Sosyal Medya

55 yıl önce Trump kadar çılgın ABD Başkanı Johnson'ın tehdidi askeri operasyonumuzu durdurmaya yetmişti

Kaynak: Independent Turkish



Türkiye ‘Pınar Barış Harekâtı’ sürecine giden yolda birçok badire atlattı. YaÅŸadığı zorlukların en başında stratejik ortağı ve müttefiki ABD’nin bu operasyonda Türkiye’ye karşı nasıl bir tavır alacağı geliyordu. YPG ve unsurlarının Fırat’ın doÄŸusundan temizlenmesine dair talebin gerçeklemesi için bölgeyi kontrolü altında tutan ABD ile ikili iliÅŸkileri, asker kökenli Savunma Bakanı Hulusi Akar yürüttü ve zaman zaman sürecin tıkanma noktasına geldiÄŸini basın önünde açıklamaktan kaçınmadı. Sürecin bir diÄŸer yakın takipçisi ise bizzat CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’dı ve yaptığı açıklamalar ne sitemkâr ne de pasif bir diplomatik bir dildi. CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan doÄŸrudan doÄŸruya ÅŸu açıklamaları yapıyordu;

“Anlaşılan o ki müttefikimiz bizim için deÄŸil, terör örgütü için güvenli bir bölge oluÅŸturmanın peÅŸinde. Böyle bir anlayışı reddediyoruz. Eylül ayı bitmeden Fırat’ın doÄŸusunda kendi askerlerimizle fiilen güvenli bölge oluÅŸumunu baÅŸlatmamış olursak artık kendi yolumuza gitmekten baÅŸka çaremiz kalmayacaktır”

BaÅŸta çoÄŸu kiÅŸi bunun bir blöf olduÄŸu kanaatindeydi ve durumun ters tepeceÄŸini söylüyordu; çünkü bu kumarın bir benzerini 55 sene önce de oynamış ve kaybetmiÅŸtik. O günlerde de hayati bir operasyon yapmamız gerekiyordu ve ABD’nin başında o zamanlarda da en az Donald Trump kadar çılgın bir ABD BaÅŸkanı bulunuyordu.

Pınar Barış Harekatının, Türkiye halkı için önemini daha iyi anlayabilmek için takvimleri 55 yıl öncesine, hikâyenin başına götürmek gerekiyor.

Küçük Amerika olarak tanınan Türkiye zafiyet içinde

27 Mayıs 1960 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki bir grup genç subay emir komuta zincirini kırarak askeri darbe gerçekleÅŸtirdi ve ülkeyi 10 sene kesintisiz idare eden Demokrat Parti Hükümetlerine son verdi. Darbe gerçekleÅŸtikten çok kısa bir süre sonra darbecilerden beklenmeyecek hoÅŸgörü ve çoÄŸulculukta bir anayasa hazırlandı. Öte yandan binlerce vatandaÅŸ Demokrat Parti ile geçmiÅŸte iltisaklı bulunarak tutuklanıp cezaevine gönderildi. Yine on binlerce devlet memuru Demokrat Parti ile iliÅŸkide olduÄŸu iddiasıyla ihraç edilerek devlet kademesinden uzaklaÅŸtırıldı.

Darbecilerin bütün baskı ve giriÅŸimlerine raÄŸmen halkı hesaba katamamaları kendilerine pahalıya mal oldu; çünkü yapılan ilk serbest seçimde ordu tarafından desteklenen CHP, birinci parti olsa da tek başına hükümet kuracak çoÄŸunluÄŸu elde edemedi. Daha tehlikelisi ise; Demokrat Parti’nin devamı olarak görülen partilerin birleÅŸmesi durumunda yalnızca hükümet kurmuyordu, aynı zamanda anayasayı deÄŸiÅŸtirecek güce de ulaşıyordu. Bunun üzerine asker aba altından tekrar ‘dipçik’ gösterdi ve Ä°smet Ä°nönü BaÅŸbakanlığında hükümet kuruldu. Sonrasında da Cemal Gürsel Dördüncü CumhurbaÅŸkanı seçildi.

Askerin tüm müdahalelerine raÄŸmen her zoraki sitemde olduÄŸu üzere iÅŸler yine istenildiÄŸi gibi gitmedi. Ülke önce Albay Talat Aydemir’in darbe giriÅŸimlerine maruz kaldı. Kendisine Enver PaÅŸa’nın Bab-ı Ali Baskınını örnek alan Harbiye Komutanı Albay Aydemir çoÄŸu talebelerden oluÅŸan askerleriyle 1962 ve 1963 yılında iki darbe teÅŸebbüsünde bulunmuÅŸ ve idam edilerek durdurulabilmiÅŸti.

