Sosyal Medya

Özel / Analiz Haber

Kürt Milliyetçiliğini kim nasıl canlandırıyor? Kürtleri Türk düşmanı kılmaya adanmış yabancı kitaplar ve tezler

Kürt milliyetçiliğini canlandırmaya çalışan en önemli iki aktör Rusya ve Fransa’dır. Bununla birlikte bir İtalyan “katkı” vardır ki, anılmadan geçilemez. P. Maurizio Garzoni isimli Katolik Misyoner Papaz, Türkiye’nin Güneydoğusunda 18 yıl çalışarak 1787 yılında Roma’da İtalyanca olarak bastırdığı ve Kurmançi diyalektini esas alan Kürt Dili ve Grameri Sözlüğü isimli kitabından dolayı bizzat Basile Nikitine tarafından “Kürdülolojinin Babası” olarak nitelendirilir.36 Dolayısıyla Kürt milliyetçiliğinin canlandırılmasında yer alan aktörlerin geniş bağlamı Avrupa ve Rusya şeklinde olmalıdır. Daha önce Osmanlı Ermenileri ile ilgili olarak derin tecrübeleri bulunan Ruslar, sonraki dönemde de Kürtleri ilgi odağına koymuştur. Nitekim Kürtçe alfabenin hazırlanmasından, Kürtçenin üniversitelerde incelenmesi, eğitim dili olması ve enstitü olarak kurumsallaşmasına kadar bir dizi süreç ilk kez Rusya’da gerçekleşmiştir. İlk Kürdoloji Enstitüsü 1850’lerde Erivan’da, ikincisi 1860 yılında Petersburg Üniversitesi’nde kurulmuştur. Nihayet 1945 yılında Sorbon Üniversitesi’nde kurulan Kürtçe Kürsüsü, 1983’te Enstitü haline getirilmiştir.



Rusya’daki bu çalışmalar kapsamında iki kişinin ismi öne çıkmaktadır. Bunlardan ilki daha 1915 yılında yazılan Kürtler isimli eserin yazarı Rus Şarkiyatçı V. Minorosky; ikincisi de, kendisinden sonra Erivan Kürdoloji Enstitüsüne atanan Kürtler ve Ülkeleri isimli kitabın yazarı Basil Nikitine’dir.37 Rus Şarkiyatçıların ardından konuyla ilgili ilk kitaplardan birini yazan kişi Arshak Safrastian’dır. Kurds and Kurdistan isimli eseri ilk kez 1948 yılında Londra’da Harvill Press tarafından 106 sayfa olarak basılmıştır.

Aynı kitap 2000 yılında Türkçeye çevrilerek bu konudaki yayınlarıyla bilinen Avesta Yayınları tarafından Türkiye’de de yayımlanmıştır. Chris Kutschera, Kürt Ulusal Hareketi (Le Movement National Kurde) isimli kitabını Fransızca olarak yazmış olup, bu kitap ilk defa 1979 yılında Paris’te basılmıştır. Kitap İngilizceye çevrilmemiş olsa da, bu konuda yazılmış İngilizce kitapların hemen hepsinde ona atıf vardır.

Bu çalışmalar ilgili ilk çalışmalardandır. Bunları takip eden son 40 yılda özellikle Amerika, İngiltere ve Fransa’da Kürtler ve Ortadoğu ile ilgili binlerce doktora tez çalışması yapılmış ve yüzlerce kitap kaleme alınmıştır. Coğrafya olarak Ortadoğu, etnik grup olarak Kürtler Modern Batı’nın üzerine çalışma yapacakları en gözde bölge ve etnik grubu temsil ederler. Yapılan çalışmalar zaman içerisinde, merkezden muhite doğru, dalga dalga etkisini göstermiş ve Kürt milliyetçiliği Ortadoğu’da en belirgin etno-milliyetçilik, bu bölge de dünyada en sorunlu bölgelerden biri haline gelmiştir. Etnik çatışmalar literatüründe de gösterildiği üzere, bu tür bölgesel ve etnik milliyetçiliklerin zamanla ayrılıkçılığa dönüşmesinde uluslar arası müdahil olma durumlarının önemli bir rolü vardır.

