Önemli Şahsiyetler
Medya ve siyasette dizayn ettiği yeni sistemin onu yalnızlaştırdığını fark edemedi: Adnan Menderes
KAYNAK: INDEPENDENT TÜRKÇE
1959 yılına gelindiÄŸinde Adnan Menderes hala ilk günkü heyecanla ÅŸehir ÅŸehir gezip vatandaÅŸla olan baÄŸlarını güçlü tutmaya çalışıyordu; ama partisi artık iktidar yorgunuydu. Birlikte yola çıktığı, hatta aralarında Demokrat Parti’nin dört kurucusundan biri olan Fuat Köprülü gibi özgül ağırlığı bulunan, bazı isimler Menderes’le yollarını ayırmış, daha önce CHP adına itibar suikastlığı yapmakla meÅŸhur bazı gazeteci ve siyasetçiler artık Demokrat Parti’nin halka açılan yüzü olmuÅŸtu. Demokrat Parti kurulurken ‘Dörtlü Takriri’ yayınlayanları “vatan haini” olmak gibi abes ifadelerle itham eden Falih Rıfkı Atay’ın dahi kalemi Demokrat Parti’nin Ä°stanbul’da inÅŸa ettiÄŸi yeni medya ile karşılaÅŸtırılınca mazbut kalıyordu.
Ülke ise ittifaklarla ikiye bölünmüÅŸ durumdaydı. Muhalefet ‘Vatan Cephesi’ adını verdiÄŸi ittifakla birleÅŸirken Adnan Menderes ise ‘Milli Cephe’ giriÅŸimleriyle iktidar cephesini güçlü kılmaya çalışıyordu. Ülkede neredeyse her konu ifrat ve tefrit arasında tartışılıyordu, muhalefet bu durumda mecliste politika üretmenin bir faydası olmadığına karar vererek yurt gezilerine çıkmaya karar verdi. Böylelikle ‘Vatan Cephesi’ sayesinde halkla olan iliÅŸkiler geliÅŸtirilecek ve Menderes Hükümetinin halkta oluÅŸturduÄŸu kaybetmesi umuluyordu. Bu gezilerin ilki içinse Ä°nönü ve KurtuluÅŸ Savaşı için ayrı bir önemi bulunan UÅŸak seçilmiÅŸti.
Tarihin cilvesi, bundan yıllar önce Serbest Cumhuriyet Fırkası Genel BaÅŸkanı Ali Fethi Okyar yurt gezilerine karar verdiÄŸinde Ä°smet Ä°nönü BaÅŸbakan, Adnan Menderes ise SCF Aydın kurucu il baÅŸkanıydı. Fethi Bey Ä°zmir’e geldiÄŸinde CHP’li vali ve parti yöneticileri bu seyahatten rahatsız olmuÅŸ ve provokatif birtakım eylemlere giriÅŸmiÅŸti. Aradan yaklaşık 28 yıl geçmiÅŸti bu kez muhalefet lideri olan Ä°smet Ä°nönü bir yurt gezisine çıkmış, ama yaptığı seyahatten ÅŸehir valisi ve iktidar partisi yetkilileri rahatsız olmuÅŸtu.
Ä°stenmeyen olaylar Ä°nönü’nün daha tren garına varmasıyla baÅŸladı. 30 Nisan 1959 yılında Ä°smet Ä°nönü ilk saldırıya tren garına ulaÅŸtığı bir sırada uÄŸradı. Ä°nönü’yü karşılamak için tren garına gelen kalabalık polisin müdahalesiyle karşılaÅŸtı ve arbede yaÅŸandı. Ä°nönü ÅŸehir merkezine girdiÄŸinde ise UÅŸak Demokrat Parti Ä°l BaÅŸkanı EÅŸref ÖÄŸün elindeki çay bardağını eski CumhurbaÅŸkanı Ä°smet Ä°nönü’ye fırlattı. Bardak Ä°nönü’yü sıyırarak yanında bulunan gazetecinin göÄŸsüne deÄŸdi. Ä°nönü’nün yanında bulunanlar bu kez Demokrat Parti il binasına saldırdı; ancak olaylar çok büyümeden o gün için yatıştı.
