Nuri Pakdil en son röportajında neler söyledi?
Follow @dusuncemektebi2
Türk edebiyatının önemli isimlerinden Nuri Pakdil tedavi gördüğü hastanede 85 yaşında vefat etti. Pakdil, en son röportajını geçen yıl Makas dergisi'ne vermişti.
Türk edebiyatının önemli isimlerinden biri olan Nuri Pakdil tedavi gördüÄŸü Ankara Åžehir Hastanesinde 85 yaşında vefat etti.
Yedi Güzel Adam’ın aÄŸabeyi olan Nuri Pakdil, geçmiÅŸten bugüne edebi ve siyasi hayatını geçen yıl Makas dergisi için deÄŸerlendirdi. Kendisini Müslüman devrimci olarak tanımlayan büyük Üstad Nuri Pakdil, Türkiye’nin, özellikle OrtadoÄŸu için tartışılmaz bir iÅŸlevi olduÄŸunu belirterek, “gençlerimize ve geleceÄŸimize hep umutla bakıyorum.” demiÅŸti.
Ä°ÅžTE O RÖPORTAJ
İdeolojimiz Ortaktı
Edebiyat dünyasının ‘Yedi Güzel Adam”ı nasıl birleÅŸti? Ä°smi kim buldu? Yedi Güzel Adam’ın aÄŸabeyi olarak bunları sizden dinlemek isteriz...
“Yedi Güzel Adam” adı, Cahit’in bir ÅŸiirinden esinlenilerek, adeta bizim bir simgemiz oldu. Yedi Güzel Adam’ın arkadaÅŸlığı MaraÅŸ Lisesi’ndeki öÄŸrencilik yıllarında baÅŸlamış, Ankara’da ve Ä°stanbul’da gitgide artarak, yoÄŸunluk kazanmıştır. Åžunu vurgulamak isterim: Ä°deolojimiz ortaktı. Hepimiz sapına kadar Ä°slam devrimcileriydik. Biz her zaman, yazmayı ve düÅŸünceyi önceledik. Zamanla farklı kulvarlarda ilerleyenlerimiz oldu, ama herkes yapmak istediÄŸini en iyi yapanlardandı. Öykü yazan iyi öykücü, ÅŸiir yazan en iyi ÅŸair, deneme yazan iyi denemeci oldu.
Peki, Edebiyat dergisi nasıl çıktı?
Cumhuriyet döneminde, insanımız ve tarihi birikimi arasındaki baÄŸlantı koptu. Halkın inançları dışında, halka karşı bir edebiyat oluÅŸtu. Tüm düÅŸün, sanat ve edebiyat mirasına yabancılaÅŸmış, 1923’ten öncesini yok sayan bir ‘koÅŸullandırma’ yeni kuÅŸakların boynuna bir daraÄŸacı ipi gibi geçirilmek istendi. Edebiyat dergisi, bu koÅŸullandırmayla uyuÅŸturulan yeni kuÅŸaklarla iletiÅŸim kurmak için yayımlandı. Edebiyat’ın çizgisi köktenci bir çizgiydi. Muhalifti, Edebiyat’ta yazan arkadaÅŸlar, uygarlığımızı canlandırma gereÄŸinin bilinci içinde yazıyorlardı. Bu çalışmalar, geriye dönüÅŸ deÄŸil; aksine çağı, geleceÄŸi uygarlık yaklaşımıyla saptama, yorumlama ve ulusumuzun konumunu belirleme eylemiydi.
"Yerli Edebiyatın Varoluş Savaşıydı"
Edebiyat dergisini çıkarırken kullandığınız “yeni sözcükler kullanma” yaklaşımının amacı neydi? Biraz bahseder misiniz?
Bu, Edebiyat’ın çıkış amacıyla baÄŸlantılı bir yaklaşımdı. Biz, yeni kuÅŸaklarla iletiÅŸim kurmak istiyorduk. Yerli edebiyatın varoluÅŸ savaşıydı bu. Bu varoluÅŸ savaşı da yıpranmamış, pörsümemiÅŸ, eskimemiÅŸ bir dille, gerçekten yepyeni bir söylemle verilebilirdi. Yeryüzündeki tüm inananların birlikteliÄŸi yeni kavramlarla, yeni kelimelerle savunulmalıydı. O tarihte kullandığımız dilin ÅŸimdi artık günlük dil haline geldiÄŸini görüyorum. Bu da tutumumuzun doÄŸruluÄŸunu kanıtlıyor.
Biz edebiyatı sadece güzel söz üretme eylemi olarak görmedik, görmüyoruz. Edebiyat, bir duruÅŸ, bir tutum alış, karşı koyuÅŸ, muhalefet aracıdır. Edebiyat dergisi de emek sömürücülerine, kara-siyasaya karşı bir duruÅŸ sergilemiÅŸtir. Biz yerli düşünceyi, dinimizin ebedî ilkelerini yeni Türkçe ile insanımıza sunarak; Ä°slam’ın öÄŸretisel, tarihsel, evrensel, özgürlükçü, ilerici özünü, yeni kavramlarla, yeni kelimelerle ifade ederek bu oyunu bozduk.
