Sosyal Medya

Yıldıray Oğur: Bilançoda Sonuç; Yerelden Küresel Ölçeğe Kavuşan Kürt Meselesi

Yıldıray Oğur, bugünkü köşe yazısında, Barış Pınarı Harekatı'nı yerel seçimlerdeki siyasi gelişmelere de referans vererek, küresel ölçekteki oluşturduğu tesirini kaleme aldı.



Amerikan televizyonlarına bu ara Suriye’de olan biten üzerine sık sık çıkıp konuÅŸan bir isim var. Native düzeyinde konuÅŸtuÄŸu Ä°ngilizcesiyle Türkiye’nin Suriye’deki operasyonunu eleÅŸtiriyor, oradaki Kürtlerin pozisyonunu savunuyor; HDP’nin ABD temsilcisi Giran Özcan. Warvick Üniversitesi’nde Sosyoloji okumuÅŸ.
 
Tıpkı babası gibi.
 
Babası, yani Tunceli Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Ali Kemal Özcan.
 
Türkiye’de gündem sürekli deÄŸiÅŸtiÄŸi için unutmuÅŸ olanlar olabilir.
 
Doç. Özcan ile Ä°stanbul’da 23 Haziran’daki tekrar seçimlerinden günler önce 20 Haziran akÅŸamı tanışmıştık.
 
Anadolu Ajansı’nın “Öcalan HDP’ye Ä°stanbul seçimlerinde tarafsızlık çaÄŸrısı yaptı” son dakika haberi olarak duyurduÄŸu mektubu Ä°mralı’ya gidip alarak, açıklayan doçent.
 
Hani Devlet Bahçeli’nin “Teröristbaşının mektubu HDP’nin vahim sapmasına, Zillet Ä°ttifakı’na verdiÄŸi rezil desteÄŸine itirazın, tepkinin ve bundan duyduÄŸu rahatsızlığın eseri ve sonucudur” dediÄŸi mektup.
 
Ama esas ilginç açıklama CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’dan gelmiÅŸti:
 
“Burada aslında bir iktidar mücadelesi var. Bu iktidar savaşında HDP, PKK kanadında yaÅŸanan bu savaÅŸ, tabii Öcalan ve DemirtaÅŸ noktasında da ciddi bir iktidar mücadelesine doÄŸru bir kayma gösteriyor. Hatta daha da ileri, daÄŸ da bu iÅŸin içerisinde. Ben bunu biraz daha ileri taşıyorum, Avrupa da. Bu süreç içerisinde Öcalan, kendi iktidarını bunların hiçbirine kaçırmak istemiyor. Bununla ilgili de çok sert açıklamaları var. Yani DemirtaÅŸ’a hesap sormaktan tutun da daÄŸa hesap sormaya varıncaya kadar. Onların kendisine ihanet ettiÄŸi inancında ve bu ihaneti sebebiyle de onlara yönelik kesin tavırları var.”
 
O günlerde bu açıklama üzerinde sadece seçimler için yapılmış epey pragmatik bir manevra olarak konuÅŸulmuÅŸtu.
 
Halbuki CumhurbaÅŸkanı’nın herhalde devletin taze bilgilerine dayanarak yaptığı Öcalan-Kandil çekiÅŸmesi analizi sadece yerel seçimlerle ilgili gibi deÄŸildi.
 
Buraya en sonda tekrar döneceÄŸiz.
 
Ama bugün PKK/YPG Türkiye’nin bütün enerjisini harcadığı bölgesindeki yegane güvenlik ve dış politika meselesi haline gelmiÅŸken, bundan sadece beÅŸ ay önce bu örgütlerin kurucusu ve lideriyle bir diyalog süreci yaÅŸandığını galiba hatırlayan kalmadı.
 
Tuhaf ÅŸeyler olmuÅŸtu.
 
2019 yılının ilk aylarından itibaren yerel seçim gündeminin arasında çok dikkat çekmese de ABD ile Türkiye arasında Suriye merkezli yoÄŸun bir görüÅŸme trafiÄŸi baÅŸlamıştı.
 
