenemez olduk. O çok akıllı telefonlar yüzünden akılsız, vicdan yoksunu, pespaye ahlâktan bihaber, adına insan denilen iki ayaklı iskeletler çoÄŸaldı. Merakımızı yenip okumasak da o kirli sayfaları, her seferinde farklı bir versiyonla kulağımıza yahut gözümüze çalındı. Gözlerimizin parıltısını kaybettik. Unutkanlığımız had safhada.
 
Nedir peki bu cansızlığımız? Üzerine ölü toprağı atılmış gibi deyimine karşılık gelen hallerimiz? Bir silkinsek üstümüzdeki bu ölü toprağından. Gücümüze gitse telefonların bu denli akıllı olmaları. Dönüp kendimize baksak, birkaç saatliÄŸine uÄŸradığımız annemizin, babamızın, sevdiklerimizin gözlerinden birer satır okusak. Alsak hayır dualarını, bir miktar iyileÅŸiriz belki, kim bilir... Bir kessek ÅŸu gürültüyü iç karartan bu kasvet bir nihayet bulsa. Bir müddet kendimize dönsek, rahat bir nefes alarak ÅŸu ÅŸarj cihazları prizler de ferahlayacak. Feragat edelim biraz bu kokuÅŸmuÅŸ küllerden, havsalamızın pasından. Yeter bu kadar radyasyon!
 
Açsak radyodan bir türkü, dinlesek sonbaharın bir akÅŸamında: “Cahildim dünyanın rengine kandım…”
 
DÜNYA BÄ°ZÄ°M

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.