Ekonomik bunalım, istikrasız hükümet ve zorlu bir bürokratik oligarÅŸi ile ciddi manada sarsılan Türkiye 21 Åžubat 1964’te bambaÅŸka bir tehlike atlattı. Mesut Suna isimli bir vatandaÅŸ Ä°smet Ä°nönü, BaÅŸbakanlık Binasından çıkış yapmak üzere olduÄŸu bir sırada elindeki tabancayla 3 el ateÅŸ etti. Neyse ki Ä°nönü yara almadan kurtulmayı baÅŸardı; ama bu olay ve 1960’tan beri yaÅŸananlar Küçük Amerika olarak anılan Türkiye’nin siyasi itibarını içerde ve dışarda ciddi manada zaafa uÄŸratmıştı.

ENOSÄ°S hayali kuranlar harekete geçti

Yassıada’da Adnan Menderes’in yargılandığı davalardan biri de 6-7 Eylül olaylarını azmettirmekti. Olayda Adnan Menderes’in dahli olup olmadığı bugün de süren bir tartışma konusu; ama o istenmeyen olaylar, Kıbrıs’ın Rumlar tarafından tamamen iÅŸgal edilme fikri olan ENOSÄ°S hayali ile ateÅŸlenmiÅŸti. O sırada Ä°ngiltere’de müzakerelerde bulunan Fatin RüÅŸtü Zorlu’dan gelen haberlerin çok da iyi olmaması süreci istenmeyen bir noktaya getirmiÅŸti. Ä°ç politikada aşırı grupların engellenememesi üzerine Taksim ve civarındaki Rum vatandaÅŸların ev ile dükkanları yaÄŸma edildi. Birçok Rum kadını tecavüze uÄŸrarken yine sayısız Rum kökenli Türkiye vatandaşı çıkan olaylarda yaralandı.

Bu süreçten sonra Kıbrıs meselesi çözülemedi; ama ‘YeÅŸil Ada’ olarak adlandırılan adada iki toplumlu yapının temelleri atıldı. 1960 sonrası; yaÅŸanan darbe, darbe teÅŸebbüsleri, ekonomik kriz, hükümet bunalımları ve suikast giriÅŸimi ile beraber ENOSÄ°S hayali kuran fanatik Rumlar YeÅŸil Ada’da tekrar harekete geçti.

Kanlı Noel olayları

Kıbrıs’ta 4 Aralık 1963 yılında Markos Drakos’un heykelinin bulunduÄŸu bölgeye kimliÄŸi bilinmeyen kiÅŸiler tarafından el yapımı bomba atıldı. Olayın Türkler tarafından yapıldığını iddia eden Rumlar bildiriler yayınlayarak propagandaya baÅŸladı. 20 Aralık gecesi 2 Türk kurÅŸunlanarak öldürüldü. Ertesi gece Rum polisi bir Türk kadın ve yanında bulunan adamı da vurarak öldürdü. Türkiye olaylara müdahil olarak Yunanistan ve Ä°ngiltere’yi olaylara acil müdahale etmeye davet etti. AteÅŸkes saÄŸlandığı ilan edilmiÅŸse de 24 Aralık gecesi o korkunç olay gerçekleÅŸti. Kıbrıs’ta bulunan Türk Alayı’nda görev yapan Binbaşı Nihat Ä°lhan’ın eÅŸi ve 3 çocuÄŸunun hunharca katledildiÄŸini gösteren fotoÄŸraf Türk halkında deprem etkisi yaratmıştı.

Kanlı Noel olayının dışında da bazı elim hadiseler yaÅŸandı. Rum saldırılarının ‘YeÅŸil Hat’ olarak belirtilmiÅŸ sınırının ötesine geçmesi yasaktı. Bir Ä°ngiliz generalinin yeÅŸil kalemiyle çizilmesinden dolayı bu ismi almıştı. Fakat Rumlar bu YeÅŸil Hattı da geçerek Türk köylerine baskınlar düzenlemiÅŸti. 1 Åžubat 1964’te Kıbrıs BaÅŸpiskoposu Makarios’un Kıbrıs Devlet BaÅŸkan Yardımcısı olarak görev yapan Fazıl Küçük’ü tanımadığını açıklaması artık ipleri tamamen kopma noktasına getirmiÅŸti.