Savunma Bakanı Hulusi Akar ABD’ye gitmiÅŸ, ABD’nin Suriye özel temsilcisi James Jeffrey defalarca Ankara’ya gelip görüÅŸmeler yapmıştı.
 
CumhurbaÅŸkanı Åžubat 2019’da Ankara’da görüÅŸtüÄŸü bir ABD’li heyete “ABD’nin Suriye’den çekilmesinin bölgede terör örgütlerinin istismar edeceÄŸi otorite boÅŸluÄŸu oluÅŸturmaması önemlidir... Tüm terör örgütleriyle mücadeleye kararlıyız. ABD’nin de bizimle aynı hassasiyetleri paylaÅŸtığını düÅŸünüyorum” demiÅŸti.
 
Tam bu görüÅŸme trafiÄŸi sürerken ilginç bir ÅŸey daha oldu.
 
2011’den beri avukatlarıyla ve 2015’den beri ise hiç kimseyle görüÅŸtürülmeyen Öcalan’la avukatlarının görüÅŸmesine devlet yeÅŸil ışık yakıverdi. Üstelik Öcalan’ın görüÅŸme kısıtlılığının kaldırıldığını bizzat Adalet Bakanı açıkladı.
 
2 Mayıs günkü görüÅŸmede Öcalan, o sırada süren açlık grevlerini bitirme çaÄŸrısı yapmış ama esas mesajları yine ilginçtir ki Suriye üzerine olmuÅŸtu. Ne demiÅŸti, hatırlayalım:
 
"Ä°nanıyoruz ki SDG kapsamında Suriye'deki sorunların çatışma kültüründen uzak durularak; içinde bulundukları konumun, durumun Suriye'nin bütünlüÄŸü çerçevesinde Anayasal güvenceye kavuÅŸturulmuÅŸ yerel demokrasi perspektifinde çözüme ulaÅŸtırılması amaçlanmalıdır. Bu baÄŸlamda Türkiye'nin hassasiyetlerine de duyarlı olunmalıdır."
 
Ve ardından Ä°mralı’ya her hafta avukatlar gitmeye baÅŸladı. 22 Mayıs, 12 Haziran ve 18 Haziran'da Öcalan avukatlarıyla görüÅŸtü, çözüm sürecine hazır olduÄŸu mesajları verdi. Son görüÅŸmesini ise 20 Haziran’da Doç. Dr. Ali Kemal Özcan’la yaptı.
 
23 Haziran seçimlerinden sonra ise Öcalan’ın avukatlarının görüÅŸme talepleri 13 kez reddedildi.
 
Ta ki 7 AÄŸustos gününe kadar.
 
Peki 7 AÄŸustos günü ne olmuÅŸtu?
 
Ona gelmeden Öcalan’ın Suriye’de YPG’ye Türkiye’nin hassasiyetlerine dikkat edin mesajı vermesinden sonra olanları bir kere daha hatırlayalım.
 
PKK’nın Kandil’deki lideri Cemil Bayık Washington Post’a bir yazı yazıp “Åžimdi Kürtlerle Türk devleti arasında barış zamanı” demiÅŸ.
 
Suriye’deki YPG’nin komutanı Mazlum Kobani, takım elbiseli olarak Cenevre’de BM ile çocuk savaÅŸçılara karşı sözleÅŸme imzalamış.
 
Yine Kobani, gazetecilere, Türkiye ile ABD arabuluculuÄŸunda doÄŸrudan olmayan görüÅŸmeler yaptıklarını doÄŸrulamıştı.
 
22 Temmuz günü de uzun bir aradan sonra Diyarbakır ValiliÄŸi ilk kez HDP’ye bir miting için izin verdi. Mitingin baÅŸlığı “Onurlu barış için demokratik çözüm”dü. Bütün bunlar ortada çözüme dair bir ışık yokken yaÅŸandı.
 
Mutfakta piÅŸirilen yemek 7 AÄŸustos günü ortaya çıktı.
 
