Özel / Analiz Haber
Akif Emre'nin arşivinden: Çöken ve yükselen İslam/cılık
Follow @dusuncemektebi2
Özellikle Türkiye merkezli olmak üzere genelde İslam dünyası bağlamında siyasal ve sosyal hayatın aldığı yeni şekillere bakarak politik çevrelerde ve bu çevrelerle yakın olan medya ortamlarında İslamcılığın çöktüğü tezi sık sık işleniyor. Tarifi yapılmamış bir İslamcılıktan yola çıkarak kimi tutarsız ve konjöktürel gelişmeler öne sürülerek Müslüman toplumlardaki derin oluşumlar görmezlikten gelinmeye, hiçliğe mahkum edilerek derin dalganın önü kesilmeye çalışıldığı açıkça görülüyor.
BaÅŸta Türkiye olmak üzere kimi bölgelerde "Ä°slamcılık" denilen akımın mevzi kaybettiÄŸi doÄŸrudur. Siyasal ve sosyal anlamda kimi kazanımlarını kaybettiÄŸi, en azından siyasal planda gerilemeye gittiÄŸinden hareketle Ä°slamcılığın öldüÄŸü tezi sürekli iÅŸlenmektedir. Bu tezlere bakılacak olursa Ä°slamcılık artık global bir kriz yaÅŸamaktadır, toplumsal tabanlarını kaybetmiÅŸtir, siyasal etkinlikleri yok denecek düzeye inmiÅŸtir. Bu yargıdan hareketle Ä°slami taleplerin geçersizliÄŸinin ortaya çıktığı gibi sonuca ulaşılmaktadır.
Dünya genelinde, ayrıntılarla örneklendirilerek oluÅŸturulmaya çalışılan Ä°slamcılığın öldüÄŸü tezini savunanların ilk baÅŸtan yapmaktan kaçındıkları bir husus dikkat çekici: öldüÄŸü söylenen Ä°slamcılığın tanımı nedir? Endonezya''da devrilen laik diktatörlükle Ä°slamcılığın gerilemesi veya da Suud rejimini kutsal toprakları korumak için Amerika''dan yardım istemiÅŸ olmasının (Ä°slamcılığın ÇöküÅŸü, G. Kepel''den aktaran R. Çakır, Milliyet) ne türden bir Ä°slamcılık tanımına girdiÄŸi sorusu hiç gündeme getirilmemektedir. Oysa bizzat Ä°slamcılığın deÄŸiÅŸimin ve OrtadoÄŸu''da despotizme karşı duruÅŸun adı olduÄŸunu herkes bilir. Evet, konjonktürel olarak yükselen kimi sosyal ve siyasal oluÅŸumlar özellikle Batı da ve bu konuyu çalışan medyatik araÅŸtırmacılar tarafından Ä°slamcılık kategorisine sokularak takdim edildiÄŸi bir gerçek. EÄŸer bir toplumsal oluÅŸum konjonktürel olarak yükselmiÅŸse konjonktürel ÅŸartların deÄŸiÅŸmesiyle birlikte konumunu kaybetmesi de o derece doÄŸal.
Ancak, Batı tipi modernleÅŸme projelerinin ve modernitenin, özellikle globalizmle birlikte artarak ivme kazanması ve dünya ölçeÄŸinde tek kültürlü bir topluma evrilmeye yönelttiÄŸi bir dönemde Müslümanlar entellektüel anlamda ve kitlesel düzeyde bir duyarlılığı koruyan, otantik olarak kendi kimliÄŸi ile kalabilmeyi baÅŸaran tek toplum olma özelliÄŸini sergilemektedir. Batılılar''ı ürküten de bizzat Müslümanlığın kendinden kaynaklanan her türlü farklı kimlik ve hayat modelini hiçleyen kültüre karşı direnebilme özelliÄŸidir. Oysa Graham Fuller''in son yazısında belirttiÄŸi gibi (Cogito, Bahar 2000), siyasal anlamda bile Ä°slamcılar''ın temel hedefi "Batı karşıtı olmak deÄŸil kendi toplumlarını yeniden oluÅŸturmaktır." Bu anlamda özellikle Türkiye''deki Müslüman entellektüellerin Batı karşısında komplekse dayanan bir iliÅŸki içinde olmaları söz konusu deÄŸildir. Ama Batı karşısında, Batı''nın kendi dışında tüm farklılıkları yok saydığı, globalizmin yerli (antropolojik anlamı çaÄŸrıştırması bakımından yerel olandan bahsetmiyorum) hayat tasavvurlarını tahrip etmesi karşısında Müslüman duyarlılıklarını öne çıkaran bir refleks geliÅŸtirmesi beklenir.
Özellikle 1980 Ä°ran devriminden sonra Ä°slam coÄŸrafyasında birbirinden kültürel olarak, gelenek olarak çok farklı oluÅŸumları bir araya getiren Batılı bakış açısının yükseldiÄŸini söylediÄŸi, "Ä°slami terör"ün sıcaklığını Alaska da bile hissettiren yanılsama bize Ä°slamcılığın öldüÄŸünü, yani globalizm karşısında farklı bir ses olma ÅŸansını elinde tutan Ä°slam/cılığın yenildiÄŸini söylemeye çalışıyor. Oysa konjonktürel olarak siyasal ve toplumsal planda yükselen bir çok oluÅŸumu zaten OrtadoÄŸu''da modernleÅŸmenin ve son olarak da globalleÅŸmenin tahribatına karşı müslüman toplumları koruyan "gelenek"ten hayli kopuk oluÅŸumlardı. Entellektüel anlamda da siyasal ve toplumsal gelenek anlamında da Müslüman direncini besleyen kaynaktan çok uzaÄŸa düÅŸen çabalardır. Oysa Ä°slam toplumlarının bizzat müslümanlıklarından kaynaklanan çözülmeye karşı dirençleri: kendi modernitelerinin yeniden üretilmesi de dahil olmak üzere (doÄŸu ve) batı karşısında kompleksiz duruÅŸu ve özgüveni temsil etmektedir.
Konjonktürel yükseliÅŸlerin konjonktürel çöküÅŸü tezi Türkiye toplumunun temel dinamizminin üstüne ÅŸal örtmeye, yok saymaya yetmiyor. Hele hele konjonktürün elverdiÄŸi ortamlarda Ä°slamcılık yapıp ÅŸimdilerde ise Müslümanlar''a "Ä°slamcılık öldü" telkinini yapanların pek sevdikleri ekranda bir karelik günah çıkarma seanslarına sığdırılamayacak kadar derinlerde yatmaktadır Ä°slami duyarlılık ve entellektüel zenginlik.
Türkiye''nin bizzat varlığı Müslümanlık''la doÄŸrudan ilintilidir ve hangi dünya görüÅŸünden olursa olsun herkes bir ÅŸekilde kendini iliÅŸkilendirmek durumundadır. Konjonktürel Ä°slamcılık üzerinden bu toplumun hayat veren damarlarının kesilmek istenmesini (Müslümanlık baÄŸlantısını) globalizmin patronları nezdinde anlamak mümkün ama yerli oryantalistlerin çabasını anlamlandırmak o kadar kolay deÄŸil.
Yeni Åžafak
Henüz yorum yapılmamış.