Özel / Analiz Haber
Modern Şehirlerde Çocuklara Yer Kaldı Mı?
Follow @dusuncemektebi2
Şehirlerin yapısında, tarihi binaların duruşu şehre nasıl anlam katıyorsa, içinde yaşayan insanların hal ve hareketleri, konuşmaları, saygısı ve sevgisi anlayışı da şehirlere anlam katar.
Ä°stanbul’da ÅŸehir yapısı bozuldukça insani yapı da ÅŸehrin yeni görüntüsüne göre deÄŸiÅŸmeye baÅŸlıyor. Yüksek binaların çoÄŸalmasıyla birlikte insani duyguların azaldığını, çarpık yerleÅŸim ile üslûpların bozulduÄŸunu, yeÅŸilin azalması ile sevginin aramızdan çekildiÄŸini, trafiÄŸin yoÄŸunluÄŸu ile saygının buharlaşıp uçtuÄŸunu görüyoruz. Åžehirlere insanlar deÄŸer katar ve ÅŸehirler insanlarla anlamlı olur. Ä°stanbul’daki hızlı betonlaÅŸmayla birlikte insanların birbirine bakışlarındaki tahammül de azalmış durumda. YeÅŸili, maviyi gören toplumların yaÅŸadığı ÅŸehirlerde insanların huzurlu halleri hayatın akışı sırasında çok belirgin bir ÅŸekilde görünür.
Hızla büyüyen ÅŸehirlerin kaybedenleri çocuklar olur. Tarihe baktığımızda çocukların huzuru ÅŸehirlere anlam ve ifade katardı. Bu zaman diliminde büyüyen çocuklar masmavi gökyüzüne bakarak büyürdü. Masmavi denizin kıyısında kumdan kaleler yapar, yeÅŸilin her rengini görebilirlerdi. Bu güzellikleri görerek büyüyen çocuklar topluma muhteÅŸem güzellikler katardı. Bugün ÅŸehirlerimizde kadim deÄŸerlerimiz her geçen gün eksilmeye devam ediliyor. KomÅŸuluÄŸun bittiÄŸi, selamın azaldığı, sevginin, saygının hızlı bir ÅŸekilde bitmekte olduÄŸunu görüyoruz.
AVM’ler ile oluÅŸan yeni hayat düzeninin kaybedeni ilk baÅŸta çocuklarımız. AVM kültürü ile birlikte çocuklarımızın hayallerinin azaldığını, oyun anlayışlarının deÄŸiÅŸtiÄŸi görmekteyiz. Çocuklarımızı alışveriÅŸ merkezine getirip bir kenara geçerek onlara bakıyoruz.
Hızlıca yükselen binaların sokaklarında gökyüzüne hasret insanlar bir ÅŸekilde yaÅŸam mücadelesi verirken bir yandan aman bir deprem olmasın korkusu ile uyuyor. Åžehirlerin dili olsa ne olurdu? Ä°stanbul razı olur muydu içinde oluÅŸan anlamsız yapılaÅŸmaya? YeÅŸilsiz kalmaya? Her yanının beton olmasına izin verir miydi? Ne acıdır ki her geçen gün bu duruma alışıyoruz. Bu oluÅŸan durumu iyi anlamda güzellikleri çoÄŸaltarak düzeltmek için mücadele vermemiz gerekiyor.
Çocuklarımıza ait oyun alanlarını çoÄŸaltalım, her yere fidanlar dikelim. Çocuklarımız kafasını çevirdiÄŸi yerde yeÅŸili görsün, ayakları topraÄŸa deÄŸsin, uçurtmalar uçursunlar. Büyüdüklerinde kendi çocuklarına mahallesindeki elma aÄŸacından, erik aÄŸacından, çiçeklerden bahsetsinler.
İşte ben bunu yaşamış bir baba olarak yazıyorum bunları.
OÄŸlum ile sokakta yürürken oÄŸlum bana; "Baba sen küçükken nerede oyun oynardın?" diye sordu. Ona çocukken oynadığım yerleri gösterdim. Ben, "Bu binalar yoktu, burada büyük bir bahçe vardı, aÄŸaçlarına çıkardık, elma yerdik, erik yerdik. Biraz ileride büyük arsa vardı, orda maç yapardık. Çok büyük çocuk parkımız vardı. O zamanlar çok araba yoktu sokaklarda saklambaç oyunu ve diÄŸer oyunları oynardık." deyince oÄŸlum bana, "Baba sen ÅŸanslısın oyun yerleriniz varmış” dedi ve eli ile sokakta oynayan üç-dört çocuÄŸu göstererek “Bak bu çocukların oyun yerleri yok. Arabaların aralarında oyun oynuyorlar, maç yapacakları yer yok. Sokaklardan çok araba geçiyor, bisiklete binemiyorlar çünkü araba kullananlar çocuklara hiç dikkat etmiyor. Geçen gün gösterdiÄŸin park çok küçük bu kadar çocuÄŸa yetmez ki” deyince, ona “Ä°stanbul’da yaÅŸamak ister misin?” diye sordum. OÄŸlum, "Ä°stemem burada her yer bina görmüyorsun?" dedi. On yaşımdaki oÄŸlum bana çok güzel bir ÅŸekilde hayatı anlatmış oldu bu cevabıyla.
