Kılıçarslan: 'Vallahi başımıza bir gelecek var' diyerek sosyal medyadaki yalan trafiği konusunda uyardı
Follow @dusuncemektebi2
Kurulur kurulmasına da, koskoca adamların “sadece yalandan medet umarak” bir çeşit dizayn içine girmesi de ayrıca acıklıdır yani.
Hangisinden başlanmalı bilmem ki.
Misal şu hastane polisine el kol hareketi yapıp “isteyen gelsin arkamdan” diyen itler var ya, onlar sen sosyal medyada tepki verdin diye paketlenmedi. Hastanenin içinde kargaşa çıkmasın, hırlaşma olmasın diyen polisler, o iki iti kapıda zaten paketlediler. Ama nedir? Sen tabii inanmaya devam edebilirsin “ben tepki verdim de ondan tutukladılar bu ikisini” diye.
Ya da şu “tik toka video atan hâkim” masalı. Kız hâkim değil, Adalet Bakanlığı çalışanı değil, öğrenci henüz. Adalet Meslek Yükseokulu öğrencisi. Sosyal medya nasıl ki seni “saçma sapan bir ilgi budalası”na çevirdiyse o kızcağıza da aynısını yapmış. Sen yediğin yemeği de, içtiğin kahveyi de, annesi-babası olduğun yavrunu da “ilgi çekmek” için nasıl teşhir ediyorsan o da kendisini “cübbeyle teşhir etmenin” ilgi çekici olduğunu düşünmüş. Budur yani. Ama hayır. “Böyle rezalet mi olur?” diye başlayıp adalet sistemine, oradan tüm memlekete ağız dolusu küfür etmen lazım geldiğinden bu yalana sarılman şart.
Depremin hemen peşine “köprüde korkutan manzara” başlığı atıp orada bin yıldır duran iskeleyi “köprü yıkılıyor” algısıyla servis eden anlı şanlı, pek dürüst gazetelerimize ne demeli?
Gelelim Dodan isimli türkücünün Batman’da Kürtçe türkü söylemesinin engellendiği iddiasına… Haberi gördüğümde aklıma hemen TRT Kurdi’de fırsat buldukça izlediğim Kürtçe türküler geldi. Kendi kendime şöyle dedim: “Ulan burası CHP aklının hâkim olduğu eski Türkiye mi ki ‘vatandaş Türkçe konuş’ yazsın sağda solda. Burası 80’de darbe yapan itlerin Türkiye’si mi ki anaların evlatlarıyla kendi dillerinde konuşması bile yasaklansın. Burası 90’ların karanlık Türkiye’si mi ki Kürtçe türkü söyledi diye birine hakaret edilsin? Garantisi var, başka bir sorundur bu.”
Haklı çıktım. Dodan’ın türkü söylediği mekânın alkol satış ruhsatı yok. Canlı müzik yapma ruhsatı yok. Ama hem alkol satılıyor hem de canlı müzik yapılıyor mekânda. Hani bu durum en fazla “reşit değil” diye sahneden indirilen Aleyna Tilki’nin durumuyla karşılaştırılabilir. Gayet sıradan bir teknik meseledir yani.
Ne ki Mehmet Bekaroğlu’sundan bilmem kimine kadar inlemeler ahlamalar arasında “yetişin, Kürtçeyi yasaklıyorlar, eski Türkiye’ye dönüyoruz” vaveylası koparıldı. Neden? Nedeni açık değil mi? HDP önünde evlat nöbeti tutan annelerin etkisinin kırılması gerekiyor çünkü. CHP’nin İstanbul’da Suriye Konferansı adı altında cümle insanlık düşmanlarını topladığı gerçeğinin üzerinin örtülmesi gerekiyor çünkü.
Şundan eminim artık. “Türkiye’de her şeyin, ama her şeyin kötü gittiğine dair profesyonel bir çalışma yürütülüyor. Koskoca Bekaroğlu’nun “Sözcü okuyan emekli teyzeye” dönüşmesinin, koskoca Karar Gazetesi’nin “köprü yıkılmış birader” yavesine inanmasının, koca koca adamların “Kürtçe türkü okumayı yasaklamışlar bro” hikâyesini satın almasının başkaca bir mantıklı açıklamasını bulamıyorum.
Hızlı geçtim, oraya bir daha döneyim. Size “kötü giden bir gerçek” mi lazım? İşte o gerçek: CHP, düzenlediği Suriye Konferansı’na Esed destekçisi leş tipleri çağırması yetmezmiş gibi bir de PYD’nin “hık deyicisi” Amy Austin Holmes isimli terör destekçisini de çağırdı. Leş sevici Holmes, PYD’den “barış gücü” diye söz etti o konferansta. Sarkis Kassargian’ından Hüsnü Mahalli’sine, Akeel Abbas’ından Gholam Ali Shegini Zadeh’ine kadar ne kadar tescilli Türkiye ve insanlık düşmanı isim varsa anlattılar; Ekrem İmamoğlu’ndan Kılıçdaroğlu’na, Hikmet Çetin’den Veli Ağbaba’ya tekmil CHP’li zevat da bu pislikleri dinledi.
CHP’nin has ortakları İYİ Parti ve Saadet de temsilci gönderdi mi bu konferansa, emin değilim. Fakat şundan eminim: Bu konferansa katılan yabancı delegasyonun eline tüfek verseniz “Türk oldukları için” İmamoğlu’na da sıkarlar, Kılıçdaroğlu’na da sıkarlar. Ardından da “dünyadan bir Türk eksildi” diye bayram ederler. Türklere de Türkiye’ye de düşmanlıkları o düzeydedir.
“Yalanın binasını çabucak kuran” ve her türden leş yalana inanan bir toplum olmak yerine yanı başımızda olan bu “skandal düzeyindeki gerçek”e sırtımızı dönmeyi tercih ediyoruz. Vallahi başımıza bir gelecek var.
Yeni Şafak
Henüz yorum yapılmamış.