Sosyal Medya

Özel / Analiz Haber

Türk / Türkiye tipi ateizmin genel karakteristiği

Prof. Dr. Mustafa Öztürk



Ateizm, felsefî bir terim ve kavram olarak Tanrı inancı karşısında retçiliÄŸi benimseyen bir zihniyeti ve dünya görüÅŸünü ifade eder; ancak kendi içinde homojenlik arz etmez. BaÅŸka bir ifadeyle, ateizm kendi içinde mutlak ateizm, ideolojik/materyalist ateizm, teorik ateizm, pratik ateizm gibi tipler ve türlere ayrılabilir. Türk tipi ateizm ya da daha güncel olarak günümüz Türkiye’sinde giderek yayınlaÅŸtığı söylenen ateizmde de homojenlik söz konusu deÄŸildir; fakat en azından bu topraklarda baÅŸ gösteren ateizmin hemen her türünün, sözgelimi Jean Paul Sartre’in “Varlık ve Hiçlik/Fenomenolojik Ontoloji Denemesi” adıyla Türkiye çevrilen kitabındaki gibi felsefi temellere dayalı bir ateizme benzemediÄŸi, hatta “kutsal demlik” analojisiyle ateizm ve agnostisizme arka çıkmakla birlikte “Tanrı’nın yokluÄŸunun ispatı yok” da diyen Bertrand Russel kadar dürüst bir tavır sergileyemediÄŸi rahatlıkla söylenebilir. Dahası, Türkiye tipi ateizmdeki baskın karakter fikrî açıdan gevÅŸeklik, pratik açıdan vülgerlik, ideolojik açıdan militanlık gibi nitelemelerle de ifade edilebilir.
 
Günümüz Türkiye’sinde ateizm büyük ölçüde kurumsal dine, dindar kitlelerin genel dünya görüÅŸüne ve yaÅŸam ÅŸekline yönelik tepkileri yansıtır. Bu yüzden, Türk tipi ateizmin karakteristik özelliklerinden biri, tepkiselliktir. Bununla birlikte tepkisel ateistlerin pek çoÄŸu içine doÄŸup yetiÅŸtikleri kültürün de etkisiyle sevgi, merhamet dolu yüce bir gücün varlığını içten içe kabullenme eÄŸilimindedir. Fakat gerek küçük yaÅŸlarda dindar ailede yaÅŸanan din/dindarlık gerekçeli ÅŸiddet, gerekse sosyal çevrede tanık olunan dinî kılıklı binbir kötü örnek sebebiyle kurumsal din ve inanca gösterilen öfkeli tepki birçok insanı ateizmin kucağına itiverir. Bu süreçte bilimselcilik, rasyonellik, pozitivizm, ideolojik materyalizm gibi düÅŸünce akımlarıyla da az çok tanışıklık söz konusu olduÄŸunda, adeta yaÄŸmurdan kaçarken doluya tutulma gibi bir durum gerçekleÅŸir. Nitekim bu duruma düÅŸen ateistlerin büyük çoÄŸunluÄŸu, tanrı tanımazlık konusundaki fikirleri zihinsel didinmeyle üretmek yerine, hazır buldukları ideolojik iddiaları sahiplenerek basmakalıp ifadelerle tekrar edip durur.
 
**
 
Türk tipi ateizmin karakteristik özelliklerinden biri de Nazilerin Yahudi soykırımı (holokost) tecrübesinden sonra kimi Yahudilerin “Auschwitz’ten sonra teoloji öldü: Ä°mha edilecek sakinlerin bileklerinde Tanrı’nın telefon numarası; ama numara cevap vermiyor bir türlü” demesi gibi Tanrı’ya gücenmiÅŸlik ve küskünlük duygusu olarak kendini gösterir. Özellikle çocukluk ve gençlik çaÄŸlarında yaÅŸanan ağır travmatik deneyimler, sözgelimi bir trafik kazasında tüm aile fertlerini kaybetmek veya uzun zaman boyunca birçok ciddi sıkıntıyla cebelleÅŸerek feleÄŸin çemberinden geçmek gibi tecrübeler ilk planda Tanrı’ya sitem ve serzeniÅŸte bulunmak, ardından da O’nunla baÄŸları koparmak gibi neticeler verir. Derken, Tanrı’ya gücenip küsme duygusuna bir de teodise ve kötülük problemi eklenir. Bu felsefi ek/eklenti ateizme savrulan kiÅŸinin “Tanrı’ya haksızlık mı yaptım?” ya da “Ucuz insan gibi mi davrandım?” ÅŸeklindeki sorularla kendi kendini yargılamasının önüne geçip vicdanını rahatlatmak ve aynı zamanda ateizmi düÅŸünsel ve felsefi açıdan az çok gerekçelendirerek zihinsel konfor saÄŸlamak gibi bir iÅŸlev görebilir.
 
