Akif Emre'nin arşivinden: İyi ki hala bazı şeylere şaşırabiliyoruz
Follow @dusuncemektebi2
Hala şaşırabiliyoruz. Şaşkınlığı ölçüsünde insanın kendi özüne sahip çıkma imkanı var demektir. İyi ki hala bazı şeylere şaşırabiliyoruz. Oysa şaşkınlığımız âhir zaman hallerinin hepimizi sarıp sarmalamasından ötürü. Şaşkınlık makamıyla inşa edilen kibrin kulesinden tepetaklak yuvarlanmanın sınır hattı bir kurşun kalemle çizilmiş çizgi sanki... Her an çizgi silinebilir, belirsizleşebilir.
Modern zaman hallerine bakınca kadim zaman hallerinden kuşkulanmaya başladım.
Epeydir zihnimi meÅŸgul eden soru: Eskiden de böyle miydi?
ÅžaÅŸkınlığım kadim zamanlara yönelmeye baÅŸladı. ÅžaÅŸkınlık, modern hurafelerin mahiyeti itibariyle nevzuhur olduÄŸuna dair duymaya baÅŸladığım kuÅŸkudan kaynaklanıyor. "Ä°nsan hep aynı insan olduÄŸuna göre.. geçmiÅŸin sınavı ile bugünün sınavı arasında.. ilahi adalette bir haksızlık olamayacağına göre..." diye baÅŸlayan sorular...
Ä°nsanlık macerası; düz, doÄŸrusal, ilerlemeci tarih anlayışına uygun olarak yol almadığına göre, en azından zamane bozuÅŸmalarının eskiden bu kadar yaygın olmadığını düÅŸünebiliriz. Oysa insan aynı insan ve sınav aynı sınav; insan nefsi, egosu her zaman aynı sınavdan geçiyordu. Karşımızda, ÅŸimdi bize komik bile gelmeyen bir meddahın olması ile medya kalemÅŸorunun olması muhtevayı deÄŸiÅŸtirmiyor.
"Biri sizi yüzünüze karşı övdüÄŸünde suratına toprak atın" sözündeki hikmet hiç eksilmiyor, eskimiyor. Reklamcılığın sahte hakikatler ürettiÄŸini öÄŸrenmiÅŸtik; lakin sahte erdemler üreteceÄŸini de düÅŸünemezdik mesela... Avrupa"dan baÅŸlayarak Tiranların modern propaganda yöntemleriyle karizma inÅŸa ettiÄŸine tanıklık edeli epey oldu... Reklam tekniÄŸi ile erdem ve fazilet inÅŸası reklam piyasası için yeni, kârlı bir saha olabilir.
Meddah tutan, ulufe dağıtan egzotik saltanatların yerini modern PR ÅŸirketleri almışsa ÅŸaşılası bir durum yok. Åžaşılası olan eskiden insanların yüzü kızarırdı, utanırdı... Åžaşılası olan PR ÅŸirketlerinin müÅŸterilerinin artık sadece sultanlardan ibaret olmayışı, her düzeyde taleplerin olması...
Ä°ktidar savaÅŸları, saltanat kavgaları yüzünden kellelerin alındığı, meydanların can pazarına döndüÄŸü geçmiÅŸ zaman hikayeleri ne çok iç burkutucudur. DeÄŸer miydi, bir dünya mülkü ÅŸöhreti için bunca kan dökmeye. Hz. Hasan"ın da böyle diyerek kan dökmemek için feragat ediÅŸini hiç hatırlamayız mesela...
Modern zamanların iktidar mücadelelerine, sofistike yöntemlerine bakınca deÄŸiÅŸen hiçbir ÅŸeyin olmamasına ÅŸaşıyor insan. Kılıçla kelle almanın yerine daha sinsi, daha sistematik, insanı daha aÅŸağılayıcı yöntemler devrede.
Åžöhret ve serveti, kudret ve iktidarı, yani dünyevileÅŸmeyi elinin tersiyle iten münzevi görüntünün altında yaldızlı, parıltılı gösteriÅŸin, geçit törenlerinin aktığını görmek ne yaman çeliÅŸki! Tevazuundan dolayı tekebbürü artan münzevi görüntünün içindeki canavar medyatik yöntemlerle hortladığında ÅŸaÅŸkınlıktan çok ürküntü duyuyor insan.
Daha birkaç saat önce tanıştığınız, uluslararası bir toplantıda aynı masayı paylaÅŸtığınız insanın çay sohbetindeki dünyevi fıkralarıyla yüzünüz kızarırken... az sonra aynı kiÅŸiyi posta oturmuÅŸ bir ermiÅŸ pozunda görmenin ÅŸaÅŸkınlığı.
Acaba eskiden de böyle miydi bu iÅŸler demekten kendini alamıyor insan.
Dünyayı hiçe sayıp, münzevi köÅŸesinde metafizik haller serdederken gücün, iktidarın iÄŸvasına kapılmak insani bir zaaftır. Bu halin bir erdem sayılıp afiÅŸe edilmesi, görsel-iÅŸitsel indoktrinasyon yöntemi olarak kullanılması nevzuhur bir hal...
Åžaşılası olan insan olma halinin, zaaflarının sofistike yöntemlerle takdim ediliÅŸi, kitlesel büyüye dönüÅŸmesi...
İyi ki şaşırıyoruz hala...
YENİ ŞAFAK ARŞİV
Henüz yorum yapılmamış.