Sosyal Medya

Dönüşen bir dünyada solun sorgulanması: Elveda Alyoşa

Elveda Alyoşa romanındaki karakterlerin portresine baktığımızda, Oya Baydar'ın serüveniyle neredeyse birebir örtüştüğünü görürüz. Bu anlamda eser otobiyografik bir eser olarak da okunabilir.



1991 yılında okurun karşısına çıkan Elveda AlyoÅŸa, 12 öyküden oluÅŸuyor. 12 Eylül darbesi ile beraber yurt dışına kaçışların, sosyalizmin çözülüp çökmesinin, sosyalist tezlerden vazgeçiÅŸin, anlatının merkezinde yer aldığını düÅŸünürsek eserin bir döneme net ve ÅŸeffaf biçimde ayna tuttuÄŸunu fark ederiz.
 
Sosyalist geçmiÅŸi ile tanınan sosyolog-yazar Oya Baydar, 12 Eylül Askerî darbesinden birkaç gün önce yurt dışına çıkmış, 11 yıl Federal Almanya'da yaÅŸamıştır. Devrimin gerçekleÅŸeceÄŸine duyulan inancın günden güne azaldığı, romantik coÅŸkunun yıkıma uÄŸradığı dönemin tanığıdır ve dolayısıyla bu tanıklığını edebi bir kurgu ve plan dahilinde esere yansıtmıştır.
 
Temelde benzer yaklaşımlar olsa da birbirinden farklı, tamamen bağımsız 12 öykü anlatılır kitapta: “Çantan Neden Ağır Postacı”, “Bir Duraktır Frankfurt”, “Zaman Katilleri”, “Elveda AlyoÅŸa”, “Madrid'de Ölmeyi ÖzlediÄŸimiz AkÅŸam”, “Bir DüÄŸün FotoÄŸrafı”, “Ölü Bir Sincaba Ağıt”, “Teyzem YaÅŸadı Mı”, “Bir GüneÅŸ Bir Kar Sayıklamaları”, “Oymalı Sandıkta Vurulan Çocuk”, “Eski Ev”, “Brandenburg Kapısı'nda Ölüm”.
 
Çantan Neden Ağır Postacı'da sürgün edilmiÅŸ bir devrimcinin yurda duyduÄŸu özlem, postacının getirdiÄŸi gazeteler üzerinden sembolize edilerek anlatılıyor. O gazetelerde ana karakterin gençliÄŸi, umudu, yenilgileri, kavgaları vardır. Dolayısıyla kurgu burada bir miktar lirik söyleyiÅŸe yaklaşır. Fakat tematik anlamda bireyci tutumla ideolojik-toplumsal olanın eserin bütününde dengeli dağıldığı gerçeÄŸini deÄŸiÅŸtirmez bu.
 
Sol dünya görüÅŸünün argümanları ÅŸiirsel bir dille ele alınırken, rasyonellikten epey uzaklaşıldığını ve devrimci romantizmin anlatıya hâkim olduÄŸunu belirtmek gerekir.
 
“Dur! Belki bir gazete daha kalmıştır çantanın bir köÅŸesinde. Bir ölü daha vardır belki ÅŸu elime bıraktığından baÅŸka. Dur! Orada dostlarım, orada umutlarım, orada ölülerim ve belki de -kim bilir- orada, çantanın bir köÅŸesinde adı 'Umut' olan bir çocuÄŸun doÄŸum ilanı var.”   
 
Küresel sistemdeki dönüÅŸüm
 
Dünyadaki ekonomik ve siyasal düzenin liberal kapitalist sisteme evrilmesi ile beraber solun romantizmini kaybedip gerçekçiliÄŸe teslim olmasındansa Baydar, derin bir acı da duyuyor aynı zamanda.
 
“...asıl gazetecinin sorularına verdiÄŸin yanıtların kahredici ölçülülüÄŸünde, saÄŸduyuya uygunluÄŸunda, ‘aklı başında’lığında, hesaplılığındaydı hüzün.”
 