"Batılılaşmaya Karşıyım"
Edebiyat klasiklerini okumayı ve klasik Batı müziÄŸini dinlemeyi öneriyorsunuz. Fakat Batı’ya karşısınız? Bu ikilemi biraz açabilir misiniz?
Nuri Pakdil, BatılılaÅŸmaya ve Batı taklitçiliÄŸine karşıdır. Batı’nın edebi deÄŸerlerinin, düÅŸünce hareketlerinin okunması, incelenmesi taraftarıyım. Nitekim ben özellikle Rus ve Fransız edebiyatının bütün büyük eserlerini hassasiyetle okumuÅŸ bir insanım. Fransızcadan çeviriler de yaptım.
Günümüz yazarları ve ÅŸairlerinden kimleri takip ediyorsunuz?
Ä°nsanı anlamaya, insanı yorumlamaya çalışan yazarlara ilgi duyuyorum. Bir yazarı, bir ÅŸairi takip edebilmem için, önce o yazarın, o ÅŸairin diline özen göstermesi gerekir. Ä°nsanı anlamaya, yorumlamaya çalışması, ele aldığı konuları uygarlık baÄŸlamında deÄŸerlendirmesi gerekir.
Peki, size göre yazar toplumsal sorunları hangi ölçüde ve nasıl ele almalı?
Bir yazar ya da ÅŸair çalışmalarında toplumsal sorunların hepsine yoÄŸun biçimde eÄŸilmelidir; tüm toplumsal olaylara ve insan iliÅŸkilerine yoÄŸun ilgi göstermelidir. Çağının tanığı olan sanatçı, önce savaÅŸları körükleyen kara-siyasa haydutlarına karşı koymalı, kara-siyasayı besleyen, insanı sömüren kirli mülkiyet ile hesaplaÅŸmalıdır. Åžiir, oyun, deneme, öykü, roman, bütün türler, mutlaka yeryüzünün ÅŸimdiki veçhesini deÄŸiÅŸtirmeye yönelik olmalıdır; içerik çok ağırlıklı, çok dayanıklı, çok devrimci öÄŸelerle donatılmalıdır.
"İslamcı İktidar, Adalet Temelinde Hareket Eder"
Kendinizi devrimci olarak nitelendiriyorsunuz. Peki ‘iktidar’ kavramına bakış açınız nedir?
Bugün dünyanın her tarafında, Batılı ve Batıcı iktidarların ürünü olan kan ve gözyaşı vardır. Kan ve gözyaşı, ancak Ä°slamcı iktidarlar döneminde sona erecektir. Bu gerçekler emperyalistlerin propagandaları ile örtülmeye çalışılmaktadır. Ä°slamcı iktidar, eÅŸitlik ve adalet temelinde hareket eder. Allah’ın koyduÄŸu yasaları esas alır. Yönetimdekiler mutlak güç sahibi deÄŸildir. Onları baÄŸlayıcı ilkeler vardır. Ä°nsanlar eÅŸittir.
"Bilinç Ä°çinde DüÅŸünmeye Onunla UlaÅŸtık"
Büyük DoÄŸu dergisi ve Necip Fazıl Kısakürek’in sizin için önemi nedir?
Büyük DoÄŸu dergisini okumaya baÅŸladığımda ortaokul birinci sınıftaydım. Teyzemin, o yıl lise son sınıfa gitmekte olan oÄŸlu okumam için vermiÅŸti. Üstad Necip Fazıl’ın kitaplarının ve Büyük DoÄŸu dergisinin ideolojik baÄŸlamda ufkumun açılmasına ve yazarlık oluÅŸumuma büyük etkisi olmuÅŸtur. Necip Fazıl Kısakürek, bir ÅŸair, bir üslupçu yazar olmasıyla birlikte, çok duyarlı bir tarih bilincine de sahiptir. Tarih bilinci içinde düÅŸünmeye onunla ulaÅŸtık. GetirdiÄŸi eleÅŸtirel ölçülerle yabancılaÅŸmaya yiÄŸitçe karşı koymuÅŸ, uygarlığımızı savunmuÅŸtur.
DiriliÅŸ dergisi ve Sezai Karakoç için ne düÅŸünürsünüz?
Edebiyat dergisi çıkmadan yıllarca önce, DiriliÅŸ dergisi de içinde bulunduÄŸumuz ve emeÄŸimizin olduÄŸu bir dergidir. Her sorumlu insan, Ä°slam davasına kendi meÅŸrebince omuz vermiÅŸtir.
"Ä°slam BaÅŸtan Sona Güzelliktir"
Ä°slam ile sanat iliÅŸkisi üzerine neler söyleyebilirsiniz?