Genelkurmay: Türk Ordusu Kıbrıs’a harekât yapacak güçte deÄŸil

YaÅŸanan olaylar sonrası Türk kamuoyu ayaÄŸa kalktı. Yapılan gösteriler ile hükümetin biran evvel harekete geçmesi isteniyordu. Dönemin BaÅŸbakanı Ä°smet Ä°nönü TSK’ya Kıbrıs Adası’na yapılacak bir harekât için biran evvel hazırlıkların yapması emrini verdi. Ä°lerleyen günlerde BaÅŸbakan Ä°smet Ä°nönü’ye Genelkurmay BaÅŸkanlığından bir rapor geldi. Rapora göre Türk ordusu Kıbrıs’a askeri bir harekât yapacak güçte deÄŸildi. Yalnızca 900 paraÅŸütçü askeri bulunuyordu ve en kötüsü çıkarma gemileri yoktu. Tanklar ve askeri mühimmat ancak ÅŸileplerle taşınabilirdi ki bu tam bir facia demekti.

Ä°smet Ä°nönü raporu aldıktan sonra ciddi bir endiÅŸeye kapıldı; fakat bu durumu kamuoyuna yansıtmadan meseleyi masa başında çözmeye karar verdi. Ä°ki NATO müttefiki olan Yunanistan ve Türkiye’nin karşı karşıya gelmesi durumunda ABD’nin araya girerek bir çıkar yol bulacağını düÅŸünerek hareket etmeye baÅŸladı. Bunun için 1964 yılında Time Dergisi muhabirini BaÅŸbakanlığa davet ederek ona bir açıklama yaptı. Olaylara itidalle yaklaÅŸmasıyla tanınan Ä°nönü ÅŸu sözleri sarf etti;

“Müttefiklerimiz ittifakın dağılması için çalışmakta olan uzak devletler ile yarış etmektedirler. Biz ittifak bozulmasan diye sonuna kadar sabrediyoruz. Müttefiklerimiz bu ittifakı dağıtma gayretlerinde muvaffak olurlarsa, yeni ÅŸartlarda yeni bir dünya kurulur, Türkiye de bu yeni dünyada kendi yerini alır...”

Ä°nönü, bu açıklama sonrası bir yandan da orduya harekete geçmesi talimatı verdi. Bu emirden sonra TSK Adana’ya askeri sevkiyat sürecini hızlandırdı. Ordunun askeri sevkiyatı bir gövde gösterisine dönüÅŸmüÅŸ, halk da MehmetçiÄŸin yanında sokaklara dökülmüÅŸtü. Büyük sevinç gösterileri arasında muhalefet ve iktidar kenetlenmiÅŸ, CumhurbaÅŸkanı Cemal Gürsel “Türk Milleti ateÅŸten de ateÅŸ etmekten de korkmaz!” açıklamalarıyla iyiden iyiye bir operasyonun sinyallerini veriyordu.

ABD’ye biz adaya gireceÄŸiz mesajı gönderdik

Ä°smet Ä°nönü bir yandan Adaya askeri operasyon yapacağı mesajı verirken bir yandan da ABD’nin tavrını öÄŸrenmek istiyordu. Bunun için Amerikan Büyükelçisi Raymond Hare, BaÅŸbakanlığa çaÄŸrılarak Türk Ordusunun Kıbrıs’ın kıyı bölgelerine askerî harekât yapacağı kendisine bildirildi. Raymond durumu baÅŸkente iletip cevap almak için BaÅŸbakan Ä°nönü’den müsaade alarak ayrıldı.

Mesaj acil koduyla baÅŸkente ulaÅŸtı. Mesajı alan ABD BaÅŸkanı Lyndon B. Jonhnson Teksaslı bir güneyliydi. BaÅŸkan Kennedy'nin bir suikast sonucu öldürülmesi sonucu BaÅŸkan Yardımcısı iken BaÅŸkan olmuÅŸtu. Johnson zaman zaman giydiÄŸi kovboy çizmeleri ve ÅŸapkası ile sıradışı bir baÅŸkandı. Sert bir mizacı ve 2 metrelik boyu ile iri bir cüsseye sahipti, çılgın bir BaÅŸkan olarak tanımlanan Johnson zaman zaman yerel ağızla kaba konuÅŸmalarıyla da biliniyordu. Özetle bugün Donald Trump’tan kendisini ayıran belirgin özelliÄŸi Cumhuriyetçi deÄŸil, Demokrat Parti’nin BaÅŸkanı olmasıydı. BaÅŸbakan Ä°smet Ä°nönü’nün mektubunu aldığında yardımcılarına oldukça kaba ifadelerin bulunduÄŸu bir mektup yazdırdı;

