Sosyal Medya

ABD zindanlarında tutulan Pakistanlı Afiye Sıddiki'nin akıbeti bilinmiyor

2003’te ABD tarafından kaçırılıp türlü işkencelere maruz kalan Pakistanlı bilim insanı Afiye Sıddiki’den kaçırıldığı günden bu yana ona ne olduğunu kimse bilmiyor.‬



ABD'de tutuklu bulunan Afiye Sıddıki'nin kardeÅŸi Fevziye Sıddıki Türk aktivistlerle bir röportaj gerçekleÅŸtirdi.Bir konferansa katılmak üzere Ä°stanbul'a gelen Fevziye Sıddıki, kendisiyle görüÅŸen Tülay Gökçimen'in sorularını yanıtladı.Sıddıki, ablası Afiye Sıddıki'nin son durumuna ve tutukluluk sürecine dair önemli açıklamalarda bulundu.Fevziye Sıddıki, Afiye Sıddıki'nin ABD'de çıkarıldığı mahkemede "Dünya üzerinde beni kurtaracak bir Müslüman yok mu?" ÅŸeklinde konuÅŸtuÄŸunu dile getirdi. 

Afiye Sıddıki kimdir?

Afiye Sıddıki önceleri parlak bir bilim kadını olarak görülüyordu. Daha sonra ABD hükümeti Pakistanlı bilim kadınını en çok aranan terör zanlılarından biri olarak lanse etti.

MIT (Massachusetts Institute of Technology) mezunu üç çocuk annesi Sıddıki, CIA tarafından kaçırılarak ABD'de hapsedildi.17 Temmuz 2008 tarihinde Afganistan'ın güneyindeki Gazni’de bulunan Bazazi Camii’nde akÅŸam namazlarını kıldıktan sonra evlerine giden insanlar yere yığılmış bir kadın gördüler.

Sırtında küçük bir çanta ve kucağında 12 yaÅŸlarındaki oÄŸluyla yere yığılmış mavi burkalı kadının etrafında bir kalabalık oluÅŸtu. O anda kalabalığın arasından biri burkalı kadının bomba taşıyor olabileceÄŸini ileri sürdü. Kısa bir süre sonra 11 bin kilometre uzakta Washington’daki FBI karargahının telefonu çaldı. Telefonu açan ÅŸahıs “Hı hı” dedikten sonra önünde duran listeden Afiye Sıddıki ismini buldu ve üzerine çarpı atarak yanına “yakalandı” yazdı.

Ä°ki hafta sonra Afiye Sıddıki Afganistan’daki ABD Hava Kuvvetleri’nin Bagram Üssü'nden New York’a götürüldü. Karnında iki mermi vardı, boyu 1,63 olan Sıddıki yalnızca 40 kiloydu.Ä°lk kez 11 AÄŸustos’ta Manhattan’da bir mahkemede görülen Sıddıki, Teksas’ın Fort Worth eyaletindeki Psikiyatri Merkezi'ne götürerek psikolojik testten geçirildi.

Sıddıki’nin hikayesi

Sıddıki, üç çocuk annesi Pakistan vatandaşı bir kadın.2 Mart 1972’de doÄŸan Sıddıki, dünyada en çok aranılan kadın olarak 4 yıl boyunca kırmızı bültenle arandı. Oldukça varlıklı ve eÄŸitimli bir aileye mensup olan Sıddıki, 2002 yılında üç çocuÄŸunun babası olan ilk eÅŸinden boÅŸandı. Ä°lk eÅŸi Emcad Muhammed Han, Sıddıki'nin son zamanlarda 'radikalleÅŸtiÄŸini' öne sürdü ve Sıddıki'ye karşı ABD ile iÅŸbirliÄŸi yaptığı, Sıddıki'nin tutuklanmasında rol oynadığı ifade edildi.

