Sosyal Medya

Rusya kendi BOP'unu kuruyor: Sufi ve Şii temelinde bir İslam dünyası planı

"Moskova’nın hazırladığı senaryonun hayata geçirilmesiyle bölge halklarının sömürgecilikten tamamen kurtulması sağlanacak"



"Moskova’nın hazırladığı senaryonun hayata geçirilmesiyle bölge halklarının sömürgecilikten tamamen kurtulması, ABD’nin yıkıcı etkisinin sınırlanması, ayrıca jeopolitik çıkarların dengelenmesi ve Ä°slam’ın geleneksel ÅŸekillerinin uyumlu birlikteliÄŸi zemininde bölgesel ittifakların oluÅŸması saÄŸlanacak."

Mehmet Perinçek'in Aydınlık için kaleme aldığı analizde Rusya'nın BOP'u olarak isimlendirilen projenin ayrıntılarından bahsediliyor.

Projenin temeliniyse "Sufi ve Åžii temelinde bir Ä°slam dünyası" planı oluÅŸturuyor.

Perinçek'in analizi ÅŸu ÅŸekilde:

Washington, Büyük OrtadoÄŸu Projesi’ni (BOP) hayata geçirebilmek için bölgede bir taraftan etnik bölücülüÄŸü desteklerken diÄŸer taraftan VahhabiliÄŸi de kışkırtmıştı. Vahhabilik üzerinden bölgedeki milli devletlerin temeli dinamitlendi, OrtadoÄŸu ve Kuzey Afrika’ya müdahalenin zemini yaratıldı ve ona karşı mücadele bahanesiyle PKK/PYD gibi örgütler de meÅŸrulaÅŸtırılmaya çalışıldı.

Ancak ABD’nin BOP’u baÅŸarısızlığa uÄŸradı ve bölgeyi ÅŸekillendirmek adına Washington’da Ä°slam dünyasını kontrol altına almak için yeni planlar geliÅŸtirilmeye baÅŸlandı. Rus güvenlik birimlerinin ABD’nin bu yeni planlarını öÄŸrenmesiyle Rus devletinin çekirdek birimleri de harekete geçti. Askerlerden, istihbarata, strateji uzmanlarına kadar Rus devletinin merkezindeki seçkin isimler, bir araya gelerek yeni bir proje üzerinde çalışmaya baÅŸladı. Çalışmada cevabı aranan soru ÅŸu: ABD’nin BOP’u ve yeni dünya düzeni iflas etti ama yerine ne kurulacak? Alternatifini yaratmadan, ABD’den tam anlamıyla kurtulmanın mümkün olmadığından hareket ediliyor.

Projenin amacı ve üç sacayağı

Bu proje, birkaç esasa dayanıyor: 1. ABD’nin OrtadoÄŸu ve Kuzey Afrika’daki yeni projelerini engellemek. 2. BOP’un baÅŸarısızlığından istifade ederek bölgede Avrasya seçeneÄŸini hayata geçirmek. 3. Bölge ülkelerini aralarındaki çatışmalara son vererek ABD’ye karşı birleÅŸtirmek. 4. ABD’nin müttefiklerini Washington’dan koparmak.

Bu hedeflere ulaÅŸabilmek için manevi planda geleneksel Ä°slam ve Vahhabilik arasındaki çeliÅŸkinin önemi vurgulanıyor. Batı’nın suni olarak körüklediÄŸi Vahhabilik karşısında Ä°slam coÄŸrafyasının topraklarına ait olan geleneksel Ä°slam (Tasavvuf), yobaz grupların yalıtılması ve ardından tasfiye edilmesinde önemli bir müttefik olarak görülüyor. Yunus Emre, Mevlana ve BektaÅŸi geleneÄŸi Ä°slam’ın yozlaÅŸmış hali VahhabiliÄŸin karşısına konuyor. Uluslararası planda ise projenin üç sacayağı ÅŸöyle belirlenmiÅŸ: Moskova-Ankara-Tahran. Bu siyasi ittifak, inançlar zemininde de Ortodoks Hristiyanlığını, SünniliÄŸi ve ÅžiiliÄŸi de bir araya getiriyor.

Proje tamamlanmış değil, detaylar tartışılıyor

Tamamen gizli yürütülen bu proje, bitmiÅŸ ve kesinlik kazanmış deÄŸil. Ancak genel çerçevesi, devlet katında kabul görüyor. Çalışma, en üst düzeyde takip ediliyor. Ancak projenin detayları tartışılmaya devam ediyor, yanlışları, hayata uymayan yanları varsa düzeltiliyor, törpüleniyor. Kısaca; planın tam anlamıyla ideal olduÄŸu konusunda bir iddia yok.

