Yeni Şafak yazarı Yıldırım: 28 Şubatı andıran günlerden geçiyoruz
Follow @dusuncemektebi2
Türkiye'de cemaat ve tarikatlar üzerinden yaşanan tartışmalar ülke gündeminde önemli yer tutarken cemaat ve tarikatlara yönelik genelleyici bakış açısı ise tepkilere yol açıyor.
Türkiye'de cemaat ve tarikatlara yönelik suçlayıcı bir dilin kullanılması eleÅŸtirilere neden oluyor.
Münferit kötü örnekler üzerinden bütün cemaat ve tarikatların töhmet altına alınması tepkilere neden olurken ortaya çıkan tablo ise toplumsal bütünlüÄŸe zarar verdiÄŸi belirtiliyor.
Yeni Åžafak yazarı, akademisyen sosyolog Ergün Yıldırım, Türkiye'de son dönemde yaÅŸanan cemaat ve tarikatlara yönelik suçlayıcı dili ve yaklaşımları eleÅŸtiren önemli yazı kaleme aldı.
Türkiye gündeminin aylar önce ahlaki deÄŸerleri hiçe sayan eÅŸcinsellik tartışmalarından cemaat ve tarikatların eleÅŸtirildiÄŸi bir yöne evrildiÄŸini dile getiren Yıldırım, "Gönüllü gayri meÅŸru cinsellik için Türkiye’yi ayaÄŸa kaldırmışlardı. Kadına yönelen ÅŸiddeti önlemek üzere hazırlanan bir metin, bunların manifestosuna dönmüÅŸtü. Åžimdi bunun yerine cemaatler ve tarikatların tecavüzü gündeme taşındı" dedi.
Türkiye'de yaÅŸanan bir olay üzerinden bütün tarikat ve cemaatlerin itham altına alındığını ifade eden Yıldırım, "Bütün tarikatlar ve cemaatler tecavüzcü ithamı altında. Önce din adı altında yapılan tecavüzler kitaplaÅŸarak bütün Türkiye’de gündem yapıldı. Arkasında beÅŸ yıl önce sakal ve cübbe kisvesi altında yapılan sapkınlıklar yeni olmuÅŸ gibi haberleÅŸtirildi. Herkes tarikat ve cemaatleri tartışıyor. Ama tartışmanın odağında anlamak yok. ÖtekileÅŸtirmek, üste çıkmak, azarlamak, tehdit etmek, ne kadar haklı olduÄŸunu göstermek, süren düzeni devam ettirmek var. Tartışma, büyük bir karalama ve itham kampanyası üzerinden yürüyor. Tecavüz, ÅŸehvet, sömürü… Sol Kemalizm yıllarca bu teraneyi okudu" deÄŸerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'de burjuvazi, oligarÅŸi ve egemen sınıfların yolsuzluÄŸu ve talanına dair ses çıkaramayanların cemaatleri hedef aldığını söyleyen Yıldırım, yaÅŸananlara iliÅŸkin "Somut suç iÅŸleyen ve tarikat denilen adamların topladıkları toplam para tek başına bir holdingi bile oluÅŸturduÄŸu yok. Asıl burjuvazi, oligarÅŸi ve egemen sınıfların ganimet gibi millet mallarını talan etmesinden kimsenin rahatsız olduÄŸu yok. Ä°ster din, ister dinsiz, isterse laiklik adı altında yapılsın sömürü sömürüdür, tecavüz tecavüzdür, sapıklık sapıklıktır. Sapıklığın, sömürünün ve tecavüzün ideolojisi, dini ve sekülerliÄŸi olmaz" ÅŸeklindeki ifadeleri kullandı
Cemaatlere hakkında gündemde yaÅŸananların 28 Åžubat sürecini hatırlattığını belirten Yıldırım, ÅŸu ÅŸekilde ifade etti:
"28 Åžubat günlerini andıran günlerden geçiyoruz. O günler Fadime Åžahin, Kalkancı ve M. Gündüz sürüme sokulmuÅŸtu. Üç ÅŸahıs ile tipleÅŸtirilen cemaat, tarikat ve baÅŸörtü her çeÅŸit zulmü gördü. Åžimdi yine Müslim Gündüz, Kalkancı ve Fadime ÅŸahini andıran tipler devreye sokuluyor. Tarikat sömürü, kadın tecavüzü ve sapkınlık ile gündeme sokuluyor. Hem de “gönüllü ibnelik” ve “gönüllü gayri meÅŸru cinsellik” savunulurken yapılıyor bunlar. Lezbiyenler ve oÄŸlancılara özgürlük diye bağırıldığı zamanlarda. Muhafazakar bir iktidar döneminde."
EÅŸcinsel ve ahlak dışı söylemlerin konuÅŸulabildiÄŸi bir ülkede cemaat ve tarikatların tamamen serbest olmadığı eleÅŸtirisinde bulunan Yıldırım, yazısında "Cemaat ve tarikatlar tamamen serbest olmalı. Tekke ve Zaviyeler Kanunu revize edilmeli. Din eÄŸitimi hem sivil/gönüllü hem de resmiyette devam etmeli. VatandaÅŸ tercih seçeneÄŸine sahip olmalı. Cemaatler, sivil din eÄŸitiminin tarihsel birikimleriyle var olan kurumlar. Bunları yasaklamak yerine ıslah etmeliyiz. Onları yeni düzenlemelerle hem denetlemeli hem de özgürce çalışmalarına imkân vermeliyiz. Özgür birey, özgür din eÄŸitimi alma seçeneÄŸini de kullanan varlıktır. Müslüman birey musiki, edebiyat, sohbet, ilim ve hizmet alımını dergâhlardan yapabilmeli" ifadelerini kullandı.
Ayrıca devletin cemaat ve tarikatları tehdit görmekten vazgeçmesi gerektiÄŸini de vurgulayan Yıldırım, ÅŸu yazısında ÅŸu ifadelere yer verdi:
"Cemaatlerin politik alandan ayrı olmaları, güven ikamesi ile mümkün. Bunu saÄŸlamadıkça bütün grupsal yapıların devlet üzerinde rekabet ettikleri gibi cemaat-tarikatlar da bu rekabeti sürdürecekler. Kimi zaman devlet denge adına teÅŸvik edecek. Bunu aÅŸmak için iki ÅŸeye ihtiyacımız var. Birincisi, devlet bir ganimet alanı olmaktan çıkarılmalı. Ä°kincisi, devlet tarikat ve cemaatleri tehdit görmekten vazgeçmeli. Cemaatlere kamusal hizmeti din ve hayır üzerinden üreten yapılar olarak bakmalı.
Türkiye oÄŸlancılara ve lezbiyenlere özgürlüÄŸü tartışırken, cemaatleri-tarikatları mahkûm etme paradoksunu kaldıramaz. Bu çeliÅŸki ne geriye toplum bırakır, ne siyaset, ne de uzlaÅŸma. Kavgayı ve kutuplaÅŸmayı daha fazla derinleÅŸtirir."
Henüz yorum yapılmamış.