Ulus-Devletlerin Topraklarını Etnik Renge Boyama Merakı

İngilizce kitapların birçoğunda Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun tamamını, Irak ve Suriye’nin kuzeyi ile İran’ın kuzey-batısını Kürt Bölgesi, Kürt Nüfusunun yaşadığı coğrafya veya doğrudan “Kürdistan” olarak gösteren bir harita yayımlamak adet olmuştur.41 Oysa bu gösterilen coğrafyada yaşayan ve Kürt olmayan Türk, Arap, Zaza, Fars, Süryani, Asuri ve diğer etnik grupların toplam nüfusu Kürtlerin nüfusundan daha fazladır. Doğrudan bir harita yayımlayarak aslında bir algı yönetimi yapılmış olmaktadır

Dünya üzerindeki belli başlı etnik çatışmaları konu edinen Encyclopedia of Modern Ethnic Conflicts isimli Ansiklopedi, 26 önemli etnik sorunu kendisine araştırma konusu yapmıştır. Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve Hindistan gibi etnik sorunları fazlaca yaşayan bazı ülkelere birden fazla makale ile yer veren ansiklopedi, etnik çatışmalara, her birini devletlerle ilişkilendirerek, birer makale ile yer vermiştir (Rudolph, 2003).43 Fakat aynı ansiklopedi, Kürtlerle ilgili makaleyi “The Kurds Struggle for “Kurdistan” ismiyle Middle East bölümü altında vermeyi uygun bulmuştur. Bu kitap planı, Kürt etnik sorununu her hangi bir Ortadoğu ülkesinin hudutlarıyla sınırlandırmama, aksine bütün bölgeye yayma gayreti olduğu izlenimi vermektedir.

G. Chaliand A People Without a Country: The Kurds and Kurdistan isimli kitabının Birinci Bölümde Osmanlı idaresi altındaki Kürtleri anlattıktan sonra, ikinci bölümde “Türkiye Kürdistan’ı” (Kurdistan in Turkey) başlıklı bölümde bölgenin sınırlarını İskenderun Körfezi’nden başlatmakta ve Rusya’ya kadar uzatmakta, yazar bununla da yetinmemekte, bu sınırlarla bölgenin genişliğinin Türkiye yüzölçümünün % 30’una ulaştığını; 1970 yılı itibariyle Türkiye’de Kürtçe konuşanların oranının da % 23’e tekabül ettiğini ve bu oranın muhtemelen daha yüksek olduğunu ileri sürmektedir. Benzer bir şekilde “ Kürdistan’ın Kolonyal Paylaşımı” (The Colonial Carve up of Kurdistan) başlıklı daha sonraki bir bölümde Lozan’ın Türkler için bir zafer olmasına rağmen Kürtler için “derin bir adaletsizlik” olduğunu ileri sürmekte, Lozan’ın Kürt ulusal bölgesini dört parçaya böldüğünü ve bu antlaşmanın Kürtler için bağımlılık ve kölelik (servitude) döneminin başlangıcını belirlediğini iddia etmektedir.44 Bu iddiaların gerçek ve/veya bilimsel olmadığını göstermek için her hangi bir çalışma yapmaya gerek olmadığı açıktır.

“Devleti Olmayan En Büyük Etnik Grup” Saplantısı

Gerard Chaliand (1993), A People Without a Country: The Kurds and Kurdistan (Devletsiz Bir Halk: Kürtler ve Kürdistan) isimli eseriyle belki de bizzat isminde Kürtlerin devletsiz olduğuna vurgu yapan ilk kitabı yazmıştır. Kitap ilk olarak 1978 yılında “Le Kurds et le Kurdistan” ismiyle Fransızca olarak, ardından 1980 yılında İngilizce olarak basılmış, daha sonra İngilizcede çeşitli baskılar yapmıştır. Yazar kitabın tamamında Türk ulusuna karşı, güya Kürtleri savunan, düşmanca bir tavır içerisindedir.