Bu topraklarda neÅŸv ü nema bulan ateizmin bir diÄŸer özelliÄŸi de “Tanrı yokmuÅŸ gibi yaÅŸamak” ve/veya “Tanrı’yı günlük yaÅŸama sokmamak” ÅŸeklinde kendini gösterir. KiÅŸinin günlük yaÅŸam alanındaki tutum, davranış ve alışkanlıklarında Tanrı’yı unutma isteÄŸini ya da O’nun buyruklarını kendi yaÅŸamından uzak tutma iradesini yansıtan bu hayat tarzı “pratik ateizm” diye isimlendirilebilir. Tanrı’ya inandığını söylemekle birlikte “Tanrı yokmuÅŸ gibi yaÅŸamak” aslında birçok müslümanın günlük yaÅŸam tarzında da kendini gösterir; dolayısıyla böyle bir yaÅŸam tarzı biz müslümanların da ciddi ciddi düÅŸünmesi gereken bir problemdir. Bir deÄŸerlendirmeye göre “pratik ateistler” kendi içerinde aktif ve pasif olmak üzere iki gruba ayrılır. Pasif olanlar Tanrı’nın varlığını reddetmekle birlikte dinî inançlar ve dindarlarla ciddi bir problemi bulunmayan, içe kapanık halde kendi dünyalarında yaÅŸayan kiÅŸilerdir. Aktif olanlar ise gerek zihinlerinde ve gerekse günlük yaÅŸantılarında Tanrı inancını reddeden ve aynı zamanda sosyal çevrelerinde Tanrı’yı hatırlatan her türlü fikir, sembol ve davranışa karşı savaÅŸ veren kiÅŸilerdir. Kimi zaman “militan, eylemci” gibi sıfatlarla anılan bu tür ateistler dindarlarla da her zaman mücadele etmeyi kendilerine vazife bilirler.
 
***
 
Türk tipi ateizmin karakteristik özelliklerinden biri de meselenin felsefi tarafı bir kenara konularak tanrı tanımazlık fikrinin ideolojik ve politik bir ilke olarak sahiplenilmesidir. Bu tür ateizmin ark arka planında Karl Marx ve F. Engels gibi düÅŸünürlerin görüÅŸlerine dayalı materyalist bir dünya görüÅŸünün tercih edilmesi ve bu dünya görüÅŸünde ateizmin mutlak doÄŸru olduÄŸu fikrinin benimsenmesidir. Nitekim 1960’lı yıllardan itibaren Türkiye’de baÅŸ gösteren ve 1980 seksen darbesiyle birdenbire sona eren(!) SaÄŸ-Sol kavgalarında saÄŸcılığın Sünnilik, solculuÄŸun Alevilikle, daha genel çerçevede ise saÄŸcılığın teistlik, solculuÄŸun materyalist düÅŸünceye dayalı bilimsel ateistikle denkleÅŸtirildiÄŸi bilinmektedir. Bu açıdan bakıldığında, Türk tipi ateizmde ideolojik karakterin de önemli bir iÅŸgal ettiÄŸi, dolayısıyla bu ateizmin güçlü felsefi temeller ve gerekçelerden ziyade, sosyo-kültürel ve sosyo-politik tepkiler ve tercihlerden de beslendiÄŸi tespitinde bulunulabilir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.