Özel / Analiz Haber
Adalet, hikmet, cesaret ve iffet
Follow @dusuncemektebi2
Adaletin hukuki, ahlaki, siyasi, felsefi pek çok yönü vardır. Adalet evrensel bir değerdir. Olmasa da olur diyen bir akıllı çıkmaz. O halde adalet duygusu fıtridir, yani ilahidir.
Ahlakın evrensel deÄŸerleri de böyledir. Sözünde durmanın bir deÄŸer olduÄŸunu kabul etmeyen bir millet yoktur. O halde bunlar insanın hamuruna yaradılıştan konmuÅŸ deÄŸerlerdir. Ve adalet deyince herkes ondan bir ÅŸeyler anlar. Ama sıra adaletin gerçekleÅŸtirilmesine gelince görüÅŸler ve uygulamalar deÄŸiÅŸir. O halde bunun temel esasları da o deÄŸeri insanın içine koyandan alınması, O’ndan öÄŸrenilmesi gerekmez mi?
Adaletin çeÅŸitlerinden önce felsefi yönüyle ilgili birkaç kelam daha edelim.
Felsefi anlamda Aristo insandaki bütün yeteneklerin en makul çizgide kullanılmasını adalet olarak açıklar. Akıl, öfke ve ÅŸehvet insandaki en temel güçler ve güdülerdir. Bunların her birinin ifrat ve tefrit olarak iki aşırı ucu vardır ve adalet iÅŸte bu güçlerin orta noktasındaki çizgidir der.
Ä°slam düÅŸünürleri de bunu ondan alıp açarlar ve ÅŸöyle derler:
Aklın iki aşırı ucundan biri hilekârlığa varan kurnazlık ve ileri zekâdır ki, buna cerbeze denir, ÅŸeytanlığa varan bir doÄŸruyu yanlış yanlışı doÄŸru gösterme becerisidir. Aklın diÄŸer aşırı ucu, kârını ve zararını dahi bilemeyecek kadar anlayışsız, ahmak ve ebleh olmaktır. Bu iki aşırı ucun ortası hikmettir, yani eÅŸyanın hakikatini olduÄŸu gibi görebilmektir. Adalet çizgisinin bir parçası budur.
Ä°nsanın kendini ve deÄŸerlerini koruması ve savunması için onun fıtratına, mayasına, konan öfke/gazap yeteneÄŸinin de böyle iki aşırı ucu vardır. Eksik aşırı ucu ödlekliktir, ödlek insan hiç korkulmayacak ÅŸeylerden bile korkar, hiçbir deÄŸeri ve hakikati koruyup savunamaz. Fazla aşırı ucu, korkulacak ÅŸeylerden bile korkmamaktır. Tabii olarak bu, Allah’tan da korkmamayı sonuç verdiÄŸi için çok tehlikeli bir aşırılıktır. Adaletin en büyük tahripçisi ve her türlü zulüm ve iÅŸkencenin, haksızlıkların sebebi budur. Ortası ise cesarettir. Bu çizgideki insan Allah’ın ona bahÅŸettiÄŸi deÄŸerleri korumak için gerekirse canını bile vermekten çekinmez, ama kimsenin hukukuna tecavüz etmez, haksız yere kimse ondan korkmaz, o ise karıncayı dahi öldürmekten korkar. Cesaret olmadan ayakta durmak mümkün olmadığı gibi, adaletin tesisi de mümkün deÄŸildir.
Ä°nsandaki ÅŸehvet gücü sadece cinsel ÅŸehveti deÄŸil, her türlü yeme içme arzusunu da anlatır. Türkçemizdeki iÅŸtah/iÅŸtiha kelimesi de bu köktendir. Bunun da iki aşırı ucu ve bir de ortası vardır. Fazlası; insanın helal haram, ar namus, hayâ gibi hiçbir insani erdem dinlemeden iÅŸtahı çektiÄŸi, nefsinin arzuladığı her ÅŸeye hayvanlar gibi saldırmasıdır ki, buna fücur yani edepsizlik, hayâsızlık denir. Eksik derecesi ise insanın dünya nimetlerine karşı hiçbir arzu duymaması, helalinden bile nasiplenemeyecek kadar silik olması halidir. Bu ikisinin ortası ise iffettir ki, nimetlerden helal çerçevede ve insan onuruna yaraÅŸacak ÅŸekilde yararlanmak ve aşırılığa kaçmaktan utanıp kaçınmaktır. Onun için hem cinsel arzuların orta çizgisi, hem de midevi arzuların orta çizgisi iffet diye anlatılır. Adaletin temellerinden biri de budur.
Bunlara bu üç yeteneÄŸin yan dallarını da ekleyebiliriz ama neticede hepsi gider bu üç ana yeteneÄŸe dayanır. Üzüntü, sevinç, hasetlik gibi duygular, ya da güçler de böyledir. Bunlar da insanın fıtratına, mayasına belli fonksiyonlar görmeleri için yaratıcısı tarafından konmuÅŸ programlardır. Hep kötü sanılan hasetlik duygusu bile insanda olmasa insan hiçbir deÄŸer üretemez. Yeter ki, bu duyguları orta noktada, dengede yani adalet çizgisinde tutmayı baÅŸarabilsin. Bunun için Ä°slam düÅŸünürleri de bu açıklamayı Sokrat’tan alarak ve geliÅŸtirerek kullanmışlardır. Bunu en güzel açıklayanlardan biri de Bediuzzaman’dır.
Buraya kadar bu söylenenleri kabul etmeyen bir akıllı çıkmaz. Çünkü bu ontolojik, yani insanın varoluÅŸuyla alakalı bir meseledir. Varsa vardır. Mesele bundan sonrasıdır, zor olan da budur. Bu güçlerin makul ve makbul orta çizgisini kim belirleyecektir? Belirledikten sonra insanları bu çizgide durmaya zorlayacak güç nedir? Durmazlarsa ne yapılacaktır? Felsefi anlamda bunlara adalet der geçeriz. Bu sadece zihnimizdeki ve hayalimizdeki bir adalet olur ama bunun ayaklarını yere nasıl bastıracağız? Ä°dari, siyasi, ekonomik ve sosyal adaleti nasıl saÄŸlayacağız? Zor olan budur ve bu noktada hep insandaki iÅŸte o güçlerin aşırı uçları devreye girer. Ä°nsan kendi aklıyla adaleti nereye kadar saÄŸlayabilir?
Ä°slam ümmeti Allah tarafından vasat bir ümmet olarak tanımlanmıştır. Vasat olma ifrat ve tefrit gibi iki aşırı ucun olmasını gerektirir. Hemen bütün eylem ve düÅŸüncelerin aşırı iki ucu yani ifratı ve tefriti bulunursa, orta çizgi yani adalet de bulunmuÅŸ olur. Bendeniz ArÅŸimet’in kaldıraç örneÄŸinden ödünç alarak ÅŸöyle demiÅŸtim: Siz bana her hangi bir düÅŸüncenin iki karşıt ucunu gösterin ben size bu konuda Ä°slamî olanı söyleyeyim. Çünkü tam orta çizgi olacaktır.
Faruk BeÅŸer / Yeni Åžafak
Henüz yorum yapılmamış.