Charles G. Macdonald Ortadoğu’da Etnisite, Çoğulculuk ve Devlet (Etnhnicity Pluralism and the State in the Middle East) isimli derleme kitaptaki “1980’lerde Kürt Sorunu” başlıklı makalesinde: “Bugün Orta Doğu’da etnik ve dini azınlıkların içinde olduğu silahlı çatışma ve şiddetin düzeyi, hali hazırdaki devlet sistemlerinin azınlıkların özerklik ve daha fazla özgürlük taleplerine yanıt vermediğinin bir göstergesidir”45 diyebilmekte ve çok yönlü bir sorunun sebebini tek bir nedene bağlayabilmektedir. Daha da vahimi, bu satırların hemen ardından Ortadoğu’da devleti olmayan “en büyük” etnik topluluğun Kürtler olduğu yollu yanlış bilgiyi birkaç kez yineleme ihtiyacı hissedip, kendi ifadesiyle “Büyük Kürdistan”ın beş devletin sınırlarına bölündüğünü iddia edebilmektedir.46 Dünyanın başka bölgelerinde nüfusları Kürtlerinkinden çok daha fazla olan Hindistan Müslümanları, ABD Zenci ve Hispanikleri gibi başka topluluklar mevcuttur. Oysa bu yazarlar veya başka Batılı yazarlar buraların devletsiz etnik topluluklarını Kürtler kadar hiçbir zaman gündeme getirmezler.47 Ortadoğu’nun diğer bölgelerle karşılaştırılamayacak kadar önemli bir siyasi konumda bulunması bu “entelektüel”lerin bakışını kolayca değiştirebilmiştir.

Ortadoğu’da Etnik ve Dini Azınlıklar ismiyle Türkçeye çevrilen ve orijinal ismi “Nationalism, Minorities and Diasporas: Identities and Rights in the Middle East” isimli kitaptaki iki makale doğrudan Kürtlerle ilgilidir. Bunlardan ilki Türkiye Kürtlerini, ikincisi Irak Kürtlerini konu edinmektedir. Özellikle ilkini yazan Bill Bowring’in “Türkiye Kürtleri: Bir Azınlığın Haklarını Savunma” isimli makalesi son derece dikkat çekicidir. Makalenin daha ilk cümlesi şudur: “Kürtler Ortadoğu’daki en büyük azınlık gruptur.” Giriş cümlesinden bile, makalenin geri kalanı hakkında görüş sahibi olmak mümkündür. Cümlenin devamında Kürtlerin Ortadoğu’da dört devletin topraklarına dağılmış halde ve 25 milyona varan nüfusları olduğundan bahsedilmektedir. Makalenin ikinci paragrafında ise, Kürtlerin Türkiye nüfusunun 15 milyonu ve genel nüfus içerisinde %20’yi bulan bir nüfuslarının olduğundan bahsetmekte ve Türkiye’nin siyasi ve ekonomik sorunlarını anlatmaktadır. Bowring ikinci paragrafı şu cümleyle bitirmektedir: “Bu koşullarda Avrupa Birliği’ne üye devletler Kürtlerin baskı altına alınması karşısında körleşme eğilimindedirler.”48 Yazar Avrupa’ın Kürtlerin haklarını “savunma” noktasındaki performansını son derece yetersiz bulduğunu ironik hatta bilim nezaketinden uzak bir şekilde vurgulama ihtiyacı duymaktadır.

The Encyclopedia of Middle East Wars isimli bir kitapta, yazar Kürtlerle ilgili bölümün ilk paragrafında Kürdistan bölgesinin coğrafi konumundan, Kürtlerin 30-35 milyonluk nüfusundan bahsettikten sonra bu nüfusun onları dünyada “özerk bir devletin” keyfini süremeyen en büyük etnik gruplarından birisi yaptığını iddia eder.

