Özel / Analiz Haber
Suç ile Masumiyet arasında dağılmış 2 insanın hikayesi; Léon: The Professional
Follow @dusuncemektebi2
Bir insanın yaşamına son vermek mi büyük suçtu yoksa bir insanın yaşamına son vermesine neden olmak mı?
Luc Besson, benim için özel bir yönetmen olup çıkmıştı. Ancak 1994 yılının sonunda tamamlanan bir film, daha fazlasını vadediyordu. Leon: The Professionel!
Filmi önce sinemada, sonra sinema tutkunu bir arkadaşımın evinde farklı gruplarla birkaç kez üst üste seyretme şansım oldu.
Neydi bu filme beni bağlayan? Luc Besson kamerası sokaklarda değil, insan ruhunun derinliklerinde dolaşıyordu…
Suç ve masumiyet…
Şeytan ve melek…
Bir insanın yaşamına son vermek mi büyük suçtu yoksa bir insanın yaşamına son vermesine neden olmak mı?
Leon insanların yaşamına son vermenin aracı olurken, Mathilda; Leon’un yaşamına son vermesinin nedeni oluyordu.
O halde filmin hikayesini, profesyonel bir katil ile 12 yaşındaki masum bir kızın dostluğu diye anlatmak mümkün müydü?
Luc Besson’un da böyle bir derdi yoktu zaten!
O, Tolstoy gibi bir roman yazmış. Ancak kelimelerini kaybetmiş, fakat anları kamerasına kaydetmiş bir yazardı.
Tıpkı Tolstoy’un cümleleri gibi;
“Belki de anlattıklarım, her ruhun derinlerinde uyuklayan ve açığa vurulmaması gereken şu kötü gerçeklerdendir. Çünkü bunlar sadece zarar verirler, şarabı bozmaması için nasıl fıçının dibindeki tortu şaraba karıştırılmazsa bunlara da dokunulmamalıdır. Ama sakınacağımız kötülük nerede? Benzemeye çalışacağımız güzellik nerede? Kim alçak ve kim kahraman? Her şey iyi ve her şey kötüdür.”
Luc Besson açığa vurulmaması gerekenleri gün ışığına çıkarmış, kiralık bir katilden sevilesi bir kahraman yaratmıştı; Leon: The Professionel!
İtalyan göçmeni bir tetikçi. Arkasında bir kadın hikayesi olan hayatını bırakmış, Amerikanın gökdelenlerinin arasındaki bir İtalyan mahallesinden ‘iş’ alarak yuvarlak siyah gözlüklerinin arkasında bir hayat sürdürmektedir.
Sade, göze batmayan, dikkat edilmeyen bir hayat…
Dostoyevski der ki:
“Bazen hayatta öyle karşılaşmalar olur ki, hem de hiç tanımadığımız insanlarla, bir tek sözcük bile konuşmadan, birdenbire, tek bir bakışla ilgilenmeye başlayıveririz.”
Leon ile Mathilda’nın karşılaşması da böyle bir karşılaşmadır.
Bu karşılaşmanın ardından kısa bir süre sonra Mathilda’nın bütün ailesi öldürülür.
Ve Mathilda buna üzülmeyen oniki yaşında bir çocuktur. Yalnızca küçük erkek kardeşi dışında… Filmin tek masumu!
Mathilda intikam almak için öldürmeyi öğrenmek ister. Leon kendine bir amaç bulabilmek için ‘kök salmak’.
İkisi de istedikleri hiçbir şeye sahip olamazlar, sahip olmak istedikleri tek şeyi ise kaybederler; birbirlerini.
Masum hayatlar da sürmek mümkündü. Ancak Tolstoy’un dediği gibi “Mutluluklar sıradan ve birbirine benzer, mutsuzluklar kendine özgü” ve yazılmaya değerdi.
Suç ile masumiyet arasına dağılmış iki insanın hikayesi…
Luc Besson’un bu filmdeki kahramanları 25 yıldan bu yana, izleyenleri insan ruhunun karanlık kuytularında gezdirmeye devam ediyor.
Leon rutinine ve doğasına ihanet ettiğinde İtalyan dostu uyarıyor “Değişiklik iyi değildir Leon!”.
Mathilda kendi cinsinin her yaşta yaptığı gibi ‘küçük bir değişiklik’ istiyor Leon’dan ‘beni de yanına al’…
Sonu mutlu olmayan bir masal izletiyor bize ‘The Professional‘…
Hiçbir Mathilda’nın zayıf kolları, hiçbir Leon’u kurtarmaya yetmiyor!
Müellif: Hakan Tinin / Diken.com
Henüz yorum yapılmamış.