Ertesi gün ise kızılca kıyamet kopmak üzeriydi. Bir önceki gün yaÅŸanan olaylardan sonra organize olan Demokrat Partililer büyük kalabalıklar halinde ÅŸehrin çevre yollarını tuttu. Ä°smet Ä°nönü dört bir koldan çevrelenmiÅŸti, bu sırada olayları yatıştırmakla sorumlu olan valinin Ä°smet Ä°nönü’ye kalabalık içinde bağırması ve hakaret etmesi büyük bir infial yarattı. Kalabalık içinde korkunç bir dedikodu hızla yayıldı: “Vali Ä°smet Ä°nönü’nün vurulması için emir verdi.”
Olayların daha da büyümesinden endiÅŸe eden Ä°nönü hızla trene giderken kafasından ciddi bir biçimde darbe aldı ve yaralandı. Bu olay sonrası siyasetin yalnızca mecliste deÄŸil, halk içinde de artık yapılamayacağı fikri ortaya atıldı. Bu elim vaka Adnan Menderes için sona doÄŸru giden bir yolun baÅŸlangıcıydı. Ülke kutuplaÅŸmıştı, partisi zayıflamış, Menderes politika üretmede yalnız kalmıştı, ekonomide çanlar çalıyordu ve dış politikada Türkiye parıltısını kaybetmeye baÅŸlamıştı. Oysa Adnan Menderes’in öyküsü “Yeter söz milletindir!” diyerek büyük bir ümitle baÅŸlamıştı.
Menderes BaÅŸbakanlık koltuÄŸuna oturduktan 3 gün sonra darbe teÅŸebbüsüne maruz kaldı
Adnan Menderes, CumhurbaÅŸkanı Celal Bayar’ın teklif etmesi üzerine BaÅŸbakanlık görevini üzerine almayı kabul etti. 2 Haziran 1950 yılında meclisin güven oyu için toplanması oldukça ilginç görüntülere sahne oldu. Hükümetin programı oylanırken CHP milletvekillerinin tamamı, Demokrat Parti’den ise 126 milletvekili mecliste yapılan oylamaya katılmamıştı. Demokrat Partililerin meclise katılmamasının en önemli nedeni BaÅŸbakanlığın Adnan Menderes’e tevdi edilmiÅŸ olmasıydı.
Demokrat Parti Hükümeti programı mecliste 286 oyla kabul edildi ve Adnan Menderes Hükümeti 2 Haziran 1950 yılında resmen kuruldu. Hükümet programında anti-demokratik yasaları deÄŸiÅŸtirme, özel giriÅŸime ağırlık verme, iÅŸkence ve partizanca hareket eden memurların tasfiye edilmesi, ırkçılık, gericilik ve Komünizm ile mücadele edilmesi, toprak dağıtımının devlete ait arazilerden yapılması ve Batı dünyası ile iliÅŸkilere ağırlık verilmesi gibi konulara ağırlık verilmiÅŸti.
Hükümetin kurulmasından 3 gün sonra BaÅŸbakan Adnan Menderes’in sıra dışı bir misafiri vardı. TelaÅŸ içinde bir Albay, Adnan Menderes’e gelerek hemen harekete geçmezse 8 Haziran gecesi kendisine darbe yapılması için ordu içinde bir hareketlenme olduÄŸunu ihbar etti. Bu haberi alan Adnan Menderes tüm programlarını iptal ederek CumhurbaÅŸkanı Celal Bayar ile bir araya geldi. Yapılan tahkikat sonucu ihbarın doÄŸru olduÄŸu ortaya çıktı ve hızlıca harekete geçen Menderes hükümeti orduda büyük bir tasfiye hareket baÅŸlattı.
Ordunun üst kademesinin tamamı ordudan ya emekli edildi ya da tayin edildi. Bu isimler ÅŸöyleydi; Genelkurmay BaÅŸkanı Orgeneral Abdurrahman Nafiz Gürmen’in yerine Orgeneral Nuri Yamut, ikinci baÅŸkan Ä°zzet Aksalur’un yerine Korgeneral Åžahap Gürler tayin edildi. Orgeneral Salih Omur Tok, Kazım Orbay ve Hakkı OÄŸuz ise emekliye ayrıldılar. Birinci Ordu Kumandanı Asım Tınaztepe, Ä°kinci Ordu Kumandanı Muzaffer TuÄŸsavul ve Üçüncü Ordu Kumandanı Mahmut Berköy Askeri Åžuraya tayin edildiler. Deniz Kuvvetleri Kumandanı Mehmet Ali Ülgen ile Hava Kuvvetleri Kumandanı Zeki DoÄŸan ise merkeze alındılar.15 general ve 150 albay da süratle emekliliÄŸe sevk edildi.