Handbook of Ethnic Conflict: International Perspectives isimli kitapta “Ethnopolitical Conflict in Turkey: From the Denial of Kurds to Peaceful Co-existence?” başlıklı bölümü yazan Ayşe Betül Çelik alt bölümün adını “Kürtler: Ortadoğu’nun Devletsiz Ulusu” koymayı uygun bulmuş ve giriş cümlesinde birçok bilim adamının Kürtleri dünyanın en büyük devleti olmayan uluslarından biri olarak gördüğünü yazmıştır.50 Uluslar arası ilişkiler yazınında böyle bir eğilim olduğu doğrudur. Bununla beraber, bu eğilimin sorgulanmadan kabul edilmesi ve tümüyle doğru bilgi muamelesi yapılmasının yanlış olduğu daha önce gösterilmiştir.

Books about the Middle East isimli başka bir kitapta, Ortadoğu’nun etnik grupların “mozayiği”nden oluştuğu iddia edilir. Kürtlerle ilgili bölümün ilk cümlesinde, 24-27 milyon Kürt nüfusundan bahsedip, devamında bu nüfusun onları dünya üzerinde “kendi devletine (country) sahip olmayan” en büyük etnik grup yaptığını belirtir.51 Oysa bu bilginin doğru olmadığı, Kürt nüfusun her şeyden önce dört devletin sınırlarına dağıldığı ve dünya üzerinde tek bir devletin sınırları içerisinde görece daha büyük etnik toplulukların bulunduğu daha önce belirtilmişti.

İslamist Radicalisation in Europe and Middle East isimli kitapta Kürtlerle ilgili bölümü “Etnik Radikalism” başlığı altında yazan Ayla Göl, metin içerisinde birçok kez Kürtlerden Ortadoğu’nun en büyük devletsiz toplumu olarak bahsetmiştir.52 “Devletsizliğe” vurgunun bu kadar sık tekrarlanması, doğal ve akademik olmaktan çok, politik olduğu izlenimi vermektedir. Etnik gruplar üzerine yazılmış bir Ansiklopedi, Ortadoğu’daki Kürt nüfusunu 27 ila 36 milyon vermekte ve Kürtlerin Ortadoğu’da Arap, Fars ve Türklerden sonra en büyük dördüncü etnik grup ve “muhtemelen” dünyada müstakil devleti olmayan en büyük etnik grup olduğunu iddia etmektedir.53 Öncelikle Ortadoğu’da Türk nüfus Farslardan daha fazladır. Sıralamada Farsların önce zikredilmesi isabetsiz olduğu gibi, Kürtlerle ilgili iddia da isabetli değildir. Başka bir kaynak ise, nüfusunu 28 milyon olarak verdiği Kürtleri, Ortadoğu’da Araplardan sonra en büyük ikinci etnik grup olarak tanıtmaktadır.54 Bu kaynağın Türkleri Ortadoğu dışında varsaydığı düşünülse bile, Farsları nasıl Ortadoğu’nun dışına çıkarabildiğini izah etmek pek kolay değildir. Dolayısıyla Ortadoğu’nun en büyük ikinci etnik topluluğunun Kürtler olduğunu ileri süren görüş tümüyle gerçeklikten uzaktır. Encyclopedia of the Peoples of Africa and the Middle East isimli ansiklopedinin Kürtlerle ilgili bölümünde yine Kürtlerin Ortadoğu’da en büyük dördüncü etnik grup olduğundan bahsetmekte ve ardından “muhtemelen dünyanın en büyük devletsiz ulusu” olduğu iddiası vurgulanmaktadır. Oysa benzer ifadeler, devleti olmayan diğer etnik gruplardan ne Berberiler, ne Beluçiler ve ne de Sundanlılar için kullanılmaktadır. Sundanlılar için “kalabalık uluslardan birisi” ifadesi kullanılmakta ama “devletsiz en büyük ulus/uluslardan birisi” ifadesi kullanılmamaktadır

 

Yavuz Alptekin - Ortadoğu'da oryantalist kışkırtma ve Kürtler

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.