Sosyal Medya

İsmail Kılıçarslan: Neredesin Yusuf?

Şol rivayet odur ki, kardeşleri ne yapıp edip babalarını ikna ederek Yusuf’u kıra götürme izni aldıklarında niyetleri kesin olarak onu öldürmektir. On erkek kardeşin onu da bu cinayet üzere anlaşmışlardır. Yusuf’u öldürüp çöle atıverecekler, başlarına bela olan bu güzeller güzeli çocuktan ebediyen kurtulacaklardır.



Yusuf’u hırpalayıp, aÄŸzını yüzünü kan revan içerisinde bıraktıklarında, kardeÅŸlerin en büyüÄŸü bıçağını çekmiÅŸ, kardeÅŸini öldürmek üzere hamle etmiÅŸ, lakin onu öldürmeye muvaffak olamamıştır.
 
Niye böyle olmuÅŸtur bu? Çünkü muradı böyledir.
 
Büyük kardeÅŸ tam bıçağı vuracakken kardeÅŸlerden biri elini tutmuÅŸ “vallahi bunu yaparsan biz zulmedenlerden olduÄŸumuz yetmezmiÅŸ gibi sonsuza kadar lanete de müstahak oluruz, bu iÅŸten vazgeç” demiÅŸtir.
 
Daha iki dakika öncesine kadar kardeÅŸinin ölümü üzerinde diÄŸer kardeÅŸleriyle anlaÅŸmış bir delikanlı niçin bu kavlinden vazgeçmiÅŸtir? Çünkü muradı böyledir.
 
BildiÄŸiniz meseledir. KardeÅŸleri Yusuf’u kuyuya atmış, bir koyunun kanını sürdükleri Yusuf’un gömleÄŸini babaları Yakup’a götürüp “kardeÅŸimizi kurt yedi” demiÅŸlerdir. Yakup peygamber elbette üzerinde tek bir parçalanma iÅŸareti, tek bir yıpranma görmediÄŸi gömleÄŸe bakıp “vallahi siz yalanı gerçeÄŸe tercih ediyorsunuz, yalan söylüyorsunuz” demiÅŸtir oÄŸullarına.
 
Åžol rivayet odur ki, o kara gecenin karanlığının içinde ellerinde meÅŸalelerle Kenan halkı “Yusuf’u arayalım” teklifiyle gelmiÅŸlerdir Yakup’un kapısına.
 
Geceden aramalar baÅŸlamış, çölün de, otlağın da, çiçekliÄŸin de, bozkırın da her yanını sesler doldurmuÅŸtur: “Yusuf, neredesin Yusuf?”
 
Ne ilginç, ne muazzam bir soru bu deÄŸil mi? “Neredesin” sorusu insanın dünyadaki yerini tespite mi yarar sadece? Elbette hayır. “Neredesin” sorusu bazen “bu âlemdeki yerini tespit edebildin mi?” anlamına gelir.
 
Ä°ÅŸte Kenan ahalisi Yusuf’a “neredesin?” diye çığırırken Yusuf, bu âlemdeki yerini tespit etmek üzere bir yakaza halindedir. Ondan duymaz sesi kalın, kelli felli adamların seslerini.
 
Çünkü… Meselenin düÄŸümü bu “çünkü”dedir dikkat isterim ki gayetle dikkat isterim. Çünkü Yusuf olmanın kaderi de bedeli de “kuyuda kalmak”tır. Yusuf, Yusuf olmaklığını kuyuda kalmasına borçludur. Åžu insan denen zavallı varlık kuyuda kalmayı, kalabilmeyi göze alamadığı için Yusuf olma ÅŸansını kaçırmaktadır. Amma ki insan o denli kibirli, o denli kendine güvenen bir varlıktır ki hem kuyuda kalmayı göze almaz hem Yusufluk iddiasından caymaz. Çünkü bilmez ki insanın asıl iddiası iddiasız olabilmekte gizli. Bu sırrı bir çözse Yusuf olacak insan. Ne ki bu sırrı görecek göz nerede?
 
Åžol rivayet odur ki Yusuf “neredesin?” sorusunu duyup da “buradayım” cevabını verseydi bir daha asla “orada” olamayacaktı. Yusuf, bir kez bile “buradayım” deseydi Yusuf olamayacaktı.
 
Behey âdemoÄŸlu! Behey kendisine bir kez bile “neredesin?” sorusu yöneltilmemiÅŸken sürekli “buradayım, ben Yusuf’um” diye feryat eden âdemoÄŸlu! Behey beklemeyi bilmeyen, sabrı öÄŸrenemeyen, hale halle razı olamayan köpek nefsli âdemoÄŸlu! Behey kuyusuz âdemoÄŸlu!
 
Bir bilsen neydi mesele? Bir bilsen neydi “muradı böyledir” cümlesine teslimiyetin anlamı? Bir bilsen, bir bilebilsen…

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.