Çıkartılan ilk torba yasanın içinde “Arapça Ezan” kanunu da vardı
Adnan Menderes’in halkta büyük bir teveccüh bulmasını saÄŸlayan geliÅŸmelerin başında Arapça Ezanın tekrar okunmasını yasalaÅŸtıran kanunun TBMM’den geçmesini saÄŸlamak geliyordu. Yasa onaylanmadan önce baÅŸta “Zafer Gazetesi” olmak üzere birçok gazeteye demeç veren Menderes gericilik ve irtica tehlikesinin artık ortadan kalktığını ilan etti ve kamuoyunda büyük bir sempati kazandı.
Toplumda Arapça Ezana karşı oluÅŸan olumlu havayı gözlemleyen CHP yaklaÅŸmakta olan Yerel Seçimleri de göz önüne alarak herhangi bir muhalefette bulunmadığı gibi yasayı da onayladı; ama Arapça Ezan Yasağı çıkartılırken olumlu yönde oylamış da olan CHP Genel BaÅŸkanı Ä°nönü, Cemal ReÅŸit EyüboÄŸlu, Cevdet Kerim Ä°ncedayı, Yusuf Ziya Ortaç ve Hasan ReÅŸit Tankut gibi önemli isimler bu yasağın kaldırılmasını öngören yasa görüÅŸülürken meclis oturumuna katılmadılar.
Menderes bunlarla da yetinmedi. Yerel Seçimlerden önce CHP döneminde hüküm giymiÅŸ tüm siyasi suçluları affetti ki bunların içinde Nazım Hikmet ve Kemal Tahir gibi önemli isimler de bulunuyordu. Ardından neredeyse her CHP’li isme tahsis edilen araçları israf olduÄŸu gerekçesiyle ellerinden aldı, Ä°smet Ä°nönü’nün Beyaz Treni ve Savarona Yatı halkın kullanımına açıldı. Ayrıca devlet dairelerinde Ä°smet Ä°nönü’nün izlerini sildirerek yalnızca Mustafa Kemal Atatürk’ün portrelerinin asılmasına dair genelge çıkarttı. BaÅŸlangıçta düÅŸük profilli bir BaÅŸbakan olduÄŸu için eleÅŸtirilen Adnan Menderes kısa sürede halkın gözünde büyük bir kahramana dönüÅŸmüÅŸtü.
Halk Menderes’in Kore kararını benimsemedi ama yine de destekledi
Adnan Menderes’in BaÅŸbakanlığı döneminde yaptığı en kritik hamlelerden biri meclise danışmadan yalnızca Bakanlar Kurulu’nda alınan kararla Kore’ye asker göndermesiydi. Halk nezdinde bu karar çok hoÅŸ karşılanmadı ve muhtarlık seçimlerinde alınan sonuç sonrası CHP toparlanır gibi oldu; ama Adnan Menderes elitleÅŸmiÅŸ bürokratik CHP kadrolarının halka inememesini fırsat bildi ve hızlıca halka giderek Demokrat Parti’nin imajını tekrar düzeltti. Bunun sonucunca belediye seçimleri CHP için tam bir kabusa dönüÅŸtü. Zafer sonrası Adnan Menderes ‘Balkon’ KonuÅŸmasında ÅŸu ifadeleri kullandı; “Türk Milleti Halk Partisini 14 Mayıs’ta iktidardan tasfiye etmiÅŸti, 3 Eylül’de de muhalefetten tasfiye etti”
Ticani Tarikatı ve Atatürk’ü koruma kanunu
Menderes iktidarının ilk yıllarında birçok önemli iÅŸ baÅŸarmıştı. Komünizmi yaydığı gerekçesiyle halk evlerini kapatması CHP’nin halkla temasını kesmiÅŸti ayrıca dış politikada özellikle ABD ile kurulan iyi iliÅŸkiler sayesinde ekonomi iyice rahatlamıştı. CHP mallarına el koyan yasa tasarıları ile 3 yıl içinde muhalefet partisinin tek parti döneminde el de ettiÄŸi malların büyük bölümü devlete geçmiÅŸti. Ä°ÅŸ Bankası gibi önemli bir kuruluÅŸa ise Atatürk’ün kiÅŸisel servet ve vasiyeti olduÄŸu için tepki toplamamak adına dokunulmamıştı.