Milli Savunma Bakanlığı ve ABD BüyükelçiliÄŸi birer açıklama yaparak Türkiye ile ABD arasında Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölge kurulması için anlaÅŸmaya varıldığını açıkladılar. Bunun için bir de MüÅŸterek Harekat Merkezi kurulmuÅŸtu.
 
Aynı gün bir ÅŸey daha oldu. 20 Haziran’dan beri kimseyle görüÅŸtürülmeyen Öcalan’a avukatlarının gitmesine izin verildi.
 
Öcalan da çok iddialı bir çözüm açıklaması yaptı:
 
“Kürt sorununu çözelim. Bir haftada çatışma durumunu, ihtimalini ortadan kaldırırım diyorum. Ben çözerim, kendime güveniyorum, çözüm için hazırım. Ancak devlet de, devlet aklı da gereÄŸini yapmalıdır.” 
 
Türkiye ile ABD’nin Suriye’de güvenli bölgede anlaÅŸtıkları gün, Öcalan’ın görüÅŸme yasağı kalkıvermiÅŸ, o da bir haftada çatışma ihtimalini ortadan kaldırabileceÄŸini söylemiÅŸti.
12 AÄŸustos’ta Öcalan, Ä°mralı adasında bu kez kardeÅŸi (TRT’ye röportaj vereni deÄŸil) Mehmet Öcalan’la görüÅŸtü.
 
KardeÅŸ Öcalan, bu görüÅŸmeyle ilgili bir açıklama yapmadı.
 
Bu arada Öcalan’ın 1 Eylül dünya barış gününde PKK’ya Türkiye’den çekilme çaÄŸrısı yapacağı yorumları yapılmaya baÅŸlanmıştı.
 
KardeÅŸ Öcalan üzerinden sanki Kandil’e böyle bir çaÄŸrı gitmiÅŸ gibi aynı gün Duran Kalkan, örgüt televizyonuna çıkıp “Öcalan ve HDP yeni bir barış ve çözüm umudu yaratmaya çalışsa da, ...savaşın sürmesi ve Kürt direniÅŸinin tarihi rolünü oynamaya devam etmesi en güçlü olasılıktır” dedi.
 
Öcalan’ın çaÄŸrısına karşı bir cevap gibiydi bu. Nitekim dört gün sonra bunu tekzip eden bir açıklamayı Murat Karayılan yaptı: “Hareket ve gerilla olarak BaÅŸkan Apo’nun arkasındayız. BaÅŸkan Apo’nun emir ve talimatlarını esas alıyoruz. Ancak biz savaÅŸçıyız, direniÅŸ ve savaÅŸ bizim görevimiz.”
 
KardeÅŸ Öcalan da PKK’ya yakın bir siteye konuÅŸarak kardeÅŸinin Suriye ile ilgili kendisine söylediklerini aktardı: “Türkiye eÄŸer Suriye’ye girmek isterse de bu çözüm olmayacaktır. DoÄŸrusu ÅŸu ki savaÅŸ bu halklara hiçbir ÅŸey getirmez. Suriye’de 20 yıl kaldım, oranın halkını iyi tanırım. Oradaki Arap aÅŸiretlerini iyi tanırım, iliÅŸkilerim vardı. BaÅŸta Arap aÅŸiretleri ve halklara selamlarımı ilet. Sorun demokrasiyle çözülebilir. Hiçbir zaman savaÅŸla çözüm olmamıştır.”
 
Bu arada ABD’yle Suriye’de varılan mutabakatta iÅŸler yolunda gibi görünüyordu.
 
24 AÄŸustos günü Savunma Bakanı Akar “BirleÅŸik MüÅŸterek Harekat Merkezi tam kapasiteyle faaliyete baÅŸladığını” açıkladı: “Merkezin komutası Türk ve ABD’li birer general tarafından yürütülüyor. Birinci safha faaliyetleri ile ilgili sahada uygulamalara geçildi. Bu kapsamda 14 AÄŸustos’ta ilk Ä°HA uçtu. Ä°lk ortak helikopter uçuÅŸu bugün öÄŸleden sonra yapılıyor. Ayrıca teröristlere ait mevzilerin ve tahkimatın tahribine de baÅŸlandı."
 
