Akif Emre'nin arşivinden: Bir yanda Türkler''i bekleyenler, diğer tarafta AB''yi bekleyen Türkler...
Follow @dusuncemektebi2
Artık İngilizce düşünüp, kendi tarihimizle ve tarihsel coğrafyamızla bile İngilizce aracılığıyla temas kurabildiğimiz için, Kanuni''nin yaptırdığı Kudüs surlarının kapılarını bile yabancılara göre isimlendiriyoruz. Jafa Gate, Zion Gate bunun tipik örnekleri. "Bab-ı Davud Aleyhisselam"ı hatırlayan bile yok artık, çünkü haritalarda Zion Gate (Sion Kapısı) yazıyor.
Yafa Kapısı (Jafa Gate) diÄŸerlerinden farklı. Surların bir kısmı yıkılmış. Oysa burası Hz. Ömer''in ÅŸehre girdiÄŸi yer. Hâlâ, sur duvarına çıkılmış Ömer bin Hattap Square yazısını okuyabiliyorum. Her nasıl olmuÅŸsa bu levha hâlâ yerinde duruyor. Uzaktan Kubbet''üs Sahra Mescidi''nin altın yaldızlı kubbesi parlıyor. Eski Kudüs''ün en yüksek yerindeki en yüksek mabedi, her yerden görülebiliyor.
Sultan Abdülhamid döneminde Kudüs''ü ziyaret etmek isteyen Alman imparatoru bu kapıdan içeri at üstünde girmek istemiÅŸ. Dönemin diplomasi dilinde bir imparator veya devlet baÅŸkanının bir ÅŸehrin kale kapısından at üstünde girmesi o yeri teslim aldığı anlamına geliyor. Diplomatik yollardan imparatoru bu kararından vazgeçiremeyen Osmanlı Hariciyesi zor durumdadır. Tam bir diplomatik skandal yaÅŸanmak üzeredir fakat Almanlar''ı da kaybetmek istememektedir. Çareyi Abdülhamid''in siyasi dehası bulur: Kapının yanından surlar yıkılır, hendek doldurularak bir geçiÅŸ yapılır böylece hem imparatorun at üstünde ÅŸehre girme isteÄŸi yerine getirilmiÅŸ olur hem de diplomatik skandalın önüne geçilir.
Bin kenarda duran iki Osmanlı tipi mezarın üstünde pet ÅŸiÅŸeler... Kudüs surlarını yapan iki mimarın mezarları...
Taksiye bindiÄŸimde Türkçe "Nasılsın?" hitabıyla karşılaşınca hiç de Türk''e benzemeyen bu Arap taksi ÅŸoförüne, Türk olduÄŸumuzu nereden anladığını soruyorum. "Tipinizden Türk olduÄŸunuz belli" diyor. Ve Türkçesi burada bitiyor; DoÄŸu Kudüs''ün sıkışık trafiÄŸinde yol alırken sohbeti Ä°ngilizce sürdürüyoruz. YaÅŸ tahminlerinde hep yanılmışımdır ama 55 yaÅŸlarında gösteren bu Arap taksici konuÅŸmasını kederle sürdürürken sanki geçmiÅŸ yüzyıldan kalma insanların ağırlığıyla konuÅŸuyordu.
"Bak, bunları siz Türk olduÄŸunuz için söylemiyorum. Çok acı çektik. Türkler buradan gittiÄŸinden beri Filistin huzur görmedi. Aslında bizim çektiklerimiz Åžerif Hüseyin''in Halife''ye isyanını bedelinden baÅŸka bir ÅŸey deÄŸil. Benim dedem Osmanlı ordusunda çavuÅŸmuÅŸ. O anlatırdı Osmanlı''nın son döneminde bile nerelere kadar uzandığını. Ä°lk coÄŸrafya bilgimi onun Osmanlı ordusuyla birlikte gittiÄŸi yerlere ait anlattıklarından edindim.
Türkler tekrar buralara gelmeden bizim ağız tadını bulmamız zor. Bunları ta kalbimin derinliklerinde duyarak söylüyorum..."
Nelerden bahsediyordu bu yaÅŸlı adam. Tarihi mi dondurmuÅŸtu yoksa bir yüzyıldır içinde yüzdükleri çözümsüzlük denizi onu gerçek dışı(lığa), nostaljiye mi sürüklüyordu? Yoksa gerçek bizim sandığımızdan çok daha farklı bir ÅŸey, sandığımızdan çok daha elle tutulur bir ÅŸey miydi?
Ertesi gün Mescid-i Aksa''nın avlusunda Åžerif Hüseyin''in mezarının tam yerini soruyorum Müslümanlar''dan birine. Birkaç gün önce avluya bakan odalardan birinde olduÄŸunu görmüÅŸ ama yerini bulamamıştım. Adamın kızgınlığını hiç unutmayacağım: "Ä°lgilenecek baÅŸka mezar bulamadınız mı? Åžehitlerin, ulemanın mezarları dururken o hainin mezarıyla mı ilgileniyorsunuz?" Sert tabiatlı Filistin karakterinin gösterdiÄŸi bu tepki, Arap milliyetçiliÄŸinin çoktan iflas ediÅŸini resmetmiyor mu? Zaten Åžerif Hüseyin''in oÄŸlu Kral Abdullah bir Filistinli tarafından burada öldürüldüÄŸünde Mescid-i Aksa''ya gömülmesine karşı çıkmıştı Kudüslüler.
22 Aralık 1999-Jerussalem Post''un manÅŸetten verdiÄŸi haberi okurken ister istemez kederli taksi ÅŸoförünün söyledikleri aklıma geliyor; Ä°srail, Türk heyetini bekliyor. Habere göre Suriye barış görüÅŸmelerinden rahatsız olan Türkiye, kalabalık bir heyeti Ä°srail''e göndererek, Suriye''ye karşı izlenecek ortak politikaları belirleyecekler.
l 2000''e 2 gün kala/AB''yi beklerken
Ä°stanbul''a iner inmez havaalanı çıkışında yüz yüze geldiÄŸim trafik keÅŸmekeÅŸinin verdiÄŸi sıkıntı Ä°stanbul özlemini çoktan unutturuyor.
Taksi ÅŸoförü, Avrupa BirliÄŸi''ne girince trafik hallolacak diyor. Ä°stihza mıydı? Çaresizlikten irrasyonel bir çıkış arayışı mıydı?
Bir yanda Türkler''i bekleyenler, diÄŸer tarafta AB''yi bekleyen Türkler...
Henüz yorum yapılmamış.