Proje, son olarak gizli bir metin haline de getirilmiÅŸ. Haritası da hazırlanmış. Bu metne ve haritaya ulaÅŸtığımızda Türk ve bölge kamuoyunun Rusya’nın kafasından geçenlerden haberdar olmasının doÄŸru olacağını düÅŸündük. Tartışılması, gerektiÄŸi yerlerde sürece dâhil olunması, doÄŸru yanlarının desteklenmesi, yanlış noktalar konusunda da uyarılar yapılması önemli. “Bekleyip neye varacak, görelim” demektense, doÄŸru ve gerçekçi bir zemine oturması için müdahalelerde bulunulabilir.

Artık ilgili belgenin terminolojisini ve ifadelerini koruyarak raporun ayrıntılarına geçebiliriz.

BOP'un iflasının yarattığı imkanlar

Bu çalışma, OrtadoÄŸu ve MaÄŸrip bölgesindeki yeni jeopolitik ÅŸartlara uygun Avrasyacı bir dönüÅŸümün yol haritası olarak görülüyor. IŞİD’in Suriye ve Irak’ta yenilgiye uÄŸratılmasının, “Arap Baharı”nın iflasının ve nihilist liberal ideolojinin dünya çapındaki krizinin bahsi geçen bölgenin istikrara kavuÅŸturulması ve çok kutuplu ve adil bir dünya düzeninin kalesine dönüÅŸmesi için yeni imkânlar yarattığı düÅŸüncesi temel alınıyor.

Hazırlanan belgeye göre, bu senaryonun hayata geçirilmesiyle bölge halklarının sömürgecilikten tamamen kurtulması, ABD’nin bölgede devam eden yıkıcı etkisinin sınırlanması, ayrıca jeopolitik çıkarların dengelenmesi ve Ä°slam’ın geleneksel ÅŸekillerinin uyumlu birlikteliÄŸi zemininde bölgesel ittifakların oluÅŸması saÄŸlanacak.

Moskova-Ankara-Tahran üçgeni

Bu Avrasyacı mimarinin temelinde ise Astana sürecinde ÅŸekillenen Moskova-Ankara-Tahran arasındaki stratejik iÅŸbirliÄŸi üçgeninin yer alması öngörülüyor. Ama diÄŸer taraftan da neoliberal ideolojiyi reddeden, çok kutuplu dünyaya yönelen, kendi kimlik, kültür ve geleneklerini korumaktan yana çıkarı olan bütün devletlere (Mısır, Pakistan vd) de açık. Manevi planda Ortodoks, Tasavvuf (Sufi) ve Åžii geleneklerini temsil eden, büyük imparatorluk köklerine sahip bu üç devletin OrtadoÄŸu ve MaÄŸrip bölgesinin manevi ve jeopolitik geleceÄŸinde sadece bugün deÄŸil, gelecekte de sorumluluk üstlenmesi gerektiÄŸi vurgulanıyor.

Rus devletinin merkezinde çalışılan bu projede Rusya, Avrasya’nın “Heartland”i ve uluslararası arenada küreselleÅŸmeye ve Atlantizme karşı güçle karşılık verebilecek temel unsur olarak deÄŸerlendiriliyor. DiÄŸer taraftan da manevi planda tam anlamıyla yozlaÅŸmış Batı’nın Hristiyan dünyasındaki alternatifi sayılıyor.

Belgede Åžii Ä°ran’ın çaÄŸdaÅŸ manevi devrimin benzersiz bir deneyimini sunduÄŸu ifade edilirken, toplumun ölümüne seferberliÄŸi için bir model oluÅŸturduÄŸuna, benzeri görülmemiÅŸ dış baskı koÅŸullarında ulusal-dini idealler adına ödünsüz bir mücadele örneÄŸi gösterdiÄŸine dikkat çekiliyor.

ABD'nin müttefiklerinin geleceÄŸi

Hazırlanan çalışmaya göre, Türkiye ise son dönemde kanlı cihat anlayışıyla yozlaÅŸtırılmaya çalışılan Sünni Ä°slam’ın geleneksel derin köklerine geri dönüÅŸünde rol oynayabilecek, büyük tasavvuf geleneÄŸi ABD’nin ve OrtadoÄŸu’daki kuklalarının desteklediÄŸi radikal tekfircilerin kökünü kurutabilecek.

Bu Avrasyacı planın hayata geçirilmesiyle, ABD’nin bölgedeki geleneksel müttefiklerinin de (özellikle Ä°srail, Suudi Arabistan ve Katar) varoluÅŸsal bir seçimle karşı karşıya kalması bekleniyor: Ya eski sahibine tam olarak angaje durumun devamı ya da Avrasya’nın yanında bağımsız bir yol çizmek. Raporun ifadesiyle bu devletlerin kaderini alacakları karar belirleyecek.