Herkes bir aÄŸaç diksin
Çocuklarımız için mücadele ediyoruz deriz sohbetlerimizde. Ä°yi bir ÅŸekilde eÄŸitim alsınlar, iyi insan olsunlar, vatanını milletini sevsinler, insanlığa faydalı iÅŸler içinde olsunlar isteriz. Ama çocuklarımıza ait alanların çoÄŸalması iÅŸine pek kafa yormayız. Bir kanun yapılmalı yeni doÄŸan her çocuk için ailesi bir aÄŸaç dikmeli. Bir kampanya baÅŸlatılsın. Herkes bir aÄŸaç diksin, yemyeÅŸil ÅŸehirler oluÅŸsun, riski bulunan yerleri yıkıp onların yerine çocuklar için oyun alanları yapılsın.
Bugün betonlaÅŸan ÅŸehirleri yeÅŸillendirmek çok zor deÄŸil. Bugünün çocukları için aÄŸaç dikilirse sonraki kuÅŸaklar yeÅŸil içinde büyür. Ülke olarak Türkiye Büyük Millet Meclis’ini bir haftalığına çocuklara verelim. Ä°stediklerini kanunlaÅŸtırsınlar bakalım çocuklarımız nelere imza atacaklar? Gazetelerde, dergilerde çocuklarımız yazsın; radyo ve televizyon programlarını bir hafta çocuklar belirlesin. Ä°nanıyorum ki çocuklarımız, toplumumuzda oluÅŸan sevgisizliÄŸi bitirecekler. Saygıyı, sevgiyi çoÄŸaltacaklar. BölüÅŸmenin mutluluÄŸunu bizlere tekrar öÄŸretecekler.
Çocuklarımıza soralım bakalım büyük ÅŸehirlerde yaÅŸamaktan mutlular mı? Onların cevapları belki bizi kendimize getirir.
GeliÅŸen dünyanın bizlere sunduÄŸu ÅŸehir hayatı modernleÅŸme anlamında çokça imkân sunuyor. Bize sunulan bu yaÅŸam tarzına hızlı bir ÅŸekilde alışıyoruz. Yeni ÅŸehirlerde çocuklarıma oyun alanları yok. Küçük balkonlardan betonlaÅŸmış ÅŸehrin manzarasına bakan çocuklarımızın hayalinde yeÅŸilin, aÄŸaçların, çiçeklerin, bisiklete bindikleri yerler yerine, gökyüzüne doÄŸru yükselen binalar kalacak olması ne acı. Bir gün onlar da anne-baba olduÄŸunda kendi çocuklarına ne anlatacaklar?
Orhan Veli’den:
Ä°stanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı
Önce hafiften bir rüzgâr esiyor;
Yavaş yavaş sallanıyor
Yapraklar, aÄŸaçlarda;
Uzaklarda, çok uzaklarda,
Sucuların hiç durmayan çıngırakları
Ä°stanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
Necip Fazıl Kısakürek’ten:
Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar,
Onu Ä°stanbul diye topraÄŸa kondurmuÅŸlar.
Ä°çimde tüten bir ÅŸey; hava, renk, eda, iklim,
O benim, zaman, mekân aşıp geçmiÅŸ sevgilim.
ÇiçeÄŸi altın yaldız, suyu telli pulludur,
Ay ve güneÅŸ ezelden iki Ä°stanbulludur.
Yahya Kemal Beyatlı’dan:
Sana dün bir tepeden baktım aziz Ä°stanbul!
Görmedim gezmediÄŸim, sevmediÄŸim hiçbir yer.
Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul!
Sade bir semtini sevmek bile bir ömre deÄŸer.
Nice revnaklı ÅŸehirler görülür dünyada,
Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan.
YaÅŸamıştır derim, en hoÅŸ ve uzun rüyada
Sende çok yıl yaÅŸayan, sende ölen, sende yatan.
Büyük ÅŸairlerimizin Ä°stanbul’a yazılmış bu ÅŸiirlerini okuyunca ne hissedecek dersiniz çocuklarımız?
Müellif: Ömer Kazdal / Dünyabizim Sitesi
Henüz yorum yapılmamış.