Yeni Bir Hareket BaÅŸlatmak (Hakan Albayrak)
Follow @dusuncemektebi2
Köşe Yazarı Hakan Albayrak, bugünkü makalesinde, Ahmet Davutoğlu'nun 13 Eylül 2019'da istifayla sonuçlanan Ak Parti öyküsünü ve yeni bir parti kurma kararını değerlendirdi.
AK Parti’nin kuruluÅŸ ilkeleri (Yolsuzluk, yoksulluk ve yasakları temsil eden “3Y” ile mücadele, tam demokrasi, hakiki hukuk devleti, kamu yönetiminde ÅŸeffaflık, hem parti hem de devlet kadrolarında ehliyet ve liyakatte ısrar, lider oligarÅŸisine geçit vermeyen çoÄŸulcu siyaset anlayışına / istiÅŸareye dayalı parti içi demokrasi vs, vs, vs) baÅŸ göz üstüne; ama AK Parti’nin bidayetteki AB/ABD ekseninden ibaret dış politika vizyonu, Fukuyama’nın ‘Batı paradigması küreselleÅŸti, tarihin sonuna gelindi’ tezine selam çakma halleri bence yadırgatıcıydı. (O günlerde Gerçek Hayat dergisine yazdığım bir yazıda “Batı’sız bir dünya tasavvuru yanlıştı, ama Batı’dan ibaret bir dünya tasavvuru da yanlış. Ä°frata da tefrite de hayır!” dediÄŸimi hatırlıyorum.)
Sonra AK Parti iktidara geldi ve Ahmet DavutoÄŸlu girdi iÅŸin içine; Avrupa BirliÄŸi ve genel olarak Batı’yla iyi iliÅŸkileri korumakla ve geliÅŸtirmekle beraber, onları OrtadoÄŸu, Afrika, Latin Amerika ve Rusya açılımlarıyla dengelemeyi vazeden “stratejik derinlik”.
2003’ten 2009’a kadar BaÅŸbakan Dış Politika BaÅŸ Danışmanı, 2009’dan itibaren de DışiÅŸleri Bakanı olarak görev yapan DavutoÄŸlu’nun nüfuzu arttıkça AK Parti iktidarının dış politikası olgunlaÅŸtı, ülkemizin manevra kabiliyetini artıracak ÅŸekilde çeÅŸitlendi ve güzel bir dengeye oturdu. (Arap Baharı’nın kışa dönmesinden mütevellit ‘komplikasyonlar’, Rusya ile uçak krizi dahil, ayrı bir yazının konusu. Mesela 28 Åžubat 2019’te bu köÅŸede çıkan “DavutoÄŸlu’na yakıştırılacak ÅŸey mi bu?” baÅŸlıklı yazının.)
Dış politikada elde edilen baÅŸarılar ve kazanılan mevziler AK Parti’nin ve genel olarak Türkiye’nin özgüvenini kamçılayarak iç politikaya da müsbet tesirde bulundu.
Bu süreçte AK Parti’nin bidayetteki -bana göre- ‘FrenkmeÅŸrep’ dili yerlileÅŸti.
Ne var ki yıllar geçtikçe AK Parti’nin kuruluÅŸ ilkelerinde bazı aşınmalar meydana geldi.
2014’te Recep Tayyip ErdoÄŸan’ın cumhurbaÅŸkanı seçilmesi üzerine AK Parti’nin ve hükümetin başına geçen DavutoÄŸlu, Kasım 2015 seçimlerinde alınan rekor oyla parti genel baÅŸkanı ve baÅŸbakan olarak konumunu güçlendirince, daha doÄŸrusu güçlendirdiÄŸini zannedince, AK Parti’nin kuruluÅŸ ilkelerinden sapma temayüllerinin önüne geçmeye yönelik tedbirler almaya soyundu.
AK Parti Siyasi Erdem ve Etik Kurulu…
Kamuda ÅŸeffaflık yasa tasarısı…
Bu iÅŸlere müsaade edilmedi ve DavutoÄŸlu Mayıs 2016’de parti içi bir ‘darbe’ ile genel baÅŸkanlık ve baÅŸbakanlık görevlerinden istifa etmeye zorlandı.
Yetmedi; AK Parti’yi o dillere destan AK Parti yapan mümtaz siyasetçilerden biri olduÄŸu halde, bu hareket üzerindeki muazzam emeÄŸi ve partisine karşı her ÅŸeye raÄŸmen ısrarla koruduÄŸu iyi niyeti hiçe sayılarak yıllarca ‘parti’ ve ‘dava’ adına hücum edildi DavutoÄŸlu'na.
Anlaşıldı ki ne parti eski parti, ne dava eski dava.
***
Üç yıl sonra…
Gelinen noktanın hülasası: AK Parti’nin kuruluÅŸ ilkeleri yerlerde sürünüyor, özgürlük ve adalet fena halde yaralı, ekonomi ciddi bir kriz içinde, üstelik dış politikadaki denge Rusya lehine bozuldu; belki de en önemlisi, yolun başında eksikliÄŸi hissedilen -en azından benim eksikliÄŸini hissettiÄŸim- ‘yerlilik’ ve ‘Ä°slamcılık’ vurgusunun ÅŸimdi antipatik bir üslupla abartılıp suiistimal edilmesi yüzünden bu çerçevedeki deÄŸerler ‘irtifa’ kaybetti.
AK Parti içinde ıslahat imkânı?
Yok.
Özgür eleÅŸtiri imkânı bile yok.
‘Bu iÅŸ böyle gitmez, partimize ve iktidarımıza çekidüzen verelim’ diyen Ahmet DavutoÄŸlu, Selçuk ÖzdaÄŸ, Ayhan Sefer Üstün ve Abdullah BaÅŸçı, kesin ihraç istemiyle disiplin kuruluna sevk edildi iÅŸte.
DavutoÄŸlu ve arkadaÅŸları bu geliÅŸme üzerine dün Ankara’da bir basın toplantısı düzenleyerek AK Parti defterini kapattıklarını ve yeni bir hareket baÅŸlatacaklarını ilan ettiler.
“Ä°nsanı ve sadece insanı merkeze alan, insan onuruna ve haklarına saygılı, evrensel deÄŸerleri yaÅŸatan, yasaklarla, yolsuzluklarla ve yoksullukla sonuna kadar mücadele edilen, düÅŸünce, ifade, din ve vicdan özgürlüklerinin sınırlandırılmadığı, demokratik hukuk devleti kurallarının iÅŸlediÄŸi, herkes için adalet ilkesi temelinde tarafsız ve bağımsız yargı sistemine güven duyulduÄŸu, kamu malına el uzatılmayan, akraba ve adam kayırmacılığının olmadığı, ÅŸeffaflığın her alanda hakim olduÄŸu, liyakatın, ehliyetin ve siyasi ahlakın esas ölçü olduÄŸu… her yönüyle ve her kesimiyle dünyaya açık, yakın çevresinde, gönül coÄŸrafyasında ve dünyada barışçıl ve insani diplomasiyi esas alan, yeni nesillerin geleceÄŸe umutla baktığı demokratik bir düzen” kurmaya yönelik bir hareket…
Vira Bismillah.
Henüz yorum yapılmamış.