Sosyal Medya

Ramazan Kayan: İnsan gerçekten ilginç… İstekleri bir türlü bitmek bilmiyor…

İnsan gerçekten ilginç… İstekleri bir türlü bitmek bilmiyor… Hatta ilk insan cennet ortamında bile ebedilik arzusu ile yasak ağaca uzanmaktan kendini alıkoyamıyor…



Ä°nsanın içini kemiren kazanma tutkusu ve kaybetme korkusu sanki tüm zamanların en zor sınavı… Ä°nsan ihtiyaçlar ile ihtiraslar arasında sıkışıp kalmış… Ä°ÅŸte insanın dengesini bozan itidal ve istikamet imtihanını zora sokan bu alandır… Toplum kontrolden çıkıyor…
 
   Haz, hız ve hırs sarmalında insan sefil ve savunmasız… Ä°nsanın saf yaÅŸamını hedef alan kapitalizm, insanı doÄŸal mecrasından koparıp tüketimin nesnesi kıldı… Tükettikçe tüketen bir topluma dönüÅŸüyoruz… Ruhsal açlığımızı daha çok harcayarak doyurma çabasındayız… Ä°nsanın eÅŸya ile kurduÄŸu yoÄŸun iliÅŸki insanın özgünlüÄŸüne ve özgürlüÄŸüne zarar veriyor…
 
   Modern dünyada kapitalizm bizi kendi halimize bırakmıyor… Kendine alternatif olabilecek her ÅŸeyi ambalajlayıp ticari ürüne dönüÅŸtürüyor… Bu pazara yatkın ruh halimizle bizler de ‘’dahası yok mu?’’ demeye baÅŸlıyoruz…
 
   Halimize göre, inandığımız hakikate göre yaÅŸamak deÄŸil, her hâl ve ÅŸartta lüks ve israfı normalleÅŸtirme yoluna gidiyoruz…
 
   Aslında sömürüyü biz besliyoruz… Tüketim kültürünün gönüllü aboneleriyiz…
 
   Hayatımızı kuÅŸatan fazlalıklar, uykumuzu kaçırıyor, ruhumuzu karartıyor…
 
   TeÅŸrifat, mefruÅŸat, ÅŸatafat ÅŸaÅŸkınlığımızı ve şımarıklığımızı kamçılıyor… Artık ‘’bu kadar yeter’’ deme hakkına sahip deÄŸiliz… Çünkü ihtiyaçlarımızı biz belirlemiyoruz…
 
   Maneviyat azlığını, ruhsal boÅŸluÄŸu maddiyatla örtmeye çalışıyoruz… Ä°ç alemimiz bittikçe imaj, prestij, itibar için dünyalıklara sığınıyoruz…
 
   Ä°nsanın iflas ve ifsadının israfla olduÄŸunu unutuyoruz… Marka, moda, makam, mevki, mal ve mülkten medet umar hale geldik… Konformizm, kaide, kural, kriter, kutsal tanımıyor…
 
   Ä°nsan kendine bir sınır koymadığı için piyasanın kurbanı oluyor… Zamanla bu durumdan keyif alıyor… Özenti ve öykünmeci ruh halleri insanımızda ne örneklik ne de özgünlük bırakıyor…
 
   Lüks ve israfa batmış kiÅŸilerden ‘’dava adamı’’ olmalarını bekleyebilir miyiz?
 
   Öyle ki ‘’sade hayat’’ denildiÄŸinde, ‘’heyhat’’ diyecek duruma geldik… Her halde ‘’sade hayat’’ Batı üzerinden gelirse ancak o zaman gündemimize girecek gibi…
 
   Peki sorun nedir?
 
   Tüm sorun hayatı sadece bu dünyadan ibaretmiÅŸ gibi görmekten kaynaklanıyor…
 
   Neredeyse cenneti unuttuk, dünyamızı cennetleÅŸtirmek derdindeyiz… Artık cehennem bile etkilemiyor…
 
   Dünya hayatının, ahiretin ekeneÄŸi olduÄŸunu ıskaladık…
 
   Helalden kazandığımızı bile hesapsız harcama hakkımızın olamayacağını hatırlamak istemiyoruz…
 
   Safvet, samimiyet ve sadelik gidince saflarımız dağıldı, sefer bilincimiz köreldi, bu dünya ile kendimizi sınırladık…
 
   Aslında sade yaÅŸam bir inanç ve bilinç iÅŸidir… Yüce bir tercih meselesidir…
 
   ÖzgünlüÄŸe ve özgürlüÄŸe açılan kapı sade hayattır… Gerçek güzellik sadeliktedir…
 
   Hayatı hafifletmek ve aslolana dönmek durumundayız… Fıtrata, yani kendimize dönmeliyiz… Takva ve tevazuyu kuÅŸanmalıyız… DoÄŸallığımızı korursak, doÄŸrularımız da yüreklerde makes bulur…
 
   Yakîni olarak hesap gününe iman edenler, haddini de bilir, hesabını da bilir…
 
   Allah Rasulü (sav) buyuruyor:
 
‘’ Haberiniz olsun! Sade yaÅŸamak imandandır.’’ (Ebu Davud)
 
   ‘’Bir yolcu’’ bilinci ile felahı ve refahı önceleyeceÄŸiz…
 
   ZenginleÅŸsek de KarunlaÅŸmayacağız… Kanaat ekonomisini modelleyeceÄŸiz…
 
   Rahman’ın kullarına düÅŸen görev budur…

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.