Önceki dönemlerde böyle bir planın temelsiz olacağı kaydedilirken, Astana sürecinin baÅŸarılarıyla birlikte sadece mümkün olmadığının, ayrıca zorunlu hale geldiÄŸinin de altı çiziliyor.

“OrtadoÄŸu ve MaÄŸrip için Avrasya Planı” olarak adlandırılan projenin genel çerçevesi bu ÅŸekilde çizildikten sonra çalışmanın ayrıntılarına geçiliyor.

gg-001.jpg

BOP'tan bugüne yaÅŸanan süreç

OrtadoÄŸu ve MaÄŸrip bölgesinin farklı devlet, halk ve inanışlar arasındaki iç içe geçmeler ve zıtlıklarla benzersiz bir bölge oluÄŸuna iÅŸaret edilirken ABD ve müttefiklerinin bu bölgeyi boÄŸmak için devamlı yıkım ve kargaÅŸa yarattığı, buna karşı olan Avrasyacı güçlerin de bölgede istikrar, düzen ve güçler arası denge için çalıştığı ifade ediliyor.

Ardından ABD’nin BOP’tan bugüne kadarki süreçle ilgili yapılan tespitler ÅŸu ÅŸekilde özetlenebilir:

2000’lerin başında ABD, Ä°srail’in desteÄŸiyle Amerikalı Neocon çevrelerin hazırladığı ve MaÄŸrip’ten Ä°ran’a kadarki tüm bölgeyi istikrarsızlaÅŸtırmayı öngören BOP’u gerçekleÅŸtirmeye giriÅŸti. ABD’nin fabrikasyon bahanelerle Afganistan ve Irak’a saldırıları, tekfirciliÄŸin, SelefiliÄŸin ve buna baÄŸlı terörün kontrol dışı yükseliÅŸine yol açtı. “Arap Baharı”, sınırların yeniden çizilmesi ve on yıllardır radikal Ä°slamcıları engelleyen laik milliyetçi rejimlerin ortadan kaldırılması sürecini hızlandırdı. Tunus, Mısır ve Libya’daki ABD’nin kışkırttığı rejim deÄŸiÅŸikliklerinden, tasfiyesinin gerçekten de kıyamete yol açacağı Suriye’ye sıra geldi.

Rusya’nın OrtadoÄŸu’ya dönüÅŸü jeopolitik tabloyu temelden deÄŸiÅŸtirdi. Moskova, IŞİD’i yenilgiye uÄŸrattı, Suriye’yi kurtardı ve Neoconların OrtadoÄŸu’yu kargaÅŸaya sürükleme planını durdurdu. Bunun sonucunda ABD’nin müttefiki ya da tarafsız güçlerin önünde yeni bir seçim imkânı doÄŸdu: Avrasya ya da Atlantizm.

Rusya’nın müdahalesi, Amerikan dış politikasının tüm ilkesizliÄŸini ve yıkıcılığını ortaya koydu. Washington’un bir dirençle karşılaşınca kolayca ve hızlı bir ÅŸekilde eski uydularına nasıl ihanet ettiÄŸi ortaya çıktı. Böylece ABD’nin birçok eski müttefiki (Türkiye, Irak, Mısır, Katar), Atlantik kampıyla iliÅŸkilerini gözden geçirmeye baÅŸladı ve adım adım tarafsız bir tutum sergilemedi ya da Avrasya çizgisini benimsedi.

Trump’ın baÅŸkan olmasıyla birlikte, ABD’nin dünyanın bu bölgesindeki durumu daha da zorlaÅŸtı. “Ä°srail dostu” ve Ä°ran karşıtı ABD BaÅŸkanı, bugüne kadar OrtadoÄŸu ve Kuzey Afrika için yeni jeopolitik gerçeklere uygun bir model ileri süremedi. Bu da Avrasya güçlerine bölgenin kaderini eline alma fırsatını verdi.

Amerikan karşıtlığı yerine küreselleÅŸme karşıtlığı

2000’lerin başından bugüne kadarki süreci özetle bu ÅŸekilde ele alan rapor, OrtadoÄŸu ve Kuzey Afrika bölgesinde ABD etkisinin sınırlandırılması zorunluluÄŸuna vurgu yapmakta ve verili koÅŸullar gereÄŸince Amerika karşıtlığından ziyade, küreselleÅŸme ve iÅŸgalcilik karşıtı bir çizgi izlenmesini savunmakta. Bu anlamda bu çizginin Trump’ın seçim öncesi retoriklerine ters düÅŸmediÄŸi ve sıradan Amerikalıların çoÄŸunluÄŸunun gerçek beklentilerine uygun olduÄŸu belirtiliyor.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.