2004’te yapılan bir basın konferansında dönemin Adalet Bakanı John Ashcroft ve FBI ÅŸefi Robert Mueller, Sıddıki’nin FBI’ın ÅŸüpheliler listesindeki “yedi isimden birisi” olduÄŸunu açıklamıştı.Amerikan basını ise Sıddıki’yi "El Kaide'nin kadın dehası" olmakla suçladı. Ancak bu iddialara dair herhangi bir kanıt bulunmuyordu.

Sıddıki’nin davası hakkında bilinen tek ÅŸey, herhangi bir eyleme katılmadığı veya destek olmadığı, fakat Afganistan’daki Amerikan askerlerini ve FBI ajanlarını öldürmeye çalışmakla yargılandığı.

ABD askerlerini öldürmeye çalıştığı iddiası

New York bölgesi savcısı Michail Garcia, Pakistan uyruklu kadının, 17 Temmuz’da Afgan polisi tarafından Gazni ilinde yakalandığını açıkladı. Kabil hükümeti ve ABD, Sıddıki'nin üzerinde suç materyalleri bulunduÄŸunu iddia etse de söz konusu iddialar da ispatlanamadı.

Savcı Garcia’nın yaptığı açıklamaya göre, yakalanmasının ertesi günü Amerikalı FBI ajanları kendisini görmek ve sorgulamak için Sıddıki’nin yanına gitti. Ajanlar odaya girdiÄŸi sırada bir tüfek ele geçiren kadın “kan istiyorum” diye bağırarak Amerikalıları vurmak istedi. Ancak odada bulunan bir tercümanın kadının elindeki tüfeÄŸi çekmesi nedeniyle kadın iki el ateÅŸ ettiÄŸi halde kimseyi yaralayamadı. Buna karşılık ajanlardan biri ÅŸüpheliye ateÅŸ ederek göÄŸsünden yaraladı. Sıddıki, yaralı olduÄŸu halde kendisini zapt etmeye çalışan askerlerle boÄŸuÅŸmaya devam etti ve “Amerikalıları öldürmek istiyorum” diye bağırdı. Kısa süre sonra askerler tarafından etkisiz hale getirildi. Ve karnındaki kurÅŸun yaraları da böyle oluÅŸtu.

Sıddıki'nin ABD askerlerini öldürmeye çalıştığı iddialarının yalan olduÄŸunu, Müslüman Ä°ngiliz gazeteci Yvonne Ridley, Mepa News ile yaptığı röportajda ÅŸu ifadelerle açıklamıştı:

"Afganistan’da iÅŸlediÄŸi iddia edilen bir suç nedeniyle asla New York’ta yargılanmamalıydı. Amerika sürekli Afganistan’da bir iÅŸgalci olduÄŸunu reddediyor, fakat onu yasadışı ÅŸekilde ABD’ye götürmekle Afganistan’ın egemenliÄŸini ihlal ediyorlar.

Bunun ötesinde, bir üst düzey askeri personel bana Dr. Afiye’nin bir Amerikan askerini tepeleyip yarı otomatik silahını almasının, emniyetini açmasının, doldurmasının ve ateÅŸ etmesinin imkansız olduÄŸunu söyledi. Bu “teröre karşı savaÅŸ” tarihi boyunca hiçbir ABD askerinin başına gelmedi ancak Dr. Afiye’ye karşı yargılama uyduruldu. Herhangi bir ABD silahına hiç dokunmadığına dair bilimsel kanıtları hikayesini destekliyor olmasına raÄŸmen, adil bir yargılamaya tabi tutulma ÅŸansı olmadı. Elbiselerinde yahut ellerinde, saldırıyı gerçekleÅŸtirdiÄŸini belirtecek ÅŸekilde bir barut izi de kesinlikle yoktu.

Meselenin içerisinde olan ABD askerlerinin yapabileceÄŸi en iyi ve duyarlı ÅŸey, (Sıddıki’nin) vurulduÄŸu gün polis odasında gerçekte neler olduÄŸuna bir açıklama getirmektir."