27 AÄŸustos’ta YPG’nin anlaÅŸma gereÄŸi Türkiye sınırındaki Tel Abyad ve Resualyn’dan çekilmeye baÅŸladığı haberleri geldi.
 
8 Eylül’de yine MSB, ​“TSK ve ABD personeli, kara araçları ve Ä°HA’ların iÅŸtirakiyle ilk müÅŸterek kara devriyesine Akçakale güneyinde, Suriye tarafında baÅŸladı”ğını duyurdu.
 
4 Ekim’de yani Barış Pınarı Harekatı’nın baÅŸlamasından sadece beÅŸ gün önceki MSB açıklamasını hatırlayalım son olarak: "Suriye'de Fırat'ın doÄŸusunda güvenli bölge tesisi kapsamında üçüncü birleÅŸik kara devriyesi; Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve ABD personeli, kara araçları ve Ä°HA’ların iÅŸtirakiyle Telabyad'ın doÄŸusunda baÅŸladı.”
 
Sonra Türkiye ABD ile varılan mutabakatın yürümediÄŸini söyledi ve nihayet Trump’la ErdoÄŸan arasındaki telefon görüÅŸmesinden sonra Türkiye’nin askeri operasyonuna ABD yeÅŸil ışık yaktı.
 
Gerisi zaten malum...
 
Ama o kadar malum olmayan ÅŸeyler de var.
 
Bütün bu süreç boyunca, bir tarafında Öcalan’ın da olduÄŸu, Türkiye ile YPG arasında ABD’nin arabuluculuÄŸunda görüÅŸmeler yapıldığıyla ilgili bu kronoloji dışında elde pek bir veri yok.
 
En somut delil 9 Ekim’deki Trump’ın meÅŸhur mektubu. Mektubun dikkatleri çeken son paragrafı deÄŸil, ÅŸu kısmı özellikle:
 
“Sorunlarınızı çözmek için çok uÄŸraÅŸtım. Dünyayı hayal kırıklığına uÄŸratmayın. MuhteÅŸem bir anlaÅŸma yapabilirsiniz. General Mazlum sizinle müzakere yapmak istiyor ve hatta geçmiÅŸte hiç yapmadığı türden taviz verebileceÄŸini söylüyor. Bana gönderdiÄŸi bir mektubun bir kopyasını gizli olmak kaydıyla iliÅŸtiriyorum.”
 
Bu görüÅŸmelerin bir sonucu mudur bilinmez elde baÅŸka ilginç veriler de var.
 
6-7 Ekim 2014’de Kobani için Türkiye’yi ateÅŸe veren, beÅŸ yıldır bütün söylemini Rojava üzerine kuran Kandil’in, bütün Rojava hayalini yıkacak böyle bir askeri operasyona karşı halkı sokaklara çıkmaya çağırdığı açıklamasından sonra kimse sokaÄŸa çıkmadı, YPG’ye yaptığı çekilmeyin, direnin çaÄŸrıları dinlenmedi, ABD ve Rusya’yla yapılan anlaÅŸmalara ateÅŸ püsküren açıklamalarına raÄŸmen YPG bu anlaÅŸmalara uyacağını duyurdu.
 
Ä°lginç bir ÅŸekilde HDP de bu operasyona karşı düÅŸük profilli açıklamalarla yetindi, DemirtaÅŸ ise hiç konuÅŸmadı.
 
Kandil pasif durumda kalırken süreci, Öcalan’a çok sadık bir isim olan YPG komutanı Kobani yürüttü. Çekilmesi gerektiÄŸinde çekildi, Türkiye’nin ABD ve Rusya ile yaptığı anlaÅŸmalara karşı çıkmadı. Böylece 40 yıllık PKK tarihinin dünyanın iki süper gücüyle görüÅŸebilen ilk ve en meÅŸhur ismi oluverdi.
 
Bütün bu verilerle Türkiye açısından operasyon öncesi ve sonrasının bilançosuna bakarsak...
 