Sanatın, edebiyatın iÅŸlevi, tüm sömürülere karşı durmaktır. En genel anlamda sanata, edebiyata yakın olmakla ve sanatı, edebiyatı savunmakla ortaya koyabiliriz. Ä°slam baÅŸtan sona güzellik demektir. Yüce Allah bir ayette, “Yaptığınız iÅŸi güzel yapın; Allah iÅŸini güzel yapanları sever.” buyurmaktadır. Ulu Önderimiz, Yüce Peygamberimiz Hazreti Muhammed (s.a.v), “Allah güzeldir, güzel yapılmış olanı sever” buyurmaktadır. Yüce dinimiz, sonsuz güzelliktir, sınırsız estetiktir.
Mektup yazmayı çok sevdiÄŸinizi biliyoruz. Bu alışkanlığınızı devam ettiriyor musunuz?
Mektuplar, düÅŸünce ile eylem arasında kurulan köprülerdir. Benim mektuplarım, kendini muhatap kabul eden her insana, sorumluluÄŸu paylaÅŸma, kalemin yükünü üstlenme çaÄŸrısıdır. Åžimdi de mektup yazmaya devam ediyorum. Gelen bütün mektupları titizlikle cevaplıyorum. MektuplaÅŸmalarla, ülkü, yeni aÅŸamalara varabilir. Özellikle, insanın eyleminden koparılıp, çevresinden soyutlanıp bir tür yanlışlığa itelenmek istendiÄŸi dönemlerinde çok oluyor yazılan mektuplar.
"Yerli DüÅŸünceyi Savunan Yazarları Okumalıyız"
Gençlere ne gibi önerilerde bulunabilirsiniz? Neler okumalılar?
Gençlerimizden mümkün olduÄŸunca hiç kimseyle tartışmamalarını fakat düÅŸünmelerini ve baÅŸkalarını da düÅŸündürmelerini istiyorum. Çünkü günümüzde insanlar o kadar yanlış ÅŸartlanmalarla parçalanmış durumdalar ki bunları yumuÅŸaklıkla yaklaÅŸtırabiliriz birbirine. Bulaşıcı bir hastalıktır, insanın bozulması. Çabuk geçiyor, birinden ötekine bu hastalık. Nasıl geçilir bu salgının önüne? DüÅŸünüyor muyuz? Ä°lk ÅŸart düÅŸünmektir. Onun için de ilk iÅŸimiz düÅŸünmek olmalıdır. Zaten Kur’an-ı Kerim’de de “Hiç düÅŸünmez misiniz?” ayeti yer almaktadır. DüÅŸünen insan bu niteliÄŸi ile her ÅŸeye tanık oluyor demektir.
Öncelikle Kutsal Kitabımızı okumalıyız. Kutsal Kitabımız, insana sürekli olarak ruhunun gereksinmelerini duyurmaya çalışır, insanı iç dünyasını yorumlamaya çağırır. Bunun için, Kutsal Kitabımızı okudukça bilincimiz geniÅŸler, evrensel boyutlara ulaşır. Evrensel bir görevle yüklü olduÄŸunu anlar insan Kutsal Kitabı her okuyuÅŸunda.
Türkçeye çevrilmiÅŸ Batı ve DoÄŸu klasiklerini okumalıyız. Klasik eserler çaÄŸların aşınmalarından etkilenmeksizin günümüze deÄŸin gelen, hâlâ beÄŸenilen, çağının düÅŸünce yönsemelerini de bir bakıma yansıtan yapıtlardır, klasiklerin okunması onun için gereklidir. Yerli düÅŸünceyi savunan yazarları okumalıyız. Türkiye’nin üzerine çöken yüzyıllık karanlıktan kurtulması için, aydınlık bir Türkiye’nin oluÅŸması için mutlaka okumalıyız.
"Hasta Dünyayı Ä°yileÅŸtirecek Tek Çare O’dur"
Bir hayaliniz ve hedefiniz var mı? Nasıl bir Türkiye istersiniz?
Benim büyük düÅŸüm, putun ve putçuluÄŸun olmadığı, Ä°slam ideolojisinin egemen olduÄŸu, barış ve esenlik içinde bir Türkiye görmektir. Yeryüzündeki tüm Müslümanların birliÄŸinin saÄŸlandığını görmektir; Kudüs’ün esenliÄŸe çıktığını görmektir. Dünya, tüm yeryüzü, eninde sonunda, Ä°slami düÅŸünceye doÄŸru mutlaka evrilecektir. BaÅŸka çaresi kalmamıştır. Ä°slam düÅŸüncesi, hasta dünyayı iyileÅŸtirecek tek çaredir. Ben Türkiye’nin, özellikle OrtadoÄŸu için tartışılmaz önemde bir iÅŸlevi olduÄŸunu görüyorum ve bu baÄŸlamda gençlerimize ve geleceÄŸimize hep umutla bakıyorum ve önemsiyorum.
“Nuri Pakdil: Yerli Edebiyatın VaroluÅŸ Savaşıydı”, Makas dergisi, Nisan-Mayıs 2018, sayı 1.
Röportaj: Ezgi Aşık
Henüz yorum yapılmamış.