Abdurrahman Dilipak: Allah’ım bana güç ve cesaret ver de teslim olmayayım, korkmayayım, zalimlerden olmayayım
Follow @dusuncemektebi2
Allah’ım bana güç ve cesaret ver de teslim olmayayım, korkmayayım, kötü örnek olmayayım, zalimlerden olmayayım, kınayanların kınamalarına kulak asmayayım. Bana hakkı hak, batılı batıl göster. Beni ve ehlimi, dostlarımı nimet verdiklerinin yoluna ilet, gazaba uğrayanlardan değil. Beni rızanın tecellisinin vesilesi kıl. Benim ellerimle zalimleri cezalandır ve mazlumlara yardım et.
Biliyorum ki, bana hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde hayır murat etmiş olabilirsiniz. Ben hayırlısını istiyorum.
Rabbim buyurdu ki, “Ey iman edenler! Kendinizi ana babanız ve yakınlarınızın aleyhine de olsa Allah için ÅŸahitlik yaparak adaleti titizlikle ayakta tutan kiÅŸiler olun (menfaatiniz ve yakınlarınızın hatırı için) doÄŸruluktan ayrılıp yalancı ÅŸahitliÄŸi yapmayınız. Zira Allah’ın belası ve laneti yalancılar üzerinedir.” [Nisa 135] “Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan ve adaletle ÅŸahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kin ve nefretiniz sizi asla onlara karşı adaletsizliÄŸe sevk etmesin.” [Maide 8] “Allah size mutlaka emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiÄŸiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder.” [Nisa 58] Amenna ve Saddakna!
MahsunoÄŸulları kabilesinden bir kadın hırsızlık yapmıştı. Cezanın tatbik edilmemesi için Üsame bin Zeyd torpil için gönderilmiÅŸti. Üsame b Zeyd durumu Peygamberimize söyledi. Peygamberimizin kızmıştı. Åžöyle buyurdu:“Ey Üsame, sizden evvelkilerin helak olmalarının sebebi; zengin ve soylu birisi hırsızlık yaptığında, bir suç iÅŸlediÄŸinde onu bırakırlar, zayıf ve gariban birisi suç iÅŸlediÄŸinde ise ona ceza verirlerdi. Allah’a yemin ederim ki eÄŸer Muhammed’in kızı Fatıma da suç iÅŸlese aynı cezayı verirdim.” [Buhari Hudud 11]
Rabbim beni sıratı müstakim üzere kıl!
“Ä°nsanlar Adem’den, Adem de topraktan yaratılmıştır”. “Ne Arab’ın Arap olmayana, ne de Arap olmayanın Arab’a bir üstünlüÄŸü vardır. Üstünlük takvadadır”. Akif Ffikri kavmiyyeti tel’in ediyor peygamber” der. “Ey Ä°nsanlar! Biz sizi bir erkekle bir diÅŸiden yarattık. Birbirinizi tanımanız için sizi ÅŸubelere ve kabilelere ayırdık. Åžüphe yok ki Allah yanında en deÄŸerliniz, günahtan en çok korunanızdır.” Ä°lk haram, ilk günah, ilk lanet Irkçılığadır. Ä°lk ırkçı ÅŸeytandır. Haramlar kronolojisinde 2. haram FahÅŸa, 3.’sü Katl’dir.
Ben “Müslümanım elhamdülillah”. Ben Müslümanlardanım. Ama ben “Müslümancı” deÄŸilim. Mesela, “insancı”, “Hümanist” de deÄŸilim. Ä°nsan kılıklı bir varlık bir hayvana zulmeder, “hayvanları öldürür, ekinleri talan eder ve yeryüzünü ifsad” ederse, “belhum adal”a karşı hayvanlardan yana olurum. “EÄŸitilmiÅŸ” ve onların kavramları ile zihni kelepçeli “ehlileÅŸtirilmiÅŸ” bir “Aydınlanma felsefesi”nin çocuÄŸu “kültür”lü bir “aydın” da deÄŸilim. Rabbimin o geniÅŸ “mübahat dünyası”nda hür, onun dışında aykırı norm dışı biri iÅŸte! Müstekbirlere ve onların yanaÅŸmalarına inat, hataları da olsa, Allah’ın ve O’nun kullarının affına muhtaç abd-i aciz bir kul! Kimsenin rengine boyanmak da istemem, “Allah’ın boyası” dışında. Ä°mam-Hatipliyim, ama “Ä°mam-Hatipçi” deÄŸilim. Akıllı olmak “benim” için büyük bir nimettir, ama “akılcı” olmak benim için bir deÄŸer ifade etmez. Birilerine göre “Akılsız” olabilirim, ne gam! Yani, “Vay o namaz kılanların haline ki” denilen, “bir bostan karşılığı bir bağı satan”, “rüÅŸvet pazarlığı arasında namaz kılanlar, o para ile hacca gidenlerden” deÄŸilim elhamdülillah.! Onların ÅŸerrinden Allah’a sığınırım.
Sonunda haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumdan yana, zalime karşı olacağım. Zalim babam da olsa, mazlum düÅŸmanım da. Ä°ÅŸi ehline vereceÄŸim. Bir kiÅŸinin istihdamında ehliyet ve liyakat benim için imandan önce gelir. Peygamberimiz de böyle yaptı. Mekke’den Medine’ye hicret ederken, Ä°slam tarihinin baÅŸlangıcı kabul edilen olayda kendine kılavuzluk yapan kiÅŸi bir müÅŸrikti. Sesi güzel ve hafızası kuvvetli diye kimseyi imam edinecek de deÄŸiliz. Ehliyet’ten ve Liyakat’tan böyle bir mana çıkartmak, çıkartanın zekası ile ilgili olsa gerekir!?