Türkiye operasyon öncesinde ABD ile Suriye’nin kuzeyinin tamamında bir güvenli bölge anlaÅŸmasına varmıştı.
 
Bugün, daha önce batıda aldığı yerler dışında yeni olarak sadece Tel Abyad ve Resulayn arasında bir güvenli bölge var. Bu Türkiye’nin planlarındaki güvenli bölgenin yüzde 40’ına tekabül ediyor. ÅžehirleÅŸememiÅŸ, geri kalmış bu bölgelere sadece coÄŸrafi alan olarak bile 1 milyon mültecinin yerleÅŸtirilmesi mümkün deÄŸil.
 
Sınır hattındaki diÄŸer yerlerde artık Türkiye’nin muhatabı ABD ya da YPG deÄŸil, Suriye ve Rusya. 10 kilometre içeride Rus-Türk ortak devriyesi dışında artık buralarda Suriye rejiminin yerleÅŸik güçleri de var.
 
Operasyondan önce ABD ile anlaÅŸmada Türkiye’nin Kobani, Telabyad, Rasulayn, Kamışlı ve Amude baÅŸta olmak üzere 10 noktaya gözlem üssü kurulması öngörülmüÅŸtü, ÅŸimdi sınırdaki 15 noktaya Suriye gözlem üsleri kuracak.
 
Ama herhalde en büyük fark, operasyondan önce Türkiye,
yürüttüÄŸü müzakerelerle, Öcalan vasıtasıyla Suriye’deki YPG üzerinde etki sahibiyken, bugün ancak Rusya ve ABD aracılığıyla onlara bir ÅŸeyler yaptırmaya çalışıyor.
 
Soçi’deki zirvede okunan 10 maddelik mutabakatın Türkçesini okuyan Mevlüt ÇavuÅŸoÄŸlu’nun PKK/YPG dediÄŸi yerlerde, Rusçasını okuyan Rusya DışiÅŸleri Bakanı Sergey Lavrov, KOS yani Kürt Savunma Güçleri dedi.
 
Basın açıklamasında CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan bölgedeki Kürtlere seslenen herhangi bir mesaj vermezken, Putin Suriyeli Kürtlerle, Åžam arasında müzakereler yürütülmesi gerektiÄŸi mesajını verdi. Trump her gün Kürtlerin hamisi gibi tweetler atıyor.
 
Türkiye ise kendi sınırında yaÅŸayan ve yaÅŸayacak olan Suriyeli Kürtlerden oluÅŸan YPG’nin sınırdan 30 kilometre aÅŸağıya kaydırılmasıyla sorunlarını halının altına süpürmüÅŸ olmakla yetiniyor.
 
Bir zamanlar OrtadoÄŸu’nun bütün meseleleriyle ilgilenen Türkiye’nin artık bölgede tek bir dosyası var; YPG’nin Suriye’deki varlığı. Bunu bölgedeki bütün aktörler de biliyor. Türkiye’nin bu hassasiyeti, onlarla yürütülen görüÅŸmelerde bir zaafı haline gelmiÅŸ durumda.
 
911 kilometrelik sınırında yaÅŸanan, 40 yıldır uÄŸraÅŸtığı bir sorunla ilgili Türkiye’nin elinde silahtan baÅŸka alet kalmamış durumda, sorunun çözümü için CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan bu yılın başından beri sekiz kez Rusya’ya gitti, ÅŸimdi de ABD’ye gidecek.
 
Operasyonla geriye sadece sınırdan 30 kilometre ileri sürülmüÅŸ YPG, Tel Abyad-Resulayn arasındaki güvenli bölge kalmadı, artık uluslararası hale gelmiÅŸ, dünyanın gündemine girmiÅŸ bir Kürt meselesi, ABD baÅŸkanının, Rus Savunma Bakanı ve Genelkurmay BaÅŸkanı’nın bizzat görüÅŸtüÄŸü, Batı medyasında Arafat muamelesi yapılan bir PKK komutanı da kaldı.
 
Bilançoyu bir de buradan bakarak yapmak gerek.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.