Ortadan kayboluÅŸu

Pakistanlı üst sınıf bir aileden gelen Sıddıki, Amerika’daki önemli üniversitelerde 10 yıl eÄŸitim gördü. Sıddıki Amerika’nın en saygın üniversitelerinden Massachusetts Institute of Technologhy’de biyoloji okuyarak daha sonra Pakistan’a dönmeden önce Brandeis Üniversitesi’nde nörolojik bilimler üzerine bir doktora yaptı.

Bazıları 1 Mart 2003’de yakalanan 11 Eylül saldırılarını planlayan Halid Åžeyh Muhammed’in Pakistan’ın Ravalpindi ÅŸehrinde tutuklandıktan sonra gizli bir yerde yapılan sorguda bazı üst düzey El Kaide mensupları birlikte Sıddıki’nin ismini de verdiÄŸini söylese de hem CIA, hem uzmanlar hem de insan hakları savunucuları bunun doÄŸru olmadığını vurguluyor.

FBI, 2003 yılında Sıddıki'yi sorgulamak istediklerine dair bir açıklama yayınladı. Bu kararın ardından kısa bir süre sonra Karaçi'den Ä°slamabad'a gitmekte olan Sıddıki ortadan kayboldu.

"Çığlık sesleri"

2003 yılında Pakistan'da ortadan kaybolan Sıddıki'nin ABD tarafından kesin olarak yakalandığı ve aralıksız olarak hapiste tutulmaya baÅŸlandığı tarih ise 2008. Ä°ki tarih arasındaki 5 yıllık dönemde ise Sıddıki'nin Bagram ve Guantanamo'da gizlice tutulduÄŸu tahmin ediliyor.

CIA tarafından 2002 yılında Bagram Hapishanesi'ne kapatılan Ä°ngiltere vatandaşı bir Müslüman olan insan hakları aktivisti Muazzam Begg de Sıddıki meselesinin yakın ÅŸahitlerinden.

Son olarak tutulduÄŸu Guantanamo Hapishanesi'nden çıkıp ülkesine döndüÄŸü zaman yayınladığı günlüklerde Muazzam Begg Sıddıki'den bahsediyor.

Yan hücresinde bulunan "650 numaralı" mahkumdan söz ederken "Bu kadın mahkumun çığlık seslerinin kendisine yapılan iÅŸkenceleri dahi unutturduÄŸunu" ifade eden Muazzam Begg, ÅŸu ayrıntılara yer veriyor: "650 numaralı mahkum, iÅŸkence, tecavüz ve dayaÄŸa maruz kalan, tek kadın olması sebebiyle tuvalet ihtiyacını da erkekler tuvaletinde ve onların önünde gidermek zorunda kalan biriydi."

23 Eylül 2010 tarihinde Sıddıki 86 yıl hapse mahkum edildi. Bu kararın gerekçesi ise ABD askerlerine ateÅŸ açtığı iddiasıydı.Mahkemeyi takip eden bir isim süreci ÅŸöyle anlatıyordu:

"Afiye'yi kefalet duruÅŸması için mahkemede gördüÄŸümde afalladım. Sol taraftaki kapı yavaÅŸça açıldı ve içeriye zayıf, aksayan ve bitmiÅŸ bir kadın, kafasını zar zor dik tutarak tekerlekli sandalye üzerinde girdi. Üzerinde Guantanamo tarzı turuncu hapishane üniforması ile güçsüz kafasında kemikleri görünen, kollarını örtmesi için aÅŸağıya salınan beyaz bir baÅŸörtüsü vardı.

Avukatları çabucak etrafına oturdular ve duruÅŸma baÅŸladı. Avukatı onun durumunu anlatmaya baÅŸladığından neden bu kadar mutsuz ve umutsuz olduÄŸunu daha iyi anlamaya baÅŸladım. ABD gözaltından tutulurken beyin hasarı oluÅŸtu. Böbreklerinden biri gözaltındayken alındı. Yine gözaltında bağırsaklarının bir kısmı alındığı için yediklerini sindiremiyor.

