Sosyal Medya

Dilipak: Aman kafası kirada adamlara siyasette makam vermeyin..

Eylül’ün 2. yarısındayız. Fırat’ın doğusu için 2 hafta daha bekleyeceğiz. İsrail seçiminin sonucu ve İsrail’deki yeni yönetimin şekillenmesi için de en az bir iki hafta geçmesi gerekiyor. Ekim’de adalet reformu paketi gelecek meclise. İdam ve af yok gündemde. Detaylar önümüzdeki haftalarda belli olur. Ve 40 gün Adnan Oktar davası ile ilgili gelişmeleri izleyeceğiz.



Tabii, ErdoÄŸan’ın BM’ye yapacağı ziyaret, burada yapacağı konuÅŸma ve Trump ile görüÅŸmesi son derece önemli. PYD ve Ä°dlib’ten FETÖ’ye, F35’den hava savunma sistemine kadar birçok konu masaya yatırılacaktır. Ankara’daki 3’lü zirve ve DoÄŸu Akdeniz’deki hareketlilik ardından bu görüÅŸme önemli.

Bu arada söz verilen AK Parti’de tabandaki deÄŸiÅŸim beklentisi devam ediyor. Seçim olalı aylar oldu. Halk, alındığı söylenen mesajın karşılığı olan adımların atılmasını bekliyor. Bazı atılan adımlar ve atamalar ise akılların daha da karışmasına sebeb oluyor. Birileri bunların dile getirilmesi için her yolu deniyor. Bir bakıma ben o insanların dil’i oluyorum. Sadece sözü deÄŸil, kalbinden geçirdiklerinin sesi. Birtakım insanlar bunlarla teselli buluyor. Bu birilerinin canını sıksa da. Bir gazetecinin de Hakkın ve halkın sesi olması gerekmiyor mu!

DeÄŸiÅŸim makyaj ÅŸeklinde olursa, ÅŸaibeli ve toplumda alerji oluÅŸturan isimler korunur ya da yeni, benzer kiÅŸiler atanırsa bu durum ciddi anlamda bir “hüsran”a dönüÅŸebilir.. AK Parti bu anafordan yakasını kurtarmak istiyorsa bundan sonra atacağı her adıma ve söylenecek her söze dikkat etmesi gerek. Özellikle de Gül, DavudoÄŸlu ve Babacan’la kesin olarak yollar ayrıldıktan sonra.

Hangi kesimden olursa olsun birilerinin troller üzerinden siyasi gündem oluÅŸturma çabaları artık toplumda itibar görmüyor. Bunun kimseye faydası yok. Bu aklın yön vereceÄŸi bir siyasetin karşılığı hüsran olacaktır.

MPÄ° ihalesi, Çanakkale’deki maden sahası ile tartışmalarda izlenen yol ders olmalı. Siyasetçi suali mukadderlere cevap vermiyorsa, aÄŸzıyla kuÅŸ tutsa faydasız.

Gelinen noktada siyaset irtifa kaybetmeye baÅŸladı. DeÄŸiÅŸim siyasetteki her parti tabanının ana beklenti haline geldi. 

Milletvekillerine, o bölgeyle ilgili yüksek bürokrasiye, STK’lara, cemaate, iÅŸadamlarına danışarak yapılacak bir deÄŸiÅŸim parti tabanlarında itibar görmeyecek. Hepsi ahbab çavuÅŸ. Şıracı’nın ÅŸahidi bozacı. Bundan bir ÅŸey çıkmaz. Milletvekilleri bu kadroları, bu kadrolar da o milletvekillerini üretti. O bürokrasiler de bu teÅŸkilat ve milletvekillerinin eseri. Bunlar sahibinin sesidir. Bu her parti için böyle. AK Partidekiler için durum daha can sıkıcı. Bunlar birçok yerde ahbab çavuÅŸ iliÅŸkilerinde MÄ°T ile de, emniyet, istihbarat, mülki irade amirleri ile de kol kola girdiler.

STK’lar deseniz bu yapı vakıf, dernek, sendika, oda hangisi deseniz onu oraya taşıdı. Bunları fonlayanlar yine aynı yapı.. Bunlar sağı ile solu ile cemaat yapıları ile de iç içeler. Sünni ya da Alevi fark etmiyor. Ä°deolojik topluluklar da seküler tarikatlara dönüÅŸtü zaten. Cemaatler de artık siyaset ve sermaye ile tanışınca büyük ölçüde dünyevileÅŸti. Ä°badet iÅŸin cilası olarak kaldı.. Menfaat sözkonusu olunca, iÅŸi ehline vermeye gelince iÅŸ, kimsenin dinden, ahlaktan söz ettiÄŸi yok.

Ä°ÅŸadamları deseniz, ekonomi ve politika, al gülüm ver gülüm, win win bir menfaat ortaklığına döndü sanki. Bu birliktelik bu ÅŸekli ile gayrimeÅŸrudur. Bundan hayır hasıl olmaz. Ä°ki taraf da birbirinin fesadına hizmet eder. Bu yapı bu hale dönünce bir yandan da mafyalaşır. Önce resmi kurumlar üzerinden idari tasarruflar, daha sonra iftira yolu ile toplumu baskılamaya çalışır. Artık yargının da yeterli olmadığı, mızrağın çuvala sığmadığı yerde MafyalaÅŸma baÅŸlar.

