Sosyal Medya

Fehmi Koru: İktidar Körleştirir

Gazeteci Fehmi Koru, kişisel internet sitesinde "İktidar körleştirir, yanlış yaptırır.. Oysa siyaset bir matematik işidir ve matematik de yanlış kabul etmez…" başlığıyla kaleme aldığı bugünkü yazısında, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu ve ekibinin Ak Parti'den istifasını değerlendirdi.



Bir süredir bulunduÄŸum her ortamda yazılarımda da kullandığım bir tezi dile getirdiÄŸimde “Olur mu öyle ÅŸey?” tepkisi verenler çıkıyor. Ä°lk baÅŸlarda tezime çokça tepki alıyorken son zamanlarda tekrarladığımda kös dinleyenler fazlalaÅŸtı.
 
Tezimi biliyorsunuz: AK Parti’nin ÅŸu sıralarda attığı her adımın yanlış olduÄŸu, bundan böyle artık hiç doÄŸru adım atamayacağı, yanlışlarına sürekli yeni yanlışlar ekleyeceÄŸi tezim…
 
Son örneÄŸi bu hafta yaÅŸandı: AK Parti yönetimi daha önce baÅŸbakanlık baÅŸdanışmanlığı, dışiÅŸleri bakanlığı, AK Parti genel baÅŸkanlığı ve baÅŸbakanlık görevlerini üstlenmiÅŸ olan Ahmet DavutoÄŸlu’nu ihraç süreci baÅŸlattı; dün de DavutoÄŸlu ve kendisiyle birlikte hareket eden eski milletvekili ve il baÅŸkanı arkadaÅŸları partilerinden istifa ettiler.
 
Her partide yollar ayrılır, istifalar olur, tasfiyeler yapılır; ancak sadece birkaç yıl önce (2014’te) genel baÅŸkan ve baÅŸbakanlığa getirilmiÅŸ birinin partisinden tasfiyesi herhalde ülkemizde -muhtemelen dünyada da- ilk kez yaÅŸanıyor…
 
DavutoÄŸlu’nu böyle bir davranışa mecbur bırakmayı yanlış buluyorum.
 
EleÅŸtirilerine kulak verilir, parti içerisinde kalması saÄŸlanabilirdi. Herhangi bir sebeple yollar ayrılması gerekseydi bile, bu, bundan sonra verebileceÄŸi zararın sınırlı kalmasını saÄŸlamak amacıyla, ihraç mekanizması çalıştırılmayarak suhuletle gerçekleÅŸtirilebilirdi.
 
Evet, ihraç edilmek istenen DavutoÄŸlu’nun AK Parti’ye verebileceÄŸi büyük bir zarar var.
 
Siyaset ve siyaset matematiÄŸi
 
Siyaset bir yönüyle matematik iÅŸidir. Bütün siyasi kadrolar ve partiler iktidar olmak için yola çıkarken matematik hesabı yapmak zorundadırlar. Yüzde 10 barajının bulunduÄŸu eski sistemde, matematik, varlığını ispat etmek için her partinin asgari yüzde 10 oy almasını gerektiriyordu. Ä°ttifaklara izin verilen ve barajın önem taşımadığı yeni benimsenen ‘cumhurbaÅŸkanlığı hükümet sistemi’nde ise, iktidar olabilmek için, cumhurbaÅŸkanı çıkarabilecek bir matematik gerçekliÄŸe ihtiyaç bulunuyor.
 
O da yüzde 50+1 oranıdır.
 
CumhurbaÅŸkanlığı seçimiyle birlikte yapılan son genel seçimde sandıktan AK Parti yeniden iktidar olarak çıktıysa, bu, MHP ile ittifakı ve cumhurbaÅŸkanı adayını yüzde 52 ile seçtirmesi sayesinde gerçekleÅŸebildi.
 
Bir sonraki seçim randevusu 2023’te. Daha önceye alınmazsa 2023 yılında yapılacak seçimde de AK Parti’nin cumhurbaÅŸkanlığına aday göstereceÄŸi kiÅŸinin -herhalde Tayyip ErdoÄŸan olacaktır o kiÅŸi- yine yüzde 50’nin üzerinde oy alması ÅŸart.
 