Silahla vurulmasından sonra alındığı ameliyattan kaynaklan yara izleri ve dikiÅŸleri halen tam olarak iyileÅŸebilmiÅŸ deÄŸil. GöÄŸsünde, tüm vücudunu baÅŸtan baÅŸa kaplayan büyük bir yara var. Tüm bunlarla birlikte Afganistan'daki üstün körü ameliyattan kaynaklanan sürekli bir aÄŸrı yaşıyor. Ona verilen tek ilaç hafif bir aÄŸrı kesici. Gözaltındayken doktor kontrollerine gitmiyor ya da onu görmeye doktor getirmiyorlar."

Esir takası ihtimali

Sıddıki'nin serbest kalması, ABD ile Taliban arasında da sürekli bir gündem maddesi oldu.

Taliban ABD askeri Bowe Bergdahl karşılığında esir takası ile Sıddıki'nin serbest kalmasına uğraşsa da, anlaşma yapılamadı.

Bergdahl karşılığı Guantanamo'dan serbest kalan 5 üst düzey Taliban lideri "Kendilerinin yerine Dr. Sıddıki'nin serbest bırakılma ihtimali olduÄŸunu bilseler, Guantanamo'da kalmayı tercih edeceklerini" ifade ettiler.

16 yıla raÄŸmen özgür kalmayı bekliyor

Sıddıki halen ABD'de tutuklu bulunmaya devam ediyor. SaÄŸlık durumu oldukça kötü olan 47 yaşındaki bilim kadını, ağır insan hakları ihlalleri ile geçen 16 seneye raÄŸmen özgür kalmayı bekliyor.

Hayreddin Karaman, 2019 yılı Mart ayında Sıddıki'ye dair kaleme aldığı yazıda şu ifadeleri kullanmıştı:

"ABD istihbaratı, asılsız ve delilsiz olarak onu el-Kaide iliÅŸkisi ile itham ederek üç çocuÄŸu ile birlikte ve Pakistan’dan izin alarak kaçırdı, 2003 Mart’ından bugüne kadar zindanda. Onu, ABD-Afganistan’ın ÅŸöhreti en kötü olan Bagram Cezaevi’ne ve erkeklerin yanına hapsettiler. KoÄŸuÅŸu gardiyanlara ve diÄŸer tutuklulara açık, gardiyanlar durmadan iÅŸkence yapıyorlar, mahkumların tecavüzleri sebebiyle onun çığlıkları gece boyunca kulakları tırmalıyordu.

Bir Ä°ngiliz gazetesinin (Yvonne Ridley) açıklamasına göre ona yapılan iÅŸkencelere deÄŸil bir kadın en güçlü erkeklerin bile dayanması mümkün deÄŸildi. New York’ta ilk mahkemeye çıktığında durumu içler acısı idi, yakalandığı sırada göÄŸsünden yaralanmış doÄŸru dürüst tedavi edilmemiÅŸti, böbreklerinden biri ve bağırsaklarından bir kısmı alınmıştı, ayakta duramıyordu, otururken de birilerine dayanıyordu, çok zayıf düÅŸmüÅŸtü, vücudunda kanamalar görülüyordu.

Yapılan iÅŸkencelerin birini ÅŸöyle naklediyorlar:

Kur’an-ı Kerim parçalanmış, sayfaları yere serilmiÅŸ ve kanları akarken üzerinden yürümesi istenmiÅŸti, maksat diÄŸer mahkumlara, onun kanı ile kirlenmiÅŸ Kutsal Kitab’ı göstermekti.Yakaladıklarında zerk ettikleri bir ilaç ve sonraki iÅŸkenceler yüzünden psikolojisi altüst olan, kaybolan çocuklarının acısıyla hayal görmeye baÅŸlayan, ruh ve bedeni acil müdahale ve tedaviye muhtaç olduÄŸu halde buna izin verilmeyen mazlum Afiye’nin son durumu hakkında bilgiye ulaÅŸamadım. Yapılanların dünya kamuoyuna ve bilgisine ulaÅŸtırılması her bilenin birinci vazifesi olmalıdır." 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.