Çok geç kalındı. Bu iÅŸlerin bu noktaya gelmesi beklenmemeliydi.

Bakın seçmen siyasetçinin veli-i nimetidir. Siyaset vekalet müessesidir. Ahali ile inatlaşılmaz.

Siyaset, STK, iÅŸ çevrelerine söylüyorum; ÅŸeklen istiÅŸare ve ÅŸûra yapıyormuÅŸ gibi yaparak bu iÅŸleri düzeltemeyiz. Belki birtakım fasık, müfsit ve muzır ÅŸahısların bu süreçteki giriÅŸimlerine bakıp, onların desteklediÄŸi kiÅŸileri derhal elemek gerek. Zira def-i mazarrat, celbi menafiden evladır. Bir adaya referans olan kiÅŸi çoksa ve çok iyi bir profil takdim ediliyorsa, ihtiyad edin. Zira bu münafıklar “aÄŸuyu altun tas içre sunarlar, bal da onun suç ortağı” olur. Üniversiteden, medreseden de tezkiye alırlar. Sakalına, baÅŸörtüsüne, namazına hemen kanmayın. Çok hayır yapıyor gibi gözüküyorsa bakın bakalım çaldıklarını gizlemek için insanların gözlerini, akıllarını, vijdanlarını perdelemek için yapılan bir operasyon mu bu.

Aman kafası kirada adamlara siyasette makam vermeyin.. “Parayı veren düdüÄŸü çalar” “Düdük” kiÅŸilerden uzak durun. Size aşırı iltifad ediyorsa, altına zulmediyordur, kendinin size yaptığını o alttaki memurdan ister. Bunların tevazuu kibirlerini örten bir perdedir. Bunlardan uzak duralım inÅŸallah.

FETÖ’cülere kafayı taktık. Bu kripto FETÖ’cüler kendilerini gizlemek için bu iÅŸe kenarından bulaÅŸan herkesi FETÖ’cü diye ihbar ediyor. Buna dikkat edelim. Kamuda ve iÅŸ dünyasında itibar gören bazı isimler, hapse atılan FETÖ’cülerden daha tehlikeli.

FETÖ’cülüÄŸü, keÅŸke sadece FETÖ ile iliÅŸkilendirmesek. Aramızda, her cemaatte, her ideolojik ve politik topluluktan bir sürü METODÄ°K FETÖ’CÜ var. Bunlara karşı da dikkatli olmamız gerek.

Bir baÅŸka gün derin devlet ve devlet iliÅŸkisini yazacağım ama ÅŸimdiden söyleyeyim. Eskiden devletlerin içinde derin baÄŸlantıları olan derin çeteler vardı. 1700’den sonra Vestfalya sürecinde derin çetelerin elinde oyuncak olan devletler var! Sağı ile solu ile partilerde durum da 3 aÅŸağı, 5 yukarı böyle. FETÖ durup dururken çıkmadı. FETÖ’yü gözünüze çok yaklaÅŸtırırsanız arkasında onun gibi onlarca çeteyi kaybedersiniz.. Bu iÅŸin uluslararası ayağına gelince, biri gider, bir baÅŸkası gelir. “Gidem aÄŸam, gelen paÅŸam”. DeÄŸiÅŸen bir ÅŸey olmaz sonuçta. Hem de en yakınızda, burnunuzun dibinde yuvalanırlar. Önünüze, arkanıza, sağınıza solunuza duvarlar örerler de size kimse sesini duyuramaz sonra. Ve hep yüksek, devletin ali menfaatlerinden söz ederek, tul-u emel hikayelerle gözünüzü hep yükseklerde tutarlar da çevrenizdeki insancıkların küçük hayallerini, umutlarını, korkularını göremez hale gelirsiniz. Ve tabii önünüzdeki çukurları, tuzakları da göremezsiniz.

Ah bu siyaset, ah bu siyasetçiler.. Sonuçta bu süreç bir imtihan süreci. Yoksa her ÅŸey olacağına varır. Takdir neyse o. Ama öte yandan bu süreçte herkes yapıp yapmadıkları, söyleyip söylemedikleri, durdukları yer ve hesaplarıyla imtihan oluyorlar. Sonuçta herkes halleri ile ya kendi cennetlerine sırtlarında tuÄŸla ya da kendi cehennemlerine sırtlarında odun taşıyor olacaklar. Yoksa kader, rızık ve ecel Allah’tan baÅŸka kimsenin elinde deÄŸil. Siz Allah’ın indinde, yolun sonunda varacağınız yeri, makamınızı görmek istiyorsanız, O’nun sizi neyle meÅŸgul ettiÄŸine bakın! 

Selâm ve dua ile.

Abdurrahman Dilipak - Yeni Akit

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.