CHP’ye karşı bu sert tutum, halk içinde olumlu anlamda büyük bir karşılık buluyordu; ama Ticani Tarikatı isimli bir yapı iÅŸleri zora sokmaya baÅŸlamıştı. Bu tarikatın mensupları Mustafa Kemal Atatürk’e ait büst ve heykelleri kırıyor, fotoÄŸrafları ise yakıyordu. Bu durum hem Demokrat Parti içindeki Kemalistleri hem de ordu içindeki grupları rahatsız ediyordu. Olayların istenmeyen bir yere varmasını engellemek adına Adnan Menderes harekete geçti. “Atatürk Aleyhine Ä°ÅŸlenen Suçlar Hakkında Yasa Tasarısı” hazırlandı ve hızlıca meclisten geçirildi buna göre; “Atatürk’ün anısına açıkça hakaret eden veya söven bir kimsenin, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile heykel, büst ve anıtlarına veyahut mezarına zarar veren, kıran, bozan veya kirleten kiÅŸilerin, bir yıldan beÅŸ yıla kadar hapis cezası ile cezalandırmaları...” öngörülüyordu. Bu yasa sonraları, baÅŸta Demokrat Parti olmak üzere birçok siyasi parti ve aydının aleyhine politik amaçlarla kullanılması tartışmalara neden olmuÅŸtu.
Menderes kendisinden kopan kimselere merhamet göstermedi
1955 yılı sonrası ekonomi de iÅŸler kötü gitmeye ve CHP eski alışkanlıklarından kurtularak halka temas etmeye baÅŸladı. Önceleri daha özgürlükçü bir parti programı benimseyen Menderes oy kaymasını görünce tedbir almaya karar verdi. Menderes’e beklenen fırsatı Kıbrıs’ta yaÅŸanan hadiseler verdi. Burada yaÅŸayan Türkler ENOSÄ°S ideali taşıyan Rumlar tarafından saldırıya uÄŸramış ve konu uluslararası bir meseleye dönüÅŸmüÅŸtü. Kıbrıs hadiseleriyle Menderes’in hükümeti daha milliyetçi bir çizgiye kaydı, milliyetçi söylem, sonunda 6-7 Eylül Olaylarının yaÅŸanmasına sebep olmuÅŸ; ama Demokrat Parti'yi yine de bu çizgiden alıkoymamıştı.
Demokrat Partili vekiller artık CHP’yi eleÅŸtirirken “Soyları sopları belli deÄŸil.” veya “Hangi kandan olduklarını bilmek isteriz.” gibi söylemler kullanıyordu. Muhalefete yönelik sert söylemler artarken Demokrat Parti’den de kopmalar baÅŸladı. Ä°lk ayrılan grup, KurtuluÅŸ Savaşı karamanı Fevzi Çakmak PaÅŸa’nın da içlerinde bulunduÄŸu bir ekiple Millet Partisi’ni kurdu. Bu partinin içinde Hikmet Bayur, Enis Akaygen, Kenan Öner, Mustafa Kentli, Osman Bölükbaşı, Osman Nuri Köni ve Sadık AldoÄŸan gibi önemli isimler bulunuyordu; fakat Menderes bu kopuÅŸu davaya büyük bir ihanet kabul etti ve gericilik iddiasıyla MP’ye kapatma davası açıldı. Bu davanın sonucunda MP kapatılarak siyasi arenanın dışına itildi
Adnan Menderes ile yollarını ayran bir diÄŸer önemli isimse Demokrat Parti’nin ağır toplarından ve aÄŸabeyi olarak görülen Fuat Köprülü olmuÅŸtu. Köprülü, Menderes ile yollarını ayırdıktan sonra ciddi savrulmalar yaÅŸamış ve bir ara eski partisi CHP ile de yakınlaÅŸmıştı. 1960 Darbesi sonrası Yassıada Mahkemelerinde 6-7 Eylül Olaylarından dolayı yargılanmış ve 1961 yılında Yeni Demokrat Parti ismiyle bir parti kurmuÅŸsa da baÅŸarılı olamamıştı. Menderes ve Fuat Köprülü siyaseten yollarını ayırdıktan sonra bir daha birbirlerini asla affedememiÅŸ hatta Yassıada Mahkemelerinde Köprülü’nün sözleri Menderes’in aleyhine delil olarak kullanılmıştı.
