Sosyal Medya

Kahveci: Kredi-faiz piyasasını 2,4 trilyon liraya yükselttik. Neye inanalım şimdi? Söze mi, eyleme mi?

Dün Sn. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Alternatif Finansta Yeni Ufuklar Konferansı’ konuşmasına baktım:



Ä°brahim Kahveci - Karar
 
Faize dayalı sisteme karşı çıkmasının sebebini; “Ä°nancımızın buna cevap vermemesinin yanında, sistemin insani yükünün de ağırlaÅŸmış olmasıdır” diye açıkladı.
 
ErdoÄŸan, geleceÄŸin dünyasında faize dayalı bir sistemin yerini risk paylaşımının esas olduÄŸu katılımcılığın aldığı yeni bir finansal mimariye bırakacağına inandığını söyledi. “Risk paylaşımı yoluyla baÅŸka insanların üretimlerine katılımı esas alan yeni finans modellerini de tercih oranı giderek artıyor. Dün bunları söylediÄŸimiz için bize saldıranlar, ÅŸimdi bu sistemi ciddi ciddi konuÅŸuyor, tartışıyor, hatta çeÅŸitli ÅŸekillerde uyguluyorlar. Türkiye’nin bu konuda geç kaldığını, geride kaldığını düÅŸünüyorum. Ä°nÅŸallah önümüzdeki dönemde alternatif finans konusunda daha cesur ve kararlı adımlar atacak, ülkemizi bu alanda da hak ettiÄŸi yere getireceÄŸiz” ÅŸeklinde konuÅŸtu.      
 
***
 
Tarihi biraz geri saralım.
 
Mesela 2002 sonlarına: AK Parti’nin ilk iktidara geldiÄŸi aylar.
 
Artık faiz-kredi sistemi yerine baÅŸka modeller gündeme gelir hesabı ile yeni bir tercihte bulunuyorum.
 
ÖrneÄŸin faizsiz sistemin yeni merkezi olarak sermaye piyasalarına odaklanıyorum. Sistemin önündeki engeller noktasında adeta kılıç kalkan misali yoÄŸun bir mücadeleye giriÅŸiyorum.
 
Galiba fazla ileri gittim...
 
SPK’dan hemen susturulmam gerektiÄŸi yolunda duyumlar geliyor. Ardından ise 2000 yılına ait 15 günde sadece ve sadece 11 lotluk bir iÅŸlem hakkında SPK’nın yasak ve suç duyurusu geliyor.
 
Yargı aÅŸamasında da ilginç geliÅŸmeler yaşıyorum tabii. Mesela bu davalarda milyonlarca lotluk iÅŸlemleri dahi cezasız bırakan yargı kararları var... Ama zaten benim davam rutin 3-5 aylık iki duruÅŸmanın arkasından zaman aşımına girecekti (Benzer davaların çoÄŸunda bu yaÅŸandı).
 
O da ne? Birden hâkim deÄŸiÅŸti ve haftada bir duruÅŸmalarım baÅŸladı.
 
Avukat arkadaşım “Senin bu davada normal dışı bir ÅŸeyler var” dedi. Ä°ddianamenin altında bir notta “Ä°brahim Kahveci’nin iÅŸlemlerinde suç unsuru yoktur” notu vardı. Sanırım dosyayı hazırlayan müfettiÅŸ iÅŸi kavramış ama ne çare...
 
Tam 3 yıl hapis cezasını gerekçesiz olarak yedim.
 
***
 
Bu olayı bilmem kaçıncı kez yazıyorum.
 
Her yazdığımda yukarıdakine benzer bir açıklama veya konuÅŸma oluyor. Ama gördüÄŸünüz gibi sadece konuÅŸma veya açıklamada iÅŸ kalıyor...
 
Nesrin Sipahi’den dinliyorum “Yalan sözlerine kandım ne yazık ben aldandım”
 
Aradan 17 yıl geçti.
 
Bakın hikâye nasılmış:
 
Bir tablo hazırladım ama tabloyu buraya veremiyorum. Umarım internette yayınlarım...
 
Rakamlarla baÅŸlayalım: 2002 yılında GSYH 359 milyar lira ve toplam krediler 41 milyar lira. Ekonomimizin sadece ve sadece yüzde 11,4’ü oranında kredi kullanılıyor.
 
2009 yılı GSYH 999 milyar TL ve toplam krediler 316 milyar lira... Kredi oranı yüzde 31,6’ya çıkmış. Dikkat ediyorsanız 2002-2009 arasında GSYH 2,16 kat artarken, krediler 6,70 kat artış gösteriyor.
 
Ama asıl kredili büyüme 2009 sonrasında. 2010 yılında GSYH cari fiyatlarla 161 milyar lira artarken, krediler 136 milyar lira artıyor. Büyümenin yüzde 84,5’i kredili.
 
2011 yılında GSYH 234 milyar lira artıyor ama krediler de 151 milyar yükseliyor. Büyümenin yüzde 64,5’i kredili.
 
2013 yılı apayrı deÄŸerde: GSYH 1.570 milyar liradan 1.810 milyar liraya, yani 240 milyar liralık artış gösteriyor. Buna karşılık krediler ise 720 milyar liradan 969 milyar liraya çıkıyor ve kredi büyümesi 249 milyar liraya ulaşıyor. Anlayacağınız GSYH’den daha büyük miktarda krediler artıyor ve büyümenin yüzde 104’ü oranında kredi artışı yaÅŸanıyor.
 
Nitekim 2013 yılında yüzde 8,49 reel büyüme yaşıyoruz ama iÅŸsizlik oranı azalma yerine yüzde 9,2’den yüzde 9,7’ye çıkıyor.
 
Kredili büyüme kronik olarak iÅŸsizliÄŸi azaltmıyor, tersine görüntüde büyüme yaÅŸarken aslında ekonomimiz bir sorun yumağı biriktiriyor.
 
Bakınız 2014 yılında yüzde 5,17, 2015 yılında yüzde 6,09, 2016 yılında yüzde 3,18 ve 2017 yılında yüzde 7,47 reel büyüme oranları yakalarken iÅŸsizlik oranımız da 2012’deki yüzde 9,2 seviyesinden 2017 sonunda yüzde 10,9’a çıkıyor.
 
Özet mi?
 
Daha birkaç ay önce bile açıklanan tüm teÅŸvik paketleri kredi-faiz ekseninde iken, hatta konuÅŸmada “Kamu bankaları dışında kredi veren yok” derken aslında niyetimiz de belli. Faizin oranını düÅŸürelim ve herkes faize daha fazla bulaÅŸsın.
 
Zaten 17 yıl bunu yapmadık mı? 40 milyar liradan aldığımız kredi-faiz piyasasını tarihte görülmedik ÅŸekilde artırarak 2,4 trilyon liraya yükselttik. Neye inanalım ÅŸimdi? Söze mi, eyleme mi?

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.