AK Parti’den tasfiye edilen Ahmet DavutoÄŸlu dün yaptığı basın toplantısında arkadaÅŸlarıyla yeni bir parti kuracağını belli etti. Hatta basın toplantısının metni dikkatle okunduÄŸunda, bunun, bir süre önce deklare ettiÄŸi ‘manifesto’ ile birlikte yeni partinin kuruluÅŸ beyannamesi olarak deÄŸerlendirilebileceÄŸi anlaşılacaktır.
 
Peki DavutoÄŸlu’nun kuracağı parti seçime katıldığında daha çok hangi tabandan oy alabilecek?
 
Matematik burada devreye giriyor iÅŸte. Yüzde 1’in bile olaÄŸanüstü önem taşıdığı bir seçimde tabanından bir baÅŸka partiye oy kayması AK Parti’nin 2023 hesaplarını bozabilecek bir geliÅŸme olacaktır.
 
DavutoÄŸlu için AK Parti’nin yapması gereken, ne yapıp edip onun parti içerisinde kalabileceÄŸi bir yol izlemek iken, kendisini yeni bir partiyle karşısına rakip olarak çıkmaya zorlamak, hiç kuÅŸkusuz yanlış bir yöntemdir.
 
Seçim matematiÄŸi açısından vahim bir yanlışlıktır hem de.
 
Siyaset tarihimizden bir yanlış örnek
 
‘Yeni parti’ ihtimali ufukta belirdiÄŸi her ortamda, AK Parti çevreleri, bu tür giriÅŸimlerin geçmiÅŸte baÅŸarısızlığa uÄŸradığı, bugün de sonuç alamayacağı –‘boÅŸ çuval’ deyimi kullanılıyor- görüÅŸünü dillendirirken, Adalet Partisi (AP) içerisinden çıkan Demokratik Parti (DP) örneÄŸini veriyorlar. 
 
AP’den ayrılanların oluÅŸturduÄŸu DP’nin uzun ömürlü olamadığı, günün sonunda siyaset sahnesinden çekilmek zorunda kaldığı doÄŸrudur.
 
Fakat bir baÅŸka doÄŸru daha var: AP de içinden çıkanların kurduÄŸu DP olayından sonra bir daha tek başına iktidar yüzü göremedi.
 
Süleyman Demirel’in “Siyasi hayatımın en büyük yanlışı” dediÄŸi olaydır o.
 
Bir darbe (27 Mayıs 1960) sonrasında yeniden sivil siyasete dönüldüÄŸünde kapatılan Demokrat Parti yerine kurulan AP, girdiÄŸi ikinci seçimde (1965), oyların yüzde 52,9’unu alarak Meclis’te çoÄŸunluÄŸa ve iktidara sahip oldu. DP’nin kurulması (1970) sonrasında yapılan seçimlerde ise, AP, bir daha tek başına iktidar yüzü göremedi.
 
Matematik yüzünden. 
 
DP yanında, AP’ye milletvekili adaylığı reddedilen Prof. Necmettin Erbakan da, Milli Nizam Partisi’ni (MNP) -kapatılması sonrasında Milli Selamet Partisi (MSP)- kurmuÅŸtu.
 
Bu iki partinin tabanından çektiÄŸi oylar yüzünden AP’nin oyu ilk girdiÄŸi seçimde (1973) yüzde 29,76’ya düÅŸtü. Yuvarlak hesapla, yüzde 53’ten yüzde 30’a.
 
Hükümeti CHP ile MSP kurdu.
 
Çünkü matematik bu iki partinin koalisyonunu gerektiriyordu.
 
Ä°ktidar körleÅŸtiriyor
 
Åžimdiye kadar anlattıklarımdan bir gerçeÄŸi keÅŸfetmiÅŸ olmalısınız: Demirel’e yanlış yaptıran iktidarın onu körleÅŸtirmesiydi. O körleÅŸme yüzünden DP’nin kurulmasına geçit verdi, yine aynı körlük pekala adaylığını kabul edip partisi saflarına katabileceÄŸi Erbakan’ı kendi partisini oluÅŸturmaya sevk etti. 
 
Kendi eliyle iktidarını zorlayan ve kaybettiren yanlışlar yaptı Demirel…
 
Bana kalırsa, benzer bir yanlışı, bu hafta, DavutoÄŸlu’nu istifaya sürüklemekle, AK Parti yapmış oldu.
 
Korkarım, bu, AK Parti’nin yaptığı son yanlış da olmayacak.
 
“Bundan böyle hep yanlış bekleyin” tezimi “Olur mu hiç?” tepkisiyle karşılayanlara “Olur, hem de bal gibi olur” diyorum.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.