Türkiye 27 Mayıs 1960 yılında askeri darbe ile tanışıyor
1955 yılından sonra Menderes yaÅŸanan her ÅŸeye raÄŸmen halk desteÄŸini kaybetmeden korumayı baÅŸarmıştı. 1957 yılında girilen seçimlerde kendisine karşı kurulan ittifaka raÄŸmen Demokrat Partiyi sandıktan tek başına iktidar olarak çıkarmayı baÅŸarmıştı.
Seçimlerden hemen sonra ülkenin dış borçlarını erteletmeyi baÅŸaran Menderes, IMF ile de masaya oturmuÅŸtu. Yapılan anlaÅŸmalar sonrası ülke ekonomisi rahatlamaya baÅŸlamıştı; ama ülke içinde huzursuzluk had safhadaydı. Bürokrasi, ordu, talebeler ve muhalefet Adnan Menderes’e karşı tek vücut olmuÅŸtu. Hükümet içindeki popülizm, kifayetsiz politikacıların Demokrat Parti’de hızla yükselmesi, kurucuların politik olarak oyun dışında bırakılması gibi sebepler korkunç olaylara sebep oluyordu.
Demokrat Parti’nin siyaseti iyi bilen nezaket sahibi bölge vekilleri yerini mahalle aÄŸzıyla konuÅŸan kavgacı vekillere bırakmıştı, medyada ise Demokrat Parti’yi destekleyen seviyeli gazeteciler yerlerini provokatörlere bırakmıştı. Bunun sonucu olarak meclis kürsüsünden KurtuluÅŸ Savaşı kahramanı Ä°smet Ä°nönü asker kaçağı olmakla suçlanabildiÄŸi gibi KırÅŸehir’in il yapılması gibi komik kanunlar yasalaÅŸabiliyordu.
Bütün bunlar evvela öÄŸrenci hareketlerinin artmasına neden oldu. Adnan Menderes’in en büyük hatası siyaset ve medyada dizayn ettiÄŸi yeni sistemin kendisini yalnızlaÅŸtırdığını fark edememesiydi. Hatta Ankara’da kendisine karşı eylem yapan bir grup üniversite öÄŸrencisinin toplandığı eyleme giderek neden bu kadar öfkeli olduklarını sormak ihtiyacı duydu. Kalabalığın içindeki öfkeli genç -ki bu gencin daha sonra CHP Genel BaÅŸkanlığı da yapacak Deniz Baykal olduÄŸu söylenir ve kendisi de bu durumu inkâr etmemiÅŸti- BaÅŸbakan Menderes’in yakasını tutarak “Özgürlük istiyoruz!” diye bağırır. Menderes cevaben; “Bir BaÅŸbakanın yakasına yapışarak özgürlük istiyorum, diye bağırıyorsun. Bundan daha büyük bir hürriyet olabilir mi?” cevabını verir. Elbette bu hikâyenin gerçekliÄŸi tartışmaya açık; ama yine de Menderes’in bir ÅŸeyleri artık görmekten uzaklaÅŸmaya baÅŸladığını göstermesi açısından önemli bir örnek.
Tüm hadiselerin sonunda 27 Mayıs 1960 günü emir komuta zincirini kıran bir grup genç subay Demokrat Parti’yi askeri darbe ile devirdi. CumhurbaÅŸkanı ve BaÅŸbakan dahil olmak üzere önemli tüm isimler tutuklandı. Yassıada’da yapılan duruÅŸmalar sonucu 4 isme idam cezası verildi. Bu isimler; Celal Bayar, Adnan Menderes, Fatin RüÅŸtü Zorlu ve Hasan Polatkan idi. Celal Bayar’ın ilerlemiÅŸ yaşından dolayı cezası ömür boyu hepse çevrildi. Celal Bayar, Adnan Menderes, Fatin RüÅŸtü Zorlu ve Hasan Polatkan’a verilen cezalar ise uygulandı.
Adnan Menderes’in yaklaşık 10 yıllık BaÅŸbakanlık ve Demokrat Parti Genel BaÅŸkanlığı görevi 27 Mayıs 1960’ta sona erdi ve 17 Eylül 1961 yılında idam edilerek öldürüldü. Sonraları siyasi itibarı iade edilen Menderes’in kabri dönemin BaÅŸbakanı Turgut Özal’ın refakatinde devlet töreniyle Menderes’in icraatı olan Vatan Caddesi’nin hemen üst kısmında bulunan Topkapı Anıt Mezarlığına defnedildi.
Henüz yorum yapılmamış.