Åžunu da söyleyeyim, eÅŸitler arasında birinci olan maslahata da uygunsa o bir ÅŸekilde daha yakından tanıdığım, daha fazla ortak deÄŸere sahip olduÄŸum olacaktır elbette! Adalet konusunda ya da istihdam konusunda bu böyle. Bunun aksini iddia eden biri varsa, onun iddiası ona, benim fikrim banadır. Ben Allah’ın huzuruna bu ikrarımla çıkmak isterim!
Hz. Ömer’den bir misal: Mısır fâtihi Amr bin As’ın oÄŸlu, babasının mevkiine dayanarak haksız yere bir Kıpti’yi hiçe sayıp tokatlamıştı. Durumdan haberdar edilen Hazret-i Ömer’in bu olay karşısında rengi deÄŸiÅŸmiÅŸ, kısas için Amr’e talimat vermiÅŸ ve ÅŸöyle demiÅŸti: “Ey Amr! Analarından hür olarak doÄŸan insanları ne vakit köle ettiniz?” Mısır fatihinin oÄŸlu divanda Kıpti tarafından tokatlanır. Tokatlanabilmeliydi ve tokatlandı. Kimse babasının saltanatına güvenmemeli. Suçlu cezalandırılmalı. Adalet bunu gerektirir.
Hz. Ali’den bir örnek: Hz. Ali (r.a.) Hz. Ömer’le sohbet ederlerken, bir adam geldi ve Hz. Peygamberin damadı Hz Ali’den ÅŸikâyetçi oldu. “Ebû Talib’in oÄŸlu Ali’den ÅŸikâyetçiyim” dedi. Hz. Ömer (r.a.), Hz. Ali’ye “Ey Abelhasen! Kalk ve kendini savun” dedi. Hz. Ali sanık olarak müÅŸtekinin yanında yerini aldı. Adil Ömer iki tarafı da sonuna kadar dinlendi, deliller karşılaÅŸtırıldı ve hükmünü verdi. Davacı ayrılıp gitti. Hz. Ali müteessirdi. Hz. Ömer “Ey Ali! Adalet ve hükmümden memnun olmadın mı?” dedi. Hz. Ali davadan haklı çıktığı halde niçin üzgündü ki! Bir bedevinin suçlaması ile sanık sandalyesine oturtulmuÅŸ olması, onuruna mı dokunmuÅŸtu. “Evet, memnun olmadım” dedi. Hz. Ömer “Niçin?” dedi. Hz. Ali cevap verdi: Çünkü siz davacının yanında bana künyemle hitap ettiniz, “Ey Ebulhasan” dediniz. (Peygamberin torununun babası). Bilirsiniz ki künye ile çağırmak Araplarda bir saygı ifadesidir. MüÅŸtekinin yanında beni künyemle çağırmanızı adaletinize yakıştıramadım!..”. Hz. Ömer, Hz. Ali’yi sanık sandalyesine oturturken, Hz. Ali, Adil Ömer’e yargılama sırasında, Peygamber damadı olduÄŸu için kendine saygı ifadesi kullanması sebebi ile adaletli davranmadığı için onu eleÅŸtiriyordu. Bu cevaba son derece sevinen ve duygulanan Hz. Ömer: “Allah senden razı olsun ey Ali! Beni irÅŸad ettin, diyerek yerinden kalktı ve Hz. Ali’yi kucaklayarak onu gözlerinden öptü”. O “Ömer yanıldığında onu uyararak, gerektiÄŸinde kılıcı ile onu düzeltecek, sıratı müstakime/doÄŸru yola yönlendirecek bir ümmeti halkeden Allaha ÅŸükürler olsun” diye dua eden Ömer’di. Bizim ÅŸimdikiler de iÅŸte manzarada görüldüÄŸü gibi!
Ah adil Ömer ah! Åžimdi anne-babalar çocuklarına, Ömer, Bekir, Ali, Osman, AyÅŸe, Fatıma, Hatice, Sümeyye, Hacer, Meryem isimlerini koyuyorlar da, peki ya onlar kimin ahlakı ile ahlaklanıyor, nasıl düÅŸünüyor, nasıl yaşıyorlar. Bizler âlemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmetiyiz biz. Ä°nsanların, mal, can, namus, akıl, inanç, nesil emaneti bizde deÄŸil mi? Hani “El emin” olacaktık. Hılful fudul anlayışına ne oldu. “Müellefetül gulub” diye bir müessesemiz vardı deÄŸil mi! Sahi Kars Ä°slam Cumhuriyetinde Radinski nasıl Güvenlik Bakanı oldu ya da Vasiliyedes nasıl SaÄŸlık ve Yardım Bakanı oldu!
Sonunda, herkes kendi yoluna. Bizlerin akıllarından geçeni kalplerimizden geçeni, söyleyip yazdıklarımızı gören, duyan, bilen, kadere, rızka ve ecele hükmeden, din gününün sahibi bir Allah var! Ve bu dünyada tartışıp durduÄŸumuz ÅŸeylerin gerçeÄŸinin bir gösterileceÄŸi bir gün var! Selam ve dua ile.
Yeni Akit - Abdurrahman Dilipak
Henüz yorum yapılmamış.