“... DiÄŸer taraftan, Bay BaÅŸbakan, NATO vecibelerine de dikkat nazarınızı celp etmek mecburiyetindeyim. Kıbrıs'a vaki bir Türk müdahalesinin Türk-Yunan kuvvetleri arasında askeri bir çatışmaya müncer olacağı hususunda zihninizde en ufak bir tereddüt olmamalıdır. DışiÅŸleri Bakanı Rusk, Lahey'de yapılan son NATO Bakanlar Konseyi toplantısında, Türkiye ile Yunanistan arasında bir harbin "kelimenin tam manasıyla düÅŸünülemez" olarak telakki edilmesi gerektiÄŸini beyan etmiÅŸti. NATO'ya iltihak esası icabı olarak, NATO memleketlerinin birbirleriyle harp etmeyeceklerini kabul etmek demektir. Almanya ve Fransa NATO'da müttefik olmakla yüzyıllık husumet ve düÅŸmanlıklarını gömmüÅŸlerdir; aynı ÅŸeyin Yunanistan ve Türkiye'den de beklenmesi gerekir. Ayrıca, Türkiye tarafından Kıbrıs'a yapılacak askeri bir müdahale Sovyetler BirliÄŸi'nin meseleye doÄŸrudan doÄŸruya karışmasına yol açabilir. NATO müttefiklerinizin tam rıza ve muvafakatleri olmadan Türkiye'nin giriÅŸeceÄŸi bir hareket neticesinde ortaya çıkacak bir Sovyet müdahalesine karşı Türkiye'yi müdafaa etmek mükellefiyetleri olup olmadığını müzakere etmek fırsatını bulmamış olduklarını takdir buyuracağınız kanaatindeyim.”

BaÅŸkan Johnson Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunu çözmeye çalışmıyor, Kore çıkartmasında yüzlerce ÅŸehit vermiÅŸ Türkiye’yi alenen tehdit ediyordu. Johnson, yalnızca Türkiye’nin Sovyet tehdidine karşı yalnız kalacağı tehdidi ile yetinmeyerek Kıbrıs operasyonunda ABD silahlarının da kullanılamayacağını belirtiyordu;

“...Aynı zamanda, Bay BaÅŸkan, askeri yardım sahasında Türkiye ve BirleÅŸik Devletler arasında mevcut iki taraflı AnlaÅŸma'ya dikkatinizi çekmek isterim. Türkiye ile aramızda mevcut Temmuz 1947 AnlaÅŸmasının 4'üncü maddesi mucibince, askeri yardımın veriliÅŸ maksatlarından gayrı gayelerde kullanılması için Hükümetinizin, BirleÅŸik Devletlerin muvafakatini alması icap etmektedir. Hükümetiniz, bu ÅŸartı tamamen anlamış bulunduÄŸunu muhtelif vesilelerle BirleÅŸik Devletlere bildirmiÅŸtir. Mevcut ÅŸartlar tahtında Türkiye'nin Kıbrıs'a yapacağı bir müdahalede Amerika tarafından temin edilmiÅŸ olan askeri malzemenin kullanılmasına BirleÅŸik devletlerin muvafakat etmeyeceÄŸini samimiyetimle ifade etmek isterim.”

Ä°smet Ä°nönü hükümeti tepki verir gibi gözükse de ABD BaÅŸkanının bu mektubuna karşı çaresiz kaldı Türk halkı büyük bir acziyet ve hayal kırıklığı duygusu içinde bunu toplumsal belleÄŸine kaydetti. 1974 Kıbrıs Harekâtı gerçekleÅŸmiÅŸ olmasına raÄŸmen 1963-4 ve 1965 yıllarında gerçekleÅŸen hadiselerin açtığı yaraları asla unutamadı.

CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan: Pınar Barış Harekâtı BaÅŸlamıştır

Fırat’ın doÄŸusuna bir askeri operasyonun baÅŸlayıp baÅŸlamayacak olması uzun süre kamuoyunu meÅŸgul etti. Kimileri ABD’nin Türk yetkililerini oyaladığını söylerken bir kesim ise Türk hükümetinin blöf yaptığını iddia etti. Tüm bu tartışmaların arasında ABD BaÅŸkanı Donald Trump’ın olumsuz bir açıklaması sonrası ikinci Johnson Mektubu vakası yaÅŸanması da ihtimaller arasındaydı. ABD BaÅŸkanı Trump’ın yaptığı açıklamalar ise birbiri ile çeliÅŸir nitelikteydi.

ABD BaÅŸkanının çeliÅŸkili açıklamaları sonrası gözler hükümetin ne yapacağına çevrildi. Yine geri adım mı atılacaktı; yoksa bu kez harekete mi geçilecekti, tüm bu soruların cevabını CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan saat 16:10’da sosyal medyadan paylaÅŸtığı ÅŸu mesajla cevapladı;

Türk Silahlı Kuvvetleri'miz Suriye Milli Ordusu'yla birlikte Suriye'nin kuzeyinde PKK/YPG ve DeaÅŸ terör örgütlerine karşı #BarışPınarıHarekatı'nı baÅŸlatmıştır.

Amacımız güney sınırımızda oluÅŸturulmaya çalışılan terör koridorunu yok etmek ve bölgeye barış ve huzuru getirmektir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.