Eserdeki psikolojik çözümlemeler, karakterlerin bunalımları, iç çatışmaları üzerinden nesnelere ve mekâna anlamlar yüklenmesi oldukça dikkat çekicidir. Öykülerde tasvir edilen mekânlar oldukça iÅŸlevseldir.
 
“Bir duraktır Frankfurt...
 
Yıllardır geciken bir otobüsü, donmuÅŸ ayaklarımız, buz kesmiÅŸ ellerimizle -tıpkı çocukluÄŸumuzda okul paydoslarında bizi evlerimize götürecek otobüsü beklediÄŸimiz gibi- umutla beklediÄŸimiz bir durak.”
 
Roman türünü deÄŸerli kılan aslında biraz da budur. Tarihsel olanın salt sıralanmasına dayanan teorik tarih kitaplarının veremeyeceÄŸini verir okura romanlar. Bu da, devrin bireylerde bıraktığı izin psikolojik tasvirlerle ele alınabiliyor olmasıdır.  
 
Gurbeti tadan karakterler haliyle Türkiye'ye özlem duyarlar: “Ben soÄŸuktan, yaÄŸmurdan kaçıp BoÄŸaz'ın yeÅŸiline, mavisine dalmışım. Bir yanım minarelere tırmanmış çoktan, bir yanım cıvıl cıvıl Eminönü Meydanı.”
 
Fakat memlekete duyulan özlem yerini daha sonra oryantalist bir bakışa terk ediyor. Esasında bu bariz bir çeliÅŸkidir. Sosyalist kitlelerin bir çeliÅŸkisi.
 
“Benim geldiÄŸim yerlerde çocuklar hep 'karaderili'dir ve bebeler, çokluk açlıktan, yoksulluktan, sancıdan senin bebeÄŸin gibi aÄŸlarlar.
 
 ‎...Benim geldiÄŸim yerlerde, ama Volker, yeÅŸil ormanların kuytuluÄŸunda, kekik kokan gecelerin karanlığında, biçilmiÅŸ ot ve toprak kokan serin yeÅŸil ÅŸafaklarda yok edilir insanlar sessizce...”
 
Edebi türlerde eser sahipleri politik söylemi eserin arka planında hissettirse de büsbütün belirgin kılmaz, saklar ve örter.
 
Neoliberal sisteme itiraz
 
Baydar'ın öykü estetiÄŸinde deÄŸiÅŸen-dönüÅŸen dünyaya karşı takındığı tavrı ve itirazı ise apaçık ve nettir. Neoliberal ekonomik sistemin biçimlendirdiÄŸi, dizayn ettiÄŸi ÅŸehir mimarisine karşı geliÅŸtirdiÄŸi refleksler gayet belirgindir.
 
“Dışarıda soÄŸuk ve dinmek bilmez yaÄŸmur. Çepeçevre gökdelenler. Çağımızın en korkunç, en acımasız devlerinin, BIG'lerin, DB'lerin Siemenslerin, AEG'lerin, Deutsche Bankların, Dresdner Bankların, IBM'lerin, Höechst'lerin  üstümüze düÅŸen ve havayı büsbütün karartan gölgeleri.”
 
Baydar 1971'deki 12 Mart Askerî müdahalesi sırasında sosyalist kimliÄŸi nedeniyle tutuklanmış ve üniversiteden atılmıştı.
 
“Bir gün ders ortasında kürsüden alınıp götürülüÅŸüm; evlerimizi hayatlarımızı kimliklerimizi didik didik eden Tomsonlu... kuÅŸkulu korkulu bakışlarını üzerimde hissettiÄŸim apartman komÅŸuları; bir bölük silahlı asker arasında komik miki filmlerini andıran ufacık küçücük halimdi.” 
 
Elbette her eser, sahibinin hayatından izler, kesitler taşır. Fakat Elveda AlyoÅŸa'daki karakterlerin portresine baktığımızda Oya Baydar'ın serüveniyle nerdeyse birebir örtüÅŸtüÄŸünü görürüz. Bu anlamda eser otobiyografik bir eser olarak da okunabilir.
 
Müellif: Remzi Köpüklü

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.