Sosyal Medya

İbrahim Tenekeci'nin kaleminden: Dün ve bugün

Geçmiş gün. 1987 yılındayız. Ağır rutubet kokan küçük bir salonda beş kişiyiz. Recep Tayyip Erdoğan’ı dinliyoruz. Bir saat geride kaldı. Heyecanından ve ciddiyetinden zerre kaybetmeden konuşmasını sürdürüyor. O konuşma bir buçuk saatin sonunda bitti. Beş kişiye bu kadar uzun süre konuşma yapmak nasıl bir şeydi? Şimdi partinin en alt kademesindeki genç kardeşimiz bile böyle bir ‘kalabalığa’ seslenmeye tenezzül etmeyebilir. Öyle görünüyor, anlaşılıyor. Kızmak yok.



Yıllar sonra. Cennetmekân Necmettin Erbakan’la bir odadayız. Sadece iki kiÅŸiyiz. “Cemaat yapalım” diyor. Hemen orada, korkudan donup kalıyorum.
 
Åžimdi bazı yazılar / yorumlar okuyoruz. BaÅŸarının altında veya üstünde bir ÅŸeyler arıyorlar. Hepsi olmasa bile çoÄŸu yanlış.
 
BaÅŸarı, beÅŸ kiÅŸiye bir buçuk saat konuÅŸma yapmaktan geçiyordu. BaÅŸarı, iki kiÅŸiyle cemaat olabilmekten geçiyordu. Karşınızda veya arkanızda yüzlerce, binlerce insanın durmasına gerek yoktu.
 
YaÅŸadığımız toprakları Türkiye Dağı olarak görüyorduk. Bu dağı beklediÄŸimize inanıyorduk. Çok ÅŸükür, hâlâ aynı yerdeyiz.
 
Büyüklerimiz bize ÅŸunu diyordu: Kimsenin adamı olmayın. Adam olun.
 
Alkışlamak üzerine kurulu bir gidiÅŸatın yahut siyasetin parçası olamayız. Yeri gelecek, savaÅŸacağız. Yeri gelecek, itiraz edeceÄŸiz. SavaÅŸmaktan kastımız, dik durmak, dirayetli olmaktır. Birbiri ardına yaÅŸadığımız dört büyük taarrruzu düÅŸünün.
 
 
Sonra camia büyüdü. Sayı arttı. Sorunlu büyüyorduk sanki. Bunu hep dile getirdik, çekincelerimizi söyledik. Ä°nsana gidenler ile imkâna gelenler aynı çatı altındaydı. Ä°mkânı imtihan olarak görenler ile fırsat bilenler aynı geminin içindeydi. Ne yazık ki diÄŸerlerinin sayısı her geçen gün artıyordu. Bu durum, özellikle belediyecilik alanında ve medya sektöründe etkisini gösteriyordu.
 
Ülkeyi yönetmeye talip olduÄŸunuz vakit, bazı ÅŸeyler kaçınılmazdır. Burada, birtakım mecburiyetleri kastetmiyoruz. Ä°nsanları kucaklamayalım demiyoruz.
 
Akan çeÅŸmeye uzanan iki el var. Biri israf olmasın diye çeÅŸmeyi kapatmak istiyor. DiÄŸeri de testi getirmiÅŸ.
 
Åžunu rahatlıkla söyleyebiliriz: DaÄŸda bekleyenlerden çok az fire verildi. Önemli bir kısmı yerinden ayrılmadı. Ganimet için alçaklara inmedi.
 
Son günlerdeki tartışmalara, daha doÄŸrusu düÅŸmanlıklara iÅŸte buralardan bakıyoruz.
 
Bazı eleÅŸtirilerin ÅŸahsiyat boyutuna ulaÅŸtığını görüyor ve üzülüyoruz. Yıpranma payına itirazımız yok. Yıpratma kısmına karşıyız.
 
Dışarıya yansıyan görüntümüz budur: YokluÄŸu bölüÅŸen insanlar varlığı paylaÅŸamaz hale geldi.
 
***
 
1987 yılından günümüze geliyoruz. Acilen ve ihtiyaçtan: KaybettiÄŸimiz dayanışma duygusunu yeniden kazanmamız gerekiyor.
 
Müslüman, kendisinden emin olunan kimsedir. Önce bu bölümü tahkim etmemiz ÅŸarttır.
 
Sadece Allah’tan ve namuslu insanlardan korkarız. Bunun da bilinmesini isteriz.
 
Acı hakikat: Ä°nsanları yemeye en iyi yerinden baÅŸlıyoruz. En güzel huyu veya marifeti neyse, oradan. Mesela ahlaklı birine ‘ahlaksız’ damgası vurmaktan çekinmiyoruz. Sadıkları hainlik suçlamasıyla korkutmaya çalışıyoruz. En maharetli olduÄŸu konuda onu beceriksiz ilân edebiliyoruz.
 
Bizim birinci vazifemiz nefsimizi korumaktır. Bunu başaramayan bir insan milletine ve memleketine nasıl hizmet edecek? Soru